..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > cansu simsek




13 Mart 2006
Kadınsı Yalnızlık, Erkeksi Direniş... İkisi de Aynı Ufak Çocukta!  
Sıradan bir portre, değmez..

cansu simsek


... Sadece kendini tatmin değildi sorun. Sorun şuydu; Tahttan indirildi! Tahttan o kadar hızlı düştü ve canı o kadar çok yandı ki.. Tahtın bu kadar yüksekte olduğunu farketmemişti bile..


:BECD:
Yalnızlığı çok garipti ..
Yorulmaktan zevk alırdı, kim için yorulduğuna da hiç bakmadı. Birileri "Hey kızım dikkat" dediğinde bakar gibi yaptı sadece.
Yorulmak o kadar keyif verdi ki! Ne kadar yorulduğunu hiç bil(e)medi. Hani iyi birşey yaptığında akşam yatağına yatarsın ve bitkinliğin tatlı bir gülümsemeyle süslenir.. Hayır hayır, bu kadar derin hiç düşünmedi. O yorulsada yalnız olmamayı seçti.

Kız..
Aynada..
Ben diye düşündü gözyaşını silersilmez. Ben miyim bu? Baktı. Kısacık sapsarı saçları hiç de güneşe benzemiyordu. Çocuk yalancıydı biliyordu ama herkes mi aynı "güneş" yalanını söylemişti?
Gözleri yaştan zaten bitmişti. Etrafı kıpkırmızı omuş bir çift mavi göz.. Yeşil.. Mavi.. Tekrar ağlıyordu, evet şuan yeşil..

Kız ve çocuk olabilecek en alakasız iki insandı. "Temiz bakışlı pis insan" rolü çocuğa o kadar oturmuştu ki kız "öğle yemeğindeki 4 bekâr, zeki, ateşli hatun" rolüne aslında hiç adapte olamadığını hissetti. Fakat garip tesadüflerdi onları bir araya getiren. En azından kız bu savunmayı yapıyordu. Ağlıyordu çünkü onlar asıl olan değildi. Bunu farketmişti. Ağlıyordu çünkü anladı, her çift kendince en iyiydi.

Çocuk..
Bembeyaz teniydi bu kadar güzel yalan söylemesini sağlayan. O bembeyaz pürüzsüz teni-yada kıza pürüzsüz gelirdi-...
Yalanlarına en büyük destekçi de o kocaman gözlerini örten kemik rengi gözlükleriydi.
"İyi bir insandı ama kötü bir sevgili! Kırmamaya çalıştıkça daha da batıran cinsten.." kız onu böyle tanımlardı. Bu tanımın bir zamanlar sevilmiş her erkek için herhangi bir kadın tarafından yapılabilir olması eskiden onu ne kadar da mutlu ederdi!

Birlikteydiler. Dünya birzamanlar onların etrafında dönerdi!! Yalandı bu!
Birlikteydiler. Geçmiş maziydi artık referans değil! İşte buna bir tek kız inandı.

Neden ağlardı kız?
Tahtına kesinkes başkası oturmuştu artık!
Ona neydi? Bilmiyordu ki. Zaten aynayla savaşında 1-0 yenik olmasının sebebi de bu soruydu.
Şimdi çocuk geri dönse n'apardı? Red! Kadın olmanın verdiği gariplikle redderdi. Sadece kendini tatmin değildi sorun. Sorun şuydu; Tahttan indirildi! Tahttan o kadar hızlı düştü ve canı o kadar çok yandı ki.. Tahtın bu kadar yüksekte olduğunu farketmemişti bile..


Çocuk iyi insandı. Çok sevildi. "İlgi istiyorum sadece ilgi" dediğinde kız sevdi.
Bugün çocuğun ilgiyle ilgili düşüncelerimi değişti. Hmm kız yeni kraliçeyi buna bağlamak istedi.

Kraliçe.. Yeni kraliçe..
Güzel ama silikti. Seviliyor olabilirdi. Sanki hiç sevilemez gibi gelirdi kıza. Belki de sadece çocukla öpüşürken gözüne çarpan "sıradan bir kraliçe(!)" olduğundan..

Kızın yerindeydi. Koca sandalyede çocuğa sarıldı. Eski kraliçe kızı düşünmediler bile. Neden? Çünkü o geçmişti, çocuk geçmişe mazi derdi. Zaten çocuk ne derse kız buna evet demeye hükümlüydü. (("Evet demeye alışmış kadınlar" portresi tam burada))

Belli ki kızın(yada kızların) canı bu mazi meselesine bu kadar çok yanıyordu. O(nlar) varolmak istiyordu ama kraliçe(ler) birşeyleri çoktan maziye göm(dür)müştü bile.

"Maziye gömmek .. Kimbilir kimleri yolladık da haberimiz yok kaç kişiyi "kız" ettik, kaç kere "kraliçe" olduk." diye düşündü kız.. Sonra farketti kız, kraliçe, gözyaşı .. Herşey değişirdi de "Çocuk" hep aynıydı; o hiç değişmezdi!! Gözümün içine bakıp gülmezse aslında çocuk yok!!





.Eleştiriler & Yorumlar

:: ..
Gönderen: Meryem Uçar / İzmir/Türkiye
4 Nisan 2006
birçok şeyi, bir çırpıda güzel anlatmışsınız.. tebrikler

:: zirveden dibe vurmuşluğun öyküsü..
Gönderen: nihan köse / Kocaeli/Türkiye
24 Mart 2006
mutlulukla başlamıyo mu zaten herşey?ya da biz öyle zannediyoruz en azından..ardından yalanlar,onu takiben gözyaşları ve büyük bir çöküş dönemi..kolay kolay toparlanamayacağımız türden... aşklar neden hep tam zirvede olduumuzu sandıımız zamanlarda birden dibe vuruyo bizleri?!!bu sorunun cevabını hiçbir zaman öörenemeyeceğiz büyük ihtimalle..ama yinede inatla sormaya devam etmiyomuyuz.. herşeyi ne kdr da güsel annatmışsın cnm, böyle devam et tebrikler..=)

:: Öğrenilmiş ÇARESİZLİK(LER)
Gönderen: burcu turkoglu / Ankara/Türk ve Caicos Adaları
15 Mart 2006
Nedense hep farkındalıklarla dğeil öğrenilmiş çaresizliklerimizle yaşarız!! Belki dünyaya haykırmak istediğimiz en önemli şeylerden biridir boğazımıza oturmuş bu koca düğüm ama en önemlisi bu koca düğümün üstüne yutkunabilmek ve acısada hissettiklerini anlatabilmek. Sen canım arkadaşım bunu başardın bi kişiyede olsa olaylara farklı açıdan bakmayı öğrettin. Tebrik ediyorum seni ve çok seviyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kafka'nın Sorgusu (Tepkisel, Kitlesel) [Eleştiri]


cansu simsek kimdir?

Hep Hal Borland umudu!!("Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor") . . Fakat hep "Salieri Kompleksi" . .


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © cansu simsek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.