Hiçbir kış sonsuza dek sürmüyor, hiçbir ilkbahar uğramadan geçmiyor. -Hal Borland |
|
||||||||||
|
1 "esmer": sapkın mülahaza mı, hülya mı? ona dair belleğimde barınan şey, -sevgi, alaka, hoşlanma bilmiyorum (kesinlikle yalan)- son iki gecede öylesine vücut buldu ki; artık işimin hiç kolay olmadığını kavradım -elbette malum sonuçlardan birine ulaşana dek-. "Kor bir demir parçasını kavrarmışcasına" abartıymış gibi algılansa dahi, ben, kahretsin yerimde duramıyorum. n'aptığım konusunda fikre sahip değilim. Lakin, bir anda dönüşen bu olgu -ilgiden yoğun aşka olağanüstü sıçrama- gene benim kendi ayarlarımla oynamamdansa... keşke, esmer bu ayarlarımla oynayabilmiş olmayı başarsa. Bu duruma karşı seni destekliyorum. Olumlanması koşuluyla. 2 Yazıyla çatıştırıp yazıya kaybettirmek istemediğim gibi, yazma isteğinin görece tecrübeli tutkusu, bu benim toy aşkıma dost yüzüyle görünüyor. Zira bu toy aşk, küçük bir bedende koca bir kalp gibi, anatomik sistematiğe zarar verecek kertede zorluyor kendini. O, alçak tecrübeli tutku, sözde dost göründüğü düşmanını, yormak kaydıyla materyale dönüştürecek. Buna müsaade edemem. Fakat "o"nun herhangi bir negatif tepkisi, en başta benim gardımı düşürür. Bununla birlikte, beni korkutan hadiselerden bir diğeri, "o"nun "Nuran"lığa soyunma olasılığı. 3 Tamam! Koyvermek istiyorum. Hele de hayatımı teslime hazırlandığım bir aşamada, üstelik kendime üç darbeden bu yana herhangi bir macera da yaşayamamışken. "Bir Gün Tek Başına", "Gün Olur Asra Bedel". Bu yarı rasyonel, tam kapasite olabilecek dava beyni, yoksa, yürekle temasını mı kaybetti! Tutku. Aşk. Tutkulu aşk. Ama kavgadan uzak mı olacak? Olamaz. Olmamalı. Zannetmem. Hiç uzlaşamayan olarak, daralıyorum barıştırma çabalarında. Bu sıkışan göğüs kafesi, yürek, ayaklar kimin? Beyin benim, anlaşılıyor. Hatta sadece sol elim ve beynimin bir kısmı benim. Geriye kalan kimde! Tanrım! 4 Acaba o, bunun farkında mı? İyi de benim aklıma henüz tam yerleşmezken, beni bu hale o getirdi. Elbette aklıma iyice yerleştirerek, bu hale gelmek istiyordum. Ama... Yazmayı durdurmak istiyorum! esmer! Günlerce civarında bekleyerek gecelemek. Sabır sebat yok ki bende! Bildiğin ateşin devrimci tipi. Duygusal, mağrur, tutkulu, zeki ve toplumsal. Ne garip. Eskiden, dünyanın bütün devrimcileri böyleymiş. "İyi Kötü Çirkin"deki "sarışın" seslenişine gönderme: "karaşııın! Sen kimsin biliyor musun? Beni dağıtan -umarım toparlayan da olursun-. İyinin, Çirkini eli kolu bağlı, çölde bıraktığından farksız. Bu toy aşktan intikam almamalıyım. Korkuyor muyum? Kıskanmak mı yoksa? "Bir hafta sonra sonra belli olur nasıl anlaşacağımız" demiştim. 5 Kat'iyetle kanaat ettim. Bu gibi durumlarda bir hafta, bir saatten fazla olmamalı. Bir saat içerisinde karşıma çıkıp, bana "bir hafta bitti" demeli. Ancak, zaten o bir saat bile, geçmemekte ısrar ediyor. Böyle giderse, bu bir saat benim için bir haftadan fazlası olacak. Ve ben ona salakça, " yıllarca seni aradım" diyeceğim; eğer görebilirsem onu bir saat içinde. Karşılığı ne olacak? İşte bu bahsi geçen "karşılık", gitgide imgeleşiyor, kavram olmaktan çıkıp. Bense bu ayrıntı anı içselleştirerek, aşkın bir ideale dönüştürürken, metamorfoza uğrayıp, bir mutantın imkansız aşkını sayıklıyorum. Ben neden bu denli salak zihinliyim! 6 "Hayır" deme ihtimalinden başka -sebepler de kendi dahilinde acı derecelerine sahip-, sürünceme olursa eğer, nasıl davranacağımı kestiremiyorum. Benim böylesi bir halet-i ruhiyeye mi ihtiyacım var acaba? Gerçekliğin soruşturulmamalı. Beri yandan kısa bir uyku süresinde, rüyalarıma defaatle girip, hem de kafkaesk bir atmosferde bunu yaparak, nefes alıp verme ile kalp grafiği düzenimi, davranışlarım ve düşünüşümle beraber bozmak gibi bir hakkın yok. Hayır! Var! Pekala hissetmenin çok ötesinde, sonsuzda, mecranın şu an itibariyle, içkin bir aşka evrildiği sabitlendi. İnsanoğlunun tamamen eşit olduğu an, mekan, benliğin hışma uğradığı vadi: aşk, ölüm. yazmayacağım, başarabilirsem...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © anatolianus, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |