kaşlarınla gözlerin arasında kaybolmuş,
sadece soylu gecenin bu kadar siyah gözleri, saçları olabilir diye düşünürken...
teninin kokusu sinmiş üstüne rüyalarımın.
kirpiğinden sakallarına düşen ya da camdan uçup giden düşlerin var senin de!
bense onlara misafir bile olmayacağım.
her nefes alıp verişinde senden biraz daha uzaklaşmış olacağım.

hiç kalkmayacak bir trenin daim yolcularıyız biz
çekip gitmek aklımıza gelmiyor.
susarak, sessizliğimle gözlerinin içine bakıp duruyorum.
anlarsın diye bekliyorum,
anlamıyorsun.
vazgeçmiyorum, çekip gitmiyorum.
gözlerine bakmaya devam ediyorum
bundan daha iyi bi işim var mı sanki?
ben gözlerine bakmaya bayılıyorum.
sense sabırsızsın.
hiç bana benzemiyorsun.

aslında sende bana dair hiçbirşey yok ki.
bişeylerin esiri olmuş yaşayıp gidiyorsun.
esaslı aşklar arıyorum bense.
cenabet olmayan aşklar...
senin gibi esmer,
ama benm gibi saf adamlar...

oysa senin ellerin var...
uğruna ölünecek eller onlar!
saçlarıma hiçbir zaman dokunamayacak...

sende ya tanıdık ya da ilk kez gördüğüm birşeyler var
şimdiye dek gördüklerimle ya taban tabana zıt,
ya da tıpatıp aynısı.

yağmur yağar belki üzerimize.
ki ben yağmursuz yaşayamam bilirsin.
sense ufacık bir güneş çocuğu...!