..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Aylak Kadın




27 Eylül 2005
Ağlamam Artık  
Aylak Kadın
Hava hafif yağmurlu. Kısa sarı saçlarımdan süzülüp, başıma değiyor yağmur suları. Bu yavaş yavaş içimdeki tüm siniri alıp gidiyor.


:AIIH:
Hava hafif yağmurlu. Kısa sarı saçlarımdan süzülüp, başıma değiyor yağmur suları. Bu yavaş yavaş içimdeki tüm siniri alıp gidiyor.
Biten arkadaşlıklar, dostluklar, aşklar. Hiç birisi umrumda değil şu an. Yalnız ben olmak istiyorum. Eskisi gibi, düşünce ve duygulardan arınmış bir şekil de yalnız yürümek.
Ama olmuyor hiç biri. Herşey, herkes benimle yürüyor yavaş yavaş. Ben nereye gidersem onlarda peşimden oraya geliyorlar sanki benimle birlikte.
“Ben en büyük yarayı dostumdan aldım” diyenler hep ilginç ve inandırıcısız gelmiştir bana. Nedense bu hep kendi ahmaklıkları diye düşünürdüm. Ve yanılmadım. Fakat hesaba katmadığım tek olay insanların dostlarına olan zaaflarıydı. Bugün dostumu çıkarıyorum hayatımdan. Garip olanı bu zorla yaptığım bir şey değil. Dışkılamak kadar doğal bir durum. Sanki vücudumun atılması gereken fazlalıkdı o. Ve ben biraz ıkınsam da, atıyorum yavaş yavaş onu vücudumdan. Ve attıkça hafif bir halsizlik ve rahatlama yayılıyor tüm bedenime.
Vücuttan atılan sevgiliden hiç bahsetmeyeceğim. Onu düşündükçe aklıma hep şu şarkı geliyor:
Ben ne çok hata yapmışım meğer,
Seni yokken var saymışım meğer,
Yollar gitmiş ben kalmışım meğer,
Aşkım deyip hapsolmuşum meğer,
Bir ömür sürer sanmışım meğer,
Ben boşa kürek çekmişim meğer,
Vakit kaybıydı diyemem ama,
Senden çoktan vazgeçmişim meğer…
Bir hediyelik eşya dükkanının önünden geçiyorum. Birden neden yaptığımı bilmeden içeri girip “kokulu mum var mı?” diyorum. Esmer, iri bir adam kalın sesiyle ve aksanlı konuşmasıyla “ne arasanız var” diyor. Gülümsüyorum. Keşke hayatta böyle olsa diye düşünüyorum.
“Gelin” diyor o önde, ben arka da ilerliyoruz dükkanın içine. Öylesine bakıyorum mumlara. Neye baktığımın hiçbir önemi yok. Sadece aklımı dağıtmaya çalışıyorum. 3 raf dolusu muma teker teker dokunuyorum. Elime alıp kokluyorum. Oda diğer satıcıların aksine bişeyler almama uğraşmadan sakin sakin duruyor yanımda.
Sadece bir kez “mumların hepsi güzel seçmek zor değil mi” diyor. Başımı sallıyorum sessizce. Sonra birden mumların nasıl yapıdığını anlatmaya başlıyor. Hiç bişey dinlemiyorum. Sözü bitiyor, başımı kaldırıp yüzüyle karşılaşıyorum. Güzel, iri siyah gözleri var. Esmer, iri, kirli sakallı bir adam.
“Azeri misin” diyorum. Adam şaşkın “hayır” diyor, “Urfalı’yım”. “Ne kadar uğraşırsak uğraşalım böyle kötü konuşuyoruz”. “Öyle bişey demek istemedim” diyorum , “Azeriler gibi konuşuyorsunuz da”. “Abest mi oluyor böyle konuşmam” diyor o birden çocuk gibi. “Hayır” diyorum gülümseyerek.
“Siz edebiyatçı mısınız” diyor. “Değilim” diyorum. Ve bu sohbet bir süre böyle devam edip gidiyor:
- Kime alıyorsunuz mumları.
- Bilmiyorum.
- Ben çocuğunuza diye düşünmüştüm.
- Evli değilim.
- Cidden sizde edebiyatçı tipi var.
- …..
- Bana öyle geldinizi nedense.
- Değilim.
- Mum istediğinizden emin misiniz?
- Değilim.

Gülümsüyorum birden. “hava yağışlı bugün” diyorum. “Ben severim yağmuru” diyor. Sesimi çıkarmıyorum. Elime aldığım iki mumun parasını ödüyorum. Mumları poşete koyarken, bir kez daha bakıyorum gözlerine. İçime bir heyecan doluyor.
Yağmurun tadını çıkararak, fakat hızlı hızlı yürüyorum otobüs durağına doğru.
Hem diyorum içimden neydi o şarkının devamı:
Ağlamam artık gidenlere,
Ağlamam artık bitenlere,
Ağlamam artık üzenlere,
İhanet edenlere…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kalp ile Büyük Akciğer'in Aşkı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Veda [Deneme]


Aylak Kadın kimdir?

Kendim için.

Etkilendiği Yazarlar:
Yusuf Atılgan (En Çok), Tolstoy, Dostoyevski, Attila İlhan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aylak Kadın, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.