..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Olgay Olgan




20 Ağustos 2005
Yirmi Saniye  
Olgay Olgan
Ben asansör kullanmıyorum artık , zamandan tasarruf etmek için ve aşktan.


:AHHI:
Sigarayı kaç nefeste bitirdiğinden ruh hallerini anlayabileceğiz insanlar var mı hayatınızda? Bilmek istemediğiniz ayrıntılarla size kendini tanıtan. Farketmeden alıştığınız, tek kelime etmeden kabullendiğimiz. O öyle girdi dünyama. Ayaklarının ucuna basa basa, gözlerimin içine baka baka. Yadırgamadım hiç asansörde aynı yöne bakışını , nefesini tutuşunu ve rengini gözlerini. Sanki rüya onundu ve ben sadece bir dekor olarak çağrılmıştım.

Sabahın son saatleridir o altı katı yirmi saniyede çıkmak asansörde. İşyerinin kapısından girip, çıkardığınız an, o ilk “günaydın”ı dudaklarınızdan, zaman size ait değildir artık. Zaman meğer o nadir yirmi saniyelerden ibaretmiş dedirten bir sürpriz ; o yine gözlerini aynanın metal çerçevesine dikmiş bakmakta. - “ Siz evli misiniz abi? ” .Ufacık çocuğun bu saatte asansörde işi olmamalı, dersaneye bu yaşta başlıyorlar şimdi… – “ Hayır canım, nerden çıkardın? ” – “Hiç konuşmuyorsunuz ya ondan, annemler de hiç konuşmaz asansörde” İşte ilk göz göze gelişimiz, hep aynı yöne bakan kızla, parmaklarını sayan çocuğun bakışları ilk kez kesişti.

O yirmi saniye hep değerliydi ama o gün merakımı bunca kamçılayan , nasıl farketmemiş olduğumdu tüm o değerli yirmi saniyeleri? Ertesi gün , tüm günümü , o yirmi saniye için kurgulamak çok organize bir işti . Önce o gelene kadar asansörde beklersin erken gidip , sonra tanışırsın, aşık olursun , aşkı yaşarsın, aşkı kullanırsın, aşk seni kullanır, o gider sen hala aşıksındır , tüm yitmişliğine rağmen , hissettiklerin hep o yirmi saniyede hapis olur.

Düşünmeden yaşadığımı hiç kabul etmedim , ta ki düşünmeden sevmeye karar vermiş bulana dek kendimi. Saçlarında zamanı durduran bir sihir vardı , elimde olmadan sarılıyordum ona ama illa ki bile isteye ayrılıyordum. Ayrılmaktan korktuğum o değil, onunla olamama düşüncesiydi, bunu bunca yıl sonra şimdi kabul ediyorum bunu. “Erkeklerin içten ve samimi olarak itiraf ettiği…” diye kendimi kandırmaya hiç niyetim yok. Bizler itiraf etmeyiz, bizler ağır geldiği için yere bırakırız, vicdanımız taşıyamadığı için kusarız, ya da sadece ağzımızdan kaçırırız alkolün verdiği esriklikle ki tabii bu diğer erkeklere bilinçli anlatılmadı ise . Bana ağır geldi, yere bırakıyorum. Bıraktığım yerde sizler vardınız ve duydunuz. Tüm büyü bundan ibaret, romantizmi sadece ilk yirmi saniyedeydi.

Bunca zaman sonra hala bu kadar net hatırlatan bana saniyeleri, ne dillere destan güzelliği ne yaşadıklarımız ne gidişi ne de hissettiklerim. Kanımca tek suçlusu bu hiyeroglif anının , hissetmediklerim. Çevremde bu denli varlığına alışıp ta, mevsimler sonra bir anda farketmem…

Bu yüzden uzak durmalı kendini farkettirmeden size tanıtan , rutinlerinizin arasına sızan ve kabullendirenlerden. Masalların evrik değerleridir bu insanlar . “ Bir yokmuş bir varmış” diye dahil olurlar öykülere. Masalın sonunda sizi şaşırtan öykü değil kendinizdir. Ve nadiren uyursunuz bu masalı dinlerken zira şaşkınlığınız sizi daha diri kılar , temkinli olmaktır tümünün ana fikri. Aşk yirmi saniyede de vurup kaçabilir , hele de kısılı kaldıysanız asansörde.

Ben asansör kullanmıyorum artık , zamandan tasarruf etmek için ve aşktan.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hep Yirmi Saniyedir. [Deneme]


Olgay Olgan kimdir?

Tavanı olmayan zeminler, kokusuz çiçekler de yazdım. Bahsetmediklerim satır aralarında.

Etkilendiği Yazarlar:
Rus edebiyatı , özellikle de Tolstoy.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Olgay Olgan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.