"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Ey kalbim!..Hatırlayacaksın, sessiz sessiz ağlarken başımı dizlerine koyduğumda, kimse yoktu yanımda. Yalnızdık seninle can dostum, yalnızdık... Atışların hızlanırdı hezeyanlarımdan, kanın çekilirdi damarlarından. Gözlerim susmazdı hani, senide esir edip yaşlarına. Sabahları yalnız inerdik, bir sen, birde ben. Anlamazdı hiçbir arkadaş, dinlemezdi hiçbir yoldaş. Biz iki divaneydik seninle... Ben dıştan, sen içten selalerin bendini yıkardık ağıtlarımızdan. Kimse duymazdı ama, kimse düşünmezdi bizim düşündüklerimizi... İki divaneydik seninle kalbim! Kimse anlamaz, ama herkese anlatırdık derdimizi. Yaramaz bir çocuğun çığlıklarını çoktan geçmişti dilimizin söylediği sahipsiz türküler. Hani düşünürdük derin derin. Aynı sorularla bulanırdı toz pembe rüyalarımız. Bizden başka yokmu derdik buradan bakan bir iki divane... Sorardık hani kimsenin düşünmeye bile cesaret edemediği soruları. Çekiliverirlerdi simalar çevremizden. Hatırlıyorsun mutlaka, mızraklara saplanmış kuşlara deniz suyundan yuva yapışımız, başı dimdik duran beyaz güvercinleri kafeslerinden salışımız ve ağıtlarımız yalnızlığımızın tarifi oldu... Aldatılmışlık değil, aldanmışlıktı bizi yıkan o zamanlar... Değil mi dostum, değil mi sırdaşım nasıl terk ettiler bizi? Nasıl koydular önümüze tek düze tabuları?.. Ahkam kesmek marifet oldu, zincirleri günün modası diye taktılar boynumuza. Ağıtlarımıza yalancı nenniler diyip, anlamadılar onuru gurura karşı yarıştırdığımızı. Kavgalardan nefret ettiğimizi ve güneşin doğuşuna mevzilendiğimizi anlamadılar. Neden biliyor musun kalbim? Çünkü biz yalnızdık karanlık gecelerin gri yıldızlarında... Başabaşa ağladıkta hıçkıra hıçkıra dönüp bakan olmazdı. Gülüp geçerlerdi bize. Biz kurtaramayacaktık çünkü dünya yı. Sende atan sevgi, bende yeşeren sabır yetmeyecekti onların prangalarını çözmeye.... Çiftliklerde meleyen koyunları gösterdiler bize. Nereye çeksen oraya giden, hani boynundan urganı eksik olmayan, hani yumuşacık tüyleri olan koyunları işaret ettiler. Halbuki biz çoktan çizmiştik, insan figürünün dahi karışmadığı tabiat manzarasını. Masmavi göklerden sevgiyi indirip, dallarada hoşgörü meyvaları koymuştuk. Ama resimdi işte, alt tarafı bir tabloydu. Hatırlayacaksın kalbim, rengarenk boyalarla süslediğimiz o tabloyu nasıl silerdi sadece o kara lekeler. Kimse görmezdi kendi çiziktirdiği işaretlerden başkasını...Herkes bir " ben " di kendinde, hatırlıyormusun vefakarım?.. Sana da, banada, " biz " olmak düştü yinede bir beyaz nokta gibi hayatımıza... Az ağlamadık, az vurmadık umutlarımızı duvarlara, az bağırmadık sağırlığımızı unuttuklarımıza... Ama yinede çıktık düze " biz "... Sen ve ben kalbim...sen ve ben.... Hatırlarım şimdi o karanlık gecelerde yardıma koşmaya çalışan bir kaç iyi insanıda... Dokunamadığımız, yanımıza çağıramadığımız, uzaklardan bakıştığımız birkaç iyi insan vardı ya kalbim... Evet dostum, isimleri bile hala bizde değil mi?.. " Gül dikenleriyle güzeldir " diyemeden tutup yapraklarımızla koparırlarken çiçekliğimizi, sert ama vefalı bir sonbahar rüzgarıda vardı en kavurucu yazlarda. Bilirim unutmazsın kalbim.... Belki çilekeş bir yağmurun, yahut en yanlız kalabalıklarda ardımıza düşen küçücük ama bembeyaz bir bulutun hatrına bu tebessümlerimiz :)... Arkamızdan uzanıp boynumuzu sıkmaya çalışan ayrık otlarına inat. Binin içinde birde olsa, tek gamzesiyel özgürlüğü getiren bir kelebek hatrına belki hayata sırt çevirmeyişimiz... Ne dersin kalbim?.. Acılara gülmek senimi gerektirir, yoksa sen mi getirirsin acıların peşine düşen umutları? Bilmem ki çilelim, kalk hadi, tamamlıyalım yarım kalan tablomuzu, hatta orta yerine bakışları düşmemiş gök gözlü bir çocuk konduralım.. Çarpma öyle hızlı hızlı bedenime... Yeni bir cesaret için bende ümitle korku arasındayım... Tuvalimiz beyaz değil lakin, bilsen kapkara kömürden bile... Ama sevgiyse herşeye rağmen ve umutsa martıların hatrına... Hadi kış manzarası çizelim bembeyaz. Kimse karışmasın gönlümüze. Sobalardaki kömür bile siyah olmasın tam tamına.. Hadi, hadi bembeyaz sıcacık karlar çizelim, adı " umut " olsun... Ve orta yerde bütün gülücükleriyle başı dimdik, gözleri sıcacık bir çocuk kartopu tutsun.....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © telaslipenguen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |