Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Ertesi günü gözlerini açtığında yepyeni bir çevreyle karşılaştı. Bin bir çeşit çiçeğin yer aldığı bir binadaydı. Sürekli insan görüp, çiçeklerin götürüldüğünü görürdü. Gördükçe de üzülürdü. İnsanlar gibi kolları olsa aradan sıyrılır, ayakları olsa yerinde durmaz, kaçardı. Arkadaşlarını çok özlemiş görünüyordu, bunun belirtisi de üzüntüden hafifçe solumasıydı. Fakat o öyle bir çiçekti ki; kökünden gövdesine, yapraklarına kadar mükemmel görünüyordu. Nasıl olursa olsun, çok güzeldi. Birkaç gün sonra bir insanın onu o çiçekçi binasından götürdüğünü anlayınca, birden bir umut yeşerdi onun için. Arkadaşlarının yanına götürüleceğini sanıyordu. Fakat başka bir yere geldiğini görünce umudu yerin dibine girdi adeta. Koca bir ev gördü, bahçesi olan. Sahibi hemen onu bahçenin en güzel yerine dikti. Fakat o bunu değil, arkadaşlarını istiyordu. Onu kıskansınlar istiyordu. Sahibinin yaramaz mı yaramaz, 5 yaşında, küçük bir oğlu vardı. Sahibinin kendisine kötü davranacağını sanıyordu, bu güzel çiçek. Fakat sahibi onun tahmin ettiği gibi biri çıkmadı. Zamanında suyunu veriyor, ona bakıyor, bahçedeki diğer çiçeklere de bakıyordu. Ama o hâlâ mutsuzdu. Dedim ya, arkadaşlarını özlüyordu. Çocuk da bahçede oynamaya bayılırdı. Topunu alır, çıkar bahçeye, bir oraya bir buraya koşar, dururdu. Bir defasında topa vurdu ve çiçeğe geldi. Canı o kadar acımıştı ki, ağlaması dışarıdan belli oluyordu. Uzun süre kendine gelemedi. Artık iyice içine kapanan bir çiçek oldu. Nerde o bir zamanların kıskanılan çiçeği? Sahibi bekledi, bekledi… Günlerdir düzelmeyince toprağından söküp bir saksıya koydu. Sahibinin annesi de çiçekleri çok sever, özen gösterirdi. Sahip besbelli ki çiçeği annesine götürdü. Yeni bir yeri daha oldu. İnsanlardan nefret etmişti çiçek, çiçekçi dükkânında olduğundan beri. Fakat şimdiki sahibi ona öyle bir bakıyordu ki, hiç de bu kadarı aklına gelmezdi. İnsanlardan nefret etmesi azaldı, yeni sahibini sevmeye başladı, yavaş yavaş düzeliyordu. Sahibi ile çok mutluydu. İlk defa bir insanı bu kadar sevdi, hatta arkadaşlarına, ait olduğu yere gitmeyi bile unuttu. Yaşlı sahibiyle beraber mutlu geçindiler. Ve eski hâline geri döndü. Dimdik ayaktaydı artık. Sahibi de bu kadar güzel bir çiçek görmemişti. Çok seviyordu onu. Haftalar sonra sahibi onu sulamaya gittiğinde birden fenalaştı. Yere yığıldı ve öyle kaldı. Çiçek gözleri önünde ölen sahibinden sonra iyicene çığırından çıktı. Artık çiçek olmak istemiyordu. Pişmandı güzel olduğuna, kıskanıldığına. O da kendisini bıraktı, artık yaşamak istemiyordu...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emir Düzel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |