Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı |
|
||||||||||
|
N.F.* MANİFESTO Takvim Nisan’a vurdu sonra bahar güneşi bana ben şehre vurdum size çarptım kendimi soluksuz yürüdünüz sanki yoktum sanki yoktunuz sanki hiçbirimiz yoktuk da sadece çarpmaydı varolan ses çıkaran tarihte bir yeri olan ya da demek isterseniz zaman Tanrının evinde ağladım usulca yalnızlar korosu ardımda ardım önümde yalnızlığa ağladık oğulları sokaklara atan çarmıhlarınıza gerdirten babalara ağladık yine de bir dilek tuttuk içimizden babalar için uzun yaşasınlar ve görsünler bileklerimizden akan kanı günbegün toprağa doğru oysa kan betona damlıyor artık sonra kuruyup kuş gagalarına yapışıyor kent meydanlarında babalarsa güzel mezar düşünü sayıklayıp duruyor reklam aralarında Suya dalıp yardım ben de kalbini anamın ve korkuyla izledim sizi nasıl da şeytanın memesini kanatırcasına emdiğinizi ıslak kıllarım kurudu her yanıma yapıştı suda ayak izlerimi bıraktım bir dalgaya çarpsınlar diye amansızca bir kıyıya ve sonsuza dek kaybolsunlar insanlık izimi bir daha bulamasın av köpekleri gibi ardımdan koşamasın kiminiz de bilirsiniz o yürek çarpıntısını sürgündeki deliğinize koşarken dört adım ve tabii yapışmadıysanız irinli memelerden birine ve tabii alışmadıysanız kalbinizin tutturulmasına kanlı bir ilmeğe Acılarımı akıtmak istiyorum kollarımı kanatıp akıtmak bir boşluğa dibi olamayan sesi olmayan bir boşluğa kendimi unutmak istiyorum bir sokakta ve yeniden bulmak ve tekrar unutmak sonra yeniden bulmak ve unutmak sonsuza dek oynamak istiyorum bu oyunu ve inandırmak kendimi gerçeğin ta kendisi bu ben yazdım ben okudum ve inandım kendi kendime gerçek bu gerçek kayıp bir ben ben unutulmuş insanlığım Hangi cepte dururdu para hangi dudakla söylenirdi şarkılar ve kendinden geçince hangisi titrerdi ellerin yoksa ikisi de mi birden ellerimi kessinler istiyorum gözlerimi oysunlar dilimi tuzlayıp bir kaba koysunlar insanım diye haykıran her nerem varsa kızgın bir demir eriğine atsınlar yoksa fark ediyor şeytanlar ve kuş gagalarını gösterip alay ediyorlar yüreğimden geçmiş hücrelerle artık bitsin istiyorum karşı dağdaki bir çam yaprağı olsun istiyorum kendim bir karga boku altında soluksuz saklanan…. Kan suya damlasın suda dağılsın balık dudaklarında derinliklere taşınsın ve acıyla ısırayım tabanımdaki toprağı siz tersyüz olup kusarken ciğerlerinizi kıyıma Tarihin tarlasına dalacağım ve kıracağım boynunu can çekişmelerden sıkıldım artık boş kalsın tarla varlık yokolsun nadasa dursun insanlık -L- * Neo Fütürist
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ateşoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |