..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > İronik > Hira Selma Kalkan




4 Ocak 2004
Mor Mayıs  
Hira Selma Kalkan
mayıs ayı ilkbaharın ayıdır,özlemin,mitlerin,toprağın hareketlerinin....öykümüz de birçok simgeyi bağrında taşıyan anadolu'dan simgesel bir öykü.


:BDFC:
 
    Yüzyıllardır oturduğum bu toprakların kurumayışı biraz hüzündendir, biraz da gururdan. Kızılırmak’ın-Halys’in –toprağından testi yapılır buralarda. Fakat benim gibi güzeli yoktur. Kadın beni özenle yaptı,aşkla...İşledi milim milim yüreğiyle. Geçmişiyle, düşleriyle, beyniyle, geleceğiyle, özlemleriyle  tümüyle işledi beni. Kızıl topraklar oluşturdu bedenimi. Kollarıma doğru koyulaştı renk. Belimde ince bir kemer gibi alaca toprak, boynumsa yüzüme doğru ayrıksı renk: Mor’du. Tutkunun, aşkın, özgünlüğün rengi...Burada doğa renk yönünden cömert davranmıştır, ancak benim gibi benzersizi, benim gibi canlısı, benim gibi anlatılamazı başka bir tende can bulamamıştır. Ben bir aşkın ürünüyüm, sonuna dek de tanığı...
         Adam yabancıydı buraya. Kadın onu Halys’in kenarında gördü ilk. Sonra dağda taşta... Sonra baktığı, bakmadığı her yerde. Baktı kocaman kocaman doğaya. Uzaktan bir şey yokta renk renk cümbüşüsüymüş gibi görünen , yaklaştıkça yerleşimin, yaşamın olduğu ayrımsanan Kapadokya’ya... Çok uzak ama çok yakından, çok derinden baktı kadın. Gördüklerini, bildiklerini, yüreğinde , usunda ne varsa, varoluşundan neler getiriyorsa hepsini kattı Halys’in kızıl toprağına. Hepsini kattı bana.
Sudaki aksim!
Bu ben miyim!
Ne kadar güzelim!
Kadının eline ne de çok yakışıyorum. Irmağın sularında ne de güzel parlıyorum. Gözlerimi alamıyorum kendimden.
           Gittiği her yere beni de götürürdü. Su taşırdı benimle,güzellikler taşırdı. Ortak kılardı an’larına. En değerlisi bendim adamdan sonra. Yabancıydı adam, başkasıydı, ayrıksıydı. Mor’du. Heyecan dolu, coşku dolu, aşk doluydu. Halys’in sularıyla aktı yüreği kadına. Canına eş tuttu. Kimsesizliğini unuttu elleri kadının sıcak avcuna değince. Dünyasına güneş doğdu. Doğanın paletinde bir de onlara renk açıldı. Kimi zaman güvercinlerden boşalan güvercinliklerde, kimi zaman mağaralarda ıslatırlardı aşktan kuruyan dudaklarını içimdekiyle. Öperlerdi narin boynumdan. Doğanın  döl yatağı mağarada döl aldı kadın sevdiğinden.
Ellere barınmak yok muydu bu illerde?
El-le-re ba-rın-mak- yok- muy-du!
Ah!
Aşkın rengi yok muydu taştan dünyalar yaratan bu öykülerde?
Ah!  Yakışıklı adam. Yiğit adam. Uzak-yakın binlerce renge sarılıp, Kızılırmak’tan daha kızıl, gökten daha mavi, morda anlam bulan.... Efsane! Doğmak içinde ölmek içinde en güzel ayda –Mayıs’ta-, baharın en güzel gününde –5’inde-aldım kalçamdaki yarayı. Toprağın yeniden dirildiği günde. Ah mayıs! Mor mayıs!
         Güvercinler birden uçuştu  o gün duyduğu acı sesiyle ayrılığın. Gök beyaza bulandı Kızılırmak çırpındı. Vurdu kumlarına gözyaşlarını. Adama sıkılan kurşunlardan biri sekti ve sol kalçamdan içeri girdi. Kaldı içimde. İlk ağlamaya başlamam o zamandı. Sonra morardı gök adamın siluetini alarak. Ne yazık siper olamadım. Ne yazık nefesleri yarım kaldı. Sözleri, yaşamları...Ama söylenceleri tamdı. Tanığı da acıyı yüzyıllardır taşıyan ben. Cansız bedeni bırakıldı dağın taşın gözü önünde. Sonra o dağ taş inledi. İnledi kadının feryatlarıyla. Topraklar kaydı. Anıt taşlarının çoğu da benim gibi taşırlar ayrılığın kulaklar ötesi sesini,ölümün...
     Kimsesiz değildi adam. Gömülecekti  elbet. Taşıdı sevdiğini kadın en tepeye. Sağ yanına suyun sesi çarpan tepeye. Kızılırmak’a kan karıştı biraz, bana da. Doğa onun kimsesiydi. Bir de kadın. Bir de ben. Önceleri su taşıdığı adamına şimdi kızıl toprakları taşıyordu benimle. Ben de acılıydım onun gibi ben de hüzünlüydüm. Ancak ben de onun gibi gururlu ve güçlüydüm.
        Herkesin toprağa dileklerini gömdüğü günde, biz sevdiğimizi gömdük. Onunla beraber geçmişin tenha yerlerini...Gece dolunayın ışığında Kibele’ye kurban gibi gömdü sevdiğini. Doğa Ana yüreğine istemişti, bereketlenecek sonra dağıtacaktı onunla. Doğum gününde bu  doğanın adamını yanına çağırmıştı Kibele.
        Benim rengimde bir mezar  yaptı ona. Benden, bizden bir mezar. Beni de oturttu başına. Durdu ayın geceyi terkedişine dek. Laleler ekti mezara ve bana. Tepede daha bir mor  daha bir ayrıksıydık. Dağ taş bakamamazlık edemedi bize. Her gün geldi. Konuştuk biz bize. Laleleri çoğalttı sonraki dolunaya dek. O dolunay kadını son görüşümdü. Benden başka da gören olmadı. Öptü...Ve gitti...Yüzümde gözünden bir damla kaldı.
      Yüzyıllardır bana aşkla bakanların gözündeki hüzünde tanırım kendimi. Ayna kılarım onları. Hep onun gözünü ararım. İç çekerim.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İronik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yedi Kalpli Kız
Yeni Bir Aile
Yolculuk

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Frances Farmer'ın Hüzünlü ve Direngen Öyküsü
Yakınma
Dönüşüm
Böbrekte Buluşma

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düş İzleri [Şiir]
İllüzyon [Şiir]
İşkence ve Hekim [Deneme]
Hem Yargıç Hem Suçlu [Deneme]


Hira Selma Kalkan kimdir?

. . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hira Selma Kalkan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.