Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Sana git demek koyuyordu bana, Ama gitmeliydin. Dağlar gibi yıkılıyordum Yumruk gibi koyuyordu bana Ama git demeliydim. O, karanlık köşe başında ellerim hala omzunu tutmaya, bırakmamaya niyetliydi ilk ve son kez alıkoyuyordum kendimi Kafamın içinde binlerce çelişki…. Tutsam hiç bırakmasam diyen bir yarım Artık daha fazla direnemeyecek diğer kesik yarım Istıraptan ölmeye yüz tutmuş kesik yarım sevmeye muhtaç yarım gururu ezik yarım acıyı yoğuran bir yarım susan bir yarım bağıran yarım içten içe ağlayan bir yarım Yani; Bir tarafta bir çok ben, diğer tarafta bendeki sen. Sen gitmeye çoktan niyetliydin. Ezikti için, hatalıydın biliyordun aslında Ama mağrur maskeni giyinmiştin, yeni bir zafer kazanma edasıyla; “ Biz farklı şeyleri düşünüyoruz” dedin Ben kırılmış gururuyla, başı eğik bir asker gibi, emirlerini dinledim Acı biriktirdim acı üstüne Sana yol verdim Benim yolum diken üstüne… Sen her zamanki kendiciliğinle görmezden geldin Oysa ki; kal desen kalacaktım bir ömür boyu Sus desen, seninim desen sarılırdım ölebilirdim belki Gördüm ki yüreğin gitmeye yüreğimden çok cesaretli Gördüm ve o an; Çok uzaklardan bir bando ölüm marşı çalıyorken, Bir siyah bayrak göndere çekiliverdi. “ Haklısın, ben sadece uzatmaları oynuyorum. ” dedim Ve o an içime yıkılıverdim bir dağ gibi sırtımı döndüm Ve bir daha yüzümü dönemeden Her adımda bir parçanı yollara döküldüm Yana yıkıla yürüdüm Öle yazıla yürüdüm Bir kez daha olsun yüzünü göremeden Oysa ne kadar çok isterdim seni görmeyi ağlarken Biliyordum sen ağlıyordun bu kez hiç de gizleyemeden Kaybeden yine bendim kaybeden yine sevgimdi ben giderken bile kalbim, kalbine esrikti. Lakin tek gözyaşım akmadı ağlayamadım. Ay gibi tutuldum karardı ışıklarım. * Aşkın oluşunu müjdeleyen tan vaktinin renginde Bir sevda kuşu düşüm vardı Pençelerine mektup bağlayıp pencerene konsun diye uçurduğum Lakin kuş, kalbinin dikenli tellerine takıldı Kanatları kana yaslandı, Sevgiyi anlatan mektuplarım dikenli telleri üstünde Ayrılık rüzgarlarıyla parçalandı Sen sevgi nedir öğrenemeden bir çocuk olarak öleceksin belki Belki de, daha da tüketeceksin birçok sevgiyi ben öylece kalacağım umarsız ve zararsız. Ve Sevginin postacısını, Yeşili ölmüş bahçeme Toprağını ellerimle eşip gömeceğim, çaresiz ve anlamsız Birkaç cinnet zamanından sonra seni artık beklemeden Dinginliğimle unutacağım belki de Ey, dik başlı kumral saçlı kız Bu kadar kopuşum senin adına da olsa And içerim ki biliyorum tüm yakarışlarım faydasız Sen bencildin, ben sencil. Bencillik sevgiyi tüketti Sencilik benliğimi. And içerim ki biliyorum Dönmeyeceğini... Emre T . 10 Haziran 2003
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emre T., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |