..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > zehra erkuş




17 Ekim 2001
Günah Keçileri  
zehra erkuş
Erkeğin ölümüyle kaldırdılar sobayı. Doğal gaz döşediler. Odun sobası başka bir evde tekrar açtı gözlerini


:GBEA:
Üç kişiydiler. Biri kadın, ikisi erkek. Yatak odasına girdiler. Kapıyı kapadılar. Anahtar deliğinden görmeye çalıştım. Soyunmaya başladılar. Erkeğin biri gömleğini kapının koluna astı. Bu yüzden içeride nasıl bir günah işlendiğini göremedim. Ama ne günah işledilerse paylaştılar. Paylaştılar, diyorum çünkü kapıyı açtıklarında gördüm onları. Hepsinin yüzüne bir parça günah bulaşmıştı...

İkinci erkeği gönderdiler. Esas erkek ve esas kadın kaldı yalnızca. Baş başa, yalnız kaldılar...

Esas erkek ve esas kadın, başarıyla günah işlemiş olmanın gururunu duydular ya da gurursuzluğunu. Bunu hiçbiri tam olarak bilemedi... Ama bilmek, bilebilmek istediler. En çok da kadın bilmek istedi. Erkek bunun cevabını, -belki bulamadığı için- bilmemek gerektiğini savundu. “Yaşandı bitti. Neyi bilemeye, anlamaya çalışıyoruz ki...” dedi, çıktı işin içinden. Kadın ise bir türlü çıkamadı. İşte, tam bu noktada ayrı düştüler. Ayrı düştükçe daha faza düştüler üstüne. Üst üste, alt alta oldular... Üç kişilik günahlarını hatırlayıp yeni bir günaha soyundular... Hatırladıkça soyundular... Soyundukça birbirlerine abandılar...Bir günaha daha bulaştılar... Kadın bir türlü bilemedi...Ne hissedeceğini? Ne hissetmesi gerektiğini? Bilmeye çalışması erkeğini üzdü. Erkek üzüldü kadınının haline. Kadın üpüzgün...

Erkek iyice inanmış artık bilinmemesi gerektiğine. Kadınının da rahat olmasını istedi. Her zamankinden daha fazla sevdi onu. Kadının rahatsızlığı erkeği rahatsız etti. Kadın iyice inanmış bilinmesi gerektiğine. Üç kişilik günahın hesabını vermeye çalışırken, iki kişilik yeni bir günahın gazabına uğradılar. Mazeretleri kabahatlerinden de büyük oldu. Aldırış etmeli mi etmemeli mi? Her şeyi hoş mu görmeli? Olabildiğince geniş mi düşünmeli? Şu günah kelimesinden vaz mı geçmeli? Kadının sorularına erkeğin bulduğu cevaplar kadını tatmin etmedi. Kadın tatmin olamadıkça daha çok sarıldı erkeğine. “Ağlayacak bir durum yok ortada” dedi, erkek...

Kadın tatminsiz. Tatmin olmak için yardım istedi erkeğinden. Kadın erkeğini daha beter üzdü. Üzüldüler. Üzüldükçe abandılar birbirlerine. Abandıkça üzüntüleri hafifledi... Önceki günahlarını düşünmeksizin yepyeni bir günah daha işlediler...

Bağımsızca işlenmiş bu günah daha güzel geldi kadına. Ya da güzel geldiğini sandı. Ama bağımsızlıktı istediği...

Artık ne yapması gerektiğini bulmuştu. Artık bilebildiği için mutluydu. Gitmek, bir süre yalnız kalmak, erkeğinden uzakta olmak, uzaklarda düşünmek... Bütün bulduklarını anlattı...Erkek tatmin olmadı ya da işine gelmedi. Biliyordu çünkü, kadınının cevabı bulduğu an gideceğini. Bu yüzden buldurmadı, bu yüzden daha fazla sevmek gerekti kadını. Erkek gerektiği gibi davrandı. Ama kadına daha fazla sevilmek de yetmedi. Çekip gitmekten kastı erkeğini üzmek değildi. Cezalandırmak hiç değil. Çünkü ne günah işledilerse paylaşmışlardı. Zaten günah kelimesini çıkaran kadından başkası değildi. Bu durumda erkeğin günahı bile kalmıyordu. Kadın erkeğinin hiç suçu olmadığını biliyordu. Onun suçsuzluğunu seviyordu.

Kadın gitmeliydi. Gidebilmeliydi. Gitmesi gerektiğine inanmıştı bir kere. Kadın erkeğin yanından kalktı. Gidebilmeliydi... Kadın giyindi. Gitmesi gerekiyordu... Kapının önünde dikildi. Erkeğini seyretti. Sanki bir parçasını bırakmıştı orada. Ama gidebilmeliydi... Erkek bakmazken, “gitme” demezken gidebilmeliydi... Kapıyı kapadı... Paltosunu giydi... Sokak kapısını açtı ve gitti...

Anahtar deliğinden gördüm, yatakta erkeğin usul usul ağladığını...


ESAS ERKEK – Olaydan üç sene sonra böbrek yetmezliğinden öldü. Zaten doktorlar en fazla dört-beş yıl yaşayabileceğini söylemişlerdi. Kadının gidişiyle bu üç yılını hep ezik yaşadı. Kadını hiç aramadı, arayamadı. Çünkü telefonların yüzüne kapanacağını biliyordu. Ölümüne kadar bir sürü günah işledi. Erkeğin şu anda cehennemde olduğu düşünülüyor...

ESAS KADIN – Erkeğin ölümüne kadar hesaplaşmalarından kurtulamadı. Çekip gitmekle iyi mi yaptı, kötü mü yaptı bilemedi. Erkeğin mezarını ziyaret ettiğinde küçük bir not iliştirdi toprağın üzerine. “Artık her şeyi biliyorum. Deliler gibi günah işlemek istediğimi biliyorum. Üç kişilik, beş kişilik, yedi kişilik... Bütün günahları işleyip yanına geleceğim...”

YARDIMCI ERKEK – O günden sonra izine rastlanılmadı...

RÖNTGENCİ – Kapının bitişiğindeki odun sobası. Erkeğin ölümüne kadar bir sürü günah seyretti anahtar deliğinden. Ama hiç biri o günkü gibi olmadı. Erkeğin ölümüyle kaldırdılar sobayı. Doğal gaz döşediler. Odun sobası başka bir evde tekrar açtı gözlerini. Gözlerine inanamadı. Beş kişilik bir günahın içinde Kadını gördü. Gürül gürül gürledi. Evi ateş bastı. Ortalık kızıştı. Söndürebilene aşk olsun...

l999/Ekim

.Eleştiriler & Yorumlar

:: KISIR DÖNGÜ
Gönderen: Soner Demir / İstanbul/Türkiye
18 Aralık 2022
Psikoloji'yi bir kılavuz olarak kullanmanızdan sizde bilirsiniz ki cinselliği bir karşı akın misali öldüren iki duygu vardır . 1. )Aşırı uçlara gitme . 2. )Hemen akabinde gelen suçluluk duygusu . Bunlar bir beddua gibi birbirni takip eden belgesellerdir .Ve bu gelgit içinde veya bu izdahamdan nasibini almamak için tek çare Cinselliğe iz düşürmemektir . Çünkü cinsellik üretkenliktir. Üremek,izdaham yada acıların gölgesi değil . Değil mi ?

:: romantik aşk eksik
Gönderen: ali tıraş / mersin
24 Haziran 2014
Öyküde romantik aşk eksikliği var.

:: çok etkileyici
Gönderen: Yaman Sert / İstanbul/Türkiye
24 Haziran 2014
gerçekten de etkileyici ve duyarlı...insani hassasiyetleri bu kadar kısa ve öz anlattığınız için tebrikler




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
ayrılık usulü elmalı pasta
Ayşe ile Ali'nin Hikayesi
Şeker Ve Çikolata
Uykusuzluk
Sümüklü Düşünceler


zehra erkuş kimdir?

Çok düşündüm. . . . Bir yazar kendisini nasıl tanıtır ki? Bir sürü dergi, kitap kurcaladım yazarlar kendilerini nasıl tanıtmış, diye. . . Herkesin tanımı birbirine yakın, bir o kadar uzak. Peki ben kimin tanımına yakınım ya da kimin tanımına uzak?. . . Sonunda anladım ki, bir o kadar yakınım ve bir o kadar uzak. . .

Etkilendiği Yazarlar:
'iyi' olan bütün sanatçılar, 'iyi' olan bütün eserler.....


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © zehra erkuş, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.