Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doðmuþ insanlar tarafýndan savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
KUZEY/ TARAFSIZ BÖLGE Üç güçlü ejderha arasýnda yapýlan antlaþma gereði kuzey, tarafsýz bölge olarak kendi aralarýnda ilan edilmiþti. Bu alýnan karara diðer ölümlülerin uyup uymamalarý, kabul edip etmemeleri, karþý koyup koymamalarý vs… onlarýn umurlarýnda deðildi. Bundan dolayý Cypraqual adýndaki bu yaþadýklarý dünyanýn kuzey kesimi hakimiyet bölgelerine dahil deðildi eðer ki üçünden biri burayý almak için müdahale etmeye kalkýþýrsa antlaþma gereði bozan taraf olarak iþaretlenip hakim olduðu bölgeye diðer üyeler beraber savaþ açabileceklerdi. Þu durumda bu zalim yaratýklar birbirleriyle mücadele etmekten dolayý yorgun olduklarý için istirahat etmekten ziyade biri hariç pek bir þey yaptýklarý denemezdi. Aralarýnda en az dinlenen doðudaki Kýrmýzýydý. Kimsenin adlandýramadýðý bir arayýþ içindeydi. Bunu da kendisinden boyutsal olarak küçük ve güçsüz kendi türlerini avlayarak gerçekleþtiriyor ve onlarýn özlerini topluyordu. Batýdaki Siyahýn bundan haberi olsa da umursadýðý yoktu ancak Güneydeki Beyaz için ayný þey söylenemezdi nitekim, Kýrmýzýnýn kendi türlerini öldürdüðüne dair haberlerini aldýktan sonra bunu araþtýrmasý için en sevdiði hizmetkarlarýndan birisi olan Bora adýndaki pullarý süt gibi beyaz ejderhayý doðuya göndermiþ ancak uzun süredir ondan haber alamamýþtý. Bu yüzden de planlar yapýyordu. En miskin olaný Siyah ise bölgesindeki þehirlerin çoðunluðunu yönetimindeki adamlarý kontrol altýna almýþ bazýlarýný ise kuþatma altýnda tutuyordu. Ne kendilerine göre dünyanýn tepesindeki kudretli ejderhalarýn ne de diðer ölümlülerin kolyenin kullanýlmasýyla Cypraqualýn yeni ve oldukça nahoþ bir çaða girdiðinden haberi vardý. Bu acýmasýz yaratýklar hakimiyet kýsýmlarýnýn sorumluluklarýný da adamlarýna, koþulsuz þartsýz kendilerine hizmet edenlere onlara göre sözde devrettiler. Kim olduklarý, ne olduklarý, hangi ýrka mensup olduklarý, hangi meslek grubuna ait olduklarý, köylü, kasabalý, þehirli vs… önemli deðildi. Sadece her anlamda onlara biat etmeleri gerekiyordu. Bunlarýn kendi aralarýndaki güç mücadeleleri efendilerinin kim olduklarýný bildikleri, hizmetlerinin sadece onlara olduklarýný unutmadýklarý sürece umurlarýnda deðildi. Ýsterse birbirlerini öldürsünler katletsinler fark etmiyordu. Tabii ki her anlamda bu üç güçlü ejderhaya hizmet edenler yönetimin tepesinde olanlar, o pozisyona yakýn olanlar vs… dünyanýn diðer yaþayanlarýna göre çok daha zengindi. Gün geçtikçe bu gruba dahil olmaya çalýþanlarýn sayýsý artýyordu. Doðu, Batý ve Güney taraflarý çoðunlukla itiraz edenler hariç örneðin batýdaki Chrubergine þehri gibi olanlar dýþýnda yönetimleri bu þekildeydi. Kuzey ise farklýydý. Metamorfoz gerçekleþtiðinde ayný boyutta birbirlerinden habersiz ayný konumda birbirlerinin içine girmiþ bir þekilde ölümlülerin bir nevi konumlarý sýfýrlanmýþtý. Ayný baloncuðun içinde dört tane kabarcýk bulunuyor ancak daðýnýk ya da ayrýk deðillerdi. Bir kabarcýðýn içinde diðer üç kabarcýk vardý. Devasa depremde bütün kabarcýklar birbirine girip baloncuðun içinde bir nevi patlamýþlardý. Benzetme yapýlmak istense durum böyleydi. Kötücül yaratýmlarýn tanrýsý Asdachen’ in bu kabarcýklar arasýndaki engellerin kaldýrýlýp teke indirilmesi için yardým aldýðý iki daha düþük tanrýnýn vasýtasýyla yapýlan bu oluþum, daðlarýn daðlara, denizlere, ovalara, þehirlere vs. girmesine, çarpmasýna sebep olurken, cücelerin yer altý maðaralarý bir anda elflerin saraylarý içinde ortaya çýkarken, kötü yaratýmlarýn dünyasýndan varlýklar diðerlerine akarken, bütün ölümlüler birbirine karýþýrken, insanlarýn devasa yapýlarýný diðerlerinden nehirler, denizler, göller vs… önüne katmýþ götürürken… uzun yýllar süren bu kaos ortamý en nihayetinde sonlanmýþtý. Yeni oluþan dünyanýn her yeri tamamýyla harabeydi. Binlerce ölen, ölenlere karýþmýþ, her yer yýkýntýyla dolmuþ, kalanlar kalmýþ ki bunlardan ejderhalardan hayatta kalanlar aldýklarý çok büyük yaralarý iyileþtirmek adýna ve diðer sebeplerden dolayý, baþka tanrýlarýn yakaladýðý bu kelimelerle ifade edilmeyecek kadar yýkýmýn müsebbibi olan kendi tanrýlarý gibi sýrra kadem bastýlar. Olan oldu geçen geçti yýllar sonra hayata tutunmayý baþaranlar toparlandý. Her tür ölümlü, oluþan bu tek dünyada her hangi bir yeri sahiplenme savaþýna giriþti. Týpký çok uzun yýllar sonra yenilenmiþ bir þekilde ortaya çýkan ejderhalar arasýndaki mücadele gibi. Kuzey tarafýna dokunulmayýnca yýllardýr düzeni deðiþtirmeye çalýþanlar, bu güçlü yaratýklar arasýndaki savaþýn kaosunun arkasýna saklanýp süregelen sistemi bozup kendi aralarýnda yeniden toprak sahip olma kavgasýna giriþmiþti. Ejderhalar arasýnda geçen savaþa müteakip seyreden zamanlarda kuzeyde yaþayanlar ayrýlýkçýlarý yakalayýp sürgün ettiler. Onlarýn toplandýðý yerin adý da Lavierennaydý. Daha sonra kalanlar yeniden sýnýrlarý belirleyip dört ana bölgeye ayrýldýlar. Bu kýsýmlar yönetim þekli olarak adýna her ne denirse densin birbirlerinin yerlerini tanýyýp kötü yaratýmlar dýþlanarak hakim olduklarý taraflarýnda kalmayý taahhüt ettiler. Ýlk icraatlarý ise kuzeyi korumak adýna batý, doðu ve güney sýnýrlarýný yüksek duvarlarla çevirdiler. Hiç bir þekilde öteki yönlerden giriþ istemiyorlardý. Bu dört bölgeden ayrý olan yönetim karþýtlarýnýn toplandýðý Lavierenna ya en yakýný olan ayrýca da doðu tarafýna sýnýrý olan birindeki kasabada bulunan demirci ocaðýnda çalýþan Sawnhall adýndaki insan dinlenmek adýna iþine biraz ara verdi. Dükkanýn arka tarafýndaki çalýþtýðý yerden ön kýsmýna geçti. Orada bulunan sandalyeye oturdu ve masanýn üstündeki sudan içti. Demirci de çalýþmaktan dolayý güçlü kollara ve yapýya sahip bu insan ara vererek biraz nefes alýrken mekanýn kapýsýna vuruldu. Yerinden kalkýp kapýyý açtýktan sonra geleni görünce yüzünde gülümseme oynaþtý. Karþýsýndakini içeri alarak 'Hoþgeldin Liando' dedi. Diðeri de karþýlýk vererek birlikte oturdular. “Hala çalýþýyor musun sen? Handa büyücü olmaya çalýþan arkadaþýmýzla buluþacaktýk ya!” “Yetiþtirmem gereken iþler vardý. Neyse ki bitti, hemen hazýrlanýrým, þu iþ kýyafetlerini çýkarayým gidelim.” “Sence, büyücünün bize anlattýðý hazine gerçek midir?” diye sordu hana doðru yürürlerken Liando adýndaki elf arkadaþý “Kaimeld yalan söylemez biliyorsun, bence gerçektir. Yapmam gereken iþlerimi bitirdim dükkaný da ben gelesiye kadar kardeþim idare eder. Benim için maceraya çýkmak bir deðiþiklik olacak,” “Hem ayrýldýðýn sevgilinin ardýndan da sana iyi gelecek,” “Haklý olabilirsin, üzerinden zaman geçmesine raðmen bazen aklýma geliyor. Ayrýca geri dönünce o bodur serseri ile olan hesabýmý da kapatacaðým,” “Eh senin uzun boyuna göre bodur diyebiliriz, bana göre…” “Boþ ver embesili, hana geldik” Büyücü olmaya gayret eden bahsettikleri arkadaþý seviyesi çok da yüksek olmasa da kendi çapýnda basit büyüleri yapmaya çalýþarak geçiniyordu. Nitekim akademi öncesi okuldan mezun olmuþ kendisine bundan dolayý bir malzeme verilmiþti. Hocasý ona baþlangýç için bir asa uygun görmüþtü. Gelenleri karþýladý. Masanýn üzerine bir harita koyup anlatmaya baþladý. “Haritanýn ortasýndaki iþaretlenmiþ yer Lavierenna, sonundaki bozkýrý geçtikten sonra kurumuþ olan göl var, akabinde harabeler, bir kaç çok da yüksek olmayan tepeyi geçip kuzeyden çýkýþýmýz olan maðaralarýn olduðu yer,” “Ýyi de tepenin ardý hariç diðer yerleri biz de biliyoruz. Bu hazine haritasý deðil ki,” “Bu yol haritasý dostum,” “Bu kuzeyden çýkýþýmýza giden rehber harita, asýl önemli olan hazinenin olaný, doðudaki bir þehirdeki ormanda bizi bekleyen dostumuzda,” “Anladýðým kadarýyla maðaradan geçiþimizi saðlayan bir yol var ki yüksek duvarlarý aþalým, diðer türlü sýnýrdan geçmemiz için görevlileri alt etmemiz lazým,” “Bana bizi bekleyenin anlattýðýna göre öyle bir yol daha doðrusu tüneller varmýþ,” “Harika! Gizli yollar, tüneller, gizemli arkadaþ, hazine þu ara hayatýmdaki tam istediðim deðiþiklik,” dedi memnuniyetle demirci “Bana uyar, zaten benim ruhumda macera severlik var, ben de bizim sýkýcý elflerden sýyrýlmak istiyordum, haydi yola çýkalým,” “Sence bu göl niye kurumuþ dostum?” diye sordu elf harabelere yaklaþýrken. “Efsaneye göre: küçük bir çocuk su içmek için göle gelmiþ, tam ellerini suya daldýracakken bir çok kimsenin var olduðuna inanmadýðý dev gibi cüsseye sahip cairacocas adýndaki yaratýk oraya gelmiþ ve o kadar çok susuzluk içindeymiþ ki bir içiþte bütün gölü kurutmuþ. Çocuk ta aðlayarak kaçýp gitmiþ,” “Ha ha aman ne komik. Sen ne dersin bu konuda büyücü,” "Ne büyücüsü, daha akademiye yeni kabul edildim yani daha yamaðým diyebilirim. Neyse…Hiç bir fikrim yok ama istersen yýkýntýlardaki hareket eden gölgelere sorabiliriz, " “Ne gölgesi… Hem ne fark eder, büyücü olmak hedefin deðil mi? Býrak öyle hitap edelim” Elf te arkadaþýna katýlarak, ‘orada binalarýn yanmýþ kalýntýlarýnýn arasýnda sanýrým üç kiandorla kara cübbeli bir þekil var. Acele edin! Þu kalaslarý görüyor musunuz? Sanki yanmaya karar vererek kendilerini koy verip gideceklerken, bir anda bu düþüncelerinden vazgeçip kavrulmanýn köþesinden dönmelerine raðmen izlerini taþýmaktan kurtulamamýþlar. Onlar bizi fark etmeden bunlarýn arkasýna saklanalým." dedi ciddiyetle. "Acýlarýna ortak mý oluyorsun, ne diyorsun. Bu kadar anlam yüklemene gerek yok, kalas bunlar kalas. 'Arkasýna geçelim gitsin' diye söyle bitsin. 'Kavrulmanýn köþesinden dönmek' nedir ya." diye söylendi Sawnhall. Harabeler diye adlandýrýlan yer yanmýþ bir köyün yýkýntýlarýydý. Kara cübbeli þekil üç yaratýða hitaben; “Size üç tane sihirli yüzük vereceðim, bunlarý takýnca görünüþünüz üç cüceye dönüþecek. Bu malzemeler þekil deðiþtiren yanýlsama yapan üçlü setin bir sýnýfýndan. Kendi cinsinize ayný görünürken diðer ýrklara söylediðim gibi cüce gibi görüneceksiniz. Yüzükleri çýkarýnca yanýlsama kaybolacak,” “Sözcük falan söylememiz gerekiyor mu,” diye homurdandý birisi “Hayýr, onu ben hallettim. Yüzükleri takýn ve batýdaki nehrin yanýndaki daðýnýk aðaç topluluklarýnda yaþayan uyumsuz elflerden bir kaç tanesini öldürün. Siz orklara göre çok daha akýllý yaratýklarsýnýz sizi bu yüzden seçtim. Kaçarken bir kaç elfe görünmeyi unutmayýn. Tekrar burada buluþacaðýz, bir görevim daha var. Sonrasýnda ödülünüz hazýr. Þu kuzeyi yeniden biraz karýþtýralým bakalým.” “Kara cübbeli bizi fark etmeden sývýþalým,” dedi demirci “Haklýsýn bizi ilgilendiren bir þey yok, öyle deðil mi Elf,” “Kesinlikle, ne bu bölge ne de burada yaþayanlar beni ilgilendiriyor,” Üç maceraperest akþamýn ilk ayak izlerine basarken bir kaç tepenin bulunduðu yerden aþaðýya doðru indiler. Biraz daha düz ilerledikçe maðara görünür oldu, daha doðrusu onun bulunduðu dað gibi yükselti. “Evet arkadaþlar girmeye hazýr mýsýnýz,” dedi büyücü diye çaðýrdýklarý þevkle maðaraya adým atarak “Sarkýtlara dikkat edin ayrýca buralarda haydutlarýn deposu da olabilir,” “Pöh! Üç beþ hayduttan mý korkacaðýz, aman caira bilmem ne gibi efsanevi yaratýklar olmasýn da, öyle deðil mi Sawnhall,” “Ne bu þimdi yani þapkadan tavþan mý çýkardýn laf sokarak,” “Sen söyleyince komik, ben yapýnca-” “Susun! Bazý ýþýk sýzýntýlarý gördüm sanki. Dikkatli olalým, önümüzde bir geçit var, sessiz bir þekilde siz köþelere geçin,” Geçidin ardýndaki görünen üç odadan oluþan bir nevi depo gibi yerdi. Geniþ odada masa ,sandalyeler ve kenarlarda silah ya da benzer metal malzemeler vardý. Büyücü yamaðý gözlem yapmak amacýyla sessizce karanlýk köþelerden ilerleyerek ana giriþin baþlangýcýna yaklaþtý. Etrafa göz gezdirerek merkezi odanýn ortasýndaki masanýn giriþe bakan tarafýnda iki kiþi ayakta duruyordu. Konuþmalarýndan yakaladýðý kadarýyla yemek hakkýnda laflýyorlardý. Sað ve sol taraftaki küçük odalardan da bazý sesler geliyordu. Kaimeld, geriye bir kaç adým sessizce ilerleyerek arkadaþlarýnýn yanýna geldi ve onlara durumu anlattý. “Ben ve elf masanýn oradakileri sessizce hallederiz ancak diðerleri için doðaçlama yapacaðýz. Kaimeld sen geride kal ihtiyaç olursa müdahil olursun” dedi kýsýk sesle Sawnhall. Elfle beraber olabildiðince sessizce hareket ederek masanýn ortadakilere arkadan yaklaþarak týpký bir suikastçi gibi ikisini yakalayýp bayýlttýlar. Sað taraftan biri aniden çýkýp elindeki tabaklarla, o daha þaþkýnlýðýndan uyanamadan Sawnhall masadaki býçaklardan birini çabuk bir þekilde alarak haydudu elbisesinden duvara çiviledi. Saðdakini de elf sinsice yaklaþarak ve kafasýna yayý vurarak etkisiz hale getirdi. Yol arkadaþlarý dört haramiyi ortadaki kolona sýkýca baðladý. Þu an için dördü de baygýndý. Büyücüyü yanlarýnda býrakarak etrafý araþtýrmaya koyuldular. Duvarlarýn kenarlarýna tutturulmuþ bir kaç tane tezgahýn üzerinde demir ve metalden yapýlma malzeme vardý. Sawnhall, dýþý koyu gri renk biraz da antrasite çalan kýlýf gibi bir þey gördü. Aðýrlýðýný tarttýktan sonra ne kadar döküntü görünse de bulduklarýný topladýklarý ortadaki masanýn üstüne attý. Elf te bir kaç malzeme býraktý. “Bunlar nasýl haydut böyle hiç diþe dokunur bir þey yok. Topladýklarý deðerli þeyler nerede bunlarýn,” “Mesleðe yeni baþlamýþlar herhalde,” “Eee… Burasý kapalý, çýkýþý nerede büyücü? Hani tüneller vardý? Saðdaki odanýn tavanýnda kapak var oraya da baktým ama bir çýkýþ yok” “Doðudakinin anlattýðýna göre burada olmalarý gerekiyordu, anlayamýyorum” “Sanýrým adamýn seni kandýrmýþ,” Sawnhall baðladýklarýndan birini kuvvetlice sarsarak uyandýrdý. “Hey Süprüntü! Buradan çýkýþ yok mu!” “Olsa ne olur olmasa ne olur, salak!” Demirci adamýn suratýna þiddetli bir yumruk vurarak tekrar bayýlttý. Kaimeld duvarlara asasýyla dokunarak zayýf bir nokta var mý diye arayýþ içerisindeydi. Karanlýk ķöþelerde asasýndaki ýþýðý yakarak ilerliyordu. Bu arada Sawnhall sinirle masanýn üzerindekileri etrafa daðýtmýþ kýlýfa benzer þey ve diðerlerinden bazýlarý soldaki odanýn saðýndaki köþeye gitmiþti. Büyücü asasýyla oradaki duvarlarý kontrol ederken ýþýðýn vurduðu yerde kuytu köþede bir þey ayaðýna takýldý. Eðilip bunun sebebi ne diye bakarken asasýyla beraber Demirci’nin masaya getirdiði kýlýfa benzer malzemeyi gördü. Onun ýþýðý yere vururken öte yandan diðer nesnenin de üzerine düþmüþtü. Tam o anda kýlýfýn dýþýndaki gri antrasit renk karýþýmý olan maddenin bir miktar ucundan çözündüðünü fark etti. Hemen onu yerden alarak tekrar masanýn üzerine koydu ki malzeme eski haline dönmüþtü. Büyücü hayretle ‘Acaba hayal mi gördüm diye düþündü’. Sawnhall sinirle, “Bu ne büyücü. Bu deðersizi niye getirdin yine,” Elf de yanlarýna gelerek; “Ne oluyor, ne buldun Kaimeld? Bu Demirci’nin bulduðu kýlýf deðil mi?” “Duvarlarý kontrol ederken ayaðýma bu nesne takýldý. Asamýn tepesindeki ýþýk bir miktar ucuna vurunca metal çözünür gibi oldu. Liando arkandaki duvardaki meþaleyi getirir misin?” Sawnhall hala öfkeliydi. Ayýlýp ta gürültü yapan haydutlarýn çenelerine bir kez daha vurarak onlarý yeniden bayýlttý. "Sessiz olun! Bir dahakine ayýlamayacak hale gelirsiniz. Kaimeld, kýzgýnlýðýn kendisinin üzerinden alýnmasýyla meþaleyi umutla kýlýfýn üzerine tuttu, gel gör ki hiç bir þey olmadý. Ateþin ýþýðý herhangi bir fark yaratmadý objede. “Neden boþa çabalýyorsun, kapana kýsýldýk arkadaþýn seni kandýrmýþ?” “Evet dostum geri dönmeliyiz bu macera burada biter,” Kaimeld son bir deneme olarak ateþin alevi deðil de asanýn tepesindeki büyülü ýþýðý tek bildiði sihirli kelime 'deriark' diyerek yaktý ve malzemenin üstüne tuttu. Evet hayal görmemiþti geçide doðru dönen ikiliye seslenerek; “Beyler buraya gelin bakýn ne oluyor,” Diðerleri homurtuyla söylenerek yine ne var tavrýyla masaya geri geldi. Gözlerini fal taþý gibi açaraķ þaþkýnlýkla ýþýðýn vurduðu yerlerin çözündüðünü gördüler. Kýlýf ucundan yavaþ yavaþ tabiri caizse kendini býrakmaya baþladý. Ýþýðýn olmadýðý yerlerde ise bu farklýlaþma durdu. Büyücü adayý ýþýðýn tamamýný kýlýfý kapsayacak þekilde asasýný tekrar ayarladý. O bunu yaparken ýþýktaki oynamalardan dolayý gölge olan yerler eski haline dönüyordu ancak onun tamamýný kapsamasýyla kýlýf hýzlýca çözünerek dýþýnýn bir hançeri sakladýðý ortaya çýktý. Sapýnda beþ tane kýrmýzý renkli kristal vardý. Dördü çapraz kare þeklinde merkezinde de biri vardý. Sawnhall büyücüye ýþýðý sabit tutmasýný iþaret ederek eliyle hançerin sapýný kavrayarak ve kristallere dokunarak incelemeye baþladý. Tek tek parmaklarýný kristallerde gezinirken ortadakine dokununca keskin tarafý ufacýk bir þekilde derisini kesti. Azýcýk kanýn akmasýyla parmaðý merkezdeki kristalin üzerindeyken diðer köþelerdeki dört kristal hareket ederek kanýn bulaþtýðý merkezdekine yapýþtý. Buna müteakip hançerin ucunda bazý hareketlenmeler olup küçük ķüçük iþaretler oluþuyordu. Elf onlara bakarak bunlarýn elfçe kelime olduðunu anladý. Gördü ki Sawnhallýn parmaðý üzerinde iken ve ýþýk vuruyorken taquiennes escitte ve manies yazýyordu. Yani elfçe karanlýk, ýþýk ve kendi þeklinde insanlarýn dilinde bu anlamlara geliyordu. Diðerlerine bu minvalde açýklamýþtý. Demirci parmaðýný çekince kristaller yerlerine döndü. Ayný þekilde tekrar geri koydu ancak deðiþim olmadý. Üçü de hüsrana uðramýþtý. Büyücü yamaðýnýn ýþýðý gittiði anda malzeme masadaki tahtalardan kýymýk çekerek eski haline dýþý ondan mamul olarak geri döndü, anladýlar ki bu nesne neyse içindeki hançeri bir þekilde koruyordu. Yol arkadaþlarý yeni bir azimle tekrar denemeye karar verdiler. Bu sefer Sawnhall un rolünü elf üstlendi. Ziyadesiyle onun kanýda tekrar kristalleri hareketlendirip hançerin sapýna doðru üç kelime daha oluþtu. Racallas, herre ve tekrardan taquiennes þeklinde. Elf bu üç kelimenin onlara doða, gayri meþru ve yeniden karanlýk anlamýna geldiðini söyledi. “Karanlýk ýþýk kendi doða, ne bu böyle bulmaca gibi.” Yine hezimete uðradýlar zira elf de ikinci kez dokundu ancak yine kristaller hareket etmedi. “Elf kaný, insan kaný… hmm… bize ne lazým, tabii ki bunlarý sevmeyen cücelerin kaný. Bu maddenin sahibi kimse baya akýllýymýþ, her hangi bir malzemeyle kaplanýp kendini korumasý yetmiyormuþ gibi bir de bu üç ýrkýn bir arada olamayacaðýný düþünerek-” “Tamam dostum anladýk ta þu asaný oynatýp durma,” "Neyse ki þu andaval haydutlardan biri cüce, deneðimizin kanýyla tekrar deneyelim. Nesne cücenin kanýný da bir nevi tadýnca kristaller ayný rütüeli uygulayarak hançerin ucundaki diðerlerinin altýnda iki kelime daha alevlendi. Racal ve atrente diye. Elf onlara iki sözcüðün doðmak ve olmak anlamýna geldiðini söyledi. Nesne yine etraftan ýþýk gidince gereç toplayarak kendini kapladý. “Nesne büyülü anladýk, ne kaldý geriye,” Kaimeldin asasýnýn yeniden ýþýðý eþliðinde bundan sonra çapraz kare þeklindeki kristaller normal kareye döndü. ‘Taiquennes escitte manies racallas herre taquiennes racal atrente’ þeklinde elf seslendirdi ve hançerin ucundaki kelimelerin tamamý ýþýk gitse de yerinde kaldý ve tekrar ýþýk gelince baþlardaki gibi kaybolmadý. “Karanlýk ýþýk kendi doða karanlýk gayri meþru olmak doðmak. Gel de bunu çöz. Hay ben senin-” “Ne oldu þimdi, bu hançer ne iþe yarýyor,” “Bu cümlede bir terslik var, hiç anlamlý görünmüyor,” dedi düþünceler içerisinde elf. Kafasýnda kelimeleri düzenliyor, yerlerini deðiþtiriyor ama cümleyi anlamlandýramýyordu. “O kadar uðraþ, çöz ama bir sonuç yok. Çýkýþ kapýsý da görünmüyor, Ne dersin Sawnhall geri mi dönsek,” Demirci, uyanýp ta gürültü yapan iþe yaramazlarýn çenelerine okkalý bir þekilde vurup bayýltmakla uðraþýyordu.’ Sessiz olun sizi doðduðunuza-’ “Ne dedin sen doðmak mi,” “Doðduðunuza,” “Sanýrým buldum,” dedi elf, büyücünün çýkýþ kapýsý derken aklýna kapý kelimesinin elfçesi geldi, zira kafasýnda alt alta kelimeleri koyup ta baþ harflerini birleþtirince bir kaç denemeden sonra içerisinde termat kelimesini yakaladý. Yani elfçe kapý ya da geçit anlamýnda. Düþündü… ‘Taquiennes escitte racallas manies atrente taquiennes racal herre’ þeklinde denemeye karar verdi.Ýlk altý kelime yer deðiþtirdi ateþli bir þekilde ancak racal ve herre hareket etmeyip ayný kaldý.‘Taquiennes escitte racallas manies atrente taquiennes herre racal’ þeklinde tekrardan denedi ve iki kelime daha yer deðiþtirince ve hareketlenmeler bitince tekrardan söyledi tamamen alevlenen kelimeler mavi renge büründü ve ýþýldamaya baþladý. Kristallerde ayný renge dönmüþtü. Þekli de dikdörtgene çevrildi. Bundan dolayý da merkezdeki kristal, bir kapý kulpu yeri þeklinde bu formda yer aldý. Ardýndan ellerindeki titremeye baþladý. “Karanlýk olmasaydý ýþýk kendi doðasýndan gayri meþru karanlýk doðururdu,” dedi anlamlandýrmayý diðerlerine açýklayarak. Tahtadan kýlýflý silahý tekrar asasýnýn ýþýðýyla yeniden canlandýrdý zira büyülü ýþýk gidince hançer bir nevi ölüyordu. Merkezdekine Sawnhall parmaðýyla dokununca ortadaki masanýn giriþe bakan deðil de tersi taraftaki önlerindeki duvarda bir kapý açýldý. “Demek ki bütün tantana bunun içinmiþ, hançer gizli geçitleri buluyormuþ, neyse haydi gidelim tüneller bizi bekler,” Hançer ýþýk gidince eski haline döndü, alalade ve paçavra gibi oldu. Büyücü tekrar ýþýðýný yöneltti ve kelimeler sabit, kristaller sabitti. Hançerin kapýsýnýn kilidini kýrmýþlardý, artýk silah gizli bir geçit varsa titreyerek onlara haber verecekti. Yol arkadaþlarý tünele girdiler. Önlerindeki çok uzun görünmüyordu. Ýlerledikçe kulaklarýna anlamadýklarý dilde sesler gelmeye baþladý. “Dikkatli olmalýyýz kardeþlerim. Dacassyre bizim türümüzü avlýyor. Bu durum sürekli olmaya baþladý,” “O koca kýrmýzý son zamanlarda çok huysuzlaþtý,” “Bu durum onu daha da tehlikeli yapýyor,” “Böyle giderse sýra bize de gelecek. Burada toplanmamýzýn tek sebebi ona karþý önlem almak eðer bunu yapmazsak biz de kurban olacaðýz. Hizmetkarlarýnýn toplamý bizimkilerin sayýsýndan büyük. Özellikle bu civardaki emici klanlarýnýn çoðu onun denetimi altýnda. Kendisi diðer iki büyükten daha tehlikeli. Batýnýn sahibi Tischveria dinleniyor da güneydeki bir þeyler karýþtýrýyor sanki,” dedi diðerlerine göre pul rengi daha koyu olan. “Peki, ne yapacaðýz!” “Onu öldürmeyi düþünmek imkansýz gibi bir þey. Üçümüz birleþip buna cesaret etsek bile kurtulmamýz mucize olur.” “Batýdan ya da Güneyden birinden yardým istesek,” “Ýmkansýz! Ne diye yardým isteyeceðiz. Biz onlar için emici hizmetkarlarýndan farklý bir duruma sahip deðiliz. Belki onlardan biraz daha deðerli olabiliriz ama bizim söyleyeceklerimizi önemseyeceklerini sanmýyorum. Onlardan destek alamayýz da belki büyük kýrmýzýyý verebiliriz,” “Bu nasýl olacak. Hem böyle bir giriþimin sonucu dünyada büyük bir alaný mahvedebilir; ormanlar, daðlar… hatta þehirler yerle bir olabilir,” “Bize ne olacaklardan, þehirler yakýlýr, yýkýlýr ve yeniden kurulur,” “Ýyi de diðer ikisine Dacassyreyi nasýl yollayacaðýz. Hadi kýrmýzýyý kýþkýrttýk nasýl bunu gerçekleþtireceðiz ayrý da… Öbürleriyle nasýl irtibat kurup ona karþý þartlandýracaðýz?” “Þunu söyleyeyim kardeþlerim Kýrmýzý bir þey arýyor türümüzü katlederek ama bizde ne aradýðýný bilmiyorum,” onlara baktý ve diðer ikisi de onunla hemfikirdi. “Planý þekillendirelim: öncelikle Dacassyrenin ne aradýðýný bulmamýz lazým. Eðer aradýðý gerçekten onun için çok önemli bir þeyse bunu ona karþý kullanabiliriz.” “Bunu ararken dikkatli olmalý ve ona sezdirmemeliyiz,” “Öyleyse þöyle yapacaðýz; birimiz onun ne aradýðýný bulacak, bir diðerimiz öbür ikisinden birisini ben de ötekisini kýrmýzýya karþý kýþkýrtacaðýz ya da sadece kýrmýzýyý mý onlarýn üzerine salsak,” “Bence ilki daha uygun. Baþarabilirsek, bu savaþta belki üçü birbirini yer de onlardan kurtuluruz. Dünyaya biz nam salýp onlarýn yerine geçeriz,” “Bu çok zor bir ihtimal kardeþim. Onlarýn arasýnda antlaþma var ve bunu hepimiz biliyoruz.” “Biz de bozarýz kardeþlerim. Plan anlaþýlmýþtýr herhalde. Bundan baþka çaremiz yok,” “Bu gizli yeri bulman iyi oldu Shelazantler. Bu buluþma üçümüzün arasýnda ve çok gizli, diðerlerinin haberi olmamalý. Sen, Dacassyrenin ne aradýðýný bulduktan sonra ben ve Ýmmortanu devreye gireceðiz.” Bir süre sonra duyduklarý sesler kesildi. Üç siyah ejderha kendi dillerinde sohbet etmiþti. Tünelin sonu yol arkadaþlarýný çok geniþ bir alana çýkarmýþtý. Konuþanlar ise çoktan gitmiþti.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman Altýnbaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |