Tanrı insanı yarattı, insan da sanat yapıtını. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Avşarlar önemli işler başarmış dolayısı ile Türk tarihinde derin izler bırakmış bir Oğuz/Yıldız Han boyudur. İlk kez Saka (İskit) Türkleri arasında ve Artvin dolaylarında tarih sahnesine çıkan Avşarlar, Oğuz Yabgu Devleti’nden başlayarak Selçuklular, Zengiler, Huzistan Beyliği, Akkoyunlular, Karamanoğulları, Avşar Devleti/İmparatorluğu diye uzayıp giden onlarca siyasî oluşuma ya imza atmışlar ya da katkı sunmuşlardır. Anadolu’da ilk kez adından söz edilen Oğuz boyu Avşarlardır. Sakaların egemenliği sırasında Anadolu’ya giren Avşarlar dönemin kaynaklarında da yer almaya başlamışlardır. Misal o dönemin gezginlerinden (seyyah) olan Skylax M.Ö. 508-500 arasında Artvin/Hopa’da Apsaros adlı bir ırmaktan ve yine aynı yörede Byzerler adlı halktan söz etmiştir. Bu ad Bozokların Yunanca söylenişi (telaffuz) olabilir. Bilindiği üzere eski Türkçede F-V sesleri yoktur ve yerlerine P-B sesleri kullanılmıştır. Yine eski Yunancada da C-Ç-Ş sesleri bulunmaz. Haliyle Avşar adının yazımı ister istemez değişik biçimler almıştır. Ki sonradan Romalı Plınıus da M.Ö. 79’da buradaki çayın ve kentin adını -Latince söylenişiyle- Absarus olarak yazmıştır. M.S. 131’de yöreyi gezen Arrıanos ise burasını Apsaros olarak kayda geçmiştir. Kısacası sözcüğün sonundaki -os, -us ekleri çıkarıldığında Avşar sözcüğü apaçık ortaya çıkmaktadır. Sümerler, Turukkular, Turkiler, Traklar, Truvalılar, Lidyalılar, Etrüskler… Türkistan’dan dalga dalga çıkıp gelen Turanî boylardan biri de -Batılıların İskit adını verdiği- Sakalardır. Herodot başta olmak üzere birçok kaynakta geçtiği üzere Anadolu bir dönem Sakaların egemenliğine girmiştir. Hatta Mısır bile Saka Türklerinin egemenliğini kabul ederek, vergi vermeye başlamıştır. Kimileri bunu M.Ö. 680’ler olarak nakleder. Sonrasında Sakaların gücüne karşı koyamayarak, onlara katılan Persler düzenlenen bir barış yemeğinde hile ile Sakaların ünlü hakanı Alp Er Tunga’yı zehirleyip öldürürler. Herodot, olayın Tokat/Zile yakınlarında geçtiğini söyler. Kimi tarihçiler ise Urmu (Urmiye) Gölü kenarında olduğunu ileri sürmektedir. M.Ö. 625-624’lerde gerçekleşen suikastın ardından Anadolu’daki Saka egemenliği yavaş yavaş sona erer. Sonrasında Perslerin, Türkler üzerindeki askerî ve siyasî baskıları başlar. Devreye Alp Er Tunga’nın torunu Tomris Hatun girer. Özbekistan taraflarında yeniden dirilen/toparlanan Türk Devleti Persleri hezimete uğratır. Büyük olasılıkla Avşarlar da bu dönemde yani Tomris Hatun önderliğindeki toparlanma sürecinde Doğu Anadolu-Azerbaycan-Dağıstan üzerinden Türkistan’a çekilmiş olmalıdırlar. Zira Bakü’ye ev sahipliği yapan Apşaron (Afşaron) Yarımadası da adını Avşarlardan almaktadır. Avşarlar 10. yüzyılda Müslüman olurlar. 11. yüzyılda Horasan’a inerler. Buradan batıya yönelerek Azerbaycan-Irak-Suriye ve tabi Anadolu’ya girerler. Kimi kaynaklar Avşarların batıya göçünde Moğol baskısından söz etse de bu görüş tutarsızdır. Çünkü Avşarların Hazar Denizi’nin çevresinde bir tur atıp Anadolu’ya tekrar gelme tarihleri Büyük Selçuklular dönemine kadar gitmektedir. Dahası Nadir Şah döneminde Avşarların -sınır hattı olan- Afganistan ve Pakistan taraflarına tersine göçleri söz konusudur. Hatta günümüz Afganistan’ında yaşayan Avşarlar ile Pakistan ordusundaki Kızılbaşlar o günlerden yadigârdır. Moğol baskısı ise sadece Karamanoğulları için geçerlidir. Anadolu Selçuklu Devleti’ne en büyük desteği veren Karamanoğulları olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki kimi devlet adamları ile yine Anadolu’daki kimi beyliklerin yardım istemesi üzerine harekete geçerek Kayseri’ye kadar gelen Zengiler-Eyyubîler-Memlükler olarak da anılan Ortadoğu Türk Devleti’nin (Ed-devleti’t Türkiyya) ünlü hükümdarı Sultan Baybars’ın Moğollarla mücadelesine de sadece Karamanoğulları destek vermiştir. Hatta bu yardım yüzünden Moğol/İlhanlı ve -onların kuklası durumuna düşen- Selçuklu orduları dahası onlara destek için Kırım’dan gelen Moğol/Tatar ordusu ile savaşmak zorunda kalmışlardır. İlhanlılardan sonra bu kez karşılarında Osmanlı vardır. Başlangıçta Bizans ve Sırp orduları ile de birleşerek saldıran Osmanlı Devleti döneminde özellikle Karamanoğlu Avşarları kitleler halinde adalara, Balkanlara, Kırım’a, Ahıska’ya, Suriye’nin kuzeyine, Kıbrıs’a, Kuzey Afrika’ya sürülürler. Bu süreçte birçok Avşar oymağı/obası sınır hattı olan Erzincan-Sivas-Tunceli taraflarına ve Karabağ-Urmu-Tebriz gibi yörelere göç ederek Akkoyunlular, Safevîler diye giden Türkmen hanedanlıklarına katılırlar. Anadolu’da Karamanoğulları dışında güçlü bir siyasî yapı kuramayan Avşarların İran merkezli coğrafyada ise Türk tarihinin son büyük cihangiri olan Nadir Şah’ı çıkarmaları rastlantı değildir kuşkusuz. Yukarı Seyhun boylarına yani bugünkü Özbekistan taraflarına yerleşerek kışlak yapan, yazları Altay Dağlarına kadar çıkan Avşarlar bölgede ardı ardına kurulan Türk hanedanlıklarına/devletlerine bağlı olarak yaşamışlardır. Nüfus ve nüfuz olarak güçlenen Avşarlar, Oğuz Yabgu Devleti’nin ve onun devamı olan Büyük Selçukluların kuruluşunda etkin rol oynamışlardır. Bunu Zengiler Atabeyliği, Huzistan (Oğuzistan) Beyliği, kimilerince Oğuz Devleti olarak da nitelendirilen Karamanoğulları, Akkoyunlular, Karabağ Hanlığı, Avşar Devleti gibi onlarca siyasî yapılanmayı hayata geçirmişlerdir. Bilim ve kültür alanında ise Anadolu’da Türkçenin resmî dil kabul edilmesi, ilk Türkçe Kuran ve yorum (tefsir), ilk Türkçe tıp kitabı, ilk mehter takımı gibi çalışmalara imza atmışlardır. Üç hilal simgesini bile Anadolu’da ilk kullanan Avşarlardır. Avşarlar günümüzde Özbekistan’dan başlayarak Afganistan, Pakistan, Türkmenistan, İran, Azerbaycan, Türkiye, Irak, Suriye, Libya, Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya… diye uzayıp giden birçok ülkeye dağılmış olarak varlığını sürdürmektedir. Avşar tarihinden geriye ise İbn-i Sina (?), Aksungur, Aydoğdu Bey, Nureddin Zengi, Karamanoğlu Mehmet, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Baba Tekeli (Şah Kulu), Nadir Şah, Pîri Reis, Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Âşık Veysel, Atatürk, Kazım Karabekir, Rauf Denktaş, Alparslan Türkeş, Muhsin Yazıcıoğlu… diye sıralanan Türk büyükleri yadigâr kalmıştır. Avşarların en kalabalık oymaklarından (aşiret) biri mensubu olduğum Karahacılılardır. Çukurova’dan ak koyunlarla göçüp, Toroslara karakeçilerle konmuşuz. Karahacılı’nın Hocalı obasından olan Dadaloğlu emmimizin de dediği gibi; tarihin bir döneminde “ferman padişahın, dağlar bizim” olmuş. Göçler, sürgünler birbirini izlemiş. Neden? Nedeni belli aslında… Oğuz/Bozok/Kayı (Osmanlı) hükümdarı Sultan I. Mahmut’un, Hanefî mezhebinden olan ve Şiî-Sünnî ayrışmasını ortadan kaldırmaya çalışan dahası Çin’e akın düzenleyen son Türk cihangiri olarak tarihe geçen Oğuz/Bozok/Avşar İmparatorluğunun ünlü hükümdarı Nadir Şah’a gönderdiği mektuptan bir bölüm… “Acem (Azerbaycan-İran) toprağının hâkimi, Hint ve Turan’ın sahibi, meliklere taç bahşeden, şanı uca Türkman (Türkmen) hanedanının kahramanı, Muğan’da toplanan büyük şurâda (kurultay) büyük hakan, saygıdeğer kağan, cihan şahlarının şahı Sultan Nadir…” Osmanlı yönetimi, Horasan Avşarlarının Kırklı oymağından olan ve Sivas’a kadar dayanan Nadir Şah’tan o kadar korkmuştur ki, Anadolu’nun doğusunda Avşar bırakmamıştır neredeyse.. Avşar devleti Karamanoğullarını oluşturan topluluklardan biri olan Kızıl/Kızıllar oymağına mensup Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ile noktayı koyalım: “Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.” Aziz Dolu Atabey https://azizdolu.wordpress.com/
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aziz Dolu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |