..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Bülent Akçe




10 Şubat 2003
Hanımelleri  
Bülent Akçe
Perdeler davetsiz bir yelle salındı, dışardan hanımelleri geldi ve Semiha'nın gözlerini bahar şefkâtiyle usulca sildi.


:BFGJ:
Yatağın kenarında, güneşin tozlu ışın demeti halinde çarşafa dokunduğu yerde kırmızı bir lekeydi dün geceden kalan tek iz... İnsan yaşamında böyle sembolik lekeler vardır ama bu bir haksız cinayeti temsil ediyordu ve dolayısıyla birden doldu gözleri, Semiha'nın. Elleri yumuk yumuk ve teni süt kokan bir bebekti ölen; üstelik günahkar dikenlerin sardığı bakımsız bir bahçede olanca masumiyetiyle açan bir çiçek de denebilirdi buna... Yani ölen Semiha'nın aşkıydı, kuruyan sıradan bir çiçekti diyemezdi hiç kimse, hıçkırıklara döndü odanın kuytusundaki eşyaların geçmiş zaman tanıklıkları. Sonra yine sesi yitik bir süreç... Perdeler davetsiz bir yelle salındı, dışardan hanımelleri geldi ve Semiha'nın gözlerini bahar şefkâtiyle usulca sildi. Öyle ki akşamın o çelikten öfke nöbetinde tuz buz edilmiş resim çerçevesinde, artık hayatından bir şekilde sonsuza değin çıkardığı o gülen yüz, o aşk, o adam bile içine çekti bu taze ıtırı. Bir an için odadaki her şey dost olmuştu ya da bize öyle geliyordu. Neden sonra, Semiha doğruldu, çarşafı topladı, banyoya kirlilerin arasına attı ve oradaki ecza dolabını açıp elindeki cam kesiklerine tendürdiyot sürdü. Canı yandı ve ama bundan adeta hoşlandığını farketti. İçinin acısına karşı iyi bir yöntemdi bu; başka bir acı ile asıl acısının yoğunluğunu azaltıyordu. Aynada tarumar saçlarını, şişmiş ve makyajı akmış gözlerini, yani akşamdan kalmış halini seyretti bir süre. İyi içmişti akşam, bardan eve kadar yürüdüğünü ve yolda taciz etmek isteyenlere çantasındaki tırnak törpüsünü falçata niyetine göstererek sağ-salim kendi sokağına ulaştığını ve ah evet, tabii ki, köşebaşındaki bir arabanın arka sağ tekerleğine bir güzel kustuğunu hatırladı. Bu onu rahatlatmış olmalıydı ki şimdi ne başı ağrıyordu, ne de midesi bulanıyordu. Belki bir parça sırt ağrısı, hepsi o... "Bir de duş alırsam lokum gibi olurum" diye aklından geçirdi ve dudaklarında ani ve tatlı bir tebessüm şekil buldu; "lokum gibi" tabiri onu gülümsetmişti. Soyundu, parmaklarının üzerinde dikilerek lavabonun aynasında baştan aşağıya vücudunu seyretti, canım zaten lokumun ta kendisiydi. Yaralı eline bir poşeti iyice doladı ve doğru duşa... Sıcak suyun altında bir yarım saat kadar kaldı, sifondan gelen sıcak su sanki tüm ağrılarını küvetin deliğinden alıp gidiyordu. Gözlerini yumdu ve kendini zirveleri karlı dağlara bakan yeşil yaylalarda camdan bir kulübenin içinde uyur gibi hayal etti. Sıcacıktı içerisi... Gökyüzü desen rüya mavisi... Derken kulübenin soğuduğunu hissetti, ne oluyordu, insan kendi düşünün bile kontrolünü kaybeder miydi hiç? Gerçeğe döndüğünde, suyun soğuduğunu farketti, soğuk suda durulanırken attığı üşüme çığlıklarını biraz abartmak suretiyle işi iyice şamataya vurdu. "Yan komşu şimdi bu çığlıklardan ne sonuçlar çıkartır kimbilir?" diye düşünüp hınzırca geniş geniş güldü, kurulanırken. Galiba hayata kendi sandığından önce dönecekti. Odasına döndüğünde yatağın ucundaki resme takıldı gözü, bir zamanlar taptığı adamın gülen yüzüydü gördüğü... En kritik anlardan biriydi; içinden ikiye bölündüğünü, bir yarısının ona nefretle, diğer yarısının acı bir özlemle bakmak istediğini; sonra daha başka parçaların belirerek ona kâh önemsemeden, kâh eski bir hatıraya saygı duyarak yahut yeni bir yaşamın müjdesini onun gidişiyle bulmuşcasına bakmak biçiminde başka seçeneklerin aklında "resmi geçit" yaptığını hissetti. Hangisini seçeceğini o karmaşada saptayamazdı elbet ama emin olduğu şey; kendini akşamdan daha iyi hissettiği ve çok daha iyi olmayı başarabilecek güçte olduğuydu. Zaten şimdi bunun sırası değildi, duş almıştı, dışarısı cıvıl cıvıl bahardı, bahçedeki hanımelleri bu yıl da etrafa mutluluk veriyordu, hayat müthiş güzeldi ve kendisi çok değerliydi. Daha ne olsundu yani. Eh artık, bir fincan kahveyi çoktan haketmişti. Müzik de olmalıydı, radyoya uzandı, çıkacak melodinin onunla en sevdikleri şarkı olacağını hiç tahmin etmeden...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Anneye Babaya [Şiir]
Vazgeçtim Diyorsun [Şiir]
İyiye Yarım Şiir [Şiir]
Krizantem Krizantem [Şiir]
İçimin Kelimeleri [Şiir]
Bahar Gelmiş Nevbahar [Şiir]
Kıyamet Çığlığı [Şiir]
Papatyadan Korkar Mısınız [Şiir]
Şehriyarım [Şiir]
Hayal Meyalim [Şiir]


Bülent Akçe kimdir?

xyz

Etkilendiği Yazarlar:
xyz


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bülent Akçe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.