..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Erotik > Ömer Faruk Hüsmüllü




15 Aralık 2019
Dilsiz Fahişe  
Ömer Faruk Hüsmüllü
İtelenmiş bir kadının hayat hikayesi...


:AJBE:

     Şerife, sen bir fahişesin. Mapus damlarına düşmüşsün, af çıkmasaydı ömrünü burada dolduracaktın. Bir ırz düşmanını öldürmeye teşebbüsten ceza yemişsin. Kaç sene yatacaksın, ne zaman çıkacaksın? Bilmiyordun. Unutmuşsun. Belki de unutmak işine geliyordu ve geçmişe ait olayları sana acı vereceği için hatırlamak istemiyordun.
     Evet, senin adın Şerife, ama müşterilerin sana Dilsiz Fahişe diyorlar. Gerçek adını bilen o kadar az ki! Bazen sen bile biri adını sorduğu zaman “Dilsiz Fahişe” cevabını veriyorsun. Müşterilerle neredeyse hiç konuşmuyorsun; ya da sadece birkaç kelime...
     Baban, sana annesinin adını vermiş. Bu yüzden annenle araları bozulmuş. Çünkü annen kaynanasını hiç sevmiyor hatta ondan nefret ediyormuş. Sana karşı oldukça soğuk, lakayt davranmasının altında yatan neden de buydu. Bir kerecik olsun sana sarılıp, kucaklayıp öpmemişti, başını okşamamıştı. Evet evet, neden işte buydu! Anneler çocuklarını sahiplenirmiş, tabii senin annen hariç. O seni yılgın, korkak, itilmiş bir çocuk haline getirdi. Bir kere olsun seni bağrına bassaydı ya! Basmadı, içinden gelmedi...
     Annenin aksine baban seni çok severdi. İşe gitmeden mutlaka seni uyurken biraz seyreder, sarı bukleli saçlarına bir öpücük kondururdu. Akşam işten dönerken evin alışverişini yapar ve her defasında sana bir goflet, bir çikolata ya da bir oyuncak getirirdi. İlkokula başladığında da masal kitapları ve çeşit çeşit boya.
     Baban eve her gün başka bir araba ile gelirdi. Kendi arabası yoktu ama o bir oto tamircisiydi ve işinde oldukça başarılıydı, müşterisi öyle çoktu ki işten başını kaşıyacak zaman bulamıyordu. İyi para kazanırdı. Her hafta annene para verirdi, o da bu paranın bir kısmını kendine harcar bir kısmını da biriktirirdi. Kolları bilezik doluydu.
     Şimdi kendini dipsiz bir kuyunun içinde hissediyorsun, çıkmak çok zor geliyor sana; ama zaten sen de bunun için herhangi bir çaba göstermiyorsun. Belki de böylesi daha iyidir senin için! “Hayır, bunun iyi bir tarafı yok!” diye isyan ediyorsun, lakin işkence yapılan bir zavallı kadar çıkıyor attığın isyan çığlığı. Duyan var mı? Yok, tabii senden başka. Aslında işkence yapan da yapılan da sensin. Buz gibi suratından, itelenmiş bir hayatın olduğunu seni hiç tanımayan, ilk defa görmüş biri bile kolayca çıkarabilir. Oysa sen, bu utanılası durumunu saklamak için az çaba harcamadın; en azından görünmez olmaya çalıştın, insanlardan uzaklaştın, çok zorunlu olmadıkça hiç kimse ile bir sosyal ilişkiye girmedin. Mecburiyetlerden hoşlanmıyorsun, kaçışın belki de ondandır. Yoksa kişi sebepsiz yere neden kendini bir tutsak gibi dört duvar arasına kapatsın?
     Dinginliği özlüyorsun, oysa rahat ve huzur içinde hiç yaşamadın ki. Tatmadığın, bilmediğin bir şeye karşı nasıl özlem duyabiliyorsun? Bozguna uğramış bir ordu gibi hep keşmekeş içindeydin. Belki arada sırada çok kısa sürelerle dinginliğe ulaşmışsındır. Ama hayır, yok öyle bir an, bu konuda söylenenler hep yalan, en iyimser ifadeyle avutucu sözler.
     Hayata kızgınsın, beklediklerini sana vermediği için. Gerçekten de öyle mi? Ne bekliyordun ne aldın? Say haydi! Sayamıyorsun. Hayatın sana verdikleri mi vermedikleri mi daha fazla?
     Kişiliğine indirilmiş bir balyoz seni paramparça ediyor. Balyozu indiren kim? O, bu, şu! Hayat, evet hayatın ta kendisi. Bunalım içindesin, kuru bir ırmağın suya duyduğu hasret gibi huzura hasretsin. Bekliyorsun bir yerlerden seni rahatlatacak öneri ya da bir yol gösterilmesini. Kimse seninle ilgilenmiyor ki öneride bulunsun veya bir yol göstersin. Sen kimin umurundasın?
     Düşlerin karabasan dolu, bunun böyle olmasını anlayabilyorsun da uyumadığın zamanlarının da düşlerinden bir farkı olmamasına bir anlam veremiyorsun. Gündüzün geceden, uyanıklığın uykudan, gerçeğin hayalden bir farkı olması gerekmiyor mu? Tabii aydınlığın karanlıktan... Öyleyse hep aydınlık olsun, neden hep karanlık oluyor?
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın erotik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dilsiz Fahişe - 7
Dilsiz Fahişe - 5
Dilsiz Fahişe - 4
Dilsiz Fahişe - 3
Dilsiz Fahişe - 6
Dilsiz Fahişe - 2

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Bir Ölünün Günlüğü - 8 Son Bölüm
Prostat
Bir Ölünün Günlüğü - 7

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.