Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Kur'an-ı Kerim'i anlamamanın ve anlamak istememenin karşılığındaki hükümleri Allah(c.c), ayetleriyle biz insanlara-aklını kullananlara- bildirmektedir.Bu ayetler ki kendilerini hem bireysel hem de topyekün anlamlı kılan yeterlilikte ve kusursuzluktadır. Başka bir ifadeyle ayetler, kendilerini tefsir edebilen, hiçbir rivayete veya beşeri faaliyete gerek bırakmaksızın herhangi bir çelişkiye mahal vermeden akla ve fıtrata tamamen uygunluk içerisinde bir işleve sahiptir. Ayetleri cımbızla alıp hayatına temel alanların hayattaki yansımaları gayet ortadadır. Ne var ki birileri bundan hiç de rahatsız olmamakta; aksine içinde bulunulan yaşamın keyfiyetine varmak adına yaklaşım tarzları belli bir zihniyete ve ideolojiye hizmet etmekten eksik kalmamaktadır. Hayatı doğru anlayıp, doğru anlaşılmak için muttaki bir bakış açısıyla ayetleri ele almak lazım gelir. Ayet denilince aklımıza sadece iki kapak arasında yazılı olanlar gelmemelidir. Yazılı olanların aynı zamanda fiziki ve metafizik alemdeki tüm yansımaları birer ayettirler. ''Size ayetlerimi böyle açıklıyorum'' derken Yüce Allah, sadece yazılı olanları değil, bunlarla birlikte aslında evreni, hayatı, var oluş sebebimizi bize açıklıyor. Bütün bunları da evren yasalarıyla, evrenin nasıl kıyam edip vücuda geldiğini ve çeşitli olgu ve olaylar ile beyan etmektedir. Daha tabiata açılmadan öncesinde bile kendimize bakmamız, kendi üzerimizde tefekkür etmemiz sonucunda insanı çepeçevre saran sayısız mucizelerle dolu ayetlerin var olduğu açık bir şekilde görülecektir. Tabiki bunları görebilecek olanlar da düşünebilen akıl sahiplerinden başka kimseler olamayacaktır. Fakat bütün bunlar ortada iken hala birileri kendinden yoksun bir hayata tenezzül etmekte ve böyle bir hayatı akıl hocalarına hediye etmekte direnmekteler. Allah(c.c), bizlere onların vasıflarını genel itibariyle gayet açık bir şekilde ifade etmekte ve onları bilip, tanıyarak hayatımızı idame etme hususunda inceden bir ders vermektedir.''Onlara: ' Allah'ın indirdiğine uyunuz' denildiğinde, onlar: 'hayır! Biz, babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız' derler. Ya babaları bir şeye aklı ermemiş ve doğruyu bulamamışsa'' ( Bakara,170). Günümüzde de aslında bu tür karşı çıkışlara ve geleneksel reddiyelere pek de yabancı kalmış sayılmayız. Bu ayeti kerimede Allah(c.c), onları vahye çağırırken veya vahiy tebliğinde peygamberi elçi olarak görevlendirirken herhangi bir menfi çıkar sözkonusu olmaksızın tamamen onların bulunmuş olduğu illetten kurtulmaları ve hakikati bulmalarına ışık olmak adına bu şekilde uyarıda bulunmaktadır. Ancak onlar ve onların uzantıları olan çağımız insanları, ifade edildiği üzere zillet içerisinde yok olmaya razı olmakatalar, akledemeyen ataları uğruna kendilerini feda etmekten ısrar edip dururlar. Allah(c.c), kendi varlığını inkar edenleri, küfre sapanları, zifiri karanlıkta aydınlık peşinde olanları, hakikatleri duymakta, konuşmakta ve görmekte rahatsız olanları şu şekilde bildirmektedir.''Küfredenler, çağırma ve bağırmadan başkasını duymadan haykırana benzer. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden düşünmezler de.''(Bakara,171). Düşünebilmek için düşüncelerde telakki olacak bir bilginin veyahut bir altyapının olması gerekir. Zariyat suresinde geçen 56. ayette '' Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.'' kaidesiyle birlikte onların vahyi inkar etmekle aslında kendi özünü/fıtratını inkar ettikleri apaçıktır. Çünkü kendilerini yaratana kul olmaktan sakınanlar, benliklerine ve iradelerine hükmeden şeytanlar icat edenler, fıtratını inkar etmiş durumundadırlar. Dolayısıyla böyle bir varlık içerisinde olanlar, doğrudan iradesini ve aklını da yok saymaktadırlar. Aklını inkar eden de hayvanlardan farkının olmadığını bize ıspatlamaktadır. Görüldüğü gibi hem Allah(c.c) bizlere onların düşünemeyen varlıklar olduğunu beyanda bulunmakta hem de kendileri farkında olarak ya da olmayarak bize ıspatlamaktalar. “Ey Rabbimiz! Bize zorluklara tahammül gücü bağışla, adımlarımızı sağlam kıl ve hakikati inkâr eden bu topluma karşı bize yardım et!”(Bakara,250) nidasıyla akıl sahiplerinin aklını vahiy ışığında karanlıklara gark olmaktan sakınmalarını temenni ediyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bekir SAĞLAMER, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |