..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > Okan Boncuk




29 Temmuz 2016
Çatı Katı  
Okan Boncuk
Hani şu öldürme merakı içinde olan, insanoğlunu anlatan karakter vardı ya, evet raskolnikov, ondan tutun da denizlerin korkulu rüyası gürgen balığına kadar, hepsi burada yaşamakta. Birde, bana yalnız derler. Küçük diye alay ettikleri bu çatı katı, bir çok hayat barındırıyor içinde.


:ACEC:
ÇATI KATI

İnsanlık kaçıncı yüzyıldaymış bana ne. Benim dünyam, şuan bulunduğum çatı katından ibaret. Neymiş efendim, uzay çağıymış eğer dünyada uzaylılar varsa, onlarında tadını kaçıracaklar. Sizin modern çağınızı bilirim ben. İnsanların, birbirlerinin yüzüne bakmadığı, ellerindeki aletlere bakarken, dört tekerli canavarların altında kaldıkları modern yüzyıl. Neyse, hiçbiri buraya ulaşamaz. İnsanları rahatsız etmek için icat edilmiş, iç gıdıklayan, korna denilen aletin sesiyle rahatsız olsam da, güvendeyim.
Çatı katına kendini hapsetmiş bir yabaniymişim. Sen, kendini boyutunun, on da biri olmayan aletlerin içine hapsediyorsun, ben bir şey diyor muyum. Bu çatı katıyla, benim aramdaki münasebeti, nereden bileceksiniz. Birbirine çapraz duran, tekli koltuklarım bile, sizden daha yakınlar bana. Koltuklarımdan birinin, kolumu yasladığım kenarı kırık. Diğer koltuğun, bu koltuğa nispet yaptığına hiç şahit olmadım. Kırık koluna rağmen, hiç yarı yolda bırakmadı beni. Vicdansız eski sahiplerinin, kırdığı kolunun cezasını bana çektirtmedi. Kitaplarım var hem benim. Camı kırık dolabımın, içini dolduran kitaplarım. Bu sarı dolabı bulduğumda, bitap bir haldeydi. Biraz para görmüş, emektar dolabını yüz üstü bırakıp, kendine, yeni, parlak camları olan, gürgen ağacından yapılmış, yapmacık dolaplardan alan biri sokağa fırlatmıştı onu. Eskilerin atıldığı bir araziden buldum. Sırt üstü atılmıştı sokağa. Hınç alır gibi fırlatmışlar. Üst camının kenarları kırılmıştı. O günden beri,      çatı katımın baş misafiri. Kitaplarımın koruyucusu. İçinde, bin bir dünya saklı.
Hani şu öldürme merakı içinde olan, insanoğlunu anlatan karakter vardı ya, evet raskolnikov, ondan tutun da denizlerin korkulu rüyası gürgen balığına kadar, hepsi burada yaşamakta. Birde, bana yalnız derler. Küçük diye alay ettikleri bu çatı katı, bir çok hayat barındırıyor içinde. Ondan bahsetmezsem olmaz tabi. Çatı katımdaki, en sinirli misafir. Tepesinden çıkardığı dumanla, korkutucu bir görüntü sergileyen, içi sıcacık, bir dost. Daha da merak içinde bırakmayayım sizi. Semaverden bahsediyorum. Çıkardığı ilginç ses ve tepesinden çıkan dumanlarla, eski bir fabrikayı hatırlatan bu alet, çatı katımın neşesi haline geldi. Soğuk günlerde, sıcacık çayıyla iç ısıtan bir neşe. Göründüğü kadar asabide değil hem. Sabahın ilk ışıklarında çıkardığı düdük sesleri, çatı katıma sabah geldiğini ifade eder.
Çatı katımın en marifetlisinden bahsetmedim size. Odun sobası. Kombi denen sevimsiz aletleri soktular hayatlarına. Bu emektarlar, ya çatı katlarına atıldı, ya da boş bir araziye. Ekmek ısıtmayan sobaya, sobamı derim ben. Şöminesinde türlü yemeklerin piştiği, şöminesine gömülen patates kokusunun, çatı katımın her yanına dağılması, çatı katım ile oluşan bir dünya.


.Eleştiriler & Yorumlar

:: Severim çatı katını...
Gönderen: Gülgün Baltacı / , Türkiye
27 Ağustos 2016
Yazdığınız yorumu gördükten sonra, merak ettim sizi... Yazılarınıza bakarken tabi ki ilk okuyacağım yazınız "ÇATI KATI" olacaktı. Yaşam alanınıza girdim sessizce... Kitaplarınızı koruyan dolabınızla göz göze geldik. Kırık camı yaşanmışlığın, anıların gizemin görüntüsüydü sanki. Dikkatlice koltuğunuza oturdum. Etrafa göz attım sessizce... Mutlu bir çatı katıydı gördüğüm. Semavere "kışın görüşürüz" dedim ve size sevgilerimi iletmesini rica ettim (Gülgün)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonsuzluğa Mektup
Zaman ve İnsan

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Geçmişin İzleri [Öykü]
Karınca İstilası [Öykü]
Aşka İhanet [Öykü]


Okan Boncuk kimdir?

1991 Bursa doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Türk Dili Ve Edebiyatı, bölümü öğrencisiyim. Hikaye ve deneme yazıları kaleme alıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Sabahattin ali,Sait Faik,Ömer Seyfettin


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Okan Boncuk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.