Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Hengâmesinde akarken cumartesi, akşam karanlığının kenarında soluklanıyorum, barların sensizliği gizleyen soğuk yüzlerinde oturmak kuruyorum aklımda. Bekleyenleri gelenden değilim bu gece. Telinde eksiklik mi var yoksa hep mi böyle acılı çalardı sazlar? Unutsun beklentisiz yalnızlıkların dergâhı tüm balkonlar sevdiğimiz şarkı sözlerini. Ayyaşlığıma sızacak hatıralar. Acılı notalara yenik yüreğim yüreğini unutsun. Sen İstanbul’un sevdiği kadındın, ben tutarsız adam. Sen sarı bir yaprağın düşüncesinde solardın, ben sonbahardım ezelden solan. Yalnızlığımın üzerine örtülen patiskanın renginde sarhoş olmanın düşüncesi gelip gelip kırıyor sana iç çekişimi İstanbul. Ne zavallı duruyorsun gitmişliğimin ardından. Ulu orta sevdim senin dar sokaklarının duvarlarında hayallerimi dondururken zaman. Yüreğine düştüğümde istiklal girdabında boğuldum, öldüğümü anlamadın. Unutsun beni simitçilerin sesi, tarihi geçmiş yaşlı gözleriyle bakan binalar. Unutsun ansızın sıcağımı terk etsin sabahları kahvaltıya oturduğumuz sedir. Pazar günlerinin tenhalığı ıslak kalsın hep, elim elini unutsun. Sen istasyonlarda, limanlarda kalırdın gözlerin umutlu, ben sana giderdim. Kaçardın bana ıssızlıkta, ben seni bulurdum sevdanın beş halinde. İlkten nan açlığıma ortak oldu martılar, sonra denizde hoşçakallarıma kanat salladılar... Sürgün günümün boz bulanık telaşlarda tramvaylar dalgalandı üstüme. Sabırsız dalgaların getirdiği bendim, alıp götürdüğü sen. Bu gün İstanbul’a katil olacağım, alnıma sıkıp tek kurşunu, bir yukarı bir aşağı gideceğim insanların meraklarında. Sokağın içine düşmüş kemanın sesinde kalırım. Söyleyin gözlerinin tadına doyamadığım kadınım gözlerim gözlerini unutsun. Sen yalancı bakışlarınla çırılçıplak kalırdın, kekeme yakarışlarım olurdu benim. Mutsuz olduğun isteklerin olurdu, ben çaresiz ölürdüm senin mezarlığına. Üzüldüm, sebebim çok. Çizgim kırıldı nerede duracağımın hesabını tutmuyorum epey zamandır. Ben sende koca bir hayatın gözlerini kapattım. Yeminin keskinliğimi bu etimize dirhem dirhem acı eken. Mazinin ansızın yürümesidir damarlarımızda canı eriten. Mıh olup anılara çakılmaktır geçmişe yazılmak. Ellerin ilkkez kendini feda etti şu yolun soğuğundan kaçarken, üzülmek aklımda bitap düşmesidir mutluluklarımın. İstanbul şahit, istiklal şahit ve yine onlar ölü aşklara lahit. Nefesim tükeniyor çürümüş toprak kurtuluşum, kurtulsun tenim tenini unutsun. Seni sustu birden bire aniden İstanbul, nefesime jilet değdi benim. Sen ağlardın, arardın belki de beni, yokluğumu kaydettim baktığın yerlere ben. Yoruldum, sıradan ağrıdır bu dizlerime vuran, omuza yüklenen adından kalan umutlarım. Kaybolmuşluğum kaybedilişini ortalıyor kan vuran beynim alazına. Senden kalan miras gibi sokakları çiğniyorum, karışıyorum uzak durduğumuz kalabalıklara. Yarı meczup yüzümün korkusudur insanlara değen. Tiksiniyor büyük düşüncelerinde bu şehir benden. Ben hala aynı benim oysa ne çok tamlanıyormuşum resminin yanına düşünce gölgem. Ortalık başıboş kalmış hangi masada otursam karşıma düşüyor yalnızlığım. Tadını unuttuğum öpüşlerinde kararan sokaklar düşman şimdi, en sitemkârından çığlıklarımla dudaklarım dudaklarını unutsun Sen gülerdin boylu boyunca, ben küfür oldum. Yırtıcı yanınla saldırdın, acısın diye vurdun. Ben sana vuruldum Yakındır efkârın sarmaş dolaş kenetlendiği deliliğim arayıp bulacak seni, geçecek bu acının türkçesi. İstanbul mezarlığında ha bir fazla ha bir eksik sözümüz geçecek, yazılacak kaderin cilvelenmesidir bu. Saçların dağılırsa rüzgârın tutumsuzluğunda İstanbul dökülecek harap bitap, perdelerini kapatmış evlerin içine düşecek kor, çocukların hayalleri kirlenecek. Sakinliğin içinde düşün avuntusunda kaldım, kolay değil hiç kolay değil, yine de varlığım varlığını unutsun. Sen mırıldandın sevdalı bir şarkı, ben eşlik ettim. Sen “Adıyaman” derken, ben "habu akan dereler hep gözümün yaşidur” dedim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ALİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |