..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Özgürlük ve Eşitlik > Saadet Toksöz




8 Mart 2015
Kadınlar Günü!  
Saadet Toksöz
Bu yazıyı 2011 yılında yazmışım... Bugün yaşadıklarımıza bakınca düzelmek bir yana, daha da vahşileşmiş insanoğlu...


:AHEA:


"Dünya Kadınlar Günü" diye bir gün..
Bugünün kadınlara faydası nedir?
Bilinmez.
Maksat muhabbet olsun!

Bir kz çocuğu dünyaya getiriyorsunuz; ona gözünüz gibi bakıp, pamuklar içinde büyütüp, yetiştiriyorsunuz. Sonra "seviyorum" adı altında adamın biri gelip alıyor.
Seviyorum dediği, kendini sevmek…
Sevdiği dediği kadına hizmetçi gözüyle bakıyor. Kendisini yıkayacak, paklayacak, yemeğini yapacak, çocukları büyütecek, bütün bunların yanı sıra gidip, para kazanacak, gece olunca da kocasının keyiflerini yapacak. Üstüne üstlük "gözünün üstünde kaşın var" diyerek bir de sopa atan kocasından dayak yiyecek. Üzülmesinler diye yaşadığı sıkıntıları ailesiyle de paylaşamayan kadın, yıllarca süren bu ağır işçiliğine devam edecek. Bu arada koca dışarıda gönlünü eğlendirecek. Kadın bu duruma itiraz edip, ayrılmaya karar verirse, kocası tarafından çocukları önünde öldürülecek.
Niye? Ayrılmak isteyen kadın namussuz kadındır.

"Dünya kadınlar günü" diye bir gün..

Bugünün kadınlara faydası nedir?
Bilinmez.
Maksat muhabbet olsun!

İnsanın değer görmediği toplumlarda kadın olmak ayrıca sefil bir durumdur. Hele de biraz eli yüzü düzgünse, ceza gibi.. Her şeyden önce bir insan olduğunu kimseye anlatamaz. Kadın kimliği, insan kimliğini ortadan kaldırır. O artık sadece bir cinsel objedir.

Bizim toplumumuzda erkeklerin en önem verdikleri şey namustur. Bunun için cinayet bile işlenir. Namus kavramı sadece kadının bacak arasında sıkışmış olduğundan, erkeklerin namuslu olmak bir dertleri yoktur. Erkeğin namusu da kadının bacak arasındadır. Namusa bu kadar düşkün erkeklerimizin en büyük keyfi, başkasının karısını, kızını, bacısını bir köşeye kıstırıp, cinsel ihtiyaçlarını gidermektir. Bunu erkek olmanın bir gereği olduğunu düşündüklerinden, bu konuda bütün erkekler birbirlerini destekler. Ancak, aynı şekilde başka bir erkek, kendi ailesindeki bir kadına yaklaştığında, o adamı vurmak yerine kadını vururlar. Kendilerine hak olan, başkasına değildir. Niye? Çünkü kendi namusuna dokundurtmaz.

Ahlaklı olmak kadına verilmiş zorunlu bir görevdir. Sanki kadın doğuştan ahlaksızdır da, böyle misyonla görevlendirilmiştir. Erkek de bu görevin bekçiliğini yaparken, başka kadınları her türlü ahlaksızlığa teşvik eder. Yanlarında çalıştırdıkları kadınlara hayat kadını muamelesi yaparlar. Evlerinde ise, çok iyi aile babasıdırlar. Eğitim düzeyi en yüksek olan kişilerde bile bu eğilim görülmektedir. Bu durumun cehaletle ilgisi yoktur. Geri kalmış toplumlarda erkek olmayı sadece kadınla yatmaktan ibaret sayan ahlaksız bir toplum anlayışının ortaya çıkardığı sahtekarlık durumudur.

Hele de dincilerin içinde bu durum daha da vahimdir. Dışarda her türlül ahlaksızlığın mimarı olan adam, evde ahlak zabıtası kesilir. Efendiler ve köleleri şeklinde olşuturulan aile yapısı, kadını değil insan, kadın sıfatında bile tutmaz.
Kadın sığınma evlerini ziyaret ettiniz mi hiç?

Kadın sığınma evlerini ziyaret ettiğiniz zaman, dinlediğiniz hikayeler insanın kanını donduracak niteliktedir. 15 - 16 yaşındaki kızların birinci dereceden yakınları tarafından yıllarca tecavüz edildiğini, hatta hamile kaldığı için evden kaçtıklarını, bir aşiret reisinin karısı beş parasız, ölüm korkusuyla odasından dışarı çıkamadığını, kocasının işkenceleri yüzünden duyma ya da görme rahatsızlıkları yaşayan ve çocukları tarafından öldürüleceği korkusuyla yaşayan kadınları dinlediğiniz zaman, böyle vahşi bir milletle aynı topraklara ait insan olmanın tiksindirici duygusu içinde, kendi dünyanıza aynı hızla geri dönüş yapamıyorsunuz.

Dün gece Okan Bayülgen'in programinda cinsellik konusu işleniyordu. Konuyla ilgili bir sürü akademisyen halkı aydınlatıcı bilgiler sundular. Programa bağlanan bir çok kadın orgazm olamamaktan yakınıyordu. Programı izlerken, kaç tane kadın yatakta mutsuz olduğunu kocasına söyleyebilir ki? diye düşündüm. Bırakın eğitim seviyesi düşük bir erkeğe, bunu çok eğitimli adama bile dile getiremezsiniz. Niye? Çünkü kabul etmez. Bütün erkekler bu konuda kendilerini çok üstün niteliklerde görür. Oysa ki, kadınlara sorsalar, ne kadar beceriksiz olduklarını öğrenmiş olacaklar. Hiç bir erkek bu gerçekle yüzleşebilecek cesarete sahip değil maalesef.. Sonra da kadınların cinsel soğukluğundan yakınır dururlar. Kendi iktidarsızlığı yüzünden gerdek gecesi bakire değil diye ailesinin evine gönderilen yada öldürülen kadınlar var bu ülkede.. Ya da hayatı boyunca doğru dürüst cinsel hayatı olmamış, sadece üremek için kullanılmış, kadınlar var. Çünkü, çocuk iktidarın en önemli göstergesidir. Hatta bir çok biseksüel erkeğin kamufle aracıdır.

Kadının hayvan muamelesi gördüğü bu ülkede her sene "Dünya kadınlar günü" kutlanır. Büyük bir sahtekarlıkla kadınların yüceliğinden bahsedilir. Yine bunu yapan, evindeki kadına yaşama hakkı tanımayan, yanında çalışan kadınları taciz eden takım elbiseler içinde gezen ahlaklı, çok iyi aile babalarıdır.

"Dünya kadınlar günü" ymüş!

Kutluyorlar!

Maksat muhabbet olsun!

SAADET TOKSÖZ



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kime Güvenip, Kime İnanacağız

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kim Bilir? [Şiir]
Uzaklarda Bir Adam Sevdim [Şiir]
Tadımlık Sevgiler [Şiir]
Aşk Değil, Düello... [Şiir]
Silahı Aşk Olanlar [Şiir]
Aşk Umuttan Doğar, Umutsuzluktan Ölür [Şiir]
Narsist [Şiir]
Bugün Günlerden Hanımeli... [Şiir]
Müptelayım [Şiir]
Anlaşamıyoruz [Deneme]


Saadet Toksöz kimdir?

Bireysel özgürlüğün, toplumsal özgürlüğe dönüştürülmesine ve vatandaşlık bilincinin, sorumluluğunun geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla gösterilen çabaların tümü, beni konuya dahil etmektedir.

Etkilendiği Yazarlar:
Edebiyatı sadece sanat icra etmek için değil, aynı zamanda üretici ve aydın yönünü toplumu uyarmak ve yönlendirme konusunda kullanan ve kendini bu konuda sorumlu hisseden bütün kişiler ilgi alanım içindedir.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Saadet Toksöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.