"Islak mendil yarabandı lif ister misiniz? Buyrunnn!! " Aydın'da yaşayan yaşamayan hatta Aydın'ı bilen her insanın mutlaka kulağına gelen tanıdık bir sestir bu. İçinde ne olduğunu bilmediğimiz siyah renkli çuvalıyla,sabahın erken saatlerinden gecenin en geç vakitlerine kadar yaz kış üzerinde hep aynı giysiyle,bir köşeye çekilmiş küçük bedeniyle ve yıllardır değişmeyen sesiyle "ıslak mendil yarabandı lif ister misiniz Buyrunnn " der durur bu iki teyze .. Aslında kimsenin bu teyzelerin kim olduklarına dair elle tutulur gerçek bir bilgisi yoktur ama hep kulaktan dolma bilgiler dolaşır durur insanların akıllarında.. Kimileri mit ajanı olduğunu söyler,kimileri sivil polis.. Kimileri bir villada yaşadığını,kimileri hergece siyah bir arabanın onları gecenin bi vakti yerlerinden alıp götürdüklerini söyler.. Ve daha birçok şey..Ama gerçekte kim olduklarını hiç kimse bilemez.. Bunu neden anlatıyorum açıkliyim.. Gecenin geç saatleriydi..Buluşundan bu yana insanları aydınlatmak,etrafındakileri görebilmelerini sağlamak için bulvarın her on metresine konulan şatafatlı ışıkların artık karanlığı aydınlattığı vakitlerdi..Herzaman insanlarla dolu olan bulvarda şimdi çıt sesi bile yoktu.. Hani ayak seslerimin bulvarın başından duyulduğunu hissederdim..Hızlı adımlarla ilerliyordum çünkü baya bi sıkışmıştım.. Koşamıyordum çünkü korkuyordum.. Ne zaman kimsenin olmadığı yerlerden geç vakitlerde geçsem çocukken izlediğim korku filmleri gelirdi aklıma ve bildiğim bütün duaları okurdum sessizce içimden ve hızlı adımlarla yürürdüm postacı şaban misali.. Yine böyle bi andı işte.. Kıbrıs caddesini geçmiş eski turistik parka 100-200m kalmıştıki birden duraksadım.. Çünkü turistik park tarafından bana doğru yavaş yavaş gelen bişey vardı..Ben diyim 5 siz diyin 10 metre.. Gölgesini hesaba katmıyorum bile..Ahanda gulyabani dedim..çocukluğumun en korkulu filmi .. Sonra dikkatlice baktığımda gelenin o teyzelerden biri olduğunu farkettim.. Dahada korktum ne yalan söyliyim.. Ya söylenenler Doğruysa,ya bunlar organ mafyasıysa..Aman Allah'ım tamda böbreklerimin tam tıkırında çalıştığı şu anda olacak şeymi.. Neyse izledim sadece..Teyzenin sırtında yine o çuvalı vardı..Oda benim gibi evine dönüyordu herhalde..Bi ara durdu ve yerden bişey alıp geri döndü..merak edip hızlı hızlı yürümeye başladım..Teyzeyi geçmiştim büyük bi şaşkınlıkla..Çok basit bişey yapmıştı sadece fakat hiç kimsenin yapmadığı..yerdeki boş cips poşetini alıp on metre gerisindeki çöp kutusuna attıktan sonra tekrar kendi yoluna dönüp yürümeye devam etmişti..Yıllardır yüzüne bile bakmadığım insan çok basit bişeyle beni şaşkınlığa boğmuştu..Aslında o kadar basit bişey değildi yaptığı.çünkü ben olsam kaldırmazdım ve yahut hangimiz yapardı ki? Kaçımız elimizdeki çöpü yere değilde çöp kutusuna attı veya yerdeki çöpü kaldırdı?..İlk okul 1.sınıftan bu yana yerlere çöp atmayın cümlesi kazıttırıldı aklımıza öğretmenler tarafından ama her sabah nöbetçi öğrencinin öğretmene isyanıyla başlardı dersler..Çünkü sıra altlarında yok yoktu..hatırlarım bir seferinde nöbetçilik sırası bendeyken kokmuş çorap bile çıkmıştı sıra altından smile ifade simgesi.. Hatta sigarasını bitirdikten sonra izmaritini yere atan yine aynı öğretmenlerdi ne yazıkki..Anneler evlerinin içine gösterdikleri temizlik özenini kapılarının önünede gösterseydiler sokaklarda bu kadar pislik olmazdı belkide..Allah razı olsun o Çöpçülerden ki bu ülkeyi yaşanılabilir yapanlar onlardır.. Demek istediğim o ki insanları tanımadan görmeden ne olduklarını nasıl olduklarını bilemeyiz ve ön yargılarımızdan kurtulmanın tek yolu bence önyargılı olduğumuz insanlardan insanlık öğrenmektir..Ben o teyzelerden hiç ıslak mendil yarabandı lif almadım,alanıda görmedim.. Ama o gece "insanlık" diye bişey aldım..ücretsiz veriyo teyze..tavsiye ediyorum ..