Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Dinime Küfreden Müslüman Olsa!.. Malum birkaç haftadır yıllar öncede basın aracılığı ile Müslümanlara yapılan sözlü hakaretin ve tekrarının karşılığı verildi. Hangi inanç olursa olsun hakareti kabul edilemez! Şiddetin çeşitleri vardır, sözlü şiddette bunlardan bir tanesidir ve söz eylemi tetikler eylemde sözü. Siz kendi inancınızla dalga geçeceksiniz ki keza yıl başlarında ki durum ve Yahudilerin çabaları dünyada ortada. Onu bırakıp birde başka dinin kutsallarına saldırıda bulunacaksınız. Bazı değerlere ve kanunlara dokunamazsınız insanlar için buda onlardan birisidir ve bazı kişiler dokunulmazdır. Kim yaptı bilemem yada bu bir oyun mudur Müslümanları galeyena getiren ki böyle yorumları ancak kafasında şeytanlar oynayan kişiler içindir. Bu olay bariz şekilde bir dinler savaşıdır. Yıllar öncede benzer şeyler yapılmıştı ve içimden bir Müslüman olarak şu hadsizleri birisi sustursa demiştim ve susturuldu. Ben tv de kan dahi görmekten hoşlanan birisi değilim fakat bazı durumlarda gerekliliğine inananlardanım ölüm kararlarının. Şimdi bu olaydan sonra sonuç ne oldu bir gözden geçirelim. Hakareti yapan yaptı, karşılığnı veren verdi, bizim aklı evveller de Yahudilere özür mektupları gönderdi. Yani kimin ne kadar inancında samimi yada politik olduğu ortaya çıktı, hatta oralara gidildi. Bizde içimizde böyle olduk sanırım ne dersiniz, aralarda kaldıysak insan aman can diye ölenler için, derim ki biraz daha düşünün. İnsanlığı kurtarmak gönderilmiş bir kutsala saldırın neresi insanca. Ve benim görüşüme göre de Dünya’ya gelen en son ve en güzel Peyganber’in getirileri daha bitmedi. Güneş batıdan doğabilir oralarda inanç kalmadığında. Gün doğmadan neler doğar bilinmez, anlaşılmaz. Daha da kuvvetli bir din gibi geliyor bizim dinimiz. Fakat söyle de bir gerçek var ki; bu hakaretleri kendimize düşünürsek Müslümanların acizliği ve cahilliği şu dönemde hat safhada. Haklarının canların ihlali söz konusu olamaz öylemiyiz hadi düşünelim. Peyganberimize layık şeyler yapıyor mu Dünya Müslümanları mazlumun yanında olma adına. Daha neler oldu; Ülkemiz her zamanki gibi mozaik karmaşalarını yaşadı, yapısına uygun olarak. Paris’te sözde terörü lanetleyen toplantılara katıldık, ülkemizde gerçek teröristlerle vatan için açılım derdindeyiz, İnanın trajikomik. Kim terörist, onlarla ittifakı kimler gerçekten yapıyor şimdi yorumu size bırakıyorum. Kişilerin bireysel saldırıları çok ciddi bir tehdit değildir ülkeler ve dinler için. Ancak savaşlarla belirlenmiş anlaşmalar üzerinde tekrardan oyunlar oynamak ve değiştirmenin tehlikesi ve yanlışlığı tartışılamaz. Ülkemiz, Dünya ve İnsanlık adına asıl bunun için endişe etmeli ve vatandaşlık görevimizi gözden geçirmeliyiz. Politika benim işim değil fakat bu yazıyı yazamadan da geçemedim. Benim işim yazmak yorumlamak doğrudan yana ve ne olursa olsun bunun mücadelesini sevmişimdir. Birde bu tür eylemlerin müslümanca olmadığı söylenip duruyor hayır tamda öyledir. Peyganberimiz döneminde de insanlar insanca yaşamak adına bir araya gelerek, bireysel imtahanlardan geçmişlerdir. Yani durum aynıdır bir düşünürsek. Burada her önüne gelen eline silahı alıp sinirlendirdiğini öldürsün demiyorum, anlatmak istediğim daha büyük davalar için geçerli bir şey. Küfrü kalbinden vuran o çocuklara canları uğruna değerleri uğruna, biatlerimiz adına sözüm ve andımdır, doğruları hep yazacağım kendim ve dürüstlük adına. Kalemim sana kurban olsun Ya RESÜLULLAH, ömrüm yoluna feda olsun! Elimden bu geliyor kabul ola!.. İçi yanan onca Müslüman adına bu şiir sana, Paris’te birkaç el kurşun adına!.. Ey sevgili!.. Senin kalbinden sürgün oldum ilkin Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim Güneşi bahardan koparıp Aşkın bu en onulmazından koparıp Bir tuz bulutu gibi Savuran yüreğime Ah uzatma dünya sürgünümü benim Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil Ayaklarımdan belli Lambalar eğri Aynalar akrep meleği Zaman çarpılmış atın son hayali Ev miras değil mirasın hayaleti Ey gönlümün doğurduğu Büyüttüğü emzirdiği Kuş tüyünden Ve kuş sütünden Geceler ve gündüzlerde İnsanlığa anıt gibi yükselttiği Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Bütün şiirlerde söylediğim sensin Suna dedimse sen Leylâ dedimse sensin Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome’nin Belkıs’ın Boşunaymış saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini Ey gönüllerin en yumusağı en derini Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında Çatı katlarında bodrum katlarında Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lâmba Hep Kanlıca’da Emirgan’da Kandilli’nin kurşuni şafaklarında Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında Simdi onun birdenbire gelen sonbaharında Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Ey çagdas Kudüs (Meryem) Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha) Ey ipeklere yumuşaklik bağıslayan merhametin kalbi Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Daglarin yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında Köle gibi satıldım pazarlar pazarında Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda Verilmemis hesapların korkusuyla Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa layık olmasam da Sevgili En sevgili Ey sevgili Uzatma dünya sürgünümü benim Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardir Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır!.. Sevgili En sevgili Ey sevgili!.. ( Sezai Karakoç.) Semra Arslan.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Semra Arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |