..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Din > Semra Arslan




21 Ocak 2015
Dinime Küfreden Müslüman Olsa!..  
Semra Arslan
..lambalar eğri, aynalar akrep meleği zaman çarpılmış atın son.....


:BCEI:




Dinime Küfreden Müslüman Olsa!..

Malum birkaç haftadır yıllar öncede basın aracılığı ile Müslümanlara yapılan sözlü hakaretin ve tekrarının karşılığı verildi. Hangi inanç olursa olsun hakareti kabul edilemez! Şiddetin çeşitleri vardır, sözlü şiddette bunlardan bir tanesidir ve söz eylemi tetikler eylemde sözü. Siz kendi inancınızla dalga geçeceksiniz ki keza yıl başlarında ki durum ve Yahudilerin çabaları dünyada ortada. Onu bırakıp birde başka dinin kutsallarına saldırıda bulunacaksınız. Bazı değerlere ve kanunlara dokunamazsınız insanlar için buda onlardan birisidir ve bazı kişiler dokunulmazdır.
Kim yaptı bilemem yada bu bir oyun mudur Müslümanları galeyena getiren ki böyle yorumları ancak kafasında şeytanlar oynayan kişiler içindir. Bu olay bariz şekilde bir dinler savaşıdır. Yıllar öncede benzer şeyler yapılmıştı ve içimden bir Müslüman olarak şu hadsizleri birisi sustursa demiştim ve susturuldu. Ben tv de kan dahi görmekten hoşlanan birisi değilim fakat bazı durumlarda gerekliliğine inananlardanım ölüm kararlarının. Şimdi bu olaydan sonra sonuç ne oldu bir gözden geçirelim. Hakareti yapan yaptı, karşılığnı veren verdi, bizim aklı evveller de Yahudilere özür mektupları gönderdi. Yani kimin ne kadar inancında samimi yada politik olduğu ortaya çıktı, hatta oralara gidildi. Bizde içimizde böyle olduk sanırım ne dersiniz, aralarda kaldıysak insan aman can diye ölenler için, derim ki biraz daha düşünün. İnsanlığı kurtarmak gönderilmiş bir kutsala saldırın neresi insanca. Ve benim görüşüme göre de Dünya’ya gelen en son ve en güzel Peyganber’in getirileri daha bitmedi. Güneş batıdan doğabilir oralarda inanç kalmadığında. Gün doğmadan neler doğar bilinmez, anlaşılmaz. Daha da kuvvetli bir din gibi geliyor bizim dinimiz. Fakat söyle de bir gerçek var ki; bu hakaretleri kendimize düşünürsek Müslümanların acizliği ve cahilliği şu dönemde hat safhada. Haklarının canların ihlali söz konusu olamaz öylemiyiz hadi düşünelim. Peyganberimize layık şeyler yapıyor mu Dünya Müslümanları mazlumun yanında olma adına. Daha neler oldu; Ülkemiz her zamanki gibi mozaik karmaşalarını yaşadı, yapısına uygun olarak. Paris’te sözde terörü lanetleyen toplantılara katıldık, ülkemizde gerçek teröristlerle vatan için açılım derdindeyiz, İnanın trajikomik. Kim terörist, onlarla ittifakı kimler gerçekten yapıyor şimdi yorumu size bırakıyorum. Kişilerin bireysel saldırıları çok ciddi bir tehdit değildir ülkeler ve dinler için. Ancak savaşlarla belirlenmiş anlaşmalar üzerinde tekrardan oyunlar oynamak ve değiştirmenin tehlikesi ve yanlışlığı tartışılamaz. Ülkemiz, Dünya ve İnsanlık adına asıl bunun için endişe etmeli ve vatandaşlık görevimizi gözden geçirmeliyiz. Politika benim işim değil fakat bu yazıyı yazamadan da geçemedim. Benim işim yazmak yorumlamak doğrudan yana ve ne olursa olsun bunun mücadelesini sevmişimdir. Birde bu tür eylemlerin müslümanca olmadığı söylenip duruyor hayır tamda öyledir. Peyganberimiz döneminde de insanlar insanca yaşamak adına bir araya gelerek, bireysel imtahanlardan geçmişlerdir.
Yani durum aynıdır bir düşünürsek. Burada her önüne gelen eline silahı alıp sinirlendirdiğini öldürsün demiyorum, anlatmak istediğim daha büyük davalar için geçerli bir şey.
Küfrü kalbinden vuran o çocuklara canları uğruna değerleri uğruna, biatlerimiz adına sözüm ve andımdır, doğruları hep yazacağım kendim ve dürüstlük adına. Kalemim sana kurban olsun Ya RESÜLULLAH, ömrüm yoluna feda olsun! Elimden bu geliyor kabul ola!.. İçi yanan onca Müslüman adına bu şiir sana, Paris’te birkaç el kurşun adına!..

Ey sevgili!..

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim

Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leylâ dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome’nin Belkıs’ın
Boşunaymış saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumusağı en derini

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lâmba
Hep Kanlıca’da Emirgan’da
Kandilli’nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Simdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Ey çagdas Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklik bağıslayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Daglarin yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemis hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardir
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır!..
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili!..

( Sezai Karakoç.)






Semra Arslan.








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Sanatçının Aklında Dolaşalım Haydi Birazda Hep Merak Edilir!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Gurbetlik Meseleler!.. [Deneme]
İnsan Muhakeme Demektir Nerdesin Ey Muhakeme? [Deneme]
İstanbul'da Kar!.. [Deneme]
Kelebeğin Ömrü Birgün İmiş!.. [Eleştiri]
Vefa İstanbul da Bir Semt Adın Kaldı!.. [Eleştiri]
Dünya Aşk Üzere İmiş!.. [Eleştiri]
Bir Kuşun İki Kanadındadır Yaşamak Dediğin!.. [Eleştiri]
Duy - Arlı - İnsan!.. [Eleştiri]
Yaratan Yaşlılar Kitaplar ve Çocuklar!.. [Eleştiri]
Bir Ağacın Gölgesinde!.. [Eleştiri]


Semra Arslan kimdir?

İçten birkaç kelime!. .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Semra Arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.