"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Şimdi bu yazıya nasıl başlayacağıma karar veremedim. Kafamda oluşturduğum "Ramazan şiir gibi bir aydır." veya "Ramazan şiir ayıdır." veya "Şiirin kelimesiz en güzel ortaya konuşudur, oruç." gibi cümlelerden hangisiyle başlayabilirim karar veremedim. Derken aslında hepsini birlikte kullanmış olduk değil mi? Maksadım zaten, yazıya nasıl bir giriş yapmam gerektiğini irdelemek değildi de ramazan ile şiir arasında bağın kendimce tespit edebildiğim yönlerini ortaya koymaktır. Şair gerçek şiiri yazarken adeta bir kabz halini yaşar gibidir. Soyutlanmıştır. Dikkatini toplamış kelimlerini avlamaktadır. Oruçlu da bu hali manevi feyzleri alırken yaşar. Maddeden soyutlanmışlık yaşarken ruhunun safileşmesine şahit olur. Şiir gibi bir haldir bu hatta şiirle anlatılamayacak kadar derinlikli bir haldir. Şiir güzelliğin remzidir. Güzel olandan, iyi olandan bir yansımadır. Güzeli, iyiyi ve hakikati arama çabasıdır. Şiir, doğrudan bu durumların ifadesi olabieceği gibi bu uğurda çekilen ızdırabın, çilenin tezahürü de olabilir kanımca. Oruç da güzelleşmenin, iyileşmenin metodudur. Oruç hâl olarak safîleştirir; insanı, daha insan kılar. Oruç insan için manevi bir şiirdir diyebiliriz. Şiir severler bu güzel mübarek ayda ruhlarının, kalplerinin algıladığı bir şiir okuyacaklar. Ama bu oruca vereceğimiz ehemmiyete bağlı. Şiir şairden çok titiz bir çalışma ister, ehemmiyet ister. Şair gerekli ehemmiyeti göstermezse ,şiir, gerçeğine ulaşamaz. Oruç da böyle değil mi? Oruç bizi sarmaya kucaklamaya gelmişken ona ehemmiyet gösteremezsek hakikatine ulaşamayız. Ruhumuzu, kalbimizi ve aklımızı arındırmak için bize sunulmuş sırlı bir su gibidir: tertemiz, saf ve nuranî. İnsanca, inananca olmayan hallerle kirletirsek bizi nasıl temizlesin oruç? Aynı şekilde direnirsek şiirin kalbimize girmesine nasıl bizi daha insan kılabilir ki? Oruçla şiir insan için bir fırsattır aslında. Bu şiir gibi ayda elbette şiir okumadan olmaz. Şiir ramazanda bizi daha kul yapan ibadetlerden sonra bence bizi daha insan yapacak şiire de zaman ayırmalıyız. Gönül insanlarının şiirle iştigalleri onların “insan” yönlerinin bir tezahürüdür kanımca. Ne yapılabilir? Teravih çıkışlarında toplu okumalar yapılabilir mesela. Eski bir konakta, bir evde veya bir bahçede çaylar, şerbetler eşliğinde şiirseverlerin buluşması ne de güzel olur öyle değil mi? Ramazan etkinlikleri düzenleyen belediyelerin bu ortamları hazırlamaları şehre kültürel bir zenginlik kazandırmakla beraber ve hatta daha çok şiirin şehre yeni bir soluk kazandırması sağlanabilir. Aslında hiç de zor değil; şiir severleri buluşturun yeter bence. Onlar güzellik mayasını insan hamuruna katıp mayalayacaklardır. Onlar yeterki bir araya gelsin şiir kendini gerçekleştirecektir. Hüseyin Hilmi ARSLAN 16.06.2014
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © hüseyin hilmi arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |