Şiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Sendikalar ücretlerini artırdı gene... Olsun doğalgaz, elektrik, su, kriz, küreselleşme, sekilerleşme, post modernizm, kapitalizm, serbest piyasa ekonomisi, emperyalizm, savaşlar ve kaos... Ohoooo! Ne çok şey var hayatımızı kuşatan. Sanki birileri tarafından yazılan bir senaryonun içinde payımıza düşen alelade rolleri oynuyoruz. Gerçekten MATRİX'te miyiz ne? Birileri rantını artırıp cebini doldururken birileri delik deşik olan son çorabını da yitiriyor. Yarınlarının güzelliğine dair sakladığı pejmürde ümitlerini gelmeyeceğini bile bile başka bahara erteliyor. Ah bu bir türlü gelmeyen baharlar… EY İNSANLIK! Bu kadar acımasız olabilir misin gerçekten? Bu kadar gözün dönmüş olabilir mi? Geçici olduğunu bile bile bu doymak bilmeyen aç gözlülüğün sebebi ne ola ki? Yoksa felakete duçârsında eceli gelen köpek misali nasibini cami duvarlarında mı aramaktasın. Nerde Bedüüzzaman üstadın cehennem bile olsa ebedi olana talibim diyen metaneti. Oysa Tin suresinde ne diyordu Allah (a.c): "Şüphesiz biz insanı en mükemmel şekilde yarattık, aşağıların aşağısı kılınışı sonradandır." Ki zaten insan sözcüğü etimolojik olarak üns ve nisyan sözcüklerinden oluşmakta. Dostluğunu unutan, dostluğunu unutmuş… Bir şekilde, kim bilir belki tam da olması gerektiği gibi, hakikatlerin izbesine düşürülmüş, zaman ve mekân mefhumlarına mahkûm edilmiş. Evet dünya boyutları meçhul bir kavram olan zamanın kucağında Şeytanı bile utandıracak bir esfele safiline(sefillerin sefili,, aşağıların en aşağısı)doğru tam gaz ilerlemekte, bir gün bir yerlerde uzuvlarına bakacak cesaretten yoksun kalacağından bihaber. Oysa hayatın ve varoluşun anlamı ayan beyan ortada.” Marifetullah” Allah’ı (a.c) bilmek ve tanımak. Ki öyle söylemiyor muydu bir başka kudsi hadiste: Gizli bir hazine idim ve bilinmeyi istedim. Ve varlıkları (insanoğlunu) yarattım. Bilmek sınırları zorlayacak derecede bilmek… Olsun ben ümit varım yarınlardan, aldırmadan ahlaksızlığın ve tükenmişliğin dört kol çengi gezişine. Zira dibe vurmadan şahikalara çıkılmıyor. Dibe vur... Haşim sönmez
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Haşim Sönmez, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |