İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
Peki kaç gün daha kalacağım ve ne için Neden buraya geldim Şimdi nerde acaba Bir kez daha görmek nasip olacakmı bana Aylar geçti zaman su misali geçiyor Yürümeye başladım yeni yeni yara iyileşiyor Gitmem lazım artık doktora söylemeliyim Dönmeden son kez sivasın nazlısını görmeliyim Bu gün son gün iyi olmuşum dediler Depodan kanlı elbiselerimi geri verdiler Sırtında kocaman bir delik kara kızıla bürünmüş Kuruyalı aylar olmuş toz toprağa bürünmüş Verdiler her şeyimi mavzerim pas tutmuş Eller yabancı gibi tutuyor; tutmayıda unutmuş Çıktım ilk kez dışarı bahar gelmiş kardan eser kalmamış Sivasta düğün vakti dallar pembe pembe gelinlerle donanmış Hatırlamalıyım ben hangi yoldan gelmiştim Görmeden gitmemek lazım görmeye and içmiştim Ayaklar şuursuz yolda bıraktım nereye giderlerse Ne büyük düğün olur semamın evini bilirlerse İşte şu çınar değilmiydi evine bakarken saklandığım Görmek için çıkınca kahpe kurşun yediğim İşte aynı yer ama havada pus yok Burası olmalı o ev artık hiç şüphem yok Saklansammı yine baksammı doyasıya Yoksa görmeden bitecekmi bu rüya Dışarda birimi var balkonda bir kıpırtı Melek gibi bir süliet bu Sema'm olmalı Biraz daha yaklaşsam göre bilsem yüzünü Bitirirmi yıllardır yaşadığım hüzünü Daha ne duruyorum işte şu an önümde Bİr kaç adım daha var ne yapar gördüğünde Artık yüzü besbelli melekler kadar güzel Nasıl etsemde baksa bu an bir bana özel Neden sonra aşağı baktı duydu sanki sesimi Ayakta kalmalıyım heyecanın yerimi Zaman durdu o anda kalakaldık öylece Gözleri gözlerimde taş kesildi görünce Kaç asır geçti bilmem bakışına tutuldum Gel artık aşağıya yollarında yoruldum İçeriye süzüldü kayan bir yıldız gibi Cehennem oldu dünya yarıldı yerin dibi Mavzerime yaslandım ha düştüm ha düşecek Dünya durdu o anda kan damarda akmıyor Gözlerim balkonunda dondu zaman akmıyor Bir gıcırtı duyuldu açılan bir kapı var Bir el uzandı aradan gir içeri el duyar Bende ne akıl kaldı ne fikir ne de şuur İçerideyim işte dünya dursa ne olur Ne zaman çıktın sen ben sana gelecektim Artık zamanı geldi götürsen diyecektim Oy kurban olduğum yollarında öldüğüm Dünyada sevda diye her anımda gördüğüm Nasıl olacak dedim sana zarar gelmesin Varsa geride kimsen ben geriye dönerim Artık yok olmayacak ben seni bekliyordum Birgün bu kapıya gelirsin biliyordum Şimdi bir şey sorayım cevabı verirmisin Sana benle gel desem benimle gelirmisin Kimbilir kaç zamandır bekliyorum sormanı Her iki cihandada en sevdiğin olmayı Kahpe kurşun acısı bir anda geçti gitti Geçen yıllar yokluğun dünyamı zindan etti Allah'ıma hamdolsun bu günleride gördüm Olmadığın her gece binlerce kere öldüm. Rüya değilmiş sevgi yaşatacak yaradan Bir tek duam olmuştu bir götürsem buradan Ben hazırım çıkalım sakın gören olmasın Öyle bir yer olsun ki kimse bizi bulmasın
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hasan Pamuk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |