Kitabının bir kopyasını gönderdiğin için sağol. Onu okumakla hiç zaman yitirmeyeceğim. -Moses Hadas |
|
||||||||||
|
Kitap okuru olmak bir ayrıcalıktır. Kuran’ın ilk vurgularından biri, kitap okuma eylemi üzerinedir. Dolayısıyla insan fıtratına vurgu yapan bir vahiy ürününün okuma vurgusu önemli ve anlamlıdır. Anlamlıdır diyorum, herkes kitaptan aynı manayı ve ilmi alamaz. Sadece okur ve yazar olur. Okumanın manevi iklimi ayrıdır. Tüm bunları söylememin nedeni ,son dönem moda tabiriyle kitaplara atfedilen müstehcenlik vurgusu. Müstehcen; açık saçık, erotik, cinsel içerikli manalarına gelen bir kelimedir. Erotik kelimesi de, Yunanca Eros’ tan gelir. Mitolojik cinsel tanrı, kahraman olan Eros’ tan… Edep kelimesinden evrilen ve gelişen edebiyatın mecaz dünyasının bazen bu kelimeyle ilişkisi de olabilir. Velilerden eline dilekçe alan bazı dini yanlış anlayanlar ya da tersi aşırı modernistik kesimler; tavsiye edilen eserlerde mal bulmuş gibi müstehcenlik şikayetine giriştiler. Ben kitap okuru olarak buna müsteh-cinlik diyorum. Kardeşim sen Yunus Divan’ını, Mesnevi’yi, neresinden ve nasıl okudun da şikayet ediyorsun? Şikayet ettiğin klasikleri bugüne kadar ben dahil yüzlerce münevver okudu ve mecazlarını ve derunî anlamını sindirerek anladılar .Sen hangi metni, nasıl okudun da seni tahrik etti? Ben buna cinlik diyorum… Eserleri okuduklarını da düşünmüyorum. Yunus gibi dindar ve iyi bir Müslümanın eserinin neresinde müstehcen kelime buldunuz, açıklayın da biz de okuyalım. Tık yok… Aynı şeyi, bazı dini yanlış anlayanlar da Akif’e yapıyorlar. Neymiş” Bedr’ in aslanları “mübalağası hatalıymış…Çanakkale’de şehit olan atalarımız Bedir savaşçılarından yukarı olamazlarmış!!! Sevsinler sizin Müslümanlığınızı, siz daha metnin arka planını anlayamamışsınız ki. Orada önerilen anlam, Müslüman Türk’ün de en az sahabe derecesinde imana sahip savaşçılar olduğudur. Akif’in Arap Müslümanları küçümsemesi diye bir şey yok. Gelelim Mesnevi ya da bazı romanlardaki müstehcen anlamlı olduğu söylenen ifadelere. Roman doğrudan cinsel bir metin ifadesiyle anlatılıyorsa bu bir tercihtir. Okumazsınız olur biter. Devletin de böyle bir kitap önerisi yok ve olamaz. Mesela; Ahmet Altan’ın Kılıç Yarası veya Metin Kaçan’ın Ağır Roman’ı böyle bir cinsellik içerirler. Bazı Kenize Murat, Murathan Mungan romanları ya da İngiliz romancıları vb. Mesnevi’ nin cinsel içerikli ifadeler içerdiği yolundaki şikayetler tamamen bühtandır. Metin söylemini anlamlandıramama halidir. Mevlana’nın kullandığı simge ve mecazların anlamını bilememe durumudur. Mevlana-Şems arkadaşlığını(!) güncelle anlatmak da tam bir tasavvuf bilmeme aymazlığıdır.İki şahsiyet arasındaki ilişkiyi “yarım kafayla” açıklayan bazı pop dinî yanlış yorumları da buradan Allah’a havale ediyorum. Modern dönem edebi metinlerindeki müstehcenlik bir tercihtir. Eski okumalardaki metinlerde kullanılan ifadelerse, bir yorum ve zorlama içerir. Türkülerimizdeki durum tam buna örnektir. Neşet Ertaş türkülerine seksi diyen “modernistik maço” yorumlara yuh diyorum. Can Dündar’ın yorumu gibi. En az dinî yanlış yorumlar kadar kötü. Neymiş fincan dudaklar, fındık burunlar… metinde müstehcenmiş!!!Bu benzetmenin neresinde sıkıntı var anlamıyorum. Küçük burun ve büyük dudak metaforu o kadar. Sonuçta bir türkü dizesi. İnsan kendi türkülerinden ve şiirlerinden bu kadar mı kompleks duyar? Tamamen aşağılık kompleksi. Kültürel yabancılaşma ve millî duruş eksikliği böyle durumları körüklüyor. Bu eserlerin yorumlanmış hallerini okusalar, bu komik durumlara düşmez insanımız. Mevlana’yı Cemalnur Sargut Hanım’dan, Akif’i Orhan Okay Hoca’ dan, Yunus ustayı Cemal Kurnaz’dan inceleselerdi bunları söylemezlerdi. Okumadan, sözel bir zekayla böyle oluyor. Bunun adına da müsteh-cinlik olur. Sağlıklı bir okuma, kitap eleştirileriyle olur. En düz eserin bile, eleştirisini okuduktan sonra okumakta yarar var. Yukarıda saydığımız yazarlar, şahısların eserleri hakkında otoritedir. Önce onlardan oku, sonra alimlerin eserlerini özümse. Çözüm bu kadar basit. Okumanın önündeki engellerden birini burada yorumladık. Eserlere yabancılaşmamak için, iyi bir okur olmaya çalışalım. Yoksa her edebiyatçımız müsteh-cinliğe kurban gider. Müstehcenliğe de külliyen karşıyım. Edep kökünden gelen edebiyat, ahlakla çerçevelenmiştir.” Edep ya hu” diyerek, edebiyat dolu günler sizin olsun diyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İsa Çolaker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |