..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Gökhan Duranal




26 Kasım 2012
Süt ve Simit  
Gökhan Duranal
Kollarını kaşıdı. Bakmayı unuttuğunu farketmiş gibi aniden döndü, kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı. Tekrar yanıma geldi. -Simit vereyim, abi? Çok taze. -İyi hadi ver bir tane.


:ACIA:
Arkamı döndüğümde kaldırım kenarında, kökü bütün şehri sarmış gibi görünen büyük ağacın önünde gördüm onu. Simit tepsisi önünde olmasında rağmen esmer başında hala o kumaş, yumuşak, tepsinin başında durmasını sağlayan halka duruyordu. Yüzünde ufak bir çizik vardı. Kollarında çok daha fazla yara. Utangaç, ürkek tavırlarına rağmen kollarını kendisi yaralamış gibi görünüyordu. Üzerinde eski, artık kendisine oldukça küçük gelen kirli bir kıyafet vardı. Gözü hep ağacın diğer tarafındaydı. Arada bir önünden geçenlerin yüzüne simit isteyip istemediklerini anlayacak kadar kısa bakıp tekrar çeviriyordu gözlerini o baktığı yere. Bankın bacağıyla kaldırım arasına sinmiş, tüyleri kabartılmış gibi duran yavru kediyi seyrediyordu. "Kirpi, yine mi geldin, kirpi!" diye seslendi kediye. Birden önüne döndü. "Abi simit vereyim, taptaze!" diye, aynı cümleyle, geçenlere hevesli hevesli seslenmeye başladı. Birkaç simit sattı, becerikli hareketlerle sarıp verdi. Aldığı paraları özenle toparladı, koşarak arkadaki bakkala girdi. Biraz sonra elinde bir sütle çıktı. Belki de yaralı kolları yüzünden kendisinden bekleyeceğim en son şeydi bu. Poşetten çıkardığı pet bardağın üst tarafını bıçağıyla kesti. O arada kedi yanına gelmişti. İçine biraz süt koydu. Kedinin önüne bıraktı. Kedi iştahla sütü içmeye başladı. "Kirpii, sen de az malın gözü değilsin kirpiii!" dedi. Kafasını kaldırıp etrafa baktı, beni gördü. "Nasıl da içiyor abi gördün mü?" dedi. Başımla onayladım. Gözüm tekrar kollarına kaydı. Onunkiler de. Hemen başını kediye çevirdi. Yanına bir yavru kedi daha gelmişti. "Hoppalaaa! Size mi çalışayım bütün gün arkadaş!" diye söylendi. Gitti, bir pet bardak daha alıp geldi, diğer kedinin önüne de süt koydu. Tezgahının başına geçti. Yanına yaklaştım.
-Adın ne senin?
-Samet.
-Senin mi kediler?
-Kirpi benim oldu sayılır. Öbürü de ara ara geliyor. Yazık, ona da süt veriyorum.
-O kadar paran var mı ki?
-Yetiyor ya işte.
-Ne kadar kazanıyorsun da kedilerin sütüne bile yetiyor?
-Benim oldu Kirpi. İnsan kendi kedisini aç bırakır mı?Hem süt almayıp da ne yapayım abi? Babam zaten bana bırakmaz ki kazandığım parayı.
-Niye bırakmıyormuş?
-Bırakmaz. Babamı ne bilirsin sen. Sağı solu belli olmaz adamın. Hem ben bazen onun aldıklarına daha fazla simit alıp ekliyorum fırından. Kalan parayı da saklıyorum. Kirpi aç kalmaz. Kardeşim olsaydı onu beslerdim.
-Kollarına ne yaptın öyle?
-Ne yapacakmışım kollarıma? İnsan kendi kolunu keser mi? Babam kızdı da yaptı. Gördükçe akıllanır adam olursun, dedi.
-Niye kızdı?
-Babamın sağı solu belli olmaz ki. İki simiti köpeğe attım diye tuttu kolumdan götürdü eve. Yazık, köpeği de tekmeleyip kovaladı. Senden adam olmaz namussuz, dedi bana. Evde de kızdı işte, kesti kolumu hep. Ben babamı dövemem ki. Babamdan güçlü olsaydım da dövmezdim. Köpek oralara dadandı diye tuttu buraya getirdi beni.
-E burada da kedi var, görürse?
-Sütü ben almadım derim. Ama Kirpi'ye de tekme atarsa, güçlü olduğum zaman döverim bu sefer işte. Bir de, bir de güçlü olduğum zaman, geçen gün beni ittirip burdan kovan simitçi abiyi döverim. Simitlerini de Kirpi'ye veririm.

     Kollarını kaşıdı. Bakmayı unuttuğunu farketmiş gibi aniden döndü, kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı. Tekrar yanıma geldi.
-Simit vereyim, abi? Çok taze.
-İyi hadi ver bir tane.

     Becerikli elleriyle çabuk çabuk sardı. Bozuk paraları aldı, cebine atacakken durdu.
-Abi fazla para verdin. Bir tane simit aldın ya.
-Geri kalanıyla birkaç gün Kirpi'yi beslersin. Fırından babandan habersiz simit almana gerek kalmaz, babanı da kızdırmazsın, fena mı?
     Elindeki paralara bakarak biraz düşündü.
-Yok ya! Olur mu öyle?! O zaman Kirpi senin kedin olmuş olur. Benim Kirpi. Kendi paramla besliyorum ben onu. Sen bu paraları al, başka kedilere süt al.

     Paraları elime tutuşturdu. Üstünde birkaç simit kalmış tepsinin yanından geçti, kedilerin yanına döndü. Arkasından bakakaldım. Kedilere baktı, bana dönüp yaşına fazlaca büyük gelen bir hareketle gülümseyerek elini "Çoktan bitirmişler" der gibi salladı. Gülümsedim, selam verdim, onu Kirpi'siyle ve diğer yancı ama hor görülmeyen kedisiyle başbaşba bıraktım.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
N'aber? [Deneme]
N'aber? - 2 [Deneme]


Gökhan Duranal kimdir?

1991'de doğdu. Henüz ölmedi.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Gökhan Duranal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.