Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Buralarda kimin dostun, kimin düşmanın olduğunu anlayamazsın Zegma. Bizler gardıroplarına elbise yerine maske asan insanlarız. Herkese başka görünür, herkese başka konuşuruz. Bir gün dostumuz düşmanımız, düşmanımız ise dostumuz olur farkına bile varmayız. Buralarda yalan söylemek en popüler zanaattır ve hepimiz usta birer zanaatkârız. O kadar ustayız ki, söylediğimiz yalanlara zamanla kendimiz bile inanır ve onları gerçek yaparız. Sonra gardırobumuzdan o gün ki yalanımıza uygun olan maskemizi takar ve çıkarız sokaklara… Buralarda dostunu da düşmanını da tanıyamazsın işte bu yüzden buralarda yalnızlık en iyi şeydir. Buralarda herkesin oynadığı bir oyun var Zegma. Ve herkes usta birer oyuncu bu oyunda. Oyunun adı kandırmaca ve en güzel yanı da oyunun hiç mi hiç kuralı yok. Oyun alanı hayattır ve amaç herkesi kandırmaktır. Ödül yok ama önemsemiyoruz biz onu çünkü bizim için önemli olan hep kazanmak, ne kazandığımız o kadar da mühim değil. Zaten hiçbir şey kazanmasak da herkesi yenmiş olmak en büyük ödül bizim buralarda. Herkes zanaatkârlığını gözler önüne serer, en iyi yalanlarını seçer, seçtiği her bir yalan için gardırobundan en güzel maskelerini alır ve oyuna başlar. İşte yalnız olmak bu yüzden en iyi şeydir buralarda. Eğer yalnızsan kimse davet etmez seni bu oyuna. Yalnızlığın en güzel yanı, eğer yalnızsan kendinden kaçamazsın Zegma. Bir hata işlediğinde suçlayacak kimsen yoktur. O hatayı kabullenmen ve onunla bir bütün olmayı öğrenmen gerek. Nitekim hata yapmak aslında çok güzel bir şeydir. Hata yapmak, onu kabullenmek ve bir daha aynı hatayı tekrarlamamak insanı mükemmeliyete bir adım daha yakınlaştırır. Asla mükemmel olamazsın, kusursuz olamazsın fakat lâakal mükemmel olamayacağını bilmek, mükemmel olduğunu zannetmekten çok daha iyidir. Gerçekleşmeyeceği bilinen bir hakikat, gerçekleşeceği vaat edilen bir yalandan üstündür ve hep öyle kalacaktır. Eğer ki yalnızsan bütün hakikatleri tüm çıplaklığıyla görebilecek bir avuç şanslı insandan birisin demektir ve işte yalnız olmak bu yüzden buralardaki en iyi şeydir. Yalnızlık korkularından sıyrılmanı sağlar Zegma. Eğer yalnızsan birilerinin sana yardım edeceğine dair beslediğin bütün umutları öldürmüşsün demektir. Tek başınasındır ve her ne yaparsan yap tek başına yapmak zorundasındır. Ne derece korkarsan kork yine de korkularınla yüzleşme ihtiyacını doğurur sana yalnızlık. Ve sen korkularının üzerine gidersin. Tek seferde başaramazsın elbette ama vakit geçtikçe ve sen denemeye devam ettikçe eninde sonunda bir gün ulaşırsın zafere. Arınırsın korkularından. İşte yalnızlık bu yüzden iyi bir şeydir. Korkularından sıyrıldıkça pirüpak, terütaze olmanın verdiği mutluluğu ve huzuru tatma şerefine nail olursun. Yalnızlık insanı olgunlaştırır Zegma. Büyütür insanı yavaş yavaş. Yalnızlar dünyasında yalana yer yoktur ve çoğu hakikat acıdır. Acılarsa insanı olgunlaştıran en önemli etkenlerden biridir. Acı çeken insan, bir daha aynı kekremsi tadı yaşamamak için gösterilmeyeni görmeyi öğrenir. Hayat bizlere öyle bir servis yapar ki her şeyi altın tepsi de sunuyor zanneder ve her şeyi tozpembe görürsün. Ne tepsinin adiliğini ne de tozpembenin arkasında ki simsiyah örtüyü göremezsin. Ama acı çeken insan görür. Çünkü acı çeken insan artık biliyor, hiçbir şey göründüğü gibi değil. Acı çeken insan öğrendi görünmeyeni görmeyi, artık her şeye farklı bakıyor, saklanan sırrı ortaya çıkarıyor, hayatın kendisine hiçbir şey vermeyeceğini ancak kendisinin hayattan bir şeyler alabileceğini biliyor. Yaşın kaç olursa olsun eğer ki kalan hayatının her gününü etkileyen bir acıya ev sahipliği yaptıysan ne kadar karşı koyarsan koy olgunlaşırsın ve ne kadar çabalarsan çabala, ne kadar engel olmaya çalışsan da bir gün boynu bükük, omuzları düşmüş bir şekilde teslim olursun yalnızlığa… Yalnızlığa teslim olunca Zegma, acırsın önceleri kendine. Sonra alışırsın ağır ağır. Bir seçim değildir yalnızlık aksine bir sonuçtur üstelik genellikle bize ait olmayan seçimlerin sonucunda bizim payımıza düşer. Önceleri çok kızar insan, öfkelenir hak etmedim ben bunu diye de söylenir. Adil değil bu diye bağırır, çağırır. Hayatın en büyük kurnazlığıdır bu. Herkes şikâyet eder hayatın adil olmadığından ama hayat kimseye adil olduğunun sözünü vermedi. Yakınmak, ağlamak, sızlanmak işte tüm bunlar, yani kolay olan her şey bizim karakterlerimizin temel yapı taşlarıdır. İşte yalnızlık bundan dolayıdır ki en iyi şeydir. Eğer yalnızsan seni teselli edecek, seni kandıracak, sana her şeyin daha güzel olacağı vaadinde bulunacak hiç kimse yok demektir ve sen tüm bu acı hakikatleri yalnızlığının sana armağan edeceği olgunluğa sahip olduğunda anlıyorsun. O andır ki büyüyorsun ve hayatın gizlerini çözmeyi öğreniyorsun. Hayatta hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve olmayacaktır Zegma. Yalnızlık bir tohumdur Zegma. Sen ona ne kadar iyi bakarsan o da o kadar çabuk büyür. Yalnızlık iyidir, her ne olursa olsun terk etmez seni. Her şey, herkes çekip gitse dahi o asla bırakmaz seni. İhtiyaç duyduğun vakit hiçbir şeyini esirgemez senden. Her şeyini sunar senin önüne hem de karşılığında hiçbir şey talep etmeden. Bu cömertliğidir ki onu hep cazip kılar. Her insan yalnızdır biraz ve her insan belli aralıklarla hizmetini ister yalnızlığın. Dedim ya sana hiçbir şey ve hiç kimse kusursuz değil diye, işte yalnızlıkta bir iyilik timsali değildir aslında. Yalnızlığını ne kadar büyütürsen, o talep etmese de ve sen farkında olmasan da hep kendinden bir şeyler verirsin ona. Sonunda öyle bir konuma gelirsin ki ona muhtaç olursun. Elin kolun bağlı, her yolun sonunda seni bekler yalnızlık ve eğer ki sen bir kere muhtaç olduysan yalnızlığa artık geri dönüşün yoktur bu yolda. Yalnızlık insanı delirtir Zegma. Alışırsın ona zamanla, alışmak zorundasındır esasında. Sonra yanında kimse yoktur ve sen konuşma ihtiyacı duyarsın. Ama ilk başlarda bu ihtiyacı bastırırsın ve konuşmak yerine düşünmeyi seçersin. Düşünürsün her şeyi, en ince ayrıntılarına kadar durmaksızın. Sonra düşündükçe çaresizliğinin farkına varırsın. Sonraki aşama da kendini kandırmaya başlarsın. Elinde avucunda kalan tek şey yalnızlıktır ve ondan kurtuluşunda yoktur. Bu sebepten olsa gerek ki yalnızlığın bu dünyadaki en güzel şey olduğunu söylersin kendine. Bu tezini destekleyen önermeler sunarsın kendine ve en sonunda inandırırsın kendini buna. Ama konuşmak ihtiyacından bir türlü kurtulamazsın. Bir bağımlılıktır konuşmak ve konuşacağın bir şeylere ihtiyacın vardır senin. Üstelik düşündükçe söyleyeceklerin çoğalır zihninde. Konuşmak ihtiyacı en zaruri ihtiyacın olur bir anda. İşte o an delirdiğin andır. Konuşacak birini bulursun ve ona düşündüğün her şeyi anlatırsın. Üstelik tam da istediğin gibidir bulduğun arkadaş. Konuşmak istediğin, anlatmak istediğin ne varsa anlatırsın hepsini ve o da hep sorulmasını istediğin şeyleri sorar ve sen böylece tüm söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu kanıtlarsın ona. O arkadaş senin istediğin gibidir çünkü o arkadaş zaten sensindir. O arkadaş delirdiğin anda zihninin yarattığı bir hayal ürünüdür ve ebediyen senin yanında olacaktır. Yani yalnızlık benim dünyamda ki en iyi şeydir, ebedi dostum Zegma.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hacı Bayram ÖĞÜR, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |