"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Aynı kızlara aşık olup, gecelerce gözyaşı döken benim. Yazdığı her şiiri ağlayarak okuyan, ama kimseyi ağlatamayanım ben. Küçük dünyamın büyük insanıyım, olmazı olur yapıp, yalanlarla kendimi avuturum. Bilirim gökyüzünün asla pembeleşmeyeceğini ve... sevdiğim kızların beni sevmeyeceğini... Ama umut işte, umuttur benim göbek adım. Yola çıkmadan yorulurum ben. Gideceğim yolların hayallerini kurar ama gidemem. Dedim ya, hayallerin adamıyım ben. Bazen insanlara kızar, yazılar yazarım. Benden başkası okumaz ama büyük yazar derim kendime. Nobel alacak adamsın derim. Dedim ya biraz Polyana'cılık oynamayı severim ben. Rüyalarımda, hep çocukları kurtarırım kurşunlardan. Annelerin gözyaşlarını silerim ellerimle ve ben işçi bir babanın cebine çaktırmadan, beş on kuruş koyarım rüyalarımda. Gözyaşlarımı biriktiririm cam bir kavanozda; sevgilisini kaybetmiş kadınlara vermek için. Ben aynı öykünün hep yanılan kahramanıyım. Bilirim savaşlar bitmez asla, ve kadınlar asla sevmez onları sevenleri. Bilirim babalar hep içine akıtır gözyaşlarını. Bilirim ama söyleyemem. Kendi hayal dünyamın baş karakteri benim. Ben almışımdır aslında İstanbul'u. Fatih benim, Kanuni benim. Aşktır benim göbek adım. Yalanlar denizinde küçük balıkçı teknemle dolaşırım, ve denizin bana sunduğu yalanları sevinerek alırım. İçimde küçük çocukların saflığı var hâlâ. İnanırım, çünkü, inanmak insan olmak derim kendime. Ailemin akıllı çocuğuyum, öyle derler. Ama kimse görmemiştir beni büyük fikirler üretirken. Ve ben hep o tembel çocuk olmuşumdur, arka sokakta top oynarken. Poşet poşet bilyesi olan ve onu mahalleli bir abiye kaptırıp günlerce ağlayan benim. Ne zaman elinde bilyesi olan çocukların görsem, bir köşede yine ağlarım. Asla anlamam büyük adamların konuştukları konuları. Ama özlerim camilerde bize şeker veren amcaları ve anlattıklarını... Bahçeli evimizde oynadığım arkadaşlarımı özlerim. Özlem doluyumdur aslında hep. Garlarda, limanlarda özlemle, sevdiğim kızların yollarını beklerim. Şair ruhluyum ama yoktur güzel hiçbir şiirim. Mecnun benim ama Leyla'm yok. Ben aynı öykünün, gözü yaşlı karakteriyim. Yorgun bir yolcuyum. Kızgın bir savaşçı, romantik bir aşık. Ben herkes ve her şeyim. Ben kurtardım hayallerimde dünyayı, ben yazdım destanları. Ölümsüz aşkları ben yaşadım. Şairim, yazarım, yolcuyum. Bitmeyen öykünün aynı karakteri de ölür bir gün. Tıpkı bitmez denen aşkların bitip, ilkbaharın o canlı çiceklerinin, sonbaharın hoyrat rüzgarında savruluşu gibi. Savruluyorum hayatın keşmekeşinde. Elimde babamdan kalma bir mızıkamla yollardayım. Ve bitmesi gereken öyküyü bitirmek için babamdan yadigar mızıkamda, babamın öğrettiği ezgiyi çalarak gidiyorum... Ahmet Melih Karauğuz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Melih Karauğuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |