Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Küçükken ben de bütün hayatın bizim caddede olduğuna inanmıştım. Arabalar sadece oradan geçer sadece oradakiler mutludur. Köşe başında bir dondurmacı vardı çok iyi hatırlarım. Çok da güzel yapardı dondurmaya hain. Ama bir kötü huyu vardı limonlu dondurması limonun ta kendisiydi. Hayır dondurmacı amca hayat zaten yeterince ekşi bir de sen buruşturma yüzümüzü diyesim gelirdi o yaşlarda. Çocuk aklı… Nereden de bilirmişim o ekşiliği? Kim anlatmış da öğrenmişim ? Belki bir dondurma külahında sunulmuyor hayat. Ya da üzerine fıstıklı sos dökülmüyor tatlansın diye.Bin bir kinaye bir bin şefkat etmiyor. Seçimler yapması gerekiyor insanın. Sınavdan sonra tercih dönemi gibi… Gitmek değil kalmak istiyor bazen evini yuvasını bırakamıyor. Ama tabi bazen de köprüyü geçip arkasını dönünce geride bir şey kalmadığını görüyor. Peki şimdi çok önemli bir soru sorayım. Ne yapmalı? Ortada mı kalmalı, yoluna devam mı etmeli yoksa yuvasının molozlarını mı aşındırmalı? Yola devam etmeli tabii diye cevap geliyor. Doğru söze ne denir. Küçük oyuncak bir bebeğin kaderi de kaybolmakmış. Ya da gizli gizli el ele tutuşulan okul bahçesi yok olmalıymış. Anneden azar işitilen caddeler, babayla oynanan parklar, küçük masum öpücükler, çizilen seksek tabloları, patlayan toplar, saçları kesilmiş bebekler… Nasıl terk eder birisi tüm anılarını her türlü geçmişini? Belki çok güzel bir yere gidiyor da ne verir oranın sıcaklığını? Mahalle bakkalı mı, sabahları geçen yağlıcı mı? Bazen aile olur da insanın etrafında aslında olmaz. Vardır çok şükür ama tam değildir. Anne eve gelecek her zorluğu aşacak, baba gelecek otoriter olup lambayı takacak. Yoksa nereye gidersen git yuvan değildir zaten orası. Bu şartlar sağlanmıyorsa da ara ki bulasın. Artık yok bir yuvan. Gezginsin artık. Ya da gezme. Bir yere saklan ve yaşlan. !!! Böyle karmaşık bir şey işte hayat. Değil de aslında insanız ya karışacak el mecbur. Tez zamanda karıştıranların çözmesi umuduyla…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nihal Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |