Takva filmi hakkındaaki yorumumdur kendisi;
Filmdeki amaç sadelikten ve gerçeklikten uzaklaşmamak olduğundan işi sırtlayanlar da yönetmenden çok senarist ve oyuncular olmuş. Bu durumu eleştiren olduğu gibi takdir edenler de var ben takdir edenlerdenim.
Filmin tarzini dusununce yapımcılar, her iki kesimin de ve en çok da orta yolcuların izleyici kitlesini çekmek icin benimsemis diye dusunulebilir, ya da ticari kaygılardan uzak gordukleri gibi cikarsiz düşüncelerini gercekci anlatmışlar da denilebilir tabi. Bu noktada da yeterince cesur bir anlatım üstlenemediği için olumsuz eleştiri toplamış. Oysa hayat siyah ya da beyazda sabitlenmekten çok arasındaki geçiş süreci ve yaşattığı karmaşalardır. Yani ben yine takdir edenlerdenim :)
Filmin sanatsal tarafı; var olanı olduğu gibi gösterip yoruma açık bırakması. Dikkat çekilmek istenen birkaç kesit: “Vakit” okuyor ve dukkaninda “Ataturk ” portresi var, ayni kisi yaninda calisan Muharrem’e din isleriyle ugrassin diye once gunluk izin vermeyi kabul edip ona saygi duyarken sonra bir sahnede de ”durzu” diye hakaret ediyor. Muharrem efendi 3 milyarlik mali 9 milyara satti diye onu tebrik ediyor, “firsatlari degerlendirmek gerek dinimiz de boyle emreder” diyor. Ha bir de Muharrem’e yardim icin ise aldigi uzun sacli arkadasin saclarini kestirtiyor. Bu karakter “gelenekci dindar” esnaf profilini cok guzel tasfirlemis.
Peki filmde nasil iki kesim de hosnut ediliyor. En kolay yolla, kapilar acik birakilmis. Birisi vakit okuyan da Ataturku sahipleniyor gorunuyor, sahtekar bunlar diye yorumlarken bir digeri yine ayni sahneyi “iste vakit okuyan antikemalist degildir,” ornegi olarak yorumlayabilir. Benzer sahneler zikir cekerken kendilerinden gecen insanlar, kizinin ilaciniz diye seyhe sundugu bira mi serbet mi oldugu belli olmayan sahnede ve tabiî ki Isra süresi 81. ayetle baslayip, Nazim Hikmet Ran’in siiriyle sona ermesinde de vardi.
Simdi Muharrem’in ruh hali ise anlatilmak istenen esas konu. Filmden hic zevk almayanlar Muharremi gereksiz bir kisilik goruyor irdelemiyor, bunlar genelde dalgaci tayfa genclik :) Biraz daha dikkatli izleyince Muharremin kendisinin de ozetledigi uzere “Sadece iyi bir insan olmak isteyen, ice donuk, kurnazlik yapmayan ya da yapamayan ve inancli bir insan” filmi basindan sonuna kadar bir butun olarak ele alip ne olabilir bu filmdeki mesaj diye dusundugumuzde de bence odaklanmak gereken 4 temel nokta var baslangicta ki ayet yani “"Değişmeyen gerçek geldi, sahte ve tutarsız olan yıkılıp gitti; zaten sahte ve tutarsız olan er geç yıkılıp gitmek zorundadır!" la başlayıp bu ayetin üzerine Ya ölü yıldızlara götürecegiz hayatı/ya da dünyamıza inecek ölüm" le bitiriyor. Bu sonuca ulaşırken de Muharem’in saf temiz inancını sıradan ve merdum guriz haliyle yasarken, topluma ve hayatin icinden cikilmaz sorunlarina girdikce karmasalarinin ve dunyaya inen olumu.Filmde buraya kadar yaşanan buhranlar çok gerekçi ve yerinde olmuş ancak karamsarlik daha agir basmis ve
unutulan çok önemli bir gerçek var “Bu kapı, umitsizlik kapisi degildir”