15.05.2012 16:30:36
|
zamana bırakmak... |
| |
Zamana bıraktık...Zamanla bıraktık. Umut dediğin bir mavi boncuk, dağıt dağıtabildiğin kadar |
|
27.02.2011 10:45:39
|
zamana bırakmak... |
| |
Tut ki yalandı! Dünya da yalan ama yaşamayı sevmiyor musun? |
|
12.02.2011 00:13:13
|
Veda |
| |
İnsan ölümünden sonra özlemez değil mi? Ki bundan emin bile değiliz...Ama özleyerek ölebilir. Artık buna eminim... |
|
14.01.2011 00:05:45
|
zamana bırakmak... |
| |
Bazen olur öyle...Göz göze değmeden, ses sesi yitire yitire savrulur yürekler. Hani sevdaya "hastalıklı" demek ağır gelir de; sevdiğimde kalp tembelliği var, diye hafifletirsiniz gerçeği. Yalnızlığın naif yanlarına ödül verirmiş gibi zaman! |
|
04.01.2011 00:08:43
|
zamana bırakmak... |
| |
Ne acı, herşey savaşarak kazanılıyor...Ve kader kaybetmeni diliyorsa, cesur olmanın bir anlamı da kalmıyor! 00:00... |
|
03.01.2011 08:57:50
|
zamana bırakmak... |
| |
Vuslatı olmayan bir bekleyiş, dermansız dert gibidir...Giyotinden rüyâlarım var bir de! |
|
22.09.2010 22:32:11
|
ay vakti |
| |
Ucu Yanık Mektup...Ya Kubat güzel söylemiş ya da denk düştü içime. Şarkılar ülke bilmez, şehir bilmez, anlamaz kilometrelerden. Bugün senin ucu yanmış mektubun gelir bana, yarın benim mektubum ıslanır ellerinde...Ay vakti, yine...yine...yine...
|
|
13.05.2009 14:15:13
|
Veda |
| |
Yalanın batsın hayat!
Kulağıma fısıldadığın o aşk rubaileri
Kursağımda bir haram lokma şimdi...
F.K |
|
05.03.2009 04:43:15
|
Veda |
| |
Yusuf Hayaloğlu...
Hayalin oğlu Yusuf...
Bilmeden karıştığın karanlık geceler, sonsuz yolculuğunda aydınlığın olsun!
|
|
01.03.2009 02:46:24
|
ay vakti |
| |
Saat 01:00 Tülay bir koltuğa atıyor kendini, ben diğerine. Az önce uğurladığımız dostlarımızdan bize kalanlara; yani anılara, siyasete, fıkralara ve pek tabii mutfak tezgahında dağ gibi görünen bulaşıklara bakarken; "sanırım kahve içmeliyim", diyorum zar zor ayağa kalkıp.Yeşil çaaay,diye fikrimi değiştiriyor Tülayım ve kumandaya uzanıp "bu şarkı senin için" diyor, kahve niyetine... SENDEN UZAKTA HEP BİR ŞEYLER EKSİK! (şarkılar yüreğimle senkronize hareket ettiklerinde korkuyorum nedense) Birlikte şarkıyı söylüyoruz. Çayını uzatırken; "severek ayrılmak çok zordur eminim" diyor. "Gerçekten severse insan, asla ayrılmaz ki",diyorum.(biraz sitemli,biraz kızgın, fazlaca kırgın bir ses tonuyla) Ya şartlar uygun değilse, diyor. İnsan severse...diyecek oluyorum ama tamamlayamıyorum cümlemi. Bu aralar gözüme hep yarım görünen dünya gibi, ortasından kırılmış cümlelerle başetmeye çalışmak çok zor.Sonra konuyu değiştirip, bugün beş yaşındaki yeğenimle aramızda geçen konuşmayı anlatıyorum.
-Neden üzgünsün?
-Çünkü kendimi çok yalnız hissediyorum Enesciğim.
-Kendinle arkadaş olmalısın!!!
SAAT 01:45 İnsan ancak unutabildiğinde mutlu olurmuş, diyor Tülay.Yaşanılan her acının ilk an gibi taze kaldığını düşünsene. Ne kadar katlanılmaz olurdu,kimbilir... Tam bu sırada televizyondan yükselen bir şarkı sözü bıçak gibi kesiyor beni.Donup ekrana bakıyorum; " SENİ UNUTMAMA İZİN VERME" . Galiba,diyorum biri O'nu unutmamı hiç istemiyor. Tülay ellerimi tutarak gözlerime bakıyor ve belkide en ihtiyacım olan cümleleri döküyor dudaklarından; Unutmaman gerekiyor demek ki, unutma! Takdir-i İlahi bu, diyor ve iyi geceler öpücüğünü konduruyor alnıma.Arkasından sesleniyorum ;ya bulaşıklaaaaarr ! Takdir-i İlahi Feraycım,diyerek çıkıyor odasına.Gülümsüyorum...
SAAT 02:45
Bir gün daha bitti! Birgün daha oyalamayı başardım kendimi.Mutlu uyu sevgilim...
|
|
|
Ey Hayat!
Beni de savurdun ya kendi içimden,
bundan sonra her şeyi beklerim senden ...
Feray
|
|