07.01.2011 12:38:31
|
Sen Herşey'sin... |
| |
Hayat, sahnelenmemiş bir oyunun provası
Yıllar önce, tek sorumluluğum ve derdim okul iken Hayat hakkında kafa patlattığımı hatırlamıyorum. Bir an evvel büyümek istediğimi anımsıyorum, hem de acilen büyümek... Etrafıma baktığımda yüzlerde zamanın mevsimlerini görüyordum ve çocukça bir inanış korku ile irkilmeme sebep olurdu - acaba ben, okul formamda tutsak mı kalmıştım?.. Yaşlı komşularımız vardı, her sokakta olduğu gibi, sanki hayatları boyunca yaşlı olmuşlardı. Annemin arkadaşları vardı, bir araya gelip anlam veremediğim sohbetlere dalıp beni unuturlardı, onlar da hep böyleydiler diye düşünürdüm. Parkta bebeklerini dolaştıran dadılar vardı, sanki hep oradaydılar. Bisiklet süren, koşan gençler. Mezuniyetleri, düğünleri, ölümleri gördüm, inanılmaz sevinçler, hüzünler kaydoldu zihnime. Ben hep aynı yerdeydim. Sınıfta kaybolup saklanırdım, duymuyor, görmüyordum, sadece mevcuttum, beklemedeydim-zamanımı... Ha, bunu bildiğimi hatırlıyorum, mevsimimi beklediğimi. Her nasılsa "olması gerekenler" bende bulunmayı seçmediler - Hayat beni seçmedi. Büyümeyi beklerken unutulduğumu sandığımda ucundan köşesinden tutunup çıplak bir kayaya tırmanmakla geçti hayatımın bir sonraki mevsimi. Bir an, sahnelenmemiş bir oyunun bir türlü bitmek bilmez provaların seyircisi oluverdiğimi anladım. Bunu kabullendim hemen, hatta tat aldığımı bile söyleyebilirim. Bunca yaşamların arasından akıp gitmiş incecik bir duman oluveriğimi anladım. Bana göre, kendimi tüttüre tüttüre özgürlüğe kavuşturdum. Şimdi ben hangi mevsimdeyim, diye sorulsa, hala aynı yerde olduğumu söylerim, okul formamın içinde... Orada kalmayı istediğimden değil, o zaman Hayat'ımın mevsimini seçtiğimden. Aslında var ya, güzeldi bunu yapabilmek be, klişe bir cevap ile: bir daha olsa yine yapardım. Şöyle bir geriye baktığımda, ya da aynadaki bana bakıp düşünmeme bile gerek olmadan "Hadi oradan Hayat" demekten haz alıyorum. Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlatabilmeyi isterdim lakin bir şekilde anlaşılabilir sadece, anlatılamaz...
|
|
15.03.2008 23:55:00
|
Sen Herşey'sin... |
| |
Seni düşündüm dün gece. Düşünmediğim an yok. Hayat gelir; şaşırtmacalarıyla, tatsız sürprizleriyle, anlık felaketleriyle ve o an tüm olan bitenlerin arasından beni çekip çıkarıyorsun. Bir "olsun" dedirtiyorsun bana ve her şey sislerin içinde kayboluyor, sen kalıyorsun sadece, ışık ışık... Düşünmekten öte, dün gece yerine geçmek istedim. Uyandığın sabahın içinde olmak için yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım. Uykunun gelmesini beklerken bedenimin değişimini hissettim, Sen olurken... Düşlerini anlatmış mıydın bana? Sen benim düşlerimdeydin hep, ışık kümesinin içinde gördüğüm Sen'din... O anlarda ne kadar mutlu olurdum, biliyor musun?.. Seni düşündüm bütün gece. Düşlerimden çıkıp geldiğini... İçim ağlamak dolu girmiştim odama. Kapattım kapımı, bütün kapıları kapatır gibi. Hayat'a bile... Sığınacak tek yüreğim vardı, içinde Sen... Sürgünde gibi ama hiç değil, özlemeyi yaşıyorum çünkü, dokunuyorum hasretime... Sürgünde değil, sabırdayım... Çıkıp geliversen yanıma, aralansa düşlerimin kapıları Sen gel diye... Ağlamak tuttu içimi, hıçkıra hıçkıra ağladım. Seni çağırdım, yakarışlarım uykuya teslim olana dek... Gözyaşlarımın izi kaldı. |
|
|
"Gidebilsem... Düşlediğim, var olduğundan bir türlü emin olmasam da gitmek istediğim, hep mutlu olacağım o yere gidebisem..."
Bir küçük parça mavi gökyüzü, belki birkaç küçük, beyaz bulut. Bir parça sahil, birkaç dalga, burnumda yosun kokusu. Birkaç martı çığlığı, denizin koyu derinliğine düşen... Bir yudum Aşk ve bir yudum daha... Her nefes Aşk... Bir yeşil orman, gölgesinde sırların saklandığı. Birkaç yağmur damlası, her birinde mucizeler bekler, Aşk yağar üstüme... Fısıltı yayılır içime; başım döner, duman duman sarar etrafımı ağır yalnızlık. Sevgili yalnızlık... Aşk.
|
|