Yazar Tanıtımı | yolcu |
Yazısının Özellikleri | deneme,öykü, şiir |
Edebi Etkiler | insan, hayat |
Benzer Yazarlar | Benzerlik kurmadım |
Özgeçmiş | kağıt, kalem, klavye:) yazmak |
Bulunduğu Yer | Dünya, belki İstanbul |
|
"Gidebilsem... Düşlediğim, var olduğundan bir türlü emin olmasam da gitmek istediğim, hep mutlu olacağım o yere gidebisem..."
Bir küçük parça mavi gökyüzü, belki birkaç küçük, beyaz bulut. Bir parça sahil, birkaç dalga, burnumda yosun kokusu. Birkaç martı çığlığı, denizin koyu derinliğine düşen... Bir yudum Aşk ve bir yudum daha... Her nefes Aşk... Bir yeşil orman, gölgesinde sırların saklandığı. Birkaç yağmur damlası, her birinde mucizeler bekler, Aşk yağar üstüme... Fısıltı yayılır içime; başım döner, duman duman sarar etrafımı ağır yalnızlık. Sevgili yalnızlık... Aşk.
|
02.09.2012 15:18:02
|
Sadece sonsuz Aşk |
| |
"Boşluksuz Bir Yazı."
Bazen sadece müzik kalır, kelimeler yağmur damlası veya rüzgarın savurduğu toz bulutu gibi basitçe düşer, sadece notaları duyarsın. Tüm hislerin bir tek duygunun içinde kenetlenir ve o muhteşem, inanılmaz özgürlüğünde kanatlanır ruhun, tekrar çalmak için müziğin bitmesini beklersin. Önemi kalmamıştır hayat sıkıntılarının; geciken faturaların, ödenmemiş ekstrelerin, olumsuz iş görüşmelerin. Burkulan bileğinin ağrısını, ilacını almayı, kahveni içmeyi, yemek yemeyi unutup müziğin sihrini yaşarsın. Hiç ama hiç önemi kalmaz hayat denen panayırın, tüm kalbinle dilediğin Aşk ile bu kısacık molayı, içinde saklanıp, sonsuza kadar büyütürsün... Bazen söylenenleri duymaz, gözlerin anlattıklarına inanırsın. Ellerinle iterken içinde hapsolan çığlıklarla sağır olursun bazen. Şarkıların seni ele vermesin diye lal kalır sözcüklerin, unutursun bakışlarını, titreyen bedenini, sessiz hıçkırıklarını, unutursun seni ele veren hislerini... |
|
25.06.2011 19:37:18
|
Hayat |
| |
Yolculuk şirin bir kasabanın içinden geçer. Hava temiz, sessizlik masum ve insanlar bildiklerinden farklı.
Gönlün, ya dağların gizemli gölgesine ya da kumsala kendini teslim eden dalgalara vurulur.
İçini hoplatan tüm bu güzelliklerin sahibi olmak istersin, çok istersin, üstelik kendinden tek bir parça bırakmadan...
Huzurun seni küçük bir kasabada beklediğini düşünür durursun, sana ait olmadığını anladığın vakte kadar...
Duvarına astığın çerçevelerin içinde anıları ve an'ları acımasızca hapsedersin, unutmamak için hayallerini...
Bir gün gelir yola çıkmak için bir sebebin olur; farklı olan insanlar değilmiş, o sensin... |
|
07.01.2011 12:38:31
|
Sen Herşey'sin... |
| |
Hayat, sahnelenmemiş bir oyunun provası
Yıllar önce, tek sorumluluğum ve derdim okul iken Hayat hakkında kafa patlattığımı hatırlamıyorum. Bir an evvel büyümek istediğimi anımsıyorum, hem de acilen büyümek... Etrafıma baktığımda yüzlerde zamanın mevsimlerini görüyordum ve çocukça bir inanış korku ile irkilmeme sebep olurdu - acaba ben, okul formamda tutsak mı kalmıştım?.. Yaşlı komşularımız vardı, her sokakta olduğu gibi, sanki hayatları boyunca yaşlı olmuşlardı. Annemin arkadaşları vardı, bir araya gelip anlam veremediğim sohbetlere dalıp beni unuturlardı, onlar da hep böyleydiler diye düşünürdüm. Parkta bebeklerini dolaştıran dadılar vardı, sanki hep oradaydılar. Bisiklet süren, koşan gençler. Mezuniyetleri, düğünleri, ölümleri gördüm, inanılmaz sevinçler, hüzünler kaydoldu zihnime. Ben hep aynı yerdeydim. Sınıfta kaybolup saklanırdım, duymuyor, görmüyordum, sadece mevcuttum, beklemedeydim-zamanımı... Ha, bunu bildiğimi hatırlıyorum, mevsimimi beklediğimi. Her nasılsa "olması gerekenler" bende bulunmayı seçmediler - Hayat beni seçmedi. Büyümeyi beklerken unutulduğumu sandığımda ucundan köşesinden tutunup çıplak bir kayaya tırmanmakla geçti hayatımın bir sonraki mevsimi. Bir an, sahnelenmemiş bir oyunun bir türlü bitmek bilmez provaların seyircisi oluverdiğimi anladım. Bunu kabullendim hemen, hatta tat aldığımı bile söyleyebilirim. Bunca yaşamların arasından akıp gitmiş incecik bir duman oluveriğimi anladım. Bana göre, kendimi tüttüre tüttüre özgürlüğe kavuşturdum. Şimdi ben hangi mevsimdeyim, diye sorulsa, hala aynı yerde olduğumu söylerim, okul formamın içinde... Orada kalmayı istediğimden değil, o zaman Hayat'ımın mevsimini seçtiğimden. Aslında var ya, güzeldi bunu yapabilmek be, klişe bir cevap ile: bir daha olsa yine yapardım. Şöyle bir geriye baktığımda, ya da aynadaki bana bakıp düşünmeme bile gerek olmadan "Hadi oradan Hayat" demekten haz alıyorum. Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlatabilmeyi isterdim lakin bir şekilde anlaşılabilir sadece, anlatılamaz...
|
|
|