..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - feriha ceylan
feriha ceylan - dün de kalanlar
Site İçi Arama:


dünde kalanlar
  01.02.2009 00:06:35 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Mavi dünya...!

 

 

Mavi dünya bizim olsun

Bizim olsun tüm gelecek

göreceğimiz günlerimizi seçecek

Vakitlerim olsun isteyecek

Sus sus’da usta kader fark etmesin ikimizi
Hemen çevirmesin feleğin çemberinden yüreğimizi
Daha saklambaç oyunumuz bitmeden
Köşe başlarında koşup düşerken
Dolanmasın yollarımız kahpe kaderin ağlarına
Can pare gülen yüreğimiz

Sus sus gülen gözlerine bekle beni
Severek gösterelim mavi dünyaya büyüdüğümüzü

Üzülmesin kararmasın başımızda kızıl güneş
Rüzgarlar üşütmesin ince narin ellerimizi

Saklasın kuşluk vakitleri
Anne kucağı sıcaklığında sarsın
Uyuklarımızı bölmesin kan kavga dava
Biz çocuğuz davalarımızda kavgalarımızda
Çayır çömlekte miske mızıkçılığında olsun

Sus duymasın canavarların kulakları
Şen şakrak çocuksu kahkahamızı
Düşmesin saf düşlerimize ölümün gölgesi
Akşam üstü köşe başında pamuk şekerlerinle bekle
Gülerek büyüyelim sevginin gölgesinde


  01.02.2009 00:03:09 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

  01.02.2009 00:03:08 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

  14.10.2008 23:32:39 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

ŞİMDİ İHANET ZAMANI…!


Dolduk, zamanla doyduk.
Öyle bir doğduk ki,
Evrimde devr-i ihanet olduk.
Vurduk yırttık, kırdık dağıttık,
Aktık azdık, azgınlığımızda yaktık,
Yürekten çağlayan şelaleri.

Bağladık bağlandık,
Öyle bir olağandık ki,
Sorma gitsin; şimdi gibi.
Dillerimiz verdi, ellerimiz sevdi.
İhanetin bağımlısı, sonsuz eseri olduk.

En kötüsü de bu ya…
Ne yana dönsen,
Her nasıl düşünsen,
Arkadan koca bir zaman akar,
Hayıflanırsın farkına vardığında.

Evvel var zaman içinde,
Daha doğuştan başlar.
Ötesine takvimler yetmemiş belli ki.
Sonuçlar bağlanır hep, bir eklenti bulunur.
Esaslar volta atar, işte o zaman boşlukta.

Somutlar vardır öznede.
Öteki, yanındaki, diğeri gibi.
Söz meclisinde konu aranır.
Ne nasıl niçine indirgenemez.
Hayallerimizi suçlarız zamanla.
Boş yere didiştiğimiz egolara değil,
Yattığımız gaflet uykularına yükleriz suçu.
Demeyiz, bilmeyiz, bunu biz yaptık.
Oysa verilmiştir, “sebep sonuç ilişkisi”.


Laf cambazı sorsan hepimiz.
Mazeretimiz ömrümüzden çok.
Kabahatimizin özrümüzden büyüklüğü,
Sindirmiş, korkutmuş,
İçimizdeki dürüstlüğü.
Küçük zihniyetlerin beslediği,
Çorbacı kişiliklerle derdest olmuşuz.
Zaaflar ahvalinde boğmuşuz ruh dengemizi.
Niteliklerin kaybolduğu,
Niceliklerin sofra kurduğu,
Akşam üstlerinde bırakmışız insan olmayı.

Ufuktan doğan sabahın yönü değişir mi?
Unutmuşuz dönenceyi.
Doğaya ihanetle başlayan kervan yolunda,
Ataya anaya, vatana millete, geçmişe tarihe,
Yolda bıraktığımız eşe,
Ve bil cümle aleme dosta,
Savurmadık mı ihanetin baltasını?

Alışmış kudurmuştan beterliğimizle çıktığımız yolda,
Haberimiz var mı kimler kaldı?
Giymeye bile emin olmadığımız
Kefenin cebine, doldurmadık mı bencilliğimizi?
Şimdi ne kaldı elimizde,
Dünden, bu günden ve yarından artık?
Sonsuz zaman içinde.
Vuran vurana, talan talana,
Yakan yakana, yıkan yıkana,
Çalan çalana, çırpan çırpana,
Aşk olsun ihanet seni tutana.

Güç şimdi, en zalim olanda,
Makbul, en büyük hain olanda.
Şimdi ihanet zamanı boyuna göre,
Kim kime ne kadar hayın,
Sayın bulun bakalım?
En çok kim, kime, ne için,
İhanetine egonun hakim?
Şimdi ihanet zamanı.


  31.05.2008 16:12:57 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

GÖRDÜĞÜN MÜ VAR…!

 

Dersin ki yad ellere gitmem sevdiğim

Yabanın elinden döndüğün mü var

Sevdamıza nifak sokmam sevdiğim

Yüreğimin kanını yar gördüğün mü var

 

Gönlün gah burada gah ayrı yarda

Gelip te bir dala konduğun mu var

Dilin de yüreğinden hüsran arada

Ağıdan balı bilip yar seçtiğin mi var

 

Sende düşermisin bilmem kora da

Ney yardan ne serden geçtiğin mi var

Gezersin arı gibi bin bir renkli yabanda

Sevdalı ağrısını yar gördüğün mü var

 

Sabırsız gönlünü bilmem ne etmeli

Bacasız dumanı duyduğun mu var

Terki diyar edip cana sensiz gitmeli

Senden başka canı yar sorduğun mu var

 

Feriha neylesin sevmiş gönlü bir kere

Hatırına gelip te adını andığın mı var

Kırıp ta düşürdüğün sevdan idi yerlere

Uzatıp da elime elini yar aldığın mı var

ferihaceylan
 


  31.05.2008 16:08:00 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

KADIN..!


Aynı asırda geldik
Aynı candan üredik
Sen efendi biz köleydik
Hiç mi ruhun sızlamadı

Geldiğimiz yer aynı değimli
Gittiğimiz yer aynı
Öyle ise nedir bu cefa ki
Yüreğin mi beynin mi
Bilemedim neyin beni anlamadı
Tanımadı tanıyamadı
İftiranda kaç canım boğuldu

Kaç el var üzerimde
Durup da sayamadığım
Kaç dil kaç yürek
Daha kaç sıfat yüklenecek
Koşarken evimin ön sokağında
Kızgın keskin kör bir bıçak gibi
Hayatımı doğrayacak
Ömür dalım yeşermeden
Meyvelerim önüme düşmeden
Daha kaç yol yönümü çevirecek

Ben kendimden habersiz
Gözlerim dünya ya renksiz
Umutlarım körpe dikensiz
Bu dünya bana böyle düzensiz
Kaderim kimlerin elinde çaresiz
Daha kaç kez dizlerinden vurulacak
Kalkacak adımlayacak
Nasıl olacak benim canımı yakarken
Senin canın yanmayacak

Bir yanım çocuk oynar
Bir yanım kadın yar ağlar
Kaç dölüme umutsuzca ciğerciğim yanar
Çocuk ruhunu terk etmeden
Onca yüke nasıl koşar
Alın artık üstümden kamburumu
Ben kadınınım bir de adım var


  20.03.2008 14:34:36 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

BU GÜN DOĞUM GÜNÜMMÜŞ…!

Bu gün doğum günüm müş
Unutmuşum kederlerin sayfasında
Sararıp dökülmüş
Hazan vakti gelmeden kaybetmişim
Unutmuşum doğuşumu

Bu gün doğum günümmüş
Adı doğuşummuş
Yalandan dünyaya kovulmuşum
Bir sahip çıkanım olmamış
Arka durmamış zaman
Acılarım beni dağlarken

Bu gün doğum günümmüş
Usta hayatların arasında çırak kalmış çağlarım
Yaşamadan paslanmış dünyalarım
Bağırmışım çağırmışım
Dağıtmışımda kaç kereler doğal fırtınaları
Asıl hep sinsi rüzgarlarda savrulmuşum

Bu gün doğum günümmüş
Doğmuşum ya işte neyse
Bir gece vakti sabahı sel eylemişim güneşe
El vermiş yıldızlar toprağa güneşe
Tutunmuş yamacında yaşamın
Kıyılarında sürüklenirken acıların
Susmuşum
Susadıkça hayata
Suskunluğumu gelecek günlere bozmuşum
Duymamış bir yerlerim
Kapatmış gözlerini yüreğim
Saklanmışım
Gülen aynalara
Gülerek geçmiş bende zaman
Kısır zamanların çoğalan türleri olmuşum
Yutmuşum
Tek başına geldikçe büyüyen
Üstümde yürüyen
Koca bulutlar bırakmışım ardımda
Çokmuşum çoğalmamın faydasını
Yağarken görmüşüm
Dağıldıkça ferman ferman
Nerde ne zaman ağlamışım aklım almaz
Utanırım söylemeye
Şefkati tanımamış duymamışım
Kara tahtalar arasında
Demir ızgaralara sıkışmış saman çöpü görmüşüm
İşte o zaman düşmüşüm
Ben insan mışım
Yakmışım yıkılmışım
İsyanı göğe bağlamışım
Çağırmışım gidenleri
Sormuşum sorgulanmışım
Ama hiç adam olamamışım
Bu dünyayı hiç tanımamışım

Bugün doğum günümmüş
Ne dostlarım var bana hediyeler verecek
Ne de canlarım
Ağlar bir gece vakti yanlızlıktan acılarım
Zamansız doğuşuma sızlar
Umutsuz körpe dikenli yarınım
Ve ben artık bağırmıyorum
Şimdi uzaklarda
Bir mekanda başsız yatan mezarım
Çünkü ben yaşanmamış hayatları yazan
İsimsiz bir yazarım


  20.03.2008 14:30:10 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

BU GÜN DOĞUM GÜNÜMMÜŞ…!




Bu gün doğum günüm müş
Unutmuşum kederlerin sayfasında
Sararıp dökülmüş
Hazan vakti gelmeden kaybetmişim
Unutmuşum doğuşumu

Bu gün doğum günümmüş
Adı doğuşummuş
Yalandan dünyaya kovulmuşum
Bir sahip çıkanım olmamış
Arka durmamış zaman
Acılarım beni dağlarken

Bu gün doğum günümmüş
Usta hayatların arasında çırak kalmış çağlarım
Yaşamadan paslanmış dünyalarım
Bağırmışım çağırmışım
Dağıtmışımda kaç kereler doğal fırtınaları
Asıl hep sinsi rüzgarlarda savrulmuşum

Bu gün doğum günümmüş
Doğmuşum ya işte neyse
Bir gece vakti sabahı sel eylemişim güneşe
El vermiş yıldızlar toprağa güneşe
Tutunmuş yamacında yaşamın
Kıyılarında sürüklenirken acıların
Susmuşum
Susadıkça hayata
Suskunluğumu gelecek günlere bozmuşum
Duymamış bir yerlerim
Kapatmış gözlerini yüreğim
Saklanmışım
Gülen aynalara
Gülerek geçmiş bende zaman
Kısır zamanların çoğalan türleri olmuşum
Yutmuşum
Tek başına geldikçe büyüyen
Üstümde yürüyen
Koca bulutlar bırakmışım ardımda
Çokmuşum çoğalmamın faydasını
Yağarken görmüşüm
Dağıldıkça ferman ferman
Nerde ne zaman ağlamışım aklım almaz
Utanırım söylemeye
Şefkati tanımamış duymamışım
Kara tahtalar arasında
Demir ızgaralara sıkışmış saman çöpü görmüşüm
İşte o zaman düşmüşüm
Ben insan mışım
Yakmışım yıkılmışım
İsyanı göğe bağlamışım
Çağırmışım gidenleri
Sormuşum sorgulanmışım
Ama hiç adam olamamışım
Bu dünyayı hiç tanımamışım

Bugün doğum günümmüş
Ne dostlarım var bana hediyeler verecek
Ne de canlarım
Ağlar bir gece vakti yanlızlıktan acılarım
Zamansız doğuşuma sızlar
Umutsuz körpe dikenli yarınım
Ve ben artık bağırmıyorum
Şimdi uzaklarda
Bir mekanda başsız yatan mezarım
Çünkü ben yaşanmamış hayatları yazan
İsimsiz bir yazarım


  05.02.2008 00:30:59 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

KUTLANIR ELBET..!

 

Bir sen bir geçmiş okur

Son satırdaki hatıraları

Kalır akılda hep ihanetler

YazılıR elbet bu saatler

Kutlanır bu sözler

Bu gözler

Evet üstat

Bu kalem bu kağıt kutlanır

Böyle dizeler

Dize getirmeli elbet

Dizginsiz duraksız deli hoyratları

Bitsin ki artık

Cahil cühela karşılayışları

Bu ilim

Bilim çağı dediğimiz devirde

Cinsiyetler konuşmasın

Sussun artık kör karanlık

Kör beyinler geçmişin tarihinde yargılansın

Ve insan

İnsanlığından utanmadan

İnsan olmanın güzelliğinde yaşasın

Gözlerin ne günahı var ey kara gözüm

Cinsiyeti varmı söyle gözünün

Yüreğinin ne günahı var yangın yüreklim

Cinsiyeti varmı yüreğinin

Ya akan yaşın

 Kadından azmı dır söyle telaşın

Ya koşan ayakların

Ya sıkılan kurşunun varmı bir cinsiyeti

Doğan ve doğurandan öte

Senden başka kim takar

İklimi dönenceyi

Toprağı ayı

Güneşi senden başka kim bilir

Gökteki yıldızı

Hülyaya dalarken

Kim seyreder mehtabı

Sevdayı

Sevdaya çağrılan sedayı

Senden başka kim duyabilir söyle

Varmı ellerinin ötesi

Damarındaki kanın değimlidir ki iki hecesi

Tarihin en tozlu çirkin sayfası

Değimlidir ki ruhunu satanlar içindir

 


  05.02.2008 00:28:35 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

 

Ekmeğimsin...!

Öz emeğim
Suyun alın terim
Esmer tanem
Saçların altın başak
Yüreğin yüreğimde
Gücümün ifadesi adın
Soluğumun sesi
Canımın kanı katkısı
Soframın haklı davası
Gözümün ucundasın
Asırlardır eremediğim
Erteleyemediğimsin
Seni beklerken
Yine ellerim koynumda
Boyun büküp hep feleğe
Yolunu gözlediğim
Uğruna mahpuslar yediğim
Kavgalarda boğuluşumsun
Süslü vitrinlerden
Çürük tahta
Yırtık sofra üzerine döktüğüm
Ömrümün gülü
Bu günlerde
Öyle zor ki sana ulaşamam
Ya şimdi
Nerelerdesin
Hiç söylemezsin
Bir yanın hep sokak taifesi
Varlığımın yareni
Kış ayazımın sıcaklığı
Nimetim sebebim eserim
Güvenimsin bileğimde
Bahtsız gecelerimin direnci
Tek dileğim
Gece ve gündüz dualarımda
Yeminimsin
Namus harcım
Onurumun timsali
Kadirşinas dostum
Yağmurum rahmetim
Fukara yüreğimin tek beklentisi
Aşım ekmeğimsin
Sen namertliğe karşı direnen
Tek cömertliğimsin
Sen hak edene de
Etmeyene de tek gidensin
Çünkü sen ekmeğimsin
Var olma sebebimizsin

 

Feriha Ceylan


  08.01.2008 21:46:10 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

 O ZAMANLAR..!


Çokça severdim
Yaşamayı bir zamanlar
Çiçeği böceği
Tabiatın tüm kokularını alırdım
Renklerin ahengini
Duyardım
En derin mutluluk şarkılarını

Caka satardım doğaya
Ondan olmamış
Almamışçasına

Severdim gündüzü
Gündüzün güne gülüşünü
Gecenin günden ayrılışını seyrederdim
Beklerdim günün ilk başlangıcını
Tanın sabahı selamlayışını
Şavkın anlımda gezişini seyrederdim
Severdim mehtabı
Akşamın ilk ışıklarında
Geceyle yüreğimi buluşturan
Gizli tenhalar arardım
Sorardım her gece
Her akşam üstü özlerdim
Beklerdim hasretle
Gelirdi bir başka şeklinin marifetiyle

Yaşardım ya bir zamanlar
İşte o zamanlar
Yaşadığım dediğim zamanlar
Zamansız yaşanılanlar
Yıldızların süslediği
Gelincik tarlalarında hülyalarımla
Unuturdum yalnızlığı
Doyururdum umudumu
Üşümezdi yüreğim
Buz kesen sisli gün batımlarında
Ve hep yarını beklerdim
Karda ite kalkaydı donmamak
Moraran baş parmaklarımda
Sayardım günün dar saatlerini
Bana çalışırdı salisesiz zaman
Mekanlar hep benimdi
Benim di bedelsiz olan
Oysa ki peşin ödenmiş
Bedellerim varmış arta kalan
Nerden bilirdim ki anlamım yokmuş
Halimin anlamı yoksullukmuş
Açlık açıklık sıradan şeyler değilmiş
Bilinmeyen özlenmez istenmezmiş
Onunu içindir ki öğretilmemiş

Yaşadığım bir zamanlar
Çokça yaşadığım zamanlar
Dostlarım vardı
Gönlümü muhabbetle hoş eden
Bayırları süsleyen
Sıcaklığını yüreğime ısıtarak gönderen
Sıkı dostlarım
Onlar bile
Ya bir ağacın gövdesini
Ya da bir kayanın duldasını seçerken
Fark etmemiştim neydi olan
Olağandı sanki her şey
Öyle kurulmuş
Ve öylece gelmiş bir düzen
Sorguzca kabul etmiştim ya hayatı
Doğaldı tüm olanlar
Kanımca çok olağan

Bunlar dedim ya
İnsan olduğum zamanlar
Evet insandım bir zamanlar
Ve ben işte yaşardım
O zamanlar

Ne açlığımın sorgusu vardı
Ne de tenimin çıplaklığı
Canımın adı yoktu
Akan suyun aynasıydı yeryüzü
Görmeyendi gözümün özü
i ki kelimeydi dilimin sözü
Çünkü adı kader
Ne sorusuzluğunun adı
Nede yokluğumun farkı
Çünkü hepsinin adıydı
Tek olan kader
Ağaç duldasının bile
Hakkım olmadığını düşünürdüm
Sıcak bir çorbanın tanelerini
Nerden bilirdim
Şefkatin ısıtacağı bir yuva
Nerden bilirdim anne baba
Hak etmek lazımdı tüm bunları
Öyle ya

Yaşardım bir zamanlar
Çokça yaşadığım zamanlar
İnsandım işte o zamanlar


  08.01.2008 21:44:19 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

  06.01.2008 02:15:54 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

MÜBAREK OLSUN…!

 

Sevdan hayal imiş de sözlerin hep yalan

Gönül evim sensiz de olmuş bir talan

Canlı cenazeyim şimdi dalsız da kalan

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim

 

Gitmişsin yad ellere de olmuşsun hayal

Kazmışsın sevdamıza aşkından mezar

Sahipsiz toprakta halimi kimler de sorar

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim

 

Anadan bacıdan da gardaş tan dosttan

Hasret koydun beni sevdiğim yurttan

Bir haber gelmiyor gönülden hatırdan

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim

 

Gençliğim de bilemedim ulu çağını

Bir soysuza yoldurdum bahçe bağımı

Aldım kara haberini de söyle doğrumu

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim

 

Yanarım ağlarım of dağlar gayri faydasız

Bilirim duyduğum sözlerinde hepsi asılsız

Bu gönül sana nasıl yandı imansız suratsız

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim

 

Söyle yaralı ceylanım da söyle cananım

Yanıyor ciğerimde de kalmadı dermanım

Ölür giderimde sana gayri dönmez inadım

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim

 

Ferihayı da söyleten dillerin yar çürüsün

Bu sevdayı kötü eden de yansın yıkılsın

Evi talan olsun da aman boynu bükülsün

Ben öldüm bayramın mübarek olsun sevdiğim


  04.12.2007 08:20:55 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı." AŞKIN CEFASI…!


Ey sen nasıl susarsın
Böyle sürerken hükmünü
Lal etme cürüm dilini
Ver yeter yüreğime zehrini
Şimdi ölüm zamanı
Ve ben bekliyorum kadrimi

Neden deme
Sorma hangi mevsim diye
Bilmezsin haberin yok
Sende sensiz gün doğmuyor ki

Haydi sabır dağlarını yıktım
Durma gel artık
Ölüme gül ses ver
Sedalarda istiyorum seni
Bitti artık
Son sunuşum yüreğimi
Hayata değil haykırışım sana
Sende kalan sevdalarıma

Haber et yıldızlara
Uğramasın umut yoluma
Dileklerim yok isteme
Ettiğim yeminlerin günahındayım
Titriyorken kanım damarlarımda
Hesap edemediğin sorgularında canım
Sensizliğin adını koydum
Daha yeni dirimi giyiyor ölüm
Şimdi tadıyorum seni
Zulmünün bahçesindeyim gülüm

Veda ettim sana haberin yok
Gidiyorken uzun yalnızlığa
Ayak üstü konuşulmaz
İbretimin hepsi tamam artık
Durağındayım zamanın
Gelmelerini bekliyorum sonsuzluğun

Beni hiç anlamadın anlamazsın yar
Dinmez sancılarım var
Kapanmaz sızlayan yaralarım

Uğruna ne halleri kabul buyurmuşum
Şuursuzum
Duygunun adı yok biliyorum

Bir kere de beni dinle
Haydi vakitti bitti tamam bil
Kaç mevsim saydım gelecek diye
Karanlık gecelerimin karanlık yüzü

Seni tanıdığım gündür
Eleme düşmüşüm
Açmaz seninle
Bahçelerimin gonca gülleri
Dert üstüne boyun bükmüş
Lale sümbüllere küsmüşüm

Zehir zemberek dillerin
Aşkı muhabbeti unutmuşum
Kara bakar gözlerim yarına
Kömür yürekli
Cehennem yangını yüreğim
Yüreğinde yanıyor mahşere değin
Hapis ettiğin derim

Git diyorum
Ne seni görmek isterim
Nede acımasız kaderinde çizileyim

Nasıl geçti ellerinde
Onca ömrüm bilemedim
Kaç gömlek eskitti
Devşirdiğin adsız bedenim
Durgun pınar gibiyim kurudum
Aşk çöllerinde coşmak varken
Susamak oduna yanmak
Varken seninle yaşamak niye

Ateşinle korda har oldu
Cansız düştü yüreğim
Sıkışmışım tutsaklığımda
Aymaz gece utanır bazı zaman
Saklanır vicdan kara gölgelerinde
Bedenim uyuşmuş
Sormaz
Duymaz olur yüreğim
Sevdalı ya zuhur eder hasretin
Uyur gecelerim
Kara günlerine inat
Oysa doğmaz sabah
Olmaz tanda bir çizik aydınlık
Ve ben yağarım
Dayanamaz
Ağlar rüzgar sahipsizliğime
Sana karışı koyarım
Gücümde yeter amma
Durmam önünde
Duramam
Bilirim bu kalp bende değil

Vaki bulmuş kaderim
Seni sana anlatacak hayat yok
Kitap yok mısra yok şiir yok şair yok
Seni sana nasıl söyleyim

Satmışım aşkımı
Bir zamanlar gözlerimi
Az bir sevda uğruna
Pazarlamışım yüreğimi
Karanlık dünyalara
Onun içindir ki pazarlar kurarım
Aşkını satanlara


  23.10.2007 12:28:40 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

DELİ OLMA…!


Yağmur yağar ıslanırsın
Dertli dertli puslanırsın
Benim gibi hırslanırsın
Deli olma gönlüm deli

Kader değil yaşadığın
Bir oyundu harcandığın
Hayatın bak darma dağın
Deli olma gönlüm deli

Kim yazar ki böyle zalim
Asıl koynundaki hain
Bir fark etsen biter gamın
Deli olma gönlüm deli

Ne yaz yeter nede bahar
Can dediğin tende azar
Gün gelir dalında tozar
Deli olma gönlüm deli

Ferihayım derde doydum
Bir ömür da,ra durdum
Toprağı üstüme yumdum
Deli olma gönlüm deli


  22.08.2007 08:34:04 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."Beyaz gülüm..!

Beyazım gülüm
Yüreğimdesin hiç bilmeden
Esen ruhun aşk poyrazım
Can çekişmede bak yüreğim

Seni görmese de
İsmine yazılmışım
Yoluna savruluyor ömrüm
Gel demeyi beceremiyor dilim
Hayalin yetiyor gözlerime
Sancınsa göğsümün üstünde
Korkulara çaresiz diz çökmüşüm
Yalancı sevdalara düşme gülüm

Gece uyanır senin rengine
Aşk gelir yüreğime akarsın
Al gelir sevdan çeker
Akar kırmızı can düşer

Saklanır ellerim utanır gözlerim
Kıyamam oysa sen benimsin
Akmak isterim

Sensizlik isyan
Hoş gelsin zulüm
Korkularımda sen
Kaçarsın sezdirmeden
Ağlarım hallerime kıyamam
Gidişinde kaybolursun

Küfrederim gelmişime geçmişime
İsyanım kahreden yüreğime
Savrulursun fırtınalarımda
Yar demezsin
Açarsın başka sevdalara
Kokuna alışmışken
Solgun gül olursun
Avuçlarımdan düşen

Desem ki gel düşlerime
Rüyalarımda kalsan bir yerlerde
Benim olsan seni yaşasam
Gitme desem dilim lal
Halleri yok sevdamın
Hüsranım bu gece

Ateşim harım
Külünde yananım kal
Sahipsizim kimsesizim

Gece sevdam
Sabahlara düşman
Kovulmuşum ben
Yitirmiş bu koca şehir yüreğimi
Gözlerim sende kaldı
Avuçlarım yalnızlığında
Susma ne olur susma

Ağla
Ne olur yüreğim ağla
Ne olur Ağla
Sevdamızın acı hayatına
Dönmeyecek artık bana
Konuşma artık sus
Sus da ara
Ara sevdanın sorgularında
Seslen acıların ayazına
Çaresizliğinde savruluyor
Aşkın adı kimsesiz
Sor bükülen yaprağa
Beyaz gülüm nerelerdesin

Feriha Ceylan



  22.08.2007 08:32:39 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."Nar...!

Nar...!

Korkma nar bakışlım.
Daha çok var sabaha.
Saklanbaç oynuyor kader benimle.
Tutuşlarında bak hala

Yalandan oyun bozan olsam
Nasıl fırsatlaşır yoluma
Oğluma kızıma iyi bak
Yoluma ağır uğurla

Dönemeyeceğim yarınlar
Ömrüme yaklaştıkça
Sen daha sıkı sarıl yokluğuma

Kaldığım yerden değil
Taa baştan kurulmuştu meydan
Sendin geldiğim savaşları unutturan

Korkuya yaslanmış başım
Ağrılara uğramaz.
Sorgulardayım canım
İnkarda namus olmaz.

Gör bak hayat
Nasıl uslanıyor feleğim
Muhannette kaç bin yıllık deliyim
Eserime yaklaştıkça
Yanıyor derim

Beni sen yeni tanıdın
Bu ömrü yenice tattın
Bilirim kerh im
Anladığın dilim
İmansızlaştıkça beynim
Dövüşe ısınır tenim
Yürekse istenen
Yürek benim
Bilekse istenen
Bilek benim
Seni tutarken
Gövdendi gövdeme denk
Yıkamadığın felek. Le
Aklı yoran cenk
Eserin benim övünerek


  22.04.2007 18:13:57 dünde kalanlar 

KİMSESİZLİK..!


Kimsesizdi kimseliler
Onun için de
Sahipsizlik nedir
Öğretmişlerdi yaşatarak
Buruntularında acıları

Özünü tanımıyordu bile
Çarpan yüreğinde gizli yaraları
Nasırdan çatlak
Sızılıyordu,

İç çekti
Umutsuzca başlayan geceye
Yol da çok eskiydi canları
Ama yeni başlamıştı
Akşamın ilk adımları

Bu şehrin sokakları
Işıkları
Hep loş
Hep sarhoş bakardı göğe
Sıradan geceler geçiyordu sessizce
Önemsenecek ne vardı geride kalan

Boştu
Her şey manasız
Bu gün var olan yaşam
Yarın yok olan

Güldü…!
Kimsesizce
Sadesizlik bile değildi aklını yoran
Ama vardı
İçinde sıkılan
Boğulan
Yumruk yemiş gibi yüreğine oturan
Düşmüştü işte yola
Anlamsız gelen her şeye rağmen

“Bu gece” dedi
“Benden”
“Daha kararlı olmalı hayat “
“Sana dair bir şeyler olmalı”
Arınmak istediği sıkıntılarını silkeleyerek
Arkasına bakındı
Uzuncaydı yol
Sağa sola kıvrılan

Eğilip
Ayaklarını fark etmişti
ilk defa
Çıplak kapkara
Nasırlı ayaklarını
Öyle canlı
Ve öyle beklenmedik bakıyordu ki
“Taşırım; yürü” der gibi
“Cesaretin böylesi…!” dedi

Yüreğinde
İlk defa heyecan vardı
Evet
Bu gece ona
Farklılıklar getirecekti
Onu sürprizlere götürecekti
Gözleri takıldı
Yolun ortasındaki çukura
Kendini gördü
Güldü
“Sefil seni” dedi
Oysa içinden geçen
Kanını fışkırtıyordu yüreğine
İlk defa bakmıştı suretine
Bir damla aynasında seyrediyordu
Umursuyordu
Anladı yaşamayı
Buydu yıllardır aradığı
Ağaran gözlerinde görüyordu
Bal akan kahvelerini görüyordu
Beyhude değildi hayat
Ve seviyordu
Hiç tanımadığı vuslatı
Hasretliği onaydı
Bekliyordu
Doğmuşluğundan yılları vardı
Cümlelere alışık değildi dili

Erce bakındı
Daha geç kalmamalıydı
Hayata koşmaya
Tadarak adımlamalıydı

Yeni gün ağarmadan
Varmalıydı sabahlara

Erce bakındı etrafına
Kendinden olanlar bile anlamamıştı
Şaşkın günü kulaçlayarak
Olduğu yerden fırladı
Uçuyordu…!
Yaşamak ağrısı yüreğinde
Umudu tanımak için
Koşuyordu…!


  18.04.2007 13:49:18 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."Acı hayat...!

Ne acılar derdim gül bahçelerinde
Sevdamı unutur gelir sanmıştım
Ne efkarlar sardım dar sokaklarda
Uçurumlar olur alır sanmıştım

Bilmedin habersiz geçti ömürler
Sormadın nedendir bunca hasretler
Almaya gelince yalan gönüller
Kıymazsın canıma yeter sanmıştım

Feriha Ceylan



Ak...? kara dayı....!

Sende bir anadan doğdun,
Korukla suyu bir mi gördün,
Gül içinde diken oldun,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Yaş dal idin yele değdin,
Gah ağlayıp gahi güldün,
Atla tayı nasıl verdin?
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Hem haklıdır hem yasaklı,
Senin evde var mı paklı,
Baban da ananı yaktı.
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Harmanlandın güne değdin,
Akıl aldın yerin buldun,
Bu dünyayı sıra döndün,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Kuş yuvası oldu evin,
Nerde kaldı kör düvelin,
Ellerinde minderlerin,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Yetmiş yaşına dayandın,
Saçları kara boyadın,
Kara kalbi aklamadın,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Sen bu yolu hiç görmedin,
Bir kerede genç olmadın,
El dilinde naçar kaldın,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Dayı dedik başta tuttuk,
Bizde seni ehil ettik,
Zemheride un öğüttük,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Akıl sırrın elde olmaz,
Hep doğrusun eğri durmaz,
Kulda olan sana gelmez,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Adım dillerde yasaklı,
Hata seni hiç yıkmadı,
Arsız kuldu hiç bıkmadı,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Feriha der yeğen çıktı,
Kapına da yiyen çıktı,
Ocağın da diken çıktı,
Nankör köpek çıyan çıktı,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı!
Sütten kessen al elmayı!

Feriha Ceylan



Aman,a....!

Aman,a....!

Eğreltilerde şimdi kader
Terkini vermiş gün fakir
Eyvahlar sığınıyor

Törpüler bileğili kayıyor zaman
Amansıza kalmış boyunlar
Bağırıyor örtülerden
Mordan eflatuna yarınlar

Doruklarda yanan çam açlıkta
Su çömelmiş kol tutar
Yetiremez canını toprağa

Sağırlaşmış feryatlar
Islıklaşıyor çobanın kavalı
Yutkunarak yol
Kan ağlıyor zamana
Önlenen aman,a gayri vakit yok

Feriha Ceylan



Aman...!

Kara kışa kaldık aman,
Bu yıl hallerimiz yaman,
Şimdiden tepeler duman,
Gene kışa kaldık karam.

Bize durdu gülmek haram,
Ufuk bakar kanar yaram,
Teraziye gelmez daram,
Gene kışa kaldık karam.

Feriha der dosta gidin,
Soluğumla dert söyleyin,
Kimler yanımda bileyim,
Kara kışa kaldık karam.

Feriha Ceylan



An beyaz...!

An beyaz...!

Gecenin dibindeydi üslubunda yıldızlar
Asırlara nihayetini söylerken
Çizili kalmıştı mahşerde sonsuzlar
Yüreğim kuşansada ikrar siyahlar
Soluğuna uzanırken ay beyaz
Güneşin kucağında utanırken can beyaz

Dillerim dedi döküldü gökten
Tevekkül doğuştu sabahta an beyaz
Yağarken şahika dualarımda tan beyaz

Simdi saklıyor gün sırtını
Birazdan gelecek son beyaz
Örtme damarlarımda açacakken hülyalar
Kirlenmeden toprakta habbelerim daha
Terimden fışkırdı kardelenler kar beyaz

Feriha Ceylan



Annem...!

Annem.........................!

Avuçlarından can kuşun,
Yerlere düştü annem,
Yerlere düştü…

Gözlerinden kan pınarlar,
Çağlayıp aktı annem.
Çağlayıp aktı…

Yüreğinden kor acılar,
Fışkırıp taştı annem.
Fışkırıp taştı…

Uzaklardan seslenip de,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama.

Benim için ağlama,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama.

Bu gün göç yollarından,
Göçmen kuşların,
Leylekler değil,
Cruseler geliyor.
Bereketli topraklarından,
Altın başaklar değil,
Uranyumlu bombalar fışkırıyor.
Savaş baronları gazapta,
Irak’ı uçaklar bombalıyor.
Yanıyor toprak
İnsanlar çocuklar yanıyor,
Ve cana düşmeden daha,
Ne canlar katlediliyor Anne......

Uzaklardan seslenip de,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama.

Bebekler katledilirken,
Sen yavruna,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama!

Tüm annelerin anneler ünü kutlu olsun ve anneler ağlamasın

Feriha Ceylan



Ardıma....!

Ardıma koymadı bana ettiklerin
Olmadı diyemedim gönülsüzlüklerin
Toprağa taşa benzedi gördüklerim
Gönlümden çıkmıyor yar dediklerin

Destan istedi dilin varamaz elim
Kalemsiz kağıda sığmazdı dirim
Sensizlik vurdu ellere be gülüm
Mektuba konmuyor yar bakışların

Düşle gerçeği sensiz bir tutar oldum
Yoluna can dayanmaz İnan yoruldum
Dermansız dertlerinle yerlerde kaldım
Aklımdan gitmiyor yar o gidişlerin

Sarmaya vakit koymadı seni ömür
Sinende yatıyor bak iki gonca gül
Yarılandı acılarım yeter artık kömür
Yanıma düşmüyor da yar uçuşların

Feriha Ceylan



At''a..!

İnsan doğdum yaranamadım,
Bu zulme canım dayanamadım,
Günü geceyle karartmadım,
Ata bindim gidiyorum.

Kurtlar girmiş baş soframa,
Çakala da gün maskara,
İki duvar bir çatal da,
Ata bindim gidiyorum.

Eğer benim yele benim,
Doru taya binen benim,
Üzülmeyin tura benim,
Ata bindim gidiyorum.

Feriha Ceylan



Ben Anayım

Ben anayım
Ben sılayım
Saklı özündeyim erdemlerin
Siperlerin gözündeyim
Sözündeyim yaşlı anamın
Yaş dalındayım ham meyvenin
Kurt kemiren
Al elmanın yazındayım
Kesilen başındayım
Dağladığın kor demirde
kırılmaz çeliğim

Ben anayım
Yazı yaban tarla ekin
Yaslan dallarıma
Hırçın rüzgarlarımdan sakın
Aklın geçmesin başını yakın
Yabandır bağrım yel sanma
Hünkarımdan korkarım
Haramdır gülmek canıma
Sakın ağladığıma kanma
Dökülen doludur baharı müjdeler
Aklından zorun olsun
Yanmaya kıvılcım yeter
En darımda entariden biçerim kefeni
Toprağı can ederim canı da toprak
Bana ölmek yasak ben anayım

Ben anayım
Yakmayın gönlümü sakın
Acıtmayın
Kıymetini anlamaz yaban eller
Tutup yüreğini deler
Beni hatırlarsan eğer ben anayım

Feriha Ceylan



Bilmem...! /ferihaceylan

Küstüm sana gurbet düş oldun benden
Kavuştum artık cananda can ile gülünen
Artık özgür kaldın sen cansız bedenden
Gönül dostlarına da küsermiydi bilmem

Silme beni dedin hatırın dan gönlünden
Nasıl kopardın beni sen yaban ellerden
Ne sevdalar yazmışdık menekşe dilden
Ömür gurbet ele yarsız yeter mi bilmem

Muhabbetler dili anladım aşkın yoluymuş
Can cananın canda da yanan külüymüş
Ömür kader de bir cilveye sevda özüymüş
Sitem etmede gayri bana yabancı dilden

Feriha Ceylan



Bir Bayram Daha....? Annem..!

Annem;
Bu bayramda bensiz geçti.
Asılı kaldı kapılardan,
Fındıklı çikolatam.

Hani......,
Ayrılık olmayacaktı tasan?
Keşke yeminlerin,bağlı kalsa,
Ben bilmesem.
Ve sen özlemesen….
Yaşamamış olsam seni;
Hamurdan ak ellerin,
Aklıma gelmese.

Ela gözlerin yollarımda,
Boncuk boncuk kopmasa.
İçimde çaresizlikler,
İsyan edemesem.

Bekleme gelemem!
Bir bayram daha geçerken,

Hani...
Elinde ilk diktiğin,
Çaputtan yamalı bebeğim,
Masada beklettiğin,
Hamsiliydi hiç unutmam,
İçli köfte yemeğim.
Yüklüğe sakladığın,
Gizli kesende hissem,
Büyüdüm de yerini hala bilmem.

Hani...
Diktiğim turuncun,
Kopardığın çiçekleri,
Gelir gözlerimin önüne.
Doldurduğun kolonya şişesinde,
Karyolamın baş ucunda,
Dayanamaz uyanırdım kokusuna.
Sevdiğim uykulardan,
Çalardın beni kandırışçılığınla.
Hala var avuçlarımda,
Saklıyorum ağlamalarıma.

Hani...,
Gondol da sayardım,
Fasulyeden şekerlerimi,
At artık hepsini denize,
Kolonyamı şekerlerimi çocuklara ver.

Unut gelmemi!
Bayramlık seçme.
Belki nasip olur giymelerim,

Gözlerimde yaşanmamışlarım,
Yanı başımda cellatlarım,
Uzun fermanım,
Derin yaralarım,
Dipsizlikler korkutmuyor.
Islık çalıyorum gençliğime…

Seni düşlüyorum anne!
Okşuyor nasırlı ellerin.
Yel değer gibi,
Biliyorum vakit tamam,
Ve ben üşümüyorum…

İlk defa annem, can benim!
Kimseler alamaz.
Nefesinde can olur gelirim.

Duyarım kokusunu,
Mavilerden kolonyanın,
Denizler fısıldaşır,
Şeker çocuklarını anlatırlar.

Yakarım keyifle,
Bana aldığın son Samsunu.
Duman olur pencerenden,
Tutarken demirleri …


Sana kaybetmişliğimle hiç,
Kazandıklarımla dik,
Gelirim özgürce!
Öperim usulca şimdi ellerini,
Ben geldim,
Bayramın kutlu olsun anne!

Feriha Ceylan



Bir beyaz gül...!

Bir beyaz gül...!

Gecelere isyan sevdam yanar
Tutamam uzanırım kaybolursun
Gidemem hayat akar gözlerinde
Sensiz günlerin matemindeyim

Bir beyaz gül bir de sensin gülüm
Yüreğimde ağrın lal sevdan dilim
Sensiz yürek alevdir kor gülüm
Gelmediğin gün inan cana ölüm

Ömrümüz tutsak olmuş bak önümde
Çare sensin inan çaresizlikte
Acı hayat pençesinde üzdüğün de
Yazgımız yarım kaldı yine gözümde

Bir beyaz gül kanıyor gülüm
Har ateşlerde yanıyor gönlüm
Aşkına sahip çıkamayan körüm
Sen yoksan ben yokum ölüyüm be gülüm

Bir beyaz gül birde zulüm
Ellerim sensiz bomboş gülüm
Yüreğim isyan yeter bu zulüm
Ağlıyor aşkımıza bak beyaz gülüm

Feriha Ceylan



Birde ben ölürüm…!

Birde ben ölürüm…!
Acı haber…!

Ölürsem ben ağlamayın
Kusur sizdedir sanmayın
Zulme ömür esir düşmüş
Sakın üstüme varmayın

Buda geldi kara bahtım
Karadan ağrılı tahtım
Neler oldu anlatmadım
Bu tarihtir sizler yazın

Eksiğimiz var sanmayın
Zalimlere zulüm etmeyin
Kalp kırmayın baş almayın
İnsansınız kin gütmeyin

Kara haberim gelince
Dizde derman çözülünce
Kara deve hor çökünce
Sakın binipte gitmeyin

Alın emanetimi elden
Götürün geldiğim yerden
Kavuşturun ayan dilden
Gittim deyip te bitmeyin

Ağlamayın bacılarım
Kahretmesin acılarım
Ciğer parem gardaşlarım
Sizi terk ettim sanmayın

Verin cismimi seyhana
Hasret bitsin çığlığında
Yıkasın canan koynunda
Güldürsün o gün bağrında

Adıma nifak sokmayın
Atlas ipeğe sarmayın
Torosların bağrına da
Salsız dalsız safça koyun

Doyun kara topraklar doyun
Kara kız da öldü deyin
Haberimi tez gönderin
Güle nergize kına verin

Toprak sarsın kederimi
Sızlatmasın ciğerimi
Koydum gittim bak sizleri
Yetim diye hor bakmasın

Aralan dağlarım gayri
Önümüzden engel kalktı
Yalan dünya nendi tatlı
Şimdi sana gelen bilsin

Yüzün gülsün ey fırsatçı
Sana kalmaz dünya tahtı
kaderinde ölüm şartı
Sonun belli pusmayasın

Yazdın çizdin alameti
Saklamadın hiyaneti
Niyet ettin kıyametti
İnsanlığın sonu geldi

Ağlayın nifaklar ağlayın
Yaranıza tuzlar basın
Burada daha hesap yoktur
Arkadan gelene bakın

Sarıl çokurova sarıl
Hasretin koynunda ağır
Geldi geçti üç beş kahır
Özlem bitti sanmayın

Feriha da cana gider
Can içinden güller seçer
Ömür hiçti kime kader
Yalan dünya hiç bakmayın

Feriha Ceylan



Boş yere...!

Boş yere...!

Bilemedim bahar ile yazını
Dinlemedim oynatırken sazını
Akşamınan hoyrat verdi sözünü
Yeminlere düşme yarim boş yere

Kalkmıyor çivilenmiş kanadım
Akıl koymaz ömür kara ayazım
Uykularda saklı kaldı feryadım
Tamah can,a düşme yarim boş yere

Feriha Ceylan



Bu gün...!

Bu gün

Bu gün;
Tehlikeleşti yarınlarım,
Yıkanmış çamurla arım.
Tıkalı umutlar,çalılara dolaşık.
Ömür uğrunlaşan,kireçli yolum,
Kemikleşen çarkıfelek.

Bu gün;
Erdirmiş,sona mukavelemi.
Puntlu çiviler,getirdi
Yüzüme çevremi.
Sekmelerde günüm…

Bu gün;
Kalın darlıklara sığdıramamış,
Ortalamış felek,Tam doksandan,
Pervane sineği her yanım.

Bu gün;
Karadan akı aralıyor,
Ökçesi tahtadan giyinmiş ay.
Gelin endamında salınıyor,
Nispeti bu güne.

Bu gün;
İntikamını alıyor,
Kaynar suda et kokusu,
Ciğerlerim daralıyor.
Aralamaz göğünde,
Feryadın pencerelerini,
Yasaklı oldun mu bu gün?

Bu gün;
Yerden beşik kurmuş üstüme,
Yarılıyor tenimde.
Sallandıkça zaman,
Tehlikelere an çalıyor,Bu gün…

Feriha Ceylan



Can Fes....!

Can....Fes
Canfes!
Candan bir kafes.
Yüreği tez kanı yağız,
Aklı bodur can kuş…

Kara buğdaylar çalmış da rengini,
Ederin kimlerde bilinmemiş.
İşlemişler döşeğine diyemediklerini de,
Şişirmişsin kursağında dertlerini,
Kimsecikler duymamış…

Oğula kıza kesmişsin de,
Haberin olmamış.
Ayazı buzu dinlememiş,
Safçalanmış günlerin.
Yüreğin çırpınırken uçup gitmiş düşlerin.

Can fes!
On kulaca bir nefes.
Sığdıramamışlar da hayallerini derince tasa,
Seni koymuşlar karadan yapılı şalvara.
Geri dön ardına bir baksana,
Sinmediğin feleğin ürküyor bakarken sana.
Öğünüyor kem almadığın iliğin,
Sömürülere direniyor…

Canfes!
Can kafeslerde bin ses.
Akça yüreğin eledikçe kederi,
Yeriniyor uğrunda yıkamayan kaderin.
Dökülüyor ciğerinden kara höllüklerin,
Şimdi söylesinler; kimleri yıkar ederin.

Feriha Ceylan



Can...!

Can........!

Haktan aldım ben bu canı,
Sana niye vereyim ki.
Has bahçede sardım gülü,
Sana niye dereyim ki.

Etmem minnet dergahına,
Bükmem boyun serdarına,
Ben üryanım adabımda,
Sana niye köleyim ki.

İnsan isem saklı gitmem,
Sen isteme tövbe etmem,
Doğudan batıyı seçmem,
Sana niye döneyim ki.

Feriham der işin özü,
Hep söyledim başta sözü,
Kulun kulda arsız yüzü,
Sana niye yunayım ki

Feriha Ceylan



Dağlar,A...!

Uzakta
Dağların tepesinde
Yamaçların başında
Kayaların çatında
Esarete boy veren
Kardelenler olsaydım

Sırdaşın
Toprağın kalsaydım
Kayalar dostum
Sardıkça sıktıkça
Kendimi bulsaydım

Eğilip uzaktan
Baksam engine
Bir beni
Bir seni bulsam
İçimde
Yeşeren taze filizi
Rüzgar kavurmadan
Tohuma saçsam

Umarsız dostuma
Dimdik haykırsam
Vursam ufuğa
Sırtlasam uzak dağları
Sevgiye
Rüzgara selam eylesem
Bölsem umudumu

Yosunlu kayalıklardan
Açan ebrulardan tutsam
Kendime yarını
Bu günden mahpus eylesem

Feriha Ceylan



Dağlı..! /ferihaceylan

Dağlıyam ben utandırma
Gönlümü de bulandırma
kusur kıza çıkmış adım
Akıl deli huylandırma

Unutturup da yüzümü
Açtırmadan daha gözümü
Çok ca deyip de sözünü
Hemende tüketme özümü

Çaldırmadın ya sazımı
Çözdürmeden de yazımı
Erden ere laf söyleyip
Açtırtma lal da ağızımı

Ahaliyi huylandırma
Üstüme de çullandırma
Yolum ırak dolandırma
Ömüre sarpa yol aldırma

Adım deli gönlüm eğri
Yarım kaçar yönü kemli
Yardan acı sözler edip
Gönlümü de bulandırma

Bu senede yıl döndü
Bahara canlar yürüdü
Allı gelin gül olup da
Bülbüle sevda verdi

Dağlarımda var menevişe
Gönlüme girdi neşe
Size diyom kız laleler
Yaylaya göçmüş Ayşe

Güz bitmeden yaz geldi
Gönlüme ayaz geldi
Akıl bende gideli
Yarime niyaz geldi

Feriha der artık söz bitti
Yoruldu yürek te gitti
Bu devran değişeli canan
İnsanlık elden gitti

Feriha Ceylan



Dipsiz...!

DİPSİZ

Gecelere doğdun
Daha yaşın kum aklın safari
Kırlarda takılı ömrün
Kıllı keçelere takılmış ya yüreğin
Sen şimdi nerdesin
Sarı paçalı kekliğim

Gül çarıklı ayakların
Sıcağında emer duymaz karları
Kurutur var ömrün deryayı
Ekili harmanım tuzum ayranım
Hakiki saltanatım

Kertikli hasatlara kalamadım
Örselenmiş aşklara
Bilirim yasaklı bahtın
Nefesin gölgelenmiş yumru
Hörgücün sırtımda bellenmiş
Cırmıkların benlenmiş kaderin tımarında

Düşer alaz yanağından
Terlik giymiş apartmanlar
Balkonları aynalı
Üfürüyor ölüm koynunda

Kar nefesin yutkunmadan
Körle sıra boyunda gelmiş esaretin
Gül yüzünü okşuyorken yel
Gel der ver bir ömrü düne gel

Tanımak isterken mehiri
Soruyor güle ömrüne el veriyor
Ölüm diyor zamana sığmıyor
Tünemiş kadrim gülüme ömür
Dağ taş sana haykırıyor

Feriha Ceylan



Doğmuşum

Doğmuşum,
Kara yerlere dar pencerelere.
Açılmamış demir kapılar,
Asma kilitli.
Saklamışlar bedenimi,
Çalmışlar kaderimi.
Adım namus soy adım yok!
Künyeme sıfatsız yazmışlar.
Sormamışlar,
Ne sevdalara cismim kazılı,
Ne de bahtlar dizilmiş uğruma.
Takmamışlar,
Gelmek ister miyim kıt ömürlere.

Vebal olmuşlar bedel koymuşlar,
Beş arşın patiskaya satmışlar bedenimi!

İki kapı arasında ömrüm,
İki kapı arasında dar bir geçitte,
Ölüm kaderim zülüm anamdır.
Nenemdi benden öncekiler,
Onlar da kolay mı boyun eğmişler?
Kaç ömür çürütmüşler köprüsüz.

Esareti bilerek sinerek yaşayan;
Tek cins, tek varlık,
Çocuklar doğurtulan,
Asla kendinin olmayan,
Tek Havva canlı kadın.
Varlığımla var etmişim,
Ben doğmuşum ben doğurmuşum,
Ve ben adsız olmuşum!

Feriha Ceylan



Doğu..!

Korkular yasta bugün
Gecenin ayazına
Nem erken düşmüş
Kara çarşafları tez giyinmiş ölüm

Bu gün.
Doğunun doğduğu gün
Firar etmiş.feleğe kederler
Mevsimler günlerle
Sevdaya düşmüş.
Yıllar erken terhisi yaşıyor

Bugün
Kuş yuvalanmış
Mor alalı gözlerimde
Muştuları var özgürlüğe
Ölümü mühebbete çağırıyor
Sağlam yapılı zaman
Aman. diyor
Felek aman
Öfkemi kırma aman

Feriha Ceylan



Döndü......!

Yetişti harmanım hasatım döndü
Erişti baharda yaza büründü
Güller otağ kurdu bülbülüm güldü
Döndü bu sene dost devranım döndü

Bayram geldi yeşillerde giyildi
Gayri bu ellerde allar göründü
Dağlar gelin oldu yaza yüründü
Döndü bu sene dost devranım döndü

Feriha da ahit verdi yazlara
Candan selam olsun eski dostlara
Çayır çimen yürüsün de taşlara
Döndü bu sene dost devranım döndü

Feriha Ceylan



Dönüşsüz ayrılık....!

Dönüşsüz ayrılık....!

Felek nazar mı eyledin bahtıma
Kanat açıp uçamadım tahtıma
Engerekler otağ kurmuş yurduma
Gücümü yetirip baş edemedim

Canı Pazar eyledim ömür yolunda
Kaderi yönüme döndüremedim
Gaflete düşürdün gönül bağımı
Ayımı günümü hiç bilemedim

Güldüremez oldum ayla güneşi
Nilgüne sabahatı sevdiremedim
Kahrımla çiğnedim derya sineni
Cana Pazar kurulu fark edemedim

Sensizlik var diye hep inat ettim
Kendimi canımda kaybedip yittim
Gelirsin diye her gece dualar ettim
Hicranı göğsümden bak sökemedim

Feriha Ceylan



Dua...............!

Dua gibi dilimde,
İntizarım hiç düşmeyen.
Sebebim sen değil miydin?
Beni sende hiç eden.

Dağlar gibi önümde,
Beisimsin tükenmeyen.
Edebim sen değil miydin?
Utanmayı hiç bilmeyen.

Özlemlerim var dilimde,
Parelersin hiç bitmeyen.
Koşturan sen değil miydin?
Seni bana göstermeden.

Feriha Ceylan



Dur Ellerden......!

DUR ELLERDEN

Deli gönül abdal olmuş,
Gayri gider dur ellerden.
Tatlı dile nem düşürmüş,
Saklı tutar gönüllerden.

Aklı hayallere dalmış,
Yarenlere haber salmış,
Yar diline sitem katmış,
Tel düşürmüş gönüllerden.

El uzatmaz ağzın açmaz,
Gayri bir tas suyun içmez,
Yol edip bağrından geçmez,
Sır düşürmüş gönüllerden.

Dayanmadı kul yüzüne,
Onulmaza düştü keşke,
Haklı kanmış el sözüne,
Yar düşürmüş gönüllerden.

Sevda derken günah çekmez,
Ah çekip ardına bakmaz,
İstesen de kavil vermez,
Koy geçirmiş gönüllerden.

Adın musallada kalmış,
Ahretlikten sual çalmış,
Yalanı gerçeğe sarmış,
Sal geçirmiş gönüllerden.

Al perçemi almayaydın,
Gül yüzüne dolayaydın,
Sonra dosttan olmayaydın,
Sel düşürmüş gönüllerden.

Perde inmiş can özüne,
Diken batmış sır gözüne,
Gayri doyman sohbetine,
Dar düşürmüş gönüllerden.

Arda pazar olur sanmış,
Nefsinin hükmüne kanmış,
Namusu paraya saymış,
Kar geçirmiş gönüllerden.




Feriha Ceylan



Ela gözlüm......!

Ela gözlüm..........!

Ela gözlüm bu ellerden,
Ben giderim sen ağlama.
Koydum diye kara gözü,
Kahırlanıp sen ağlama.

Akıl aldık eğlenmedik,
Sürgün olduk sevilmedik.
Bu cihana boşa geldik,
Ben giderim sen ağlama.

İki canda birdir özüm,
Pınar oldu coştu gözüm,
Yaradan’a esas sözüm,
Ben giderim sen ağlama.

Kavil koyduk bilinmedi,
Kefen giydik görülmedi,
Toprakta can dirilmedi,
Ben giderim sen ağlama.

Ela gözde durmaz sancı,
Heveslenir gülden inci,
Feriha’yı yıkınca dürzü,
Ben giderim sen ağlama.

Feriha Ceylan



Feleğe..!

Feleğe..!

Eledin kumları döktün de taşları,
Geçtin gök kubbeyi buldun da arşları,
Yüzüne çizdiğim de o hilal kaşları,
Kir sayıp indirdin de yerlere sevdiğim

Kibirlendin sevdiğim de döktüğüm dile,
Eğlendi gönlün yazdığım her mevsimle,
Hazana dönünce tutuğun dal sevdiğin gece,
Hal sayıp içini döktürdün de ellere sevdiğim

Feriha Ceylan



Gibi.....!

Gibi.....!

Esiversem dudağından
Ilık esen ölüm gibi
Kaçıversem kucağından
Dağılan bir bulut gibi

Rüzgar olsam ıslık çalsam
Baharda bir nisan gibi
Uzakta bir insan olsam
Teninde bir can gibi

Esmer olsam tarlalarda
Güneş vurmuş başak gibi
Bu devrana bent olsam
Akıp giden cihan gibi

Feriha Ceylan



Gibi..........!

Gibi............!

Ilgıt eser güne seher yelleri,
Aşka düşmüş güzel titriyor teni,
Gönül sofrasında yiyor kederi,
Yanar dilleri var yanardağ gibi.

Garip yüreğinde sevda ederi,
Yetim gitmiş bilir tüttüğü yeri,
Dürümlemiş acıyı cılız bileği,
Yanar dilleri var yanardağ gibi.

Feriha Ceylan



Gurbet eller…!

Gurbet hırkasını da giydim sırtıma
Uğradım feleğin bitmeyen kahrına
Dönerim kederin durmaz çarkında
Acılar böğrümde bal olmuş benim

Gurbet elde ben de söyledim aslımı
Yıkamadın dedi de kibir ile kahrını
Geçer de sandım bir gül ile bahtımı
Acılar dilimde de lal olmuş benim

Feriha der ne söylersin ah hep acı acı
Gönlüne gelmezmi canının tadı ilacı
Gurbet ellere yazılmış yazgın da bacı
Sıla da da ocağım dağ olmuş benim

Feriha Ceylan



Gurbet....!

Gurbet.....!

Bir gün diyar ederim gurbet seni,
Öğretemedin bana dost ile eli,
Söküle söküle gittiğin yeri,
Anlat bana bir hasbihal edelim.

Zorda kalmış o yar hasret ile bilirim,
Çağırırsa kanda olsam gelirim,
Bir canım var yol üstünde veririm,
Anlat bana bir hasbihal edelim.

Feriha Ceylan



Gün yükü...!

Gün yükü...!

Gecenin ayazından sıyrıldı güne
Şafağın göğsünden doğarken yine
Ağlayan yürekten gülen bir yüze
Ufuğa doğru koşar gün yükü

Şafaktan doğarken allarda telin
Güllerin koynunda damatla gelin
Yorganı bulutlar döşeği toprak
Çiğ olup tohuma düştü gün yükü

Doğarken seherde geceyi bölen
Umuda sevgiye neşeyle dönen
Doğan bir çığlık ta yarına gülen
Özlenen hasreti yıkar gün yükü

Feriha Ceylan



Haber....!

Haber.....?

Dosttan acı haber var,
Gül dalında keder var,
Bülbül küsmüş nicedir,
Feryadında sitem var.

Ağlatmak mı niyetin,
Anlatmak mı sitemin,
Zehirli bir ok gibi,
Çöreklenmiş kederin.

Sözde değil dilde var,
Bülbülde var gülde var,
Yalan dünya gam yükün,
Sana gelen kulda var.

Feriha Ceylan



İstanbul'da Cümbüşe

İstanbul'da Cümbüşe

Gülüyor İstanbul;
Eteklerinde ziller.
Rakkaseleri seyrediyor Boğaziçi,
Haliç’in gölgesinde uzanmış Emirgan.
Kuş tüyü yorganlara sarılı,
Beşiktaş’tan ulaşıyor,
Hasretler'le Üsküdar’ a.

Usanmadan;
Yılgınlaşmadan asırlara,
Seyredişlerinde Rumeli,
Gülüyorken Beyler beyi.

Salacakta daha gün erken,
Paylaşıyor Süleymaniye.
Sırlarını dökerken,
Kuş misali Üsküdar’a göz süzerken.

Ağırlıyor girintilerinde,
Kartalın geniş kanatlarında,
Özgür muhabbetleri.
Efkarı tutuyor dalgalarında,
Beykoz’dan Tarabya ‘ya.

Gün kollarında uzanınca,
Bebek’ ten gülüyorken Moda,
Ellerinde büyütmüştü,
Kucağında Çamlıca.

Bir motorun sesinde,
Koşarken Kız kulesi’ne,
Sandaldan iner Eminönü.
Beyazıt’tan Beşiktaş’a,
Bir bebeği okşar gibi,
Seviniyor coşkunluğa,
Kucağında asırlık aşklarla,
Seyredişlerine dalıyor,
Üsküdar’ım aşkla.

Feriha Ceylan



Kara Gözlüm

Kara Gözlüm.........!

Kara gözlerine kurban olayım,
Bir bakışın yeter öldürme beni.
Kaş altında ebruları salayım.
Ferman çıkartıp ta sürdürme beni.

İste bu canımı sana vereyim,
Çevirip hilalin döndürme beni,
Kirpiğinde yuvalanıp kalayım,
Ok olup sinemden vurdurma beni.

Kemerlenip ince belin sarayım,
Maden sayıp demirciye dövdürme beni,
Gönül sarayında hırsız kalayım,
Ellere duyurup kovdurma beni.

Zülfüne sarınan çevreler olsam,
Kızgın pınarlarda soldurma beni.
Kızıl güllerin başından tutsam,
Kuzgun diye dikenlerde boğdurma beni.

Yellerden düşüp sinene aksam,
Zulmüne kabulüm bin kere yaksan,
Mecnun olup uğruna aklımı bozsam,
Kul deyip çöllere saldırma beni.

Külümden savrulsam gözüne kaçsam,
İki damla yaş olup döktürme beni.
Kar olup yağsam dağlarda kalsam,
Sel olup bağrından aktırma beni.

Feriha Ceylan



Kırmızıydı Doğuruyordu Toprak...!

TOPRAK...!

Zulüm tarlalarında
İki ömür çürüttü kederler,
Bağrına taş basa basa.

Kahırlar sıralıydı
Efsanelerinde dillerin,
Ölüm kokuyordu toprak.

Gün kırmızıydı,
Yön kırmızı,
Kan kırmızıydı şafak.
Sonsuzluğa haykırıyordu
Çığlığı atlası yırtarak.

Kırmızı silüetler dolaşıyordu,
Kırmızıydı hortlak.
Sonbahardı, hazandı çöken,
Rüzgardan yanmıştı,
Islak, kırmızı yaprak.
Ağlamakla örtülüydü,
Kefenlenmişti toprak.

Tutunup kalkmak yoktu.
Çıkmazlarda dizili
Tanelenmiş inciler.

Daha aralanmadan
Nasırlanmıştı acılar.
Zil çalan kör gafillerdi,
Cüretleri zamana mahsup.
Yetinmez kuklacılardı,
Kan kırmızı öz alan.

Sevinmek yasak,
Gülmek,
Kırmızı gülleri koklamak.
Tarifsiz acılardı saran umudu.

Kapkara gökyüzünde,
Kan kırmızıydı bulutlar.
Az kalsın yıldırıma dönüşecekti,
Yağmur sanacaktı toprak.
Pıhtılaşmıştı zaman,
Akmıyordu ağacın damarlarında.

Yürekler donuk,
Narın çığlığında azrail,
Son çağırışlarını haykırıyordu.
Ölüm dökülüyordu meşelerden,
Kalmamıştı örtünecek yaprak,
Rahatlıyordu artık,
Sonsuzluğa açılan toprak.

Feriha Ceylan



Ne ayşe...?

Ne ayşe...?

Ne Ayşe kadın dır adı
Nede Fatma bacıydı lakabı
İsmi yoktu arsızın

Kafasını Kırmıştı ya zulmün
Umurunda değildi bahtının adı
Yad ediyordu artık
Geçmişteki feryadı

Onun için Ne farkı vardı
Ha suların başı
Ha göllerde doğan güneşin aşkı
Dolmuş olsada fukaramın göz yaşı
Alışkanlıklarda bırakmıştı garibim
Yürek cızırtısını

Islak balçıklarda yoğrulmak
Hoştu gayri ona
Ne ayşe kadın
Nede fatma bacı
Duyulmuyordu sağır ruhunda
Avazı kısık kısık gülüyor baksana

kafası atanda
Tır lak dünya
Kimin umurunda
Tumanı ters giydirir artık adama

Kovma komşum
Daha işin başında
Ne desturlar çektirecek
O yaman aklına daha
Yuh deme yakındır
Kızıla boyamak Karacalaşmış anlını da
Ne Ayşe kadın var
Nede Gayri fatma bacın
Onun kaybolan ruhunda gayri baksana

Feriha Ceylan



Neneme...!

Neneme...!

Toprak çökmüş dam bozulmuş,
Bizim eller viran dolmuş,
Obamıza yılan dalmış,
Neneme sor, güz mü geldi?

Yollarımız çalı çırpı,
Evimize kıtlık girdi,
Köz içimde ciğer deldi,
Neneme sor,güz mü geldi?

Feriha Ceylan



Oğlum...!

Oğlum..!

Bana yalan oldu eski o çağlarım
Hani arkamdan ağlardın yavrum
Gurbet kuşu oldu bak bu kucağım
Gurbetin acısı durmuyor yavrum

Aklımda bir sancı vuruyor oğlum
Ciğerimden acın gitmiyor oğlum
Bak ömür sensiz geçmiyor oğlum
Yalansız bu dünya olmuyor oğlum

Günü yıkar geceleri seyrederdik
Sabahın ufkunda ekmeğe giderdik
Yetinecek ne de çok ümit ederdik
Sensiz ümitlerim doğmuyor oğlum

Bu Yürek sızıntıya doymuyor yavrum
Bak Ömür kederlere uymuyor oğlum
Sensiz baharlarım da gelmiyor oğlum
Dar cihana bedenim sığmıyor oğlum

Feriha Ceylan



Ölüm......?

ÖLÜM

Hep……
Animidir çırpınışların ölüm
Sonlara yok mudur çıkışların
Apansızlıklar mı kaderin ölüm

Hep……
kahpe pusular mı yoldaşın ölüm
Kara diken ellerin
Sonralar….
Yok mu kitabında ölüm

Hep…..
Gecelere mi doğarsın ölüm
Bahara eren sabahların yok mudur
Güller içinde bülbülü
Dinlemez mi ğüleklerin
Çıraların can alevi sızmaz mı
Karanlıklarda mı alemin ölüm

Hep…
Viraneliklerde mi gezersin ölüm
Yeşil sarayların ortasından hiç geçmedin mi
Duldasında oturmadın mı çınarların
Yavukluna beyitler dizen
Dillerin olmadı mı
Üzmelerde mi defterin ölüm

Hep…….
Senden ötesi yokmu dersin ölüm
Muradı bulan ersin istemezsin
Kimle kindesin
Bilirde bilemezcisin
Deryalara ermeden
Geçer mi güzlerden elin
Mavileri zifirilere
Neden sen koyarsın ölüm

Hep….
Sevmelerden kovarsın yürekleri ölüm
Elinde candan kürekleri
Kan fışkıran
Kesik başlı bilekleri
Nasıl bükersin ölüm
Höykünerek
Sökük bedenleri
Dikersin toprağa ölüm

Hep düşükler sana ölüm
Yakarmalar alışmışlar
Dar yakana
İflah olmaz keremlerde
Yazıklanmış alışkanlıklar
Çoğalmış zaferlerin
Kör yüreğin eğilirde bir gün
Ölümü bilirmisin ölüm

Hep….
Sevmelerde olduğunda dün
Yakınırda ararsın
Hor bakışlarda yanarsın üzgün
Sende çaresizce ölümlere ağlarsın
O gün çağlarsın be ölüm

Feriha Ceylan



Önce gözler eğildiler..!

ÖNCE GÖZLER EĞİLDİLER

Önce gözler eğildiler
Su yolu pınarlara
Varsın ne yapsın gün dölleri
Kömüre akıyor hayatın ırmakları

Sarılanmış.....!
Bakmaz gayri sarılığın kemi
Sıtmadan karalı gömleklere
İnkarı vardı doğruların
Ömrüne bakmakta değildiler

Karanın.....!
Ne suçu var karadan başka
Verendi görmesini unutmuş gözlere
Öncedendi kederler
Şimdi yol almış hepsi birer birer
Nihai sonsuzluklara

Emre idi
Emreler Emre idi
Eğildiler..!
Çünkü görecek günlere kemli idiler
Ecirden ecimleşmişti ecmel
Edebi kelamda kalmış iki kalem naz
Emsaller yoktu
Onun içindiler ki eğildiler gözler......!

Feriha Ceylan



Sana şair oldum ben…!

Sana şair oldum ben
Kızıl saçlarına
Kırmızı gözyaşlarına
Sana vaiz oldum ben
Seni okudum hece hece
Seni aradım
Kainatın tüm pencerelerinde

Gölgelerde ıslandı yüreğim
Sokaksızdı evler
Yakışıksız meyvesizdi bahçeler
Sana har oldum ben

Yakıyordu inan sevdan
Şuur oldum
Aldı seni bilincim hapsetti
Kavruldu ömrüm senelerce

Yazıyordu ellerim
Yazıyordu dillerim
Yazıyordu yüreğim feleğe
Geçmişe geleceğe
Sahipsizce
Gecelere yazdım seni

Efkarlı gözlerinde
Keman oldum
Yay oldum
Sana şair oldum ben

Buse buse döküldü özlemler
Dönüyordu başımda ahvalin
Akıyordum ırmak ırmak
Yanağında duruyordu aşkımın bahçesi

Oysa sen yoktun
Yalnızlıklarımda nefesin
Kalbimin arka penceresi
Turnalar almış haberini
Uğramadın
Yar nerelerdesin

Söyle ey katip
Sen yüreği avucunda
Aşkı yazmayı bilirmisin
Canımın yongasını
Ölümüne çizermisin

Adını yazıp saklamak
Menekşeler açmak istiyorum başında
Elvan-i menekşeler istiyorum
İnce narin kokulu

Büyüsünde kaybolduğum
Ünlü Cezayir menekşeleri
Ve sukuta kadar saklamak için
Renklerinin ahengini

Kömür camekan ışığında kamaşarak
Bir Cezayir güzelinin gözleriyle bakmak
Göğe bağlamak yüreğimi

Düşmek için avucuna
Pembe bulutlara
Rüzgarlarda savrulmak
Koşmak
Yel olmak
Su olmak
Sende sen olmak
Sonsuzlukta can bulmak
Sana dair seni sormak

Özgürlüğüm neyleyim
Ateşin üstümde
Külün köleyim
Ne olur uzatın mabedi
Üstüme örteyim
Nasıl sevdiysem
Yüreğime selam söyleyin

Feriha Ceylan



Savaş

Savaş........
Ne savaşlar gördüm ahir ömrümde;
Barış sandığım.
Ne işkenceydi ki onlar,
Hayatı doyulmaz kılan,
Tepeden tırnağa ömrümü kızıla boyayan.

Tuzlu salamuralarda yakılan can özüme,
Kan sağılan yığılan hükümlerdi.
Daha doğmadan verilen dürülen defterlerdi,
Okunmadan ezberlenen.

Kadere yazılı türkülerdi elediklerim,
Paslı tellere sıvalı.
Unlu kasnaklardan geçti feleğim,
Kekreyini fark edemediğim.
Alıçlı yemişti elzemdi ağzımdakilerim.

Esaretim hiç bitmedi idamlarım sıra sıra,
Hüküm giydim.
Müebbetlerim koşulsuz verildi,
İndirimler olmadı.
Dolmadı ömrüme biçilen dava.
Solmadı;
Kefenimde saklanan koyulu kara,
Yanamadı yüreğim doyulası gül bir nara!
Kanmadım.
Deryalar boşaldı üstüme ıslanmadım.
Kuruydu ağzım laldı dilim,
Hekimlerin;
Çaresizliğiydi tükenmeyişim.
Çelik kanatlı kor bir yürekti;
Büyüktü sevgim;
İşte böyle isyanlarda hüküm giydim!

Çukur ovaydı suçlu,
Suçu suçlu günahsızlarla doluydu.
Otağıydı namusların,
Aslan ağzıydı umarlarım,
Belim pekti ciğerlerim kanda yürekti!

Mertekti damları kalın duvarlı;
Mahzen kapılı uzun gürlekti tavanları.
Adam asmak ister gibi,
Mengenelerinin her birine.
Namına yakışır sevdalara ödülü büyük,
Cömertti sellerdi önde gelen,
İlk fırtınalar ondandır.
Kanım sıcak alevdir dövdüğüm,
Tandırda yağlamayı en iyi ben bilirim,
Toroslar’ın incesinden eser,
Ilık seher yellerim.

Ondokuzuncu asrın aşkıydı!
Bedelsiz olmayan acıyla yoğrulan,
Kan üstüne ekmek doğranalı,
Aklın zoru yoktu.
Eriştiğim menzile kelle koltukta,
Bilmem kaç hükümler geçti habersiz,
Çaresizdi zaman yaşanacaktı….

Özgürlük ne demekti neyi bilmekti?
Bana öğretilmedi.
Sevmek demek ölümü yemekti!
Felek acizdi arzuhalcilerin fermanına;
Ektiğim acıların ekmeğini yiyemedim.
Dişlerim yoktu,
Sukut gezerdi hücremde,
Nöbetleri efkarlı;
İnce tel saçlarımı rüzgarlar büyüttü.

Buz kesik ayazlardı yoldaş olduğum;
Üşümektir şefkatim,
Nemli duvarların döktüğü namelerde,
Tevellüdü saymadım.
Yıllar salise,
Aklıma sormaktan korktuğum:
Doğduğum hadise.
Bir bahise mahkum olmuşum,
Gerçek ne ise?

Kopan ilmeklerde düğümler sıralı,
Yaralı kalmış baykuşa takılı kanat,
Karalar yakılmış ömrüme.
Kınalara inat,
Oooooof be kader of!
Doğarken atıldı yüreğime töreli tokat,
Koynumda sevmeler alazlı,
Gülüşüm bedensiz koyuya boyalı,
Dolmadı ömür küpüm daha bol olalı.

İlk yağmurlarla yıkandı sallandı gök,
Sırnaşık yakışlardan arındı.
Bilemediğim kördüğüm yarınlarımdı.
Yetmedi ahire zaman,
Esmedi başımda bir sevda masalı.
Bendeki vebalsiz günahın ağır diyeti;
Beşikten mezara bitmeyen savaş…

Feriha Ceylan



Sen Uyu

SEN UYU
Sen uyu uyu ki
Gözlerin nergislere açsın
Uyu ki yarınlar kaderle
Doğru hesaplaşsın

Sen uyu uyu ki
Uykularda kur
Akan sularının
Ayla yıkanmasını
Görsün yarınlar

Sen uyu uyu ki
Şerbet içsin
Çöldeki kör karıncalar
Yıkılmasın
Kumdan umutlar

Sen uyu uyu ki
Gölgelemeden gün
Yarını doğursun dün

Feriha Ceylan



Silah...!

Kaç kelimeyle vurdun
Öldüğüme inanmadan
Kaç ihanetler yaşattın
Ona hiç acımadan

Kanı dondu damarlarında
Sana derdini anlatamadan
Kaç bakışlarında pusu kurdun
Ne olduğunu anlayamadan

Soracaktın hani..?
Fermanını imzalamadan
Daha kaç kol kırılacak
Yeni.içinden çıkık

Anlamadan yaşadı
Yaralandı dağlandı
Hayallerini
Senle yaşamak vardı

Silahtın...!
Patlamaya hazır
Ustaydın avın elinde
Attığın her mermide
Eskidi yüreğin seninde
Şimdi söyle.
Silahının değeri ne

Feriha Ceylan



Söylemedinki....!

Aşkına inanıp yoldaş olduğum
Bu cihanı unutup sana daldığım
Ellerin koynunda yetim kaldığım
Değermi ömür sana söylemedinki

Kırılmış hep kalpler senden yaralı
Kime sorsam bahtı senden karalı
Ağlayan çok gülen yok sana soralı
Değermi ömür sana söylemedinki

Cahildim bilemedim düşerken ardına
Ömür geçince vardım bende farkına
Döndürdün gönlümü kirmen çarkına
Değermi ömür sana söylemedinki

Yalan feri ha yalan ömür hep yalan
Canındır yüreğin hep tongada kalan
Ne halinden anlayan var nede soran
Değermiydi ömür bana söylemedinki

Feriha Ceylan



Sustun.....!

Sustun......!
Bir ölüme sustun; beni hiçe sayarak.
Terk edişliğindi yakarak kör ateşlerde,
Bana küstüğünü neden anlatmadın?

Oysa dilinde sonsuzluğa,
Yetecek sözlerin vardı.

Kirlenmiş dişlerimle,
Seni öpemedim diye,
Balçığa sıvadığım,
Günü aydınlatamadım diye,
Bana küstüğünü neden anlatmadın?
Bir ölüme sustun…

Astığım;
Boynunda kader yazımdı.
Ömrüne talip,
Tırnaklarımla çizmiştim.
Göreceğimiz günleri sırtına,
Yıkarken ölüme izleri vardı.
Teninde hala…

Gülüyordu daha saçların yarına,
Aklıma gelmedi veda ettiğin.

Yoksa küsmüydün?
Gözlerimdeki çağlayana bakmadın ya;
Avuçlarından kırıntılar,
Sökülerek döküldü anılara.
Üzdüğümü bana neden anlatmadın?
Bir ölüme sustun…?

Feriha Ceylan



Şafak...!

Şafak

Dar kibrit kutularında
İnsan manzaraları seyrediyorum
Fanuslarda tutulu dünya

Kopyalanmış entrikaların
Düşleri yaşanıyor
Saklanmış hayaller
Kasvetin hırsları içine
Paketli istiflenmiş yaşamlar

Dar geçitli
Keçi yokuşlarda
Takılı kalmış kaderler
Heveslere perde çekmiş
İşportacı hayatlar
Fesleğen yapraklarında
Unutulmuş doğrular

Simitçi naraları
Nihayetinde söylüyor
Beklentili zamanı
Yükseltileri frenlerken

Ağlıyor bir çocuk
Adımlıyorken hayatı
Ve
Seyredişlerin manasında
Yıkılıyor köprüler
Önünde yaşam
Karalı Sayfa sayfa
Odalara dağılıyor akşam üstleri
Manzaralarını resimlerken gün
Semalardan inen
Meçhul beklentilere
Doğuyor şafak

Feriha Ceylan



Uzaklardasın...!

UZAKLARDASIN...!

Şimdi uzaklardasın
Çaresi yok
Ayrılıklar
Çizili kalmış
Arda tutmuşsun
Miskinleri

Zahir
Zaman ahir
Kabuğunu kıramadım
Taşlaşmış
Yürek evin senelerdir
Erken
İsli vakitler
İtiyor ötelerine beni

Gayri
Kör berduşlar söylüyor
Pınarlara türkülermizi

Sarılmış
Her yanımda
Dert ile verem
Bil istemem
Sürme merhemini
Eritir yaralarım seni

Görsem diyor
Ömrümün cehennemi
Huzura
Gelemem
Dillerim suskun

Gözlerimle
Dillerime çağırsın
Gülümün
Solduğu günü
Ağırın da kaldı
Bilirim
Yokluğumu
Yaşlı akıttın giden sellere
Kurutup gülleri
Gerilerim de
Sen bıraktın
Şimdi uzaklardasın
Bilmem
Nasıl
Yanık ağıtlardasın

Feriha Ceylan



Vuran vurana......!

Bir yaralı ceylanım vuran vurana,
Kapanı tuzağı canım kuran kurana,
Saçıldım deryayım gülüm sebil her yana
Haramiler sofrasında halimi sen gör.
Derimi etimden canım soyan soyana.

Uğrattılar gül ömrümü kahpe seline,
Kına yaktılar gözüme körü körüne,
Şerbet diye dağıttılar zulüm harbine,
Salımın başını canım tutan tutana.

Giremedim hezimetten tenli kabrime,
Feriha’yım diyemedim cümle aleme,
Defterimi alamadan daha elime,
Adımı ezberden canım sayan sayana.

Feriha Ceylan



Yeşil

Yeşil

Yeşili söylüyor gözlerin
Sözlerinde yeşiller
Gök maviler giyinmiş
Ebrulu yeşili

Gök kuşağından inmiş yeşiller
Karaca oğlanın
Sazından çağlayan yeşil
Ölümün kıyısında yeşil
Doğan bebeğin çığlığında
Yeşilleniyor yeşil

Gençler yüreklerinde beşik
Yeşili söylüyorlar
Gelecek günlere dair
Ellerinde yeşiller

Feriha Ceylan



Yılgın

Yılgın

Yılgın kalmış acılar
Tasalar kara vuslatlara
Beklenmedik konuklara
Kaygılarda gün yılgın

Sorumsuz sevdalar da
Örse kertmiş yürekleri
Örtülen dikçe umutlar
Doyumsuz kalmış aşklar

Dönüşsüz çarklar da ahlar
Yakışıksız ömürler ne arar
Sarmış yarını kabulsüz inkar
Ayrılıklar da gün yılgın

Feriha Ceylan



Yokluğunda...!

Yokluğunda...!

Gün dönümü akşamlarda,
Sabahsız doğuyor kızıl güneş,
Budalı ağaçlarda ömrüm,
Toprağı örtüyor.

Her dem gazel yüreğim,
Örüyor yıllarımı.
Kuruyor yapraklarımda,
Umutlarım yarına.

Vesile zaman senin yokluğunda,
Astarsız nemini dışa vurmuş gözlerim,
Hasretliğine tutsaklaşmış yüreğim,
İç çekiyor dolmayan sürelere.

Bir bilsen hallerim nede yaman,
Yandığımın türküsünü söylüyor,
Feleğe geceler…

Gelmeler kapılarda,
Dumanlaşmış özlemler,
Öksürtüyor ciğerleri,
Bir nefes tütün ister gibi,
Soluğun ensemde.
Yetişe can mı dayanır be!

İlkbaharlardı seni sevmelerim,
Yaz sıcağı göğsünde.
Uyanmaktı özlemlerim,
Gül kokulu sabahlarda.
Yürümekti sekmelerim,
Yarınları çoğaltmaktı ya;
Saklımıza yoktu tövbelerim.

Bir aklım sende.
Fikrim ne hallerdesin?
Güzü sen hiç sevmezdin bilirim.
Telaşa düşmüşüm,
Nerelerdesin?
Süreli zaman bilirim geleceksin,
Yinede hislenirim…

Özlemlerde yüreğini görürüm.
Titrer ürperirim.
Rüyalara ses verirsin,
Gözlerini gözlerime diker;
Seslenirsin,
Ve sen dersin:
Şimdi nerelerdesin?

Ellerinde yüreğim,
Dudaklarından tüm özleminle dökülen,
Beni anlatan şiirlerinde,
Ahmet Arif’in Çukurovası’nı,
Çukurovamızı…..
Söylersin kulağıma.
Gözlerinde çağlayışlarım,
Karşında el çırpışlarım,
Yüreğimdeki çocuğun dilleriyle seslenirim.

Ben,
Seni hasretlere sevmedim.
Ben,
Seni tek bedene iki yürekte sevdim.
Çukurovam’da bolluk berekette,
Sıcağın can verdiği diyarlarda,
Oğla kıza kesen,
Yazların daim olduğu,
Gelecek günlere dair sevdim.


Kısırlaşmış toprağın,
Betonlaşmış,
Yığıntıları yoktu benim elimde.
Gök delenlerin arasında,
Sisin kaybettiği güneşlerin,
Kini çökmemişti üstümüze.
Karıncalanmamıştı beyinleri
Hınç,a alışmamıştı insan yürekleri,
Acıların dehşetinde.

Yağmurlar gökten yağardı,
Ve gözler
Sevdaya çağırırdı bedenimizi,
Süslerdi aşkın mehtabı,
Akşam üstlerini.
Ve biz yarınlara dair yaşardık.

İhanet yoktu,
Kararmamıştı yürekler
Çamurlaşmamıştı,
Daha insan paçaları,
Komşu kapılarında paylaşılırdı.
Günün yorgunluğu,
Muhabbeti dilendirirdi dostun.

Kabaydı dilleri gürdü bilekleri.
Lakin pamuktu aktı yürekleri…

Ve sen;
Şehir eşkıyalarına direnen,
Özgür yarınların aslan yüreklisiydin.

Doğruları doğru yazdırmaktı,
Tarihe hükmedişliğin.
Çöle su taşınmazmış öğrendim.
Hurma dallarında yeşile özenmişim…

Asıl değil asır koymakmış,
Kaderden tokat yemişliğim.
Ondandır hep yetimdir yüreğim.
Eksik doğmuş gelmelerim,
Nedendir hiç bilmediğim?
Avuç içi kadardır hep sevilmelerim.

Övünemedi yüreğim sus puslarda,
Kapı ardı beklerdi gençliğim,
Taze gelin edasında,
Göçüvermişti canan.
Dünde kalmıştı geç zannettiğim!
Vakitsiz çürüdü zaman.

Büyüyorum,
Bakamadığın göremediğin zamana.
Utanmak yok kader utansın artık bana.
Hayatı manto diktim bak!
Alkışlanmadığım yaşamla,
Alıştırtmadım talihsizlikleri bahtıma,
Yakıştıramadım da ondandır,
Hesap soruşum yarınlara…

Umut çiçekleri ekiyorum,
Senin gelmelerine,
Büyüyor filizlerim ve doğa haykırıyor,
Sevda masallarını ninnilerde.

Ellerimde kör kelepçe yok,
Prangaları korkuluk diktim.
Kargalara aşk türküleri ezberlettim.
Doğan güneşe
Pırlantalar dizili,artık gökyüzünde.
Ve ben seni özledim!
Güzel günlerden gelen,
Baharlarını özledim.

Bu gün bildiğim;
Senin kesik acılardan,
Savaşa küsmüşlüğün bilirim.
Giderken yüreğinden gözlerime söylediğin,
Özlemim gözlerinde,
Gözlerimde gözlerinden güldüğüm,
Senin aklında bildiğin,
Gayrilerdeki yılgın bitmişliğe üzgünlüğüm.

Uzan avuçlarını baharlara aç;
Ve yüreğine bak ki duy beni!
Seherde seslenişlerdeyim,
Yine eskisi gibi gazelleri örtüyor,
Sabahlardaki mavilikler.
Ve ben hep sana uyanıyorum.
Severek bakıyorum.
Gözlerinden aktığım yazlara,
Dün gibi bu gün seni yeni tadıyorum…

Feriha Ceylan



Yolunu

YOLUNU

Bilemedim ak yaylanın yolunu
Sıraladım kaderlerde oyunu
Ötelerden duyan olmaz sonumu
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Bulamadım obanızda elimi
Aslımı da soramadım dirlimi
Turnalarda kaybetmişte izimi
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Yar diyerek düşmüş idim ardına
karadan eller çalmış saklı adıma
Yakmaz diye közler bastın canıma
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Türlü kefen giydirdin de ömrüme
Bir musallat koyamadın kibrime
Ak örtüler kısa kaldı gönlüme
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Sarp kayalar tutar olmuş eşimi
Kimselerde tutmasınlar yasımı
Tutunmasın anam bacım salımı
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Feriha der gitmiş idim ocağına
Düşürdü de beni derdin kucağına
Adımı da toprak örttü sıcağına
Dertlerimde kısa ömre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Feriha Ceylan



Yürüdüm.....?

Yürüdüm de seni bitiremedim,
Ömrümü bir güle giydiremedim,
Ham idi de meyvem yetiremedim,
Senin ile de aramı bir getiremedim.

Yürü bire yalan dünya haydi sen yürü,
Balçıktan akan sularda gayri de duru,
Ne altında yatana varsın ne üstün kuru,
Sen de yüklemişsin adem oğluna zoru.

Kaçana dur denilmez çok malın mı var,
Durana vakit geçmez miskin oğlunda ar,
Ardını sürdürecek ardan namın mı var,
Boş ver gelen giden den hepsi sana kâr.

Feriha Ceylan



Zamanı geldi……!

Zamanı geldi……!

Gene bahar oldu bulandı çaylar,
Kabarıp taşmanın zamanı geldi.
Heves köprüsünden sır yaylasından,
At binip aşmanın zamanı geldi.

Es bire gözünü sevdiğim rüzgar!
Gel sar beni daha çılgın sar.
Muhabbet köşkünde yine cümbüş var,
Kaynaşıp coşmanın zamanı geldi.

Yıllardır gönlümde bir kuzu meler,
Adı Ferhat olan dağları deler.
Tükenmez durmakla bu mesafeler,
Dört nala koşmanın zamanı geldi.

Mevsimler geçiyor güller içinde,
Gizli bir güzellik tüller içinde,
Kararmadan ateş küller içinde,
Üstünü deşmenin zamanı geldi.

Yaz bire ozan Feriha yine yaz!
Geçti aylar oldu gene yaz,
Dem verip toprağı daha hızlı kaz,
Sel olup deryaya akmanın zamanı geldi.

Feriha Ceylan


ferihaceylan:18.04.2007 13:34:55

  08.03.2007 11:28:03 dünde kalanlar 

Sana şair oldum ben…!

Sana şair oldum ben
Kızıl saçlarına
Kırmızı gözyaşlarına
Sana vaiz oldum ben
Seni okudum hece hece
Seni aradım
Kainatın tüm pencerelerinde

Gölgelerde ıslandı yüreğim
Sokaksızdı evler
Yakışıksız meyvesizdi bahçeler
Sana har oldum ben

Yakıyordu inan sevdan
Şuur oldum
Aldı seni bilincim hapsetti
Kavruldu ömrüm senelerce

Yazıyordu ellerim
Yazıyordu dillerim
Yazıyordu yüreğim feleğe
Geçmişe geleceğe
Sahipsizce
Gecelere yazdım seni

Efkarlı gözlerinde
Keman oldum
Yay oldum
Sana şair oldum ben

Buse buse döküldü özlemler
Dönüyordu başımda ahvalin
Akıyordum ırmak ırmak
Yanağında duruyordu aşkımın bahçesi

Oysa sen yoktun
Yalnızlıklarımda nefesin
Kalbimin arka penceresi
Turnalar almış haberini
Uğramadın
Yar nerelerdesin

Söyle ey katip
Sen yüreği avucunda
Aşkı yazmayı bilirmisin
Canımın yongasını
Ölümüne çizermisin

Adını yazıp saklamak
Menekşeler açmak istiyorum başında
Elvan-i menekşeler istiyorum
İnce narin kokulu

Büyüsünde kaybolduğum
Ünlü Cezayir menekşeleri
Ve sukuta kadar saklamak için
Renklerinin ahengini

Kömür camekan ışığında kamaşarak
Bir Cezayir güzelinin gözleriyle bakmak
Göğe bağlamak yüreğimi

Düşmek için avucuna
Pembe bulutlara
Rüzgarlarda savrulmak
Koşmak
Yel olmak
Su olmak
Sende sen olmak
Sonsuzlukta can bulmak
Sana dair seni sormak

Özgürlüğüm neyleyim
Ateşin üstümde
Külün köleyim
Ne olur uzatın mabedi
Üstüme örteyim
Nasıl sevdiysem
Yüreğime selam söyleyin

Feriha Ceylan


  25.01.2007 22:07:50 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Döndü......!

Yetişti harmanım hasatım döndü
Erişti baharda yaza büründü
Güller otağ kurdu bülbülüm güldü
Döndü bu sene dost devranım döndü

Bayram geldi yeşillerde giyildi
Gayri bu ellerde allar göründü
Dağlar gelin oldu yaza yüründü
Döndü bu sene dost devranım döndü

Feriha da ahit verdi yazlara
Candan selam olsun eski dostlara
Çayır çimen yürüsün de taşlara
Döndü bu sene dost devranım döndü
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:35:26 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Zamanı geldi……!

Gene bahar oldu bulandı çaylar,
Kabarıp taşmanın zamanı geldi.
Heves köprüsünden sır yaylasından,
At binip aşmanın zamanı geldi.

Es bire gözünü sevdiğim rüzgar!
Gel sar beni daha çılgın sar.
Muhabbet köşkünde yine cümbüş var,
Kaynaşıp coşmanın zamanı geldi.

Yıllardır gönlümde bir kuzu meler,
Adı Ferhat olan dağları deler.
Tükenmez durmakla bu mesafeler,
Dört nala koşmanın zamanı geldi.

Mevsimler geçiyor güller içinde,
Gizli bir güzellik tüller içinde,
Kararmadan ateş küller içinde,
Üstünü deşmenin zamanı geldi.

Yaz bire ozan Feriha yine yaz!
Geçti aylar oldu gene yaz,
Dem verip toprağı daha hızlı kaz,
Sel olup deryaya akmanın zamanı geldi.
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:34:40 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Yürüdüm.....?

Yürüdüm de seni bitiremedim,
Ömrümü bir güle giydiremedim,
Ham idi de meyvem yetiremedim,
Senin ile de aramı bir getiremedim.

Yürü bire yalan dünya haydi sen yürü,
Balçıktan akan sularda gayri de duru,
Ne altında yatana varsın ne üstün kuru,
Sen de yüklemişsin adem oğluna zoru.

Kaçana dur denilmez çok malın mı var,
Durana vakit geçmez miskin oğlunda ar,
Ardını sürdürecek ardan namın mı var,
Boş ver gelen giden den hepsi sana kâr.

 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:34:10 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
YOLUNU

Bilemedim ak yaylanın yolunu
Sıraladım kaderlerde oyunu
Ötelerden duyan olmaz sonumu
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Bulamadım obanızda elimi
Aslımı da soramadım dirlimi
Turnalarda kaybetmişte izimi
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Yar diyerek düşmüş idim ardına
karadan eller çalmış saklı adıma
Yakmaz diye közler bastın canıma
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Türlü kefen giydirdin de ömrüme
Bir musallat koyamadın kibrime
Ak örtüler kısa kaldı gönlüme
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Sarp kayalar tutar olmuş eşimi
Kimselerde tutmasınlar yasımı
Tutunmasın anam bacım salımı
Dertlerim de kısa ömüre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim

Feriha der gitmiş idim ocağına
Düşürdü de beni derdin kucağına
Adımı da toprak örttü sıcağına
Dertlerimde kısa ömre doydun mu

Efendim efendim benim efendim
Benim bu canıma yeter efendim
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:33:31 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Yokluğunda...!

Gün dönümü akşamlarda,
Sabahsız doğuyor kızıl güneş,
Budalı ağaçlarda ömrüm,
Toprağı örtüyor.

Her dem gazel yüreğim,
Örüyor yıllarımı.
Kuruyor yapraklarımda,
Umutlarım yarına.

Vesile zaman senin yokluğunda,
Astarsız nemini dışa vurmuş gözlerim,
Hasretliğine tutsaklaşmış yüreğim,
İç çekiyor dolmayan sürelere.

Bir bilsen hallerim nede yaman,
Yandığımın türküsünü söylüyor,
Feleğe geceler…

Gelmeler kapılarda,
Dumanlaşmış özlemler,
Öksürtüyor ciğerleri,
Bir nefes tütün ister gibi,
Soluğun ensemde.
Yetişe can mı dayanır be!

İlkbaharlardı seni sevmelerim,
Yaz sıcağı göğsünde.
Uyanmaktı özlemlerim,
Gül kokulu sabahlarda.
Yürümekti sekmelerim,
Yarınları çoğaltmaktı ya;
Saklımıza yoktu tövbelerim.

Bir aklım sende.
Fikrim ne hallerdesin?
Güzü sen hiç sevmezdin bilirim.
Telaşa düşmüşüm,
Nerelerdesin?
Süreli zaman bilirim geleceksin,
Yinede hislenirim…

Özlemlerde yüreğini görürüm.
Titrer ürperirim.
Rüyalara ses verirsin,
Gözlerini gözlerime diker;
Seslenirsin,
Ve sen dersin:
Şimdi nerelerdesin?

Ellerinde yüreğim,
Dudaklarından tüm özleminle dökülen,
Beni anlatan şiirlerinde,
Ahmet Arif’in Çukurovası’nı,
Çukurovamızı…..
Söylersin kulağıma.
Gözlerinde çağlayışlarım,
Karşında el çırpışlarım,
Yüreğimdeki çocuğun dilleriyle seslenirim.

Ben,
Seni hasretlere sevmedim.
Ben,
Seni tek bedene iki yürekte sevdim.
Çukurovam’da bolluk berekette,
Sıcağın can verdiği diyarlarda,
Oğla kıza kesen,
Yazların daim olduğu,
Gelecek günlere dair sevdim.


Kısırlaşmış toprağın,
Betonlaşmış,
Yığıntıları yoktu benim elimde.
Gök delenlerin arasında,
Sisin kaybettiği güneşlerin,
Kini çökmemişti üstümüze.
Karıncalanmamıştı beyinleri
Hınç,a alışmamıştı insan yürekleri,
Acıların dehşetinde.

Yağmurlar gökten yağardı,
Ve gözler
Sevdaya çağırırdı bedenimizi,
Süslerdi aşkın mehtabı,
Akşam üstlerini.
Ve biz yarınlara dair yaşardık.

İhanet yoktu,
Kararmamıştı yürekler
Çamurlaşmamıştı,
Daha insan paçaları,
Komşu kapılarında paylaşılırdı.
Günün yorgunluğu,
Muhabbeti dilendirirdi dostun.

Kabaydı dilleri gürdü bilekleri.
Lakin pamuktu aktı yürekleri…

Ve sen;
Şehir eşkıyalarına direnen,
Özgür yarınların aslan yüreklisiydin.

Doğruları doğru yazdırmaktı,
Tarihe hükmedişliğin.
Çöle su taşınmazmış öğrendim.
Hurma dallarında yeşile özenmişim…

Asıl değil asır koymakmış,
Kaderden tokat yemişliğim.
Ondandır hep yetimdir yüreğim.
Eksik doğmuş gelmelerim,
Nedendir hiç bilmediğim?
Avuç içi kadardır hep sevilmelerim.

Övünemedi yüreğim sus puslarda,
Kapı ardı beklerdi gençliğim,
Taze gelin edasında,
Göçüvermişti canan.
Dünde kalmıştı geç zannettiğim!
Vakitsiz çürüdü zaman.

Büyüyorum,
Bakamadığın göremediğin zamana.
Utanmak yok kader utansın artık bana.
Hayatı manto diktim bak!
Alkışlanmadığım yaşamla,
Alıştırtmadım talihsizlikleri bahtıma,
Yakıştıramadım da ondandır,
Hesap soruşum yarınlara…

Umut çiçekleri ekiyorum,
Senin gelmelerine,
Büyüyor filizlerim ve doğa haykırıyor,
Sevda masallarını ninnilerde.

Ellerimde kör kelepçe yok,
Prangaları korkuluk diktim.
Kargalara aşk türküleri ezberlettim.
Doğan güneşe
Pırlantalar dizili,artık gökyüzünde.
Ve ben seni özledim!
Güzel günlerden gelen,
Baharlarını özledim.

Bu gün bildiğim;
Senin kesik acılardan,
Savaşa küsmüşlüğün bilirim.
Giderken yüreğinden gözlerime söylediğin,
Özlemim gözlerinde,
Gözlerimde gözlerinden güldüğüm,
Senin aklında bildiğin,
Gayrilerdeki yılgın bitmişliğe üzgünlüğüm.

Uzan avuçlarını baharlara aç;
Ve yüreğine bak ki duy beni!
Seherde seslenişlerdeyim,
Yine eskisi gibi gazelleri örtüyor,
Sabahlardaki mavilikler.
Ve ben hep sana uyanıyorum.
Severek bakıyorum.
Gözlerinden aktığım yazlara,
Dün gibi bu gün seni yeni tadıyorum…
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:32:45 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Yılgın

Yılgın kalmış acılar
Tasalar kara vuslatlara
Beklenmedik konuklara
Kaygılarda gün yılgın

Sorumsuz sevdalar da
Örse kertmiş yürekleri
Örtülen dikçe umutlar
Doyumsuz kalmış aşklar

Dönüşsüz çarklar da ahlar
Yakışıksız ömürler ne arar
Sarmış yarını kabulsüz inkar
Ayrılıklar da gün yılgın
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:32:11 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Yeşil

Yeşili söylüyor gözlerin
Sözlerinde yeşiller
Gök maviler giyinmiş
Ebrulu yeşili

Gök kuşağından inmiş yeşiller
Karaca oğlanın
Sazından çağlayan yeşil
Ölümün kıyısında yeşil
Doğan bebeğin çığlığında
Yeşilleniyor yeşil

Gençler yüreklerinde beşik
Yeşili söylüyorlar
Gelecek günlere dair
Ellerinde yeşiller
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:31:41 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Vuran vurana......!

Bir yaralı ceylanım vuran vurana,
Kapanı tuzağı canım kuran kurana,
Saçıldım deryayım gülüm sebil her yana
Haramiler sofrasında halimi sen gör.
Derimi etimden canım soyan soyana.

Uğrattılar gül ömrümü kahpe seline,
Kına yaktılar gözüme körü körüne,
Şerbet diye dağıttılar zulüm harbine,
Salımın başını canım tutan tutana.

Giremedim hezimetten tenli kabrime,
Feriha’yım diyemedim cümle aleme,
Defterimi alamadan daha elime,
Adımı ezberden canım sayan sayana.
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:31:13 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
UZAKLARDASIN...!

Şimdi uzaklardasın
Çaresi yok
Ayrılıklar
Çizili kalmış
Arda tutmuşsun
Miskinleri

Zahir
Zaman ahir
Kabuğunu kıramadım
Taşlaşmış
Yürek evin senelerdir
Erken
İsli vakitler
İtiyor ötelerine beni

Gayri
Kör berduşlar söylüyor
Pınarlara türkülermizi

Sarılmış
Her yanımda
Dert ile verem
Bil istemem
Sürme merhemini
Eritir yaralarım seni

Görsem diyor
Ömrümün cehennemi
Huzura
Gelemem
Dillerim suskun

Gözlerimle
Dillerime çağırsın
Gülümün
Solduğu günü
Ağırın da kaldı
Bilirim
Yokluğumu
Yaşlı akıttın giden sellere
Kurutup gülleri
Gerilerim de
Sen bıraktın
Şimdi uzaklardasın
Bilmem
Nasıl
Yanık ağıtlardasın
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:30:22 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Şafak...!


Dar kibrit kutularında
İnsan manzaraları seyrediyorum
Fanuslarda tutulu dünya

Kopyalanmış entrikaların
Düşleri yaşanıyor
Saklanmış hayaller
Kasvetin hırsları içine
Paketli istiflenmiş yaşamlar

Dar geçitli
Keçi yokuşlarda
Takılı kalmış kaderler
Heveslere perde çekmiş
İşportacı hayatlar
Fesleğen yapraklarında
Unutulmuş doğrular

Simitçi naraları
Nihayetinde söylüyor
Beklentili zamanı
Yükseltileri frenlerken

Ağlıyor bir çocuk
Adımlıyorken hayatı
Ve
Seyredişlerin manasında
Yıkılıyor köprüler
Önünde yaşam
Karalı Sayfa sayfa
Odalara dağılıyor akşam üstleri
Manzaralarını resimlerken gün
Semalardan inen
Meçhul beklentilere
Doğuyor şafak
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:29:26 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Söylemedinki....!

Aşkına inanıp yoldaş olduğum
Bu cihanı unutup sana daldığım
Ellerin koynunda yetim kaldığım
Değermi ömür sana söylemedinki

Kırılmış hep kalpler senden yaralı
Kime sorsam bahtı senden karalı
Ağlayan çok gülen yok sana soralı
Değermi ömür sana söylemedinki

Cahildim bilemedim düşerken ardına
Ömür geçince vardım bende farkına
Döndürdün gönlümü kirmen çarkına
Değermi ömür sana söylemedinki

Yalan feri ha yalan ömür hep yalan
Canındır yüreğin hep tongada kalan
Ne halinden anlayan var nede soran
Değermiydi ömür bana söylemedinki
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:28:32 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Sustun......!

Bir ölüme sustun; beni hiçe sayarak.
Terk edişliğindi yakarak kör ateşlerde,
Bana küstüğünü neden anlatmadın?

Oysa dilinde sonsuzluğa,
Yetecek sözlerin vardı.

Kirlenmiş dişlerimle,
Seni öpemedim diye,
Balçığa sıvadığım,
Günü aydınlatamadım diye,
Bana küstüğünü neden anlatmadın?
Bir ölüme sustun…

Astığım;
Boynunda kader yazımdı.
Ömrüne talip,
Tırnaklarımla çizmiştim.
Göreceğimiz günleri sırtına,
Yıkarken ölüme izleri vardı.
Teninde hala…

Gülüyordu daha saçların yarına,
Aklıma gelmedi veda ettiğin.

Yoksa küsmüydün?
Gözlerimdeki çağlayana bakmadın ya;
Avuçlarından kırıntılar,
Sökülerek döküldü anılara.
Üzdüğümü bana neden anlatmadın?
Bir ölüme sustun…?

 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:27:46 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

SEN UYU...!

Sen uyu uyu ki
Gözlerin nergislere açsın
Uyu ki yarınlar kaderle
Doğru hesaplaşsın

Sen uyu uyu ki
Uykularda kur
Akan sularının
Ayla yıkanmasını
Görsün yarınlar

Sen uyu uyu ki
Şerbet içsin
Çöldeki kör karıncalar
Yıkılmasın
Kumdan umutlar

Sen uyu uyu ki
Gölgelemeden gün
Yarını doğursun dün

 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:26:58 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Savaş........ !

Ne savaşlar gördüm ahir ömrümde;
Barış sandığım.
Ne işkenceydi ki onlar,
Hayatı doyulmaz kılan,
Tepeden tırnağa ömrümü kızıla boyayan.

Tuzlu salamuralarda yakılan can özüme,
Kan sağılan yığılan hükümlerdi.
Daha doğmadan verilen dürülen defterlerdi,
Okunmadan ezberlenen.

Kadere yazılı türkülerdi elediklerim,
Paslı tellere sıvalı.
Unlu kasnaklardan geçti feleğim,
Kekreyini fark edemediğim.
Alıçlı yemişti elzemdi ağzımdakilerim.

Esaretim hiç bitmedi idamlarım sıra sıra,
Hüküm giydim.
Müebbetlerim koşulsuz verildi,
İndirimler olmadı.
Dolmadı ömrüme biçilen dava.
Solmadı;
Kefenimde saklanan koyulu kara,
Yanamadı yüreğim doyulası gül bir nara!
Kanmadım.
Deryalar boşaldı üstüme ıslanmadım.
Kuruydu ağzım laldı dilim,
Hekimlerin;
Çaresizliğiydi tükenmeyişim.
Çelik kanatlı kor bir yürekti;
Büyüktü sevgim;
İşte böyle isyanlarda hüküm giydim!

Çukur ovaydı suçlu,
Suçu suçlu günahsızlarla doluydu.
Otağıydı namusların,
Aslan ağzıydı umarlarım,
Belim pekti ciğerlerim kanda yürekti!

Mertekti damları kalın duvarlı;
Mahzen kapılı uzun gürlekti tavanları.
Adam asmak ister gibi,
Mengenelerinin her birine.
Namına yakışır sevdalara ödülü büyük,
Cömertti sellerdi önde gelen,
İlk fırtınalar ondandır.
Kanım sıcak alevdir dövdüğüm,
Tandırda yağlamayı en iyi ben bilirim,
Toroslar’ın incesinden eser,
Ilık seher yellerim.

Ondokuzuncu asrın aşkıydı!
Bedelsiz olmayan acıyla yoğrulan,
Kan üstüne ekmek doğranalı,
Aklın zoru yoktu.
Eriştiğim menzile kelle koltukta,
Bilmem kaç hükümler geçti habersiz,
Çaresizdi zaman yaşanacaktı….

Özgürlük ne demekti neyi bilmekti?
Bana öğretilmedi.
Sevmek demek ölümü yemekti!
Felek acizdi arzuhalcilerin fermanına;
Ektiğim acıların ekmeğini yiyemedim.
Dişlerim yoktu,
Sukut gezerdi hücremde,
Nöbetleri efkarlı;
İnce tel saçlarımı rüzgarlar büyüttü.

Buz kesik ayazlardı yoldaş olduğum;
Üşümektir şefkatim,
Nemli duvarların döktüğü namelerde,
Tevellüdü saymadım.
Yıllar salise,
Aklıma sormaktan korktuğum:
Doğduğum hadise.
Bir bahise mahkum olmuşum,
Gerçek ne ise?

Kopan ilmeklerde düğümler sıralı,
Yaralı kalmış baykuşa takılı kanat,
Karalar yakılmış ömrüme.
Kınalara inat,
Oooooof be kader of!
Doğarken atıldı yüreğime töreli tokat,
Koynumda sevmeler alazlı,
Gülüşüm bedensiz koyuya boyalı,
Dolmadı ömür küpüm daha bol olalı.

İlk yağmurlarla yıkandı sallandı gök,
Sırnaşık yakışlardan arındı.
Bilemediğim kördüğüm yarınlarımdı.
Yetmedi ahire zaman,
Esmedi başımda bir sevda masalı.
Bendeki vebalsiz günahın ağır diyeti;
Beşikten mezara bitmeyen savaş…

 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:25:53 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Önce gözler eğildiler..!


Önce gözler eğildiler
Su yolu pınarlara
Varsın ne yapsın gün dölleri
Kömüre akıyor hayatın ırmakları

Sarılanmış.....!
Bakmaz gayri sarılığın kemi
Sıtmadan karalı gömleklere
İnkarı vardı doğruların
Ömrüne bakmakta değildiler

Karanın.....!
Ne suçu var karadan başka
Verendi görmesini unutmuş gözlere
Öncedendi kederler
Şimdi yol almış hepsi birer birer
Nihai sonsuzluklara

Emre idi
Emreler Emre idi
Eğildiler..!
Çünkü görecek günlere kemli idiler
Ecirden ecimleşmişti ecmel
Edebi kelamda kalmış iki kalem naz
Emsaller yoktu
Onun içindiler ki eğildiler gözler......!
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:25:15 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Ölüm......?

Hep……
Animidir çırpınışların ölüm
Sonlara yok mudur çıkışların
Apansızlıklar mı kaderin ölüm

Hep……
kahpe pusular mı yoldaşın ölüm
Kara diken ellerin
Sonralar….
Yok mu kitabında ölüm

Hep…..
Gecelere mi doğarsın ölüm
Bahara eren sabahların yok mudur
Güller içinde bülbülü
Dinlemez mi ğüleklerin
Çıraların can alevi sızmaz mı
Karanlıklarda mı alemin ölüm

Hep…
Viraneliklerde mi gezersin ölüm
Yeşil sarayların ortasından hiç geçmedin mi
Duldasında oturmadın mı çınarların
Yavukluna beyitler dizen
Dillerin olmadı mı
Üzmelerde mi defterin ölüm

Hep…….
Senden ötesi yokmu dersin ölüm
Muradı bulan ersin istemezsin
Kimle kindesin
Bilirde bilemezcisin
Deryalara ermeden
Geçer mi güzlerden elin
Mavileri zifirilere
Neden sen koyarsın ölüm

Hep….
Sevmelerden kovarsın yürekleri ölüm
Elinde candan kürekleri
Kan fışkıran
Kesik başlı bilekleri
Nasıl bükersin ölüm
Höykünerek
Sökük bedenleri
Dikersin toprağa ölüm

Hep düşükler sana ölüm
Yakarmalar alışmışlar
Dar yakana
İflah olmaz keremlerde
Yazıklanmış alışkanlıklar
Çoğalmış zaferlerin
Kör yüreğin eğilirde bir gün
Ölümü bilirmisin ölüm

Hep….
Sevmelerde olduğunda dün
Yakınırda ararsın
Hor bakışlarda yanarsın üzgün
Sende çaresizce ölümlere ağlarsın
O gün çağlarsın be ölüm

 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:24:06 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Neneme...!

Toprak çökmüş dam bozulmuş,
Bizim eller viran dolmuş,
Obamıza yılan dalmış,
Neneme sor, güz mü geldi?

Yollarımız çalı çırpı,
Evimize kıtlık girdi,
Köz içimde ciğer deldi,
Neneme sor,güz mü geldi?
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:23:24 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Kırmızıydı Doğuruyordu Toprak...!

TOPRAK...!

Zulüm tarlalarında
İki ömür çürüttü kederler,
Bağrına taş basa basa.

Kahırlar sıralıydı
Efsanelerinde dillerin,
Ölüm kokuyordu toprak.

Gün kırmızıydı,
Yön kırmızı,
Kan kırmızıydı şafak.
Sonsuzluğa haykırıyordu
Çığlığı atlası yırtarak.

Kırmızı silüetler dolaşıyordu,
Kırmızıydı hortlak.
Sonbahardı, hazandı çöken,
Rüzgardan yanmıştı,
Islak, kırmızı yaprak.
Ağlamakla örtülüydü,
Kefenlenmişti toprak.

Tutunup kalkmak yoktu.
Çıkmazlarda dizili
Tanelenmiş inciler.

Daha aralanmadan
Nasırlanmıştı acılar.
Zil çalan kör gafillerdi,
Cüretleri zamana mahsup.
Yetinmez kuklacılardı,
Kan kırmızı öz alan.

Sevinmek yasak,
Gülmek,
Kırmızı gülleri koklamak.
Tarifsiz acılardı saran umudu.

Kapkara gökyüzünde,
Kan kırmızıydı bulutlar.
Az kalsın yıldırıma dönüşecekti,
Yağmur sanacaktı toprak.
Pıhtılaşmıştı zaman,
Akmıyordu ağacın damarlarında.

Yürekler donuk,
Narın çığlığında azrail,
Son çağırışlarını haykırıyordu.
Ölüm dökülüyordu meşelerden,
Kalmamıştı örtünecek yaprak,
Rahatlıyordu artık,
Sonsuzluğa açılan toprak.
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:22:08 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Kara Gözlüm.........!

Kara gözlerine kurban olayım,
Bir bakışın yeter öldürme beni.
Kaş altında ebruları salayım.
Ferman çıkartıp ta sürdürme beni.

İste bu canımı sana vereyim,
Çevirip hilalin döndürme beni,
Kirpiğinde yuvalanıp kalayım,
Ok olup sinemden vurdurma beni.

Kemerlenip ince belin sarayım,
Maden sayıp demirciye dövdürme beni,
Gönül sarayında hırsız kalayım,
Ellere duyurup kovdurma beni.

Zülfüne sarınan çevreler olsam,
Kızgın pınarlarda soldurma beni.
Kızıl güllerin başından tutsam,
Kuzgun diye dikenlerde boğdurma beni.

Yellerden düşüp sinene aksam,
Zulmüne kabulüm bin kere yaksan,
Mecnun olup uğruna aklımı bozsam,
Kul deyip çöllere saldırma beni.

Külümden savrulsam gözüne kaçsam,
İki damla yaş olup döktürme beni.
Kar olup yağsam dağlarda kalsam,
Sel olup bağrından aktırma beni.
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:21:18 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
İstanbul'da Cümbüşe

Gülüyor İstanbul;
Eteklerinde ziller.
Rakkaseleri seyrediyor Boğaziçi,
Haliç’in gölgesinde uzanmış Emirgan.
Kuş tüyü yorganlara sarılı,
Beşiktaş’tan ulaşıyor,
Hasretler'le Üsküdar’ a.

Usanmadan;
Yılgınlaşmadan asırlara,
Seyredişlerinde Rumeli,
Gülüyorken Beyler beyi.

Salacakta daha gün erken,
Paylaşıyor Süleymaniye.
Sırlarını dökerken,
Kuş misali Üsküdar’a göz süzerken.

Ağırlıyor girintilerinde,
Kartalın geniş kanatlarında,
Özgür muhabbetleri.
Efkarı tutuyor dalgalarında,
Beykoz’dan Tarabya ‘ya.

Gün kollarında uzanınca,
Bebek’ ten gülüyorken Moda,
Ellerinde büyütmüştü,
Kucağında Çamlıca.

Bir motorun sesinde,
Koşarken Kız kulesi’ne,
Sandaldan iner Eminönü.
Beyazıt’tan Beşiktaş’a,
Bir bebeği okşar gibi,
Seviniyor coşkunluğa,
Kucağında asırlık aşklarla,
Seyredişlerine dalıyor,
Üsküdar’ım aşkla.
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:20:26 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Haber.....?

Dosttan acı haber var,
Gül dalında keder var,
Bülbül küsmüş nicedir,
Feryadında sitem var.

Ağlatmak mı niyetin,
Anlatmak mı sitemin,
Zehirli bir ok gibi,
Çöreklenmiş kederin.

Sözde değil dilde var,
Bülbülde var gülde var,
Yalan dünya gam yükün,
Sana gelen kulda var.
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:19:50 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Gurbet.....!

Bir gün diyar ederim gurbet seni,
Öğretemedin bana dost ile eli,
Söküle söküle gittiğin yeri,
Anlat bana bir hasbihal edelim.

Zorda kalmış o yar hasret ile bilirim,
Çağırırsa kanda olsam gelirim,
Bir canım var yol üstünde veririm,
Anlat bana bir hasbihal edelim.
 

Feriha Ceylan


  03.01.2007 10:19:17 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Gurbet eller…!

Gurbet hırkasını da giydim sırtıma
Uğradım feleğin bitmeyen kahrına
Dönerim kederin durmaz çarkında
Acılar böğrümde bal olmuş benim

Gurbet elde ben de söyledim aslımı
Yıkamadın dedi de kibir ile kahrını
Geçer de sandım bir gül ile bahtımı
Acılar dilimde de lal olmuş benim

Feriha der ne söylersin ah hep acı acı
Gönlüne gelmezmi canının tadı ilacı
Gurbet ellere yazılmış yazgın da bacı
Sıla da da ocağım dağ olmuş benim
 

Feriha Ceylan

 

  03.01.2007 10:18:14 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Ela gözlüm..........!

Ela gözlüm bu ellerden,
Ben giderim sen ağlama.
Koydum diye kara gözü,
Kahırlanıp sen ağlama.

Akıl aldık eğlenmedik,
Sürgün olduk sevilmedik.
Bu cihana boşa geldik,
Ben giderim sen ağlama.

İki canda birdir özüm,
Pınar oldu coştu gözüm,
Yaradan’a esas sözüm,
Ben giderim sen ağlama.

Kavil koyduk bilinmedi,
Kefen giydik görülmedi,
Toprakta can dirilmedi,
Ben giderim sen ağlama.

Ela gözde durmaz sancı,
Heveslenir gülden inci,
Feriha’yı yıkınca dürzü,
Ben giderim sen ağlama.
 

Feriha Ceylan


  28.12.2006 11:26:56 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."

Ak...? kara dayı....!

Sende bir anadan doğdun,
Korukla suyu bir mi gördün,
Gül içinde diken oldun,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Yaş dal idin yele değdin,
Gah ağlayıp gahi güldün,
Atla tayı nasıl verdin?
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Hem haklıdır hem yasaklı,
Senin evde var mı paklı,
Baban da ananı yaktı.
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Harmanlandın güne değdin,
Akıl aldın yerin buldun,
Bu dünyayı sıra döndün,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Kuş yuvası oldu evin,
Nerde kaldı kör düvelin,
Ellerinde minderlerin,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Yetmiş yaşına dayandın,
Saçları kara boyadın,
Kara kalbi aklamadın,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Sen bu yolu hiç görmedin,
Bir kerede genç olmadın,
El dilinde naçar kaldın,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Dayı dedik başta tuttuk,
Bizde seni ehil ettik,
Zemheride un öğüttük,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Akıl sırrın elde olmaz,
Hep doğrusun eğri durmaz,
Kulda olan sana gelmez,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Adım dillerde yasaklı,
Hata seni hiç yıkmadı,
Arsız kuldu hiç bıkmadı,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı,
Sütten kessen al elmayı,

Feriha der yeğen çıktı,
Kapına da yiyen çıktı,
Ocağın da diken çıktı,
Nankör köpek çıyan çıktı,
Sen neymişsin kara dayı.

Kara dayı kara dayı!
Sütten kessen al elmayı!
 

Feriha Ceylan

 

  03.12.2006 14:08:11 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Gibi............!

Ilgıt eser güne seher yelleri,
Aşka düşmüş güzel titriyor teni,
Gönül sofrasında yiyor kederi,
Yanar dilleri var yanardağ gibi.

Garip yüreğinde sevda ederi,
Yetim gitmiş bilir tüttüğü yeri,
Dürümlemiş acıyı cılız bileği,
Yanar dilleri var yanardağ gibi.
 

Feriha Ceylan

 

  02.12.2006 19:24:11 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Ela gözlüm..........!

Ela gözlüm bu ellerden,
Ben giderim sen ağlama.
Koydum diye kara gözü,
Kahırlanıp sen ağlama.

Akıl aldık eğlenmedik,
Sürgün olduk sevilmedik.
Bu cihana boşa geldik,
Ben giderim sen ağlama.

İki canda birdir özüm,
Pınar oldu coştu gözüm,
Yaradan’a esas sözüm,
Ben giderim sen ağlama.

Kavil koyduk bilinmedi,
Kefen giydik görülmedi,
Toprakta can dirilmedi,
Ben giderim sen ağlama.

Ela gözde durmaz sancı,
Heveslenir gülden inci,
Feriha’yı yıkınca dürzü,
Ben giderim sen ağlama.
 

Feriha Ceylan

 

  02.12.2006 19:21:28 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Dur Ellerden......!

 

DUR ELLERDEN

Deli gönül abdal olmuş,
Gayri gider dur ellerden.
Tatlı dile nem düşürmüş,
Saklı tutar gönüllerden.

Aklı hayallere dalmış,
Yarenlere haber salmış,
Yar diline sitem katmış,
Tel düşürmüş gönüllerden.

El uzatmaz ağzın açmaz,
Gayri bir tas suyun içmez,
Yol edip bağrından geçmez,
Sır düşürmüş gönüllerden.

Dayanmadı kul yüzüne,
Onulmaza düştü keşke,
Haklı kanmış el sözüne,
Yar düşürmüş gönüllerden.

Sevda derken günah çekmez,
Ah çekip ardına bakmaz,
İstesen de kavil vermez,
Koy geçirmiş gönüllerden.

Adın musallada kalmış,
Ahretlikten sual çalmış,
Yalanı gerçeğe sarmış,
Sal geçirmiş gönüllerden.

Al perçemi almayaydın,
Gül yüzüne dolayaydın,
Sonra dosttan olmayaydın,
Sel düşürmüş gönüllerden.

Perde inmiş can özüne,
Diken batmış sır gözüne,
Gayri doyman sohbetine,
Dar düşürmüş gönüllerden.

Arda pazar olur sanmış,
Nefsinin hükmüne kanmış,
Namusu paraya saymış,
Kar geçirmiş gönüllerden.


 

Feriha Ceylan


  02.12.2006 19:20:06 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Dua...............!

 

Dua gibi dilimde,
İntizarım hiç düşmeyen.
Sebebim sen değil miydin?
Beni sende hiç eden.

Dağlar gibi önümde,
Beisimsin tükenmeyen.
Edebim sen değil miydin?
Utanmayı hiç bilmeyen.

Özlemlerim var dilimde,
Parelersin hiç bitmeyen.
Koşturan sen değil miydin?
Seni bana göstermeden.
 

Feriha Ceylan


  02.12.2006 19:18:04 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Doğmuşum

 

Doğmuşum,
Kara yerlere dar pencerelere.
Açılmamış demir kapılar,
Asma kilitli.

Saklamışlar bedenimi,
Çalmışlar kaderimi.
Adım namus soy adım yok!
Künyeme sıfatsız yazmışlar.

Sormamışlar,
Ne sevdalara cismim kazılı,
Ne de bahtlar dizilmiş uğruma.
Takmamışlar,
Gelmek ister miyim kıt ömürlere.

Vebal olmuşlar bedel koymuşlar,
Beş arşın patiskaya satmışlar bedenimi!

İki kapı arasında ömrüm,
İki kapı arasında dar bir geçitte,
Ölüm kaderim zülüm anamdır.
Nenemdi benden öncekiler,
Onlar da kolay mı boyun eğmişler?
Kaç ömür çürütmüşler köprüsüz.

Esareti bilerek sinerek yaşayan;
Tek cins, tek varlık,
Çocuklar doğurtulan,
Asla kendinin olmayan,
Tek Havva canlı kadın.
Varlığımla var etmişim,
Ben doğmuşum ben doğurmuşum,
Ve ben adsız olmuşum!

 

Feriha Ceylan

 

  02.12.2006 19:17:21 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Can Fes....!

 

Can....Fes
Canfes!
Candan bir kafes.
Yüreği tez kanı yağız,
Aklı bodur can kuş…

Kara buğdaylar çalmış da rengini,
Ederin kimlerde bilinmemiş.
İşlemişler döşeğine diyemediklerini de,
Şişirmişsin kursağında dertlerini,
Kimsecikler duymamış…

Oğula kıza kesmişsin de,
Haberin olmamış.
Ayazı buzu dinlememiş,
Safçalanmış günlerin.
Yüreğin çırpınırken uçup gitmiş düşlerin.

Can fes!
On kulaca bir nefes.
Sığdıramamışlar da hayallerini derince tasa,
Seni koymuşlar karadan yapılı şalvara.
Geri dön ardına bir baksana,
Sinmediğin feleğin ürküyor bakarken sana.
Öğünüyor kem almadığın iliğin,
Sömürülere direniyor…

Canfes!
Can kafeslerde bin ses.
Akça yüreğin eledikçe kederi,
Yeriniyor uğrunda yıkamayan kaderin.
Dökülüyor ciğerinden kara höllüklerin,
Şimdi söylesinler; kimleri yıkar ederin.
 

Feriha Ceylan

 

  02.12.2006 19:16:39 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Ben Anayım

 

Ben anayım
Ben sılayım
Saklı özündeyim erdemlerin
Siperlerin gözündeyim
Sözündeyim yaşlı anamın
Yaş dalındayım ham meyvenin
Kurt kemiren
Al elmanın yazındayım
Kesilen başındayım
Dağladığın kor demirde
kırılmaz çeliğim

Ben anayım
Yazı yaban tarla ekin
Yaslan dallarıma
Hırçın rüzgarlarımdan sakın
Aklın geçmesin başını yakın
Yabandır bağrım yel sanma
Hünkarımdan korkarım
Haramdır gülmek canıma
Sakın ağladığıma kanma
Dökülen doludur baharı müjdeler
Aklından zorun olsun
Yanmaya kıvılcım yeter
En darımda entariden biçerim kefeni
Toprağı can ederim canı da toprak
Bana ölmek yasak ben anayım

Ben anayım
Yakmayın gönlümü sakın
Acıtmayın
Kıymetini anlamaz yaban eller
Tutup yüreğini deler
Beni hatırlarsan eğer ben anayım
 

Feriha Ceylan


  02.12.2006 19:10:47 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."
Annem.........................!

Avuçlarından can kuşun,
Yerlere düştü annem,
Yerlere düştü…

Gözlerinden kan pınarlar,
Çağlayıp aktı annem.
Çağlayıp aktı…

Yüreğinden kor acılar,
Fışkırıp taştı annem.
Fışkırıp taştı…

Uzaklardan seslenip de,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama.

Benim için ağlama,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama.

Bu gün göç yollarından,
Göçmen kuşların,
Leylekler değil,
Cruseler geliyor.
Bereketli topraklarından,
Altın başaklar değil,
Uranyumlu bombalar fışkırıyor.
Savaş baronları gazapta,
Irak’ı uçaklar bombalıyor.

Uzaklardan seslenip de,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama.

Bebekler katledilirken,
Sen yavruna,
Ağlama annem annem,
Ağlama annem annem,
Annem ağlama!

Tüm annelerin anneler ünü kutlu olsun ve anneler ağlamasın
 

Feriha Ceylan

 

  28.11.2006 16:20:02 dünde kalanlar 

"Boşluksuz Bir Yazı."dünde kalanlar

Annem;
Bu bayramda bensiz geçti.
Asılı kaldı kapılardan,
Fındıklı çikolatam.
Hani......,
Ayrılık olmayacaktı tasan?
Keşke yeminlerin,
Bağlı kalsa bilmesem.
Ve sen özlemesen….
Yaşamamış olsam seni;
Hamurdan ak ellerin,
Aklıma gelmese.

Ela gözlerin yollarımda,
Boncuk boncuk kopmasa.
İçimde çaresizlikler,
İsyan edemesem.

Bekleme gelemem!
Bir bayram daha geçerken,

Hani...
Elinde ilk diktiğin,
Çaputtan yamalı bebeğim,
Masada beklettiğin,
Hamsiliydi hiç unutmam,
İçli köfte yemeğim.
Yüklüğe sakladığın,
Gizli kesende hissem,
Büyüdüm de yerini hala bilmem.

Diktiğim turuncun,
Kopardığın çiçekleri,
Gelir gözlerimin önüne.
Doldurdun kolonya şişesine,
Karyolamın baş ucunda,
Dayanamaz uyanırdım kokusuna.
Sevdiğim uykulardan,
Çalardın beni kandırışçılınla.
Hala var avuçlarımda,
Saklıyorum ağlamalarıma.

Hani...,
Gondol da sayardım,
Fasulyeden şekerlerimi,
At artık hepsini denize,
Kolonyamı şekerlerimi çocuklara ver .

Unut gelmemi!
Bayramlık seçme.
Belki nasip olur giymelerim,

Gözlerimde yaşanmamışlarım,
Yanı başımda cellatlarım,
Uzun fermanım,
Derin yaralarım,
Dipsizlikler korkutmuyor.
Islık çalıyorum gençliğime…

Seni düşlüyorum anne!
Okşuyor nasırlı ellerin.
Yel değer gibi,
Biliyorum vakit tamam,
Ve ben üşümüyorum…

İlk defa annem, can benim!
Kimseler alamaz.
Nefesinde can olur gelirim.

Duyarım kokusunu,
Mavilerden kolonyanın,
Denizler fısıldaşır,
Şeker çocuklarını anlatırlar.
Yakarım keyifle,
Bana aldığın son Samsunu.
Duman olur pencerenden,
Tutarken demirleri …


Sana kaybetmişliğimle hiç,
Kazandıklarımla dik,
Gelirim özgürce!
Öperim usulca şimdi ellerini,
Ben geldim,
Bayramın kutlu olsun anne!
 

Feriha Ceylan

 


 

 



NE SAVAŞLAR GÖRDÜM
AHİR ÖMRÜMDE
BARIŞ SANDIĞIM
NE İŞKECEYDİ Kİ ONLAR
HAYATI DOYULMAZ KILAN
TEPEDEN TIRNAĞA
ÖMRÜMÜ KIZILA BOYAYAN

 


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © feriha ceylan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 21.11.2024 18:20:13