24.04.2012 23:21:28
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Yeterince zaman olmadığını hissediyordum... Duygu biriktirmekti tek yaptığım... Baharı koklamak... Evet... Bahardın... Mevsimin ne olduğu önemli değildi doğada... Doğam sen oluyordun... Yanında renkleniyordu her yer... Yaklaşınca güneş çıkı...yor, koklayınca bahar içime doluyordu... Yollarda kanatlarım çıkıyordu... Uçuyordum... Tüketmekten korkmuyordum çünkü tükenmeyecek kadar yüceydi içimde rüzgarın... Sadece azalsın istiyordum delirtici fırtına... Duygu biriktirmekti tek yaptığım... İki yaşama... Yeterince zaman olmadığını hissediyordum... Yaşamıma konar konmaz kaybettiğim, yollarda hiç varmayacakmış gibi gidercesine yaşanılası, ama duygularını yalnızca içimde bir ömür yaşatabileceğim anlar yakalayabildiğim kocaman hayatta... Değer bilinmeyi beklemekten vazgeçmeyen, aşka sadık, kocaman yüreğime mutluluk ne fazla...
24.4.12 |
|
20.04.2012 19:42:13
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Yaşamak için tutunduğum geçmişten kalma bir hayal... Etrafımı kaplıyor... Ama sonra kuşların rüzgardan yılması gibi konuyorum yere... Yerde tanışmıyorum ki güneşle, maviyle, rüzgarın hafifliğiyle... Madem ki hepsi bir hayalde, mecburum sonrasında yükselmeye... Kimim? Kanatları, durmadan anlatan ellerinden bir kuş muyum... Yoksa yüreğinin ağırlığından yorulmuş bir kadın mı, bilmiyorum... Sevilesi değil miyim? Aşkı dibine kadar hissetmekten sadece sevebilen bir yüreğin kölesi miyim? Kimim? Gerçek bir "Sen" diyebilmekten aciz... "Biz" demekse düşlerde bile sessiz... Ne çok yanlış söyledim... Gerçek aşk her yerde değil... Ulaşılmazlıkta değil... Hayalde de değil... O bir kanatlı kelepçe... Aynı anda hem diğer herkesten özgür kılan, hem de büyüklüğünün korkutuculuğundan yalnızlığa mahkum bırakan... Gerçek aşk, geldiğinde el sallayan... Uzaktan... 20.4.12 |
|
18.04.2012 19:29:00
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Ardından bakarken tanıştığım yakamozlu yapraklar yok oldu... Rüzgardı o yakamozu armağan eden... Rüzgardı tutmaya çalıştığım... Kalbim gibi hızlandıkça kaybetme korkusu salan... Serinliğini her şeyden çok istediğim halde kendiliğinden ellerime, yüzüme konmasını beklediğim... Çağırmaktı tek yapabildiğim... Çoğaldıkça kaybolurdum, neyim var neyim yok adını bilmediğim bir aleme alıp götürürdü...Öyle zamanlarda söylediği hep bir hüzündü çünkü... Şarkılar söylerdim kırmasın diye kalbimle birlikte masmavi, biricik düşümü...
Rüzgar bu... Geçer...
Geçmez... Esmesine izin verilmedikçe eğer...
18.4.12
|
|
18.04.2012 19:28:26
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Güneş kovalamaca oynadıkça yakalanan hep ben olurum... Ve tazelenir gün her gözyaşından sonra... "Ve..."leri bitmez zamanın... Yaşama yaşla, yasla tutunurum... Sonrasında gelen sevinçler hep sahte olsa da bir kaç nota, renkle dokunurum hayalimin yüzüne... Yukarıdan gülümseyen bir yüz gibi o, en diplerindeyken ben okyanusun... Hisseder gibi onu hiç görmeden... Neyin çırpınmasıdır bu çoktan boğulmuşken...
15.4.12 |
|
12.04.2012 21:45:32
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Silmek zorunda kaldığım kaç geçmişim var... Öyle kalabalık, oyle gerçek, öyle ağırsındır ki iki kelime konuşmak dağ gibi gelir... Ve dengeleri bozuk dünyanda anlaşılmadığını hissedip yeni dünya kurma çabaların gelir çatar... Ancak iç içe geçebilirler... Kaç kez olur bunlar, artık animsayamazsin bile... Herkesin kendini anlatma derdinin içinde sen kendi kendine konuşur kalırsın... Bu yüzdendir "İçimi bir daha açmam kimselere" demeler.... Affedici olmayan bir alemde ne kadar affedici olabilirsin ki...
10.4.12 |
|
12.04.2012 21:44:58
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Güvercinler... Gözlerim yola kilitliyken arabanın camından içeri bakmasalar da h...ızla geçiyorlar önünden... "Buradayız!" Unutmuyorum... Sizler ağaçların birleşmesi gibi üzerimizden... İyi niyetli... Aşka saygılı... Göğün kızıllığını benim yerime izlediniz... Şimdi de maviliğini göstermek niyetiniz... Onlar böyleyken... Ben... Sen... Belki... Ama... Biz... Aşka saygılı değiliz...
7.4.2012 |
|
12.04.2012 21:44:14
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Başka bir dünyaydı aradığın... Uçmadan uçmayı tatmaktı istediğin... Ve... Körleş...meye başladığını farkettin... Sana yeni gözler buldum... Yeni bir dil de bulmayı öylesine kafaya koymuştum ki... Ama hüsrandı... Çünkü gerek yoktu... Sadece kalbi açmak yeterliydi... Sen... Terazilerden kaçarken terazilerin arasında tutsak kalıp gözlerini bozmuştun... Onların saçma iniş çıkışlarıydı sebep... Ben sana yalnızca yeni gözler bulabildim... Onlar ruhunu büyüttüler... Onlar kalp atışlarına başka bir ritim verdiler... Kaybettin mi onları? Görebiliyor musun yaprakların çizgilerinde gizlenmiş binbir gezegen noktaları?
6.4.2012 |
|
29.03.2012 18:55:35
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Huzuru çağıran müzik duydun mu güncem... Huzur çağıran müziklerim var… Bilmem neler vardı aklında çalanın, söyleyenin… Geçmişten kalma hepsi… Dinlediğimde bir şeyler ifade ettiğimi söyleyen… Dibe her vurduğumda el uzatan… Sanrı bile olsa huzuru… Bile bile tutunduğum… Gözlerimi açmam gerektiğini söyleyen… Yalnız değilmişim gibi yapan… Ve geçiciymiş gibi, sonsuz değilmiş gibi hissettiğim yalnızlık… “Lütfen gitme…" Bak… Bana söylüyor sanki… Ağlıyor kemanları… Ve damla olup dökülüyor piyanonun tuşları… 29.03.2012 |
|
26.03.2012 20:09:28
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Kalabalıklar arasında, kocaman gülümseyebilmek doğaya... Ve ölümlerin, ayrılıkların, küçüklü büyüklü kötülüklerin, yanlışların kırdığı yüreğimden, hepsini taşırırcasına, ağlayabilmek… Bunlar ne garip şimdi bu dünyada… Bir çizgi var… İnsanların çizdiği, zamanla yeri ileri doğru giden bir delilik çizgisi… Geçmeme izin verilmeyen ve bu yüzden artık geçmeyi benim de isteyemediğim... İşte o çizgideyim… Yine… Hâlâ çözemediğim ve sonunda durdurmaya çalıştığım kafamın içine çöreklenmiş, dışarıdan bakınca kendini belli etmeyen, kendimi bildim bileli dövüşüp durduğum… O çizgideyim...
24.03.2012
|
|
29.01.2012 19:33:26
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Yürü… Kışın ortası, yerin beyazı, nasıl da dinlemeye hazır… Hadi dök… Yalnızlığını büyüten yakınlıkları… Süslü bencillikleri… Yaşamları hafife alışları… Bak… Nasıl dinliyor doğanın yüreğine sadık kulakları… Mutlu kalmak için yok saydıklarını… Çaresizlikten seçtiğini, artık bencil olmayı… Anlat… Her şeye rağmen tüm bunları anladığını… Yok saymayı böyle başardığını… Sonra sor… Dengesizliklerin içinde denge ne kadar kurulabilir? Ve gör… Sonunda dünyanın, böyle çektiğini iflas bayrağını… Dertleş doğayla… Bil ki o, ruhunun tek yakın arkadaşı…
29.01.2012
Nilüfer Ç.
|
|
24.01.2012 23:27:54
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Yine kar yağıyordu… Ağaçlarda bulduğum gibi, bir yakamoz da kar tanelerinde bulup da anlatamamıştım… Ne mutluydum… Aşka aşık... Tek başıma... Her şeyden habersiz... Kendi güzel dünyamda sessiz... Nasıl da kar tanelerinden biri olup uçuşmuştum… Sonrası malum… Önce etrafıma ışık saçtım... Sonra da... Eriyip yok oldum… 24.01.2012
|
|
24.01.2012 15:18:29
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Yetmedi... Kapatmaya yetmedi... Binalar o kadar yüksek ki... Karın yağışını göremeyecek kadar beyaz olur ya hani yer, gök... Ayrı bir güzeldir... O zaman da görmeye çalışırsın, arar gözlerin. Bulunca sevinirler. Tıpkı bir çift gözde aşkı buluşun gibi... Evrendeki aşkın yansımasıdır da farkedemezsin. Kimi zaman aşkın var olmadığına inanman da, sonrasında onun her yerde olduğunu anlaman için midir? Ama... Olmuyor... Binalar o kadar yüksek ki... Ne yer, gök bembeyaz, ne de gözlerim bulabiliyor beyazlığının içinde karın yağışını... 22.01.2012 |
|
24.01.2012 15:17:51
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Soğuktan korkarken hep… Bir gün soğuğun ne olduğunu unutmak… Öyle bir zamanda hissetmek, yalnızca yüreğinin orta yerindeki acıdan ibarettir… “Hakkın mıdır bunca şikâyet…” Hem yalnızlığınadır sitem, kabullenirsin hem… Zincirin, bunca renginin içinde boğulmandır… Zincirin, kovmak istediğin halde aklında kalan saklılarındır… Anlatırsın(!) Çelimsiz kalmış kaleminle… Artık… Daha… Daha da yalnızsındır… 22.01.12 |
|
24.01.2012 15:12:29
|
silinmesi istemediğim eski günlüğüm |
| |
Sevgili günce… Sana neler yazmıştım… Hepsi silindiler… Sana maviden bahsettim… En çok da huzur sanıp sarıldığım tutkusundan… Nasıl da yanıltıcıydı, gözüm koyuluğuna takılınca beyazlığı belirirdi… Onu izleyince koyuluğunu unuturdum… Yanardönerdi, öylesine aldatıcı… Ama yaşıyordum… Yaşıyordum… Yaşadıkça diyordum… Dedikçe daha çok yaşıyordum… Ölü kelebekler her canlandığında ben daha da canlanıyordum...… Sevgili günce… Karanlığın içinde bir kanat sesi duyuyorum göremiyorum… Üzerimde uçuyor… Aklıma söyle… Tutkuma ihanet etsin… Ruhumu nasıl karanlıkta bıraktıysa maviliğin sonunda, şimdi tutkumu bir köşede bıraksın, onu terk etsin… Böyle derken ben… Bir yandan neden… Anıyorum kanatlı bir yürekle uçabildiğim zamanları…
24.01.2012
|
|
|
Yersiz yurtsuz bir "yaşamak" geliyor bazen
Tutunuyorum...
|
|