Dalgalı Sanrılar
(alp) 20 Haziran 2006 |
Yeraltı |
| |
“bir yerlerde bir şelale akıyordu.. /
bir yerlerde bir yanardağın üzerine çağıldayan bir şelalenin sanrıları salınıyordu..” |
|
Yol ve Külahi
(alp) 25 Nisan 2006 |
Yeraltı |
| |
"gün sona erdiğinde; ve yolun değil de külahinin yürüyüşünün sonu geldiğinde; yaşamı varmış olduğu amaçlar toplamına ya da eriştiği yerlerin toplamına değil de yürüyüşünün ya da yolculuğunun kendisine eşittir.." |
|
Pelerin ve Külah
(alp) 25 Nisan 2006 |
Yeraltı |
| |
“ kaybolmuş onlar.. eski bir şiirin peşine düşmüşler de gece karanlığında yola çıkmışlar.. /
damağında akşamüzerinden bir öpüş tadı varmış..” /
|
|
Külahın Kulesinde
(alp) 24 Ocak 2006 |
Yeraltı |
| |
bir kadın çamaşırıdır aslında külah,
bir vitrinde sergilenen kırmızı, mor, siyah ve açık saçık..
dolduracak olanın içini, şehvetengiz güzelliğine dair kışkırtıp da..
aslında, yok bir önemi..
"hayır, diğerini kastetmiştim.."
|
|
Konuşabilirdik De...
(alp kaya) 26 Ocak 2004 |
Yeraltı |
| |
konuşmadık.. konuşmalımıydık.. belki de susup arkamızı dönebilirdik.. kar yağıyordu ne de olsa dışarıda.. karanlıktı gece.. sokaklar beyaz.. kar çatırdadı adımlarımın altında.. geldim.. ve gittim ardından.. |
|
|
"insan yaşlandıkça daha bilge ve daha aptal, daha aşık ve daha yalnız oluyor..85 yaşımda nasıl olacağımı düşünmek dahi istemiyorum.."
|
|