Hoşgeldin Aşk
(BURCU İNCESU ) 14 Temmuz 2009 |
Özlem Şiirleri |
| |
Ey kaleme mürekkep kanım
Ey mürekkebe hokka kalbim
Ey hokkaya kağıt tenim
Aşk kuşu kondu gene kirpiğimize
Yaşamak ve yazmak zamanı
Ve yeniden satırbaşı.......
|
|
Ay Işığı
(BURCU İNCESU ) 14 Temmuz 2009 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Birazdan kalkıp masadan çıkacaksın kapıdan , şehrin tüm kapıları kapanacak yüzüme o an . 2 kadeh , dolu bir kültablası ve ayaklarımın dibine kıvrılmış şu bir gözü kör kedi kalacağız bu soğuk evde birbaşımıza .Saçlarındaki tel tel gümüşlere asacağım kendimi sonra ben . Gözlerinin karasına vurup , çocuk dudaklarına çarpacağım. Sen gideceksin , kokun kalacak geride ... Ah o kokun içimi çizip geçen , yüreğimi aklıma hısım eden , kavrulmuş badem , ıslak çimen gibi bir his uyandıran ellerimi kanatan gözlerime kasteden kokun..Sen gideceksin yıkılacak kağıttan kulelerim , ayaklarıma kara sular inecek gelemeyeceğim ardın sıra . |
|
Hiçbirşey Olmak Üzerine
(BURCU İNCESU ) 24 Eylül 2007 |
Yaşam |
| |
Nasıldır zaman bilirsin, acımasızlığı gözlerinden damlar...Nasılda suskundur kini öfkesi, nasılda beyazdır hissedilmesin diye ateşi...Zamanı en iyi sen bilirsin, birde ben... Ben... Bir gece vakti parmaklarından çığlıklar içinde kayıp düşen arnavut kaldırımlarına bu şehrin ve darmadağın olan ben...Hatırlarsın uluyan bir rüzgar tam o anda; taşın bağrımı deldiği ve beni tuzla buz ettiği o an da saçlarına çarpmıştı, zifiri karanlığından iki yıldız kaymıştı geceye, gözlerin enkaz... |
|
Canım Mısın Cananım mısın?
(BURCU İNCESU) 22 Mart 2007 |
Anı |
| |
Nereye sığınacak senden sonra çocuk ellerim yoksa Sen benim dünyaya tutunduğum ellerim misin? /
Saçından kirpiğine herşeyinle aşıkmıyım hala sana Yoksa sen aşkın ta kendi misin? /
Sevdin mi beni bebeğini sevdiğin gibi /
Yoksa sen benim koklamaya kıyamadğım bebeğim misin? /
|
|
Elveda Hüzün
(BURCU İNCESU) 29 Aralık 2006 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Gözlerinde saklı binlerce hayatı , o hayatların her birinden kaçmışlığını gördüm sana baktığım aynalarda …Kanat çırpmayı uzun zaman önce bırakmış hüzün kuşları saçlarında konaklamışlardı, pırıl pırıl güneşli bir yaz ikindisinde elinde avucunda kalmış birkaç parça eprimiş umudu doldurduğun valizinle çıkıp gelmiştin , gelmişliğin az sonra gidecek olmanla yan yana oturuyordu karşımda titreyen elinde zikrediyordu ince cam bardak.Suskunluğundan dinliyordum çok sonraları yaşayarak öğreneceğim hayat denen yalanı. |
|
Aşk Aslında
(BURCU İNCESU) 6 Mart 2006 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Aşk çift kişilik bir yalnızlıktır, insanın kendi içine yaptığı yolda kaybolması birazda /
Ben ken biz olması, biz ken hiç olması ve susması , /
kanlar akarken içindeki azgın ırmaklardan ... |
|
Şeytan Demiş Yaşlı Susmuş
(BURCU İNCESU) 27 Şubat 2006 |
Öyküsel |
| |
dışarda bir yağmur dersin gökyüzü erimiş yeryüzüne /
akıyor, orta şekerli kahvemi almışım önüme sarmışım /
tütünü... içimde bir sıkıntı gökyüzü gibi kararmışım /
her nefeste duman la dağıtırmışım hasretini, kanıma ha /
girdi ha girecekmiş şeytan kalk dermiş çık yola git /
dermiş ona , kahveden yudum tütünden nefeste şeytanı /
dürtüklermiş...üstüne üstlük günlerdende pazarmış ilk /
bahar kapıdaymış....offff offfffff yaşlılıkta amma zor /
şeymiş....ayaklarım tutulmuş... /
|
|
Üç Damla Yaş İle Ölen Adam
(BURCU İNCESU) 25 Ağustos 2005 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Kapatırken gözlerini ölüme sessiz ve kabullenmiş üç
damla yaş indi tenden toprağa.Toprakta üç damla, üç
ayak izi geçmişini yalana kaptırmış adamdan arta
kalan.Yaptığı hiçbirşeyden sorumlu tutamazdı hayat onu
çünkü yok saymıştı doğduğu ilk gün gözlerin |
|
|
saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...
kitap okurum
içinde sen varsın
şarkı dinlerim
içinde sen
oturdum ekmeğimi yerim
karşımda sen oturursun
çalışırım,
karşımda sen
en güzel deniz,
henüz gidilmemiş olandır
en güzel çocuk
henüz büyümedi
en güzel günlerimiz
henüz yaşamadıklarımız
ve sana söylemek istediğim
en güzel söz
henüz söylememiş olduğum sözdür
o şimdi ne yapıyor?
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
evde mi, sokakta mı?
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi
o şimdi ne yapıyor
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
(...)
belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
her kara günümde onu bana
tıpış tıpış getiren sevgili
canımın içi ayaklar
ve ne düşünüyor, beni mi?
yoksa ne bileyim
fasulyenin neden
bir türlü pişmediğini mi?
yahut insanların çoğunun neden böyle
bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor
şu anda şimdi, şimdi
(...)
saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...
|
|