İşte Geldim işte Yokum Artık
(BURCU İNCESU) 8 Kasım 2002 |
Unutulamayan Dönemler |
| |
Yağmurlu bir İstanbul’du karşılayan beni.Alıp elimden bahtım kadar kara bavulumu buyur etti, Kızkulesi’ne karşı, yüreğinin en göz alıcı köşesine.Bir başka bakıyordu gözleri, elleri bir başka dokunuyordu saçlarıma, acıyor muydu bana?Gözlerimdek |
|
Yalnız Bendim
(BURCU İNCESU) 23 Kasım 2002 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Ne yazmak için düşündüm, ne okumak için baktım harflere, yalnız bendim uçan avere yıldızların gözlerinde.Sakin sakin uluyordu gece, sakindi tüm kuşları İstanbul'un.Bir sensizlik bir bensizlikti elimdeki kadehin tadı... |
|
Öykünün Başı
(BURCU İNCESU) 25 Kasım 2002 |
Düşler |
| |
Yangın yerlerdinden dolaştık, ellerimiz kanarken
susuzluktan, sakladık hırçınlığını göklerimizin.Hep
biryerlerinde yaşamımızın yanlış yaptık, sorguladık
erdemleri |
|
Türküler Söyler Sevdamızı
(BURCU İNCESU) 28 Ocak 2003 |
Yüzleşme |
| |
Günlerin hayin pusularında kalmışım, ay doğmaz, güneş
gülmez pencerelerime, bilmesende bir derin
karanlıktayım.Sayki ölümüm sayki yetimim, sayki
ağlamaklıyım...
Canıma kastı var saatlerin, akrebi zehirliyor,
yelkovanı kurşunluyor. Bu nasıl derttir z |
|
Benden Seni Çaldın
(BURCU İNCESU) 2 Şubat 2003 |
Unutulamayan Dönemler |
| |
Tek bir yıldız dahi şavkımıyor karanlığında
gecelerimin.Hafızaların duldasız zulasında, ılgın
kokuşlu günler biriktiriyorum bir gün dönersin
umuduyla.Samimiyetsiz tebessümler dudaklarımda intihar ederken, derin bir acı, içten bir özleyiş ve sığ
düşünc |
|
Aylardır Akıyorsun...
(BURCU İNCESU) 24 Temmuz 2003 |
Anılar |
| |
Tek bir yıldız dahi şavkımıyor karanlığında gecelerimin.Hafızaların duldasız zulasında, ılgın kokuşlu günler biriktiriyorum bir gün dönersin umuduyla.Samimiyetsiz tebessümler dudaklarımda intihar ederken, derin bir acı, içten bir özleyiş ve sığ düşüncel |
|
Arka Mahalle ve Arka Mahalledeki Yüreğin Ahvali
(BURCU İNCESU) 22 Aralık 2003 |
İstanbul |
| |
Kayboldum bu koca şehirde, saat saat hasretle
yaşlanıyorum; bu koca şehrin yedi tepesine de ah ile
yaslanıyorum.Yüreğimin dağları tarumar olduğundan beri
kalemimde küstü ellerime.Ellerimki birer kelebek
zemheriye düşmüş, sonu ilk nefesinden belli. |
|
Üç Damla Yaş İle Ölen Adam
(BURCU İNCESU) 25 Ağustos 2005 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Kapatırken gözlerini ölüme sessiz ve kabullenmiş üç
damla yaş indi tenden toprağa.Toprakta üç damla, üç
ayak izi geçmişini yalana kaptırmış adamdan arta
kalan.Yaptığı hiçbirşeyden sorumlu tutamazdı hayat onu
çünkü yok saymıştı doğduğu ilk gün gözlerin |
|
Elveda Hüzün
(BURCU İNCESU) 29 Aralık 2006 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Gözlerinde saklı binlerce hayatı , o hayatların her birinden kaçmışlığını gördüm sana baktığım aynalarda …Kanat çırpmayı uzun zaman önce bırakmış hüzün kuşları saçlarında konaklamışlardı, pırıl pırıl güneşli bir yaz ikindisinde elinde avucunda kalmış birkaç parça eprimiş umudu doldurduğun valizinle çıkıp gelmiştin , gelmişliğin az sonra gidecek olmanla yan yana oturuyordu karşımda titreyen elinde zikrediyordu ince cam bardak.Suskunluğundan dinliyordum çok sonraları yaşayarak öğreneceğim hayat denen yalanı. |
|
Hiçbirşey Olmak Üzerine
(BURCU İNCESU ) 24 Eylül 2007 |
Yaşam |
| |
Nasıldır zaman bilirsin, acımasızlığı gözlerinden damlar...Nasılda suskundur kini öfkesi, nasılda beyazdır hissedilmesin diye ateşi...Zamanı en iyi sen bilirsin, birde ben... Ben... Bir gece vakti parmaklarından çığlıklar içinde kayıp düşen arnavut kaldırımlarına bu şehrin ve darmadağın olan ben...Hatırlarsın uluyan bir rüzgar tam o anda; taşın bağrımı deldiği ve beni tuzla buz ettiği o an da saçlarına çarpmıştı, zifiri karanlığından iki yıldız kaymıştı geceye, gözlerin enkaz... |
|
|
saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...
kitap okurum
içinde sen varsın
şarkı dinlerim
içinde sen
oturdum ekmeğimi yerim
karşımda sen oturursun
çalışırım,
karşımda sen
en güzel deniz,
henüz gidilmemiş olandır
en güzel çocuk
henüz büyümedi
en güzel günlerimiz
henüz yaşamadıklarımız
ve sana söylemek istediğim
en güzel söz
henüz söylememiş olduğum sözdür
o şimdi ne yapıyor?
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
evde mi, sokakta mı?
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
kolunu kaldırmış olabilir mi, hey gülüm
beyaz kalın bileğini nasıl da çırçıplak eder bu hareketi
o şimdi ne yapıyor
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
belki dizinde bir kedi yavrusu var, okşuyor
(...)
belki de yürüyordur, adımını atmak üzeredir
her kara günümde onu bana
tıpış tıpış getiren sevgili
canımın içi ayaklar
ve ne düşünüyor, beni mi?
yoksa ne bileyim
fasulyenin neden
bir türlü pişmediğini mi?
yahut insanların çoğunun neden böyle
bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor
şu anda şimdi, şimdi
(...)
saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...
|
|