Yazar Tanıtımı | |
Yazısının Özellikleri | Fantastik korku ağırlıklı yazıyorum. Zaman zaman farklılık için romantik komedi türüne meyil gösteririm. |
Edebi Etkiler | Stephen King, Josh Malerman, Yasmine Galenorn, Becca Fitzpatrick, Joanne Katherine Rowling, Sigmund Freud, Aristoteles, Barbara Cartland |
Benzer Yazarlar | Becca Fitzpatrick |
Özgeçmiş | Tebriz doğumluyum. 1994'te İstanbul'a geldim. On dört yaşından beri kısa korku hikayeleri yazıyorum. Ayrıca müzik besteleyip, zaman zaman şarkı sözleri de yazıyorum. Org ve flütle, kalem, kağıt ve kitaplar kadar iyi anlaşırım. Özgeçmişim de yer aldıkları kadar ömür boyu hayatımda yer alacaklarına inanıyorum. |
Bulunduğu Yer | |
|
Kan Celladı
Nuray, cadının evinin bahçe kapısından içeri girdi. Bahçe bakımsızdı ve kendi haline bırakıldığı için sarmaşıklar evin etrafını da sarmaya başlamıştı. Kargalar, ölü bir lağım faresinin etini didikliyordu.
Nuray bakışlarını kaçırarak evin giriş kapısının önüne geldi. Tıklatmak için elini kaldırdı ama kapı gıcırdayarak aralandı.
"Halise?"dedi Nuray yavaşça. Kapıyı hafifçe iterek içeri baktı ancak görünürde kimse yoktu. Holün sonunda titreşip duran loş, sarı bir ışık vardı.
"İçeri gel Nuray."dedi arkadaşının sesi. Nuray etrafına bakınarak içeri girince kapı arkasından alayla kıkırdar gibi yine gıcırtıyla kapandı. Nuray ürpererek arkasına bile bakmadan hızlı adımlarla holü geçti ve salona geldi. Salonda da kimse yoktu. Ama Nuray'ın donup kalmasına neden olan birçok şey vardı. İçerisi tanınmaz haldeydi ve küçük bir tapınağı çağrıştırıyordu. Halı ve kanepeler kaldırılmıştı. Bu yüzden salon olduğundan daha büyük görünüyordu. Üzerinde yanan mumların olduğu bir komodin ve küçük bir masadan başka pek eşya yoktu. Tabii Nuray'ın donup kalmasına neden olan şey bunlar değildi. Salonun tam ortasındaydı; Tavana zincirle bağlı bir kancanın ucunda tepe aşağı asılı halde başı kesik bir kedi ölüsü sarkıyordu. Kesik başından ve gevşek ayaklarından sızan kan, altında duran kovaya şıp şıp damlıyordu.
Nuray korkuyla karışık bir iğrenmeyle bakarken arkasında bir hareket hissetti ve salonun karşı duvarına bir gölge yansıdı. Soluğunu hızla çekerek arkasına baktığında neredeyse çığlık atacaktı. Arkasında duran pelerinli kişinin arkadaşı olduğunu anlayınca soluğunu bıraktı rahatça. Pelerinin kapüşonu epey büyüktü ve kenarları başın yanlarından ve alın kısmından aşağı döküldüğü için cadının yüzü iyi gizlenmişti. Başını çok kaldırmadıkça felçli çenesi görünmezdi. Nuray onu baştan ayağa süzerek:
"Ödümü kopardın... Bu ne hâl? Nereden buldun bunu?"diye sordu bej rengi kirli pelerini göstererek.
"Şşş!"diye susturdu cadı uzun tırnaklı elini kaldırarak. "İstediğimi bulurum ben, çok soru sorma."dedi. Salondan ayrılırken: "Hadi gel, iksirin hazır."diyerek peşinden gelmesi için işaret etti. Nuray kancaya asılı başsız kediye bakınca cadı arkasını bile dönmeden: "Merak etme, iksirde kediyle alakalı bir şey yok. O, dostlarım için bir hediye sadece.
"Do- dostların mı?"
"Evet ve orada dikilmesen iyi edersin."
|
|