Yazar Tanıtımı | tıpkı erasmusun dediği gibi; delilik mutluluktur. bu düsturdan yola çıkıp beni delirten yazma tutkusunu özgür ve çılgın düşlerin, ve hayal gücümün en çılgın halinin emrine verdim. yazmak, yaratma tutkusunun insan zihnindeki tüm açmazlardan kurtulup, sözün ak ve kara büyüsüyle biçimlenmiş en gerçek halidir. çünkü söz büyüdür, gerçek söz deliliktir. |
Yazısının Özellikleri | hayata dair her şey. özgür ve deli bir kalem. düşlere tutsak hayal gücünün elindeki her şey. sevilecek ve nefret edilecek, kızılacak ve hoş görülecek her şey... |
Edebi Etkiler | J. R. R. Tolkien, Samed Behrengi, Stephan King, R. A. Salvatore, Tess Geritson... ve daha nice güzel kalemler |
Benzer Yazarlar | Samed Behrengi, Saygın Ersin. |
Özgeçmiş | doğumum ve bebekliğim tümüyle rivayetten ibaret. rivayet olunur ki, 1978 tarihinde bir bahar günü öğleden sonra doğmuşum. ve yine rivayet olunurki tanrısal teknik bir sorun nedeniyle doğuştan göz adı verilen organ eksikmiş. küçüklükten beri hayatı anlamaya yönelik, bir çocuktan beklenen soruların çok daha ötesinde sorularla insanların başını ağrıtmam en belirgin özelliğimmiş. ötesi tarihsel ayrıntı... |
Bulunduğu Yer | antalya |
|
Ne varsa eski de var derler ya hani ninelerimiz dedelerimiz yaşlı amcalarımız ya da her hangi bir kent kahvesinde elinde sigarası yarı boş gözlerle oyun arkadaşlarına yetişmeye çalışan çoktan güle güle demiş ortasına ömrün bir amca… aslında hiç de haksız değiller hani. Şimdilerde televizyonlar, sanal sohbetler ve sayısı bini aşan özel radyolar güzel olan her şeyin içini boşaltıp kendileriyle dolduruyorlar. Tüm iyilik ve güzellikler frekansını kötüye göre ayarlıyor. Zamane çocukları pencereyi bilmeden windows’u biliyor, çiçek kızın yeri yüzü çiçek bozuğu mankenlerin dizileriyle dolduruluyor. Şeker kız candy öleli oldu şöyle bir on on beş yıl yerini bırakarak yapay şeker reklamlarına. Zamanın çarkları arasında kötüye mayalanmaya doğru kulaç atan bir çok güzellikten bahsetmek mümkün. Ancak zaman bizi alıp uzaklara atarken buna pek vakit bırakmıyor.
Ne varsa eskide var diyenlerin sandıklarında küflenen plakların, kasetlerin içindeki seslere kulak verip bir bakalım, bakalım eskide ne varmış. Biteceğine noterin kesin gözüyle baktığı, ayrılığa tescilli bir sevdanın vuslatını kırkbeş geçe, yani tescilli ayrılığa çeyrek varken çaktırmadan bir sevgili diğer sevgilinin avcunun zulasına iki küçük kol düğmesi bırakır. Tam bu sırada sevgililer kısık ve yumuşak seslerle bir birinin kulağına elveda sözcüklerini fısıldamaktadırlar. Eşyalar toplanmıştır, onunla bir dakika dilemenin duası aklın namlusuna sürülmüştür. Bu ne dünya der biri içinden içini titreten bir sesle. Ama diğeri gitmek zorundadır dönülmez yollara. “giden kalana hep onu seveceğini söyler.
Uzar gider masal böyle. Zaman o sevgililerin sevda şarkılarını alıp saklar evrenin bilinmez köşelerine. Yerine sahte süper starların nane suyuna batırılıp bekletilen bozuk tatlı çikita muz şarkılarını bırakır. Ve artık sahte vuslatlarda damping vardır. İki küçük kol düğmesi her an bir birlerini görmek istememe ihtimali olan karşılıklı verilen bir çift msn adresine bırakır yerini. Mesafe diye bir şey yoktur artık. Mesafe sözcüğünün yerini internet hızındaki kilobyte bölü saniye tanımları alır. Yani ne varsa eskide var diyenler sonuna kadar haklıdır.
|
|