Yazar Tanıtımı | Emekli öğretmen. Şiire duygusal, gurbet, kahramanlık, yurt temalı olarak başladım. Nasrettin Hoca'nın fıkralarını, Mevlâna'nın hikâyelerini, halk masallarını ve hikâyelerini şiirle anlatmaya devam ederken; bir arkadaşımın hatırlatmasıyla DEDEKORKUT hikâyelerinin tümünü aslına uygun, kişi yer ve zamana bağlı olarak anlattım.
Bu tür çalışmalarım devam etmektedir. |
Yazısının Özellikleri | masalımsı şiirler |
Edebi Etkiler | En çok etkilendiklerim halk şairleridir. |
Benzer Yazarlar | Tarzıma uygun kimseyi tanımıyorum. Şiiri okuyanların bir çoğu EKOL olduğumu söylüyorlar. |
Özgeçmiş | 10/09/1954 Kayseri İli, Akkışla İlçesi Gömürgen Kasabası doğumluyum. 1975 yılında Gökçeada Atatürk İlköğretmen Okulu’ndan, 1988 yılında AÖF ÖNLİSANS PROGRAMI`NDAN mezun oldum. Bitlis ve Kayseri`nin çeşitli yerlerinde sınıf öğretmenliği ve okul idareciliği yaptım.
Çalışmalarımda süslü ve anlaşılması zor olan kelimeler yerine sade, herkesin anlayacağı bir dili kullanmayı tercih ettim. 1999 yılından itibaren de TÜRK-İSLAM kültürünü genç kuşaklara tanıtmak ve sevdirmek için sanatımı bu yolda kullanmaya çalıştım. Aynı yıl Mevlana’nın, Beydeba’nın, Lafontein’in, Ezop’un, halk masalları ve fıkralarını şiirle anlatma hevesine kapıldım.
1999 yılında “ÇOCUK DÜNYASI” , Nasrettin Hoca’nın fıkralarının şiirle anlatımı olan “MASAL, ŞİİR, FIKRA MI?” isimli kitabım çıktı.
2004 yılında fıkra, bilmece, esprili bilmeceler, sayışma ve tekerlemelerden oluşan “Dünya Neye Gülüyor?” adlı derleme eserimi yayımlattım.
Edebiyat çevresinden gelen öneriler doğrultusunda “MANZUM DEDEKORKUT DESTANLARI” adını verdiğim, “DEDEKORKUT DESTANLARI’NIN” tamamını aynı yöntemle özüne bağlı olarak şiirle anlattım.
“MASAL BAHÇESİ”
“MASALLAŞAN FIKRALAR”
Merhum Halk Şairi amcam, Habib KARAASLAN’IN yayımlanmış dört şiir kitabı ile hiç basılmamış şiirlerinden oluşan “HALK ŞAİRİ HABİB KARAASLAN’IN HAYATI VE ŞİİRLERİ” isimli bir kitap hazırladım.
“DİYORUM” adlı kitaplarım yayın hayatına girmeyi beklemektedir
|
Bulunduğu Yer | KAYSERİ |
|
ASLAN, KURT VE TİLKİ
Kurt, tilki bir de aslan
Ava çıkmış bir zaman.
“Birlikte rahmet vardır,
Ne bulursak o kârdır.”
Diye karar vermişler.
Ormanda yürümüşler.
Şansları yaver gidip
O gün iyi av edip,
Çekilmişler bir ine.
Kurt ile tilki hile
Düşünürken aklından,
Emir gelmiş aslandan:
Ey koca kurt haydi sen,
Başlayıp önce benden,
Avımızı paylaştır;
Açlığımı yatıştır.
Kurt demiş: — Padişahım,
Yüce soylu kralım.
Sen büyüksün, sonra ben...
Tilki de ikimizden,
Küçük ve geridedir.
Paylarımız bellidir.
Yaban öküzü sana,
Şu dağ keçisi bana.
Tilki kardeş tavşana,
Uygundur kalıbına.
Buyurun da yiyelim,
Yorulduk, dinlenelim...
Aslan birden kükremiş.
Kurt ve tilki titremiş:
— Ne söylersin sen ahmak!
Yok mu sen de utanmak?
Ben varken sizlere pay,
Vay seni eşek vay vay...
Eşekten de kötüsün,
Sen köpeğin tekisin!
Hay seni kaz kafalı,
Kim ormanın kralı?
Verirsem alırsınız,
Vermezsem bakarsınız.
Yaklaş şöyle yanıma,
Bakayım suratına! ..
Kurt titreye titreye,
Başlamış yürümeye.
Aslanın yakınına
Gelince karşısına,
Bir pençeyle serilmiş.
Ciğerleri delinmiş.
Ölüp gitmiş zavallı...
Ormanların kralı,
“Tilki! ” diye seslenmiş.
Bir de onu denemiş:
— İkimize üçünü,
Pay et göster gücünü! ..
Sıra ona gelince
Tilki diz çökmüş önce:
— Tümü sizin kralım.
Bir sıraya koyalım.
Yaban öküzü var ya,
Sabahki kahvaltıya.
Dağ keçisi öğleye,
Uygun olur yemeye.
Sona kalan tavşan da
Kralıma akşamda,
Leziz bir yemek olur.
Kendisine sunulur...
Tilki üçünü avın
Yemesine aslanın,
Ayırarak belirtmiş.
Aslan şöyle söylemiş:
— İşte budur adalet! ..
Kimden öğrendin hayret?
Tilki demiş: — Efendim,
Kim olurum ki, neyim...
Siz yüce kralımız.
Olacaktır farkımız.
Siz her şeyin sahibi.
Ormanın tek hâkimi.
Bu tür pay etmeyi ben,
Yatan kurdun hâlinden;
İbret alıp belledim.
Güzel oldu eminim…
Tilkinin cevabına,
Aslan demiş ki ona:
— Bu herkese ders olsun!
Üçü de sana kalsın.
İbret aldın ya kurttan,
Sen de oldun bir aslan.
Artık tilki değilsin,
Bizlerden birisisin...
Aslan kalkıp giderken,
Tilki demiş içinden:
“Şükür olsun Mevlâ’ya.
Yaradan’ım Huda’ya...
İyi ki önce ona,
Söyledi sonra bana.
Yoksa helâk olurdum,
Ben nasıl kurtulurdum? ..
Mevlâna da Allah’a
Hamdeder, der ki sana:
“İyi ki son ümmetiz.
Çok örnekler biliriz.
Helâk olan kavimler,
Ne güzel örnektirler...
Geçmişleri düşün ki,
Onlar kurt, bizler tilki.
Başlarına geleni,
Anla, koru kendini.
|
|