Arsenik

Bir zehir içmeliyim bu gece.... susmayı bilmiyor, diyo "beni iç" diye...

yazı resim

Söz geçirmez yeleğinle oturmaktayız hâlâ
Her düşten eğitimsiz acılar çalan yeleğin; yüzün bir de
Sargı bezlerin, merhemlerin...
Her yarayı kapatabilecek şeylerinle
Kim bilir, hangi zamandayız, hangi yüzyılda,
Hangi anlamsız kişileriz sessiz ve karanlık düşünen?
Çiçek Pasajı’ndan aşağılara, daha aşağılara iniyoruz.
Tünelden bir tramvay kalkıyor yalnızlığıma
Ve sonunda oluyor olan, ay kümbeti ile yalınayak kalıveriyorum masamda
Bir de arsenik oturuyor

Profilden görünüyor gece, rakı bardağı, salata tabağı; bizim çocuklarlayız
Durmadan konuşuyor tepemde. “Sus” diyorum “artık sus!”
Mırıldanıyor yeniden, karalıyor kantocuların göğüslerini;
Düşünüyorum, düşümde fotoğraf albümleri, yalnızlık resimlerim
Kim bilir kaç günah işledik, nasıl yalnızdık, nasıl barksız,
Kaç gece, nerelerde, ne vakte kadar seviştik?
Ve sonunda oluyor olan, sen gelmiyorsun, kapıda bakışlarım
Bir tek arsenik konuşuyor

Uygunsuz oynuyoruz, bir orada, bir burada
Bütün Cihangir karelerini ezberliyoruz kavak ağaçlarıyla
Diyorum ki elini tutmak demek her şey,
Sessizlik falan yalan diyorum, düşlemektir asıl olan
Aksaray’a doğru düşüyorum bir vakit
Bir şeyler ittiriyor beni her nasılsa
Dudakların... biliyorum kimse bilmez onların bana anlamını
Oysa söz geçirmez yeleğin yanımda duruyor, konuşmuyor
Herkes susmuş... kimsecikler yok...
Bir tek arsenik susmuyor

Başa Dön