..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > TAŞKIN EROĞLU




23 Nisan 2011
Yaşasın Ot  
Değerli bir büyüğümüzün dediği gibi Aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar, haklı içiyoruz biraz düşünebilse o da içer ya neyse…

TAŞKIN EROĞLU


Veeee Tanrı geldi. İlk kez geliyordu. İlahi bir şaşkınlık, korku, yaşandı. Altına sıçanlar oldu, böyle büyük bir hayret karşısında alta sıçmak normal karşılandı. Burada ne işi vardı? Bu ortama gelmesi demek ben bu yapılanı tanıyorum demekti. Gelmesi korkunç ve sessizdi. Gelişi iliklere işlendi. İyi bir dindar yokken geldi, sessiz. Onca işin arasından geldi, öfkeli. İşimiz düşence camiye gider, yılda bir oruç tutardık, fakat hiçbirimiz Tanrı’nın geleceğini hak edecek kadar iyi kullar değildik. Peygambere bile kendini göstermediğini düşünecek olursak… Bu ya iyi bir şans ya da felaket…


:BAAC:

Değerli bir büyüğümüzün dediği gibi Aksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar, haklı içiyoruz biraz düşünebilse o da içer ya neyse…
Hava karardı mı sarhoşuz. Son zamanlarda içkinin yanında ot da oluyor. Geceleri tek kimliğimiz var ana, baba adı doğum tarihi, cinsiyet, dini… Soyunuyoruz tüm toplumsal öğretilerden ve sarhoşluk kimliğimizi giyiyoruz. Tabi yeni kimlikle ilginç hayatlar yaşıyoruz. Biz tuhaf olana, tuhaf bize hazır. Veeee Tanrı geldi. İlk kez geliyordu. İlahi bir şaşkınlık, korku, yaşandı. Altına sıçanlar oldu, böyle büyük bir hayret karşısında alta sıçmak normal karşılandı. Burada ne işi vardı? Bu ortama gelmesi demek ben bu yapılanı tanıyorum demekti. Gelmesi korkunç ve sessizdi. Gelişi iliklere işlendi. İyi bir dindar yokken geldi, sessiz. Onca işin arasından geldi, öfkeli. İşimiz düşence camiye gider, yılda bir oruç tutardık, fakat hiçbirimiz Tanrı’nın geleceğini hak edecek kadar iyi kullar değildik. Peygambere bile kendini göstermediğini düşünecek olursak… Bu ya iyi bir şans ya da felaket… Oturdu “lan bu ne hal, sizin Allah’ınızı” diye küfür edecek oldu topladı kendini. Masanın bir adabı vardı. Bu masada Tanrıya küfür edilmezdi bu Tanrı bile olsa… Aldın otun kokusunu gtün başın ayrı oynuyor demedik. Sıkıysa de o bir Tanrı. Lami cimi yok. Gitti, ama yine geleceğim dedi…
Sinan’la, Gafur’un kafası bir ot, 999 bin dumanla toplanınca Bir Milyon oldu. Çıktılar hayatlarındaki kültür sanatın eksikliğini uzun zamandır hissediyorlardı ve sinemaya gitmek iyi bir fikir gibi gelmişti. Dumanın ardından yürüyüş düzeni, kolların, ayakların rahat hali beyne sktirin çekildiğinin kanıtı, yola çizilen s olayın resmi.
İki kişilik bilet sinema tıka basa dolu, çok izleyiciye ulaşan aşk filmi. 14 Şubat sevgililer gününe özel, aşıklar el ele. Aşıklar için önemli bir gün; erkekler traşlı, kadınlar makyajlı. İnsanlar biraz daha kibar daha ince. Sinan da duygusal bir çocuk. Bir sevgilisi yok ama ülke sevdalısı bir genç. Duygusal sahnelerde tutmadı kendini ayağa kalktı, Türkiye diye bağırdı. Bağırmasına korkanlar, şaşıranlar farklı tepki verdi ama hepsinin ortak tepkisi ne alaka oldu. İzleyiciler şaştı. Utanmamak için C bıyıklı olman gerekmiyormuş. Kafanın dumanlı olması da yetiyormuş. Sinan utanmadı, sinema salonunda bağırmaktan çekinmedi. Otun etkisi arttıkça utanmanın gücü azaldı. Tekbir dedi salonda Allah yok, cık cık var. Ulan sizin Allahınız ne zaman cık cık oldu, ipneler? Kendi özünüzden kopmuşsunuz, geçmişinizi hatırlayın Fatih’i, Kanuniyi diye seyircilere ver yansın etti. İzleyiciler sakinleştirdi Sinan’ı. Tamam, en büyük Türkiye dediler. Sinan ülkenin sahipsizliğine, insanların duyarsızlığına başını sağa sola sallayıp ellerini dizlerine vurarak bir ağıt bir ağıt anlamsız laflar, yüksek sesli, abartılı. Seyirciler için kabullenecek bir şey değil. Filmi rezil etti Allahın manyağı. Sonunda Sinan sktir edildi de izleyiciler rahat bir nefes aldı. Fakat sanatçı ve otorite kişiliğine bürünen Gafur ellerini birbirine kilitledi, filmin yorumunu yüksek sesle yapmaya başladı. Adamın kadını öptüğü sahnede erkeğin, kadının memesini sıkmamasını ciddi bir eksik olarak gördü, sahneyi beğenmedi. Sinema salonunda seyircilere filmin zayıf yönlerini anlatmaya çalıştı, olmaz üstat, olmaz bu sanata ihanet dedi. Top sakalını lastik gibi bir çekti bir bıraktı. Yeter lan artık, kes sesini diyen birisinin cehaletini kibirli bakışlarla geçiştirdi. Fakat dayanamayıp, sktmin filmi böyle mi çekilir sevgili kardeşim bu sanat değil ucube dedi… Ayağa kalktı protestosuna alkışlayarak devam etti. Alkışın geri kalanı kapının önünde devam etmek zorunda kaldı. Yok kardeşim bu milletle olmaz! Ne memleket sevdası ne sanat aşkı bir şey kalmamış…
Ali’yi otun dumanı eve bağladı, efendi efendi evde durdu. Fakat evin halısı halı gibi durmadı. Halı birden Arena stadı oldu. Arena stadında 50 bin Cimbomlu Ali diye yırtınırcasına bağırmaya başladı. Çok büyük bir tezahürat herkes deli, herkes hayran. Futbolun ilahı, kızların aşkı, erkeklerin idealindeki adam. Top ayağında birinci çalım, ikinci çalım şut 5’inci gol… Stat çıldırdı, stat anormal. O ara stat’a başbakanın geliş anonsu yapıldı, Başbakan memleketin azına zıçmaktan kalkmış şimdi sıra Cimbom’da. Yemez büyük taraftar! Başbakan ıslıklandı. Başbakan stada küstü, 50 bin kişinin zkinde değil.
Bayram TV’nin kumandasına uzanamıyor. Arasındaki mesafe muazzam yol. Arada dünyanın en büyük dağı var. Yükseklik 10 bin metre, yol çok uzun, yüksekler karlı, ama Bayram gayretli emeklemeye başladı, kumandaya ulaşacak. Başarabilir. Kendine inancı tam, çıkıp zirveden alacak kumandayı ve kumandayla kafasına sıkacak, öldürecek kendini. Kıyafetleri ağırlaştırıyor onu kıyafetlerden kurtulması lazım. Soyunuyor zaten zor olan da bu değil mi, gtü yiyen varsa dünyanın en büyük dağına çıplak tırmansın. Bayram çırıl ve çıplak, dal ve dşak kumandaya tırmanıyor. O da ne dağ açılıyor içeriye Gafur’la Sinan giriyor… Bayram inanılmaz şaşkınlık yaşadı bastı küfrü, Vay! muna godumun bebeleri ben zar zor tırmanıyom siz yürüyonuz lan..
Taşkın Eroğlu
ula_ulaa@hotmail.com




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Öyküm


TAŞKIN EROĞLU kimdir?

Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum

Etkilendiği Yazarlar:
orhan kemal , yaşar kemal,Atila İlhan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © TAŞKIN EROĞLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.