Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
BÖLÜM 1 Güzel bir yaz sabahıydı.Derin uykusundan uyanmaya çalışıyordu.Saatinin uyandırma alarmı birkaç dakika önce çalmıştı.Yatağından esneyerek doğruldu.Saatine baktı ; -Eyvah saat 8:35 geç kaldım, diyerek aceleyle üstünü giyindi. Bugün iş görüşmesine gitmesi gerekiyordu ve iş görüşmesi Atatürk Havalimanı’nda bir havayolu şirketiyle idi. Hava Kuvvvetleri’nden pilot albay olarak emekli olalı bir yıl olmuştu,O’nunla aynı yılda emekli olan devre arkadaşları iş bulmuşlardı ama O hala uygun bir iş bulamamış biraz da kendisi hayatı boşlamıştı. Aceleyle giyindikten sonra kapıyı açarak hızlı adımlarla mutfağa doğru ilerledi.Karısı mutfakta kahvaltı masasının başında oturuyordu.İçeri girerken karısına bakarak: -Günaydın Derya , dedi. -Günaydın Selim.Seni uyandırmaya çalıştım ama uyanmadın.Ben de gelip kahvaltıyı hazırladım. -İyi yapmışsın.Öyle derin uyumuşum ki alarmı bile duyamadım.Bugün bir iş görüşmem var biliyorsun. -Evet umarım iyi geçer bu işe ihtiyacımız var. -Evet canım umarım iyi sonuçlanır.Birazdan çıkacağım Melis uyandımı? -Evet canım biraz önce kahvaltısını yaptı ve okula gitti. Karısıyla 19 yıllık evliydiler ve Melis adında bir kızları olmuştu.Melis 17 yaşındaydı ve liseye gidiyordu.Karısı bir inşaat firmasında iç mimar olarak çalışıyordu.Karısı biraz donuk bir ifadeyle yüzüne baktı: -Ben de birazdan çıkacağım sen kahvaltını et ve çıkarken kapıyı kilitlemeyi unutma, anahtarı paspasın altına koy. -Tamam canım merak etme. Karısı çayının son yudumunu içti ve hafifçe sandalyeden doğrularak yanına geldi,yanağına ufak bir öpücük kondurdu ve mutfaktan çıktı. Birkaç dakikalık bir sessizlikten sonra açılan kapının sesini duydu.”Sanırım çıkıyor”diye içinden geçirdi. Kapı kapandı ve az sonra evde yalnızdı. 2 Kahvaltısını hızlı lokmalarla bir çırpıda bitirdi ve yatak odasına geri döndü.Gardpolabından en yeni takım elbisesini çıkarak çabucak giyindi.Salona döndü,ayakkabısını fırçaladı giyindi ve evden çıktı. Kapıyı kilitledi ve anahtarı karısının tembih ettiği şekide paspasın altına koydu. Apartmandan çıktı en yakın otobüs durağına gitmek üzere yola koyuldu.Saatine baktı saat 9: 05 ti.Görüşmesi saat 11:00 de idi.İlk gelen Kadıköy otobüsüne bindi.Onbeş dakikalık kısa bir yolculuktan sonra Kadıköy’de idi.Eminönü iskelesine yöneldi,iskeleye ulaşır ulaşmaz iki jeton aldı,içeri girdi.On dakikalık bir bekleyişten sonra gemide idi.Bir süre beklemenin ardından şehir hatları vapuru Eminönü’ne doğru yola çıktı. Geminin arka açık oturma bölümünde oturuyordu. Boğazdan esen hafif yaz esintisi yüzünü yalayarak geçiyordu.Vapur ağır ağır boğaz sularında İlerlerken Selim derin düşücelere daldı boğazı seyrediyordu bir yandan da geçmişi düşünüyor gelip geçen ufak balıkçı teknelerini süzüyordu.Kısa bir yolculuktan sonra vapur Eminönü İskelesi’ne yanaştı.Birkaç dakika sonra gemiden indi ve doğruca Atatürk Havalimanı’na gidecek belediye otobüsüne binmek üzere otobüs duraklarına yöneldi.Az sonra otobüsü durağa yanaştı,cüzdanını çıkardı içinden bir bilet aldı ve bileti kutuya attı.İçeri doğru süzülürken otobüs hareket etti. Selim yine derin düşüncelere dalarken otobüs de Yeşilköy yolunu yarılamıştı.Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra Selim havalimanına en yakın durakta otobüsten indi.Bir süre havalimanı firma ofisleri binasına doğru yürüdükten sonra kapıya ulaştı.İçeri girdi danışma masasına gitti. Görevliye İstanbul Havayolları ofisinin kat ve numarasını sordu.Ofisin 2.kat 215 nolu oda olduğunu öğrendi ve dosdoğru bu kata yöneldi.Bir süre sonra firma’ya ulaştı.Zili çaldı, kapı açıldı içeri girdi.İçeride uzun kahverengi bir masada bir bayan oturuyordu.Sekreter olduğunu tahmin ettiği bu hanıma doğru yürüdü,yanına geldiğinde: -Murat Taşkın Bey’le 11:oo de bir görüşmem vardı dedi. -Masadaki hanım hafifçe doğruldu yüzüne baktı ve : -Evet sanırım siz Selim Tayfun Bey olmalısınız biz de sizi bekliyorduk,dedi. -Evet Murat Bey geldimi? -Murat Bey ofisinde siz şöyle buyurun biz zamanı geldiğinde sizi davet edeceğiz. 3 Önüne ilk çıkan kanepeye oturdu.Önündeki masada bulunan gazetelerden birini aldı ve okumaya başladı. O gazeteye dalmışken dakikalar da akıp geçmişti.Saatine baktı 11:o5’i gösteriyordu. Sonra sekreter hanımın sesiyle irkildi: -Selim Bey,Murat Bey sizi bekliyor efendim. Ayağa fırladı heyecen içinde odaya doğru yöneldi bu arada sekretere teşekkür etmeyi unutmadı. Az sonra Murat Bey’in odasında idi. Oda son derece sade düzenlenmiş bir odaydı.Önündeki masada 40 yaşlarında kır saçlı bir adam oturuyordu.Bu Murat Bey olmalıydı. Adam başını hafifçe çevirerek gülümsedi ve eliyle koltuğu işaret etti: -Buyrun Selim Bey oturun. Selim de hafifçe gülümseyerek: -Merhaba dedi ve önündeki koltuğa yavaşça oturdu. Murat Bey bir yandan önündeki evrakları incelerken bir yandan da bilgisayarına göz gezdiriyordu. “Bu kişisel özgeçmişim olmalı” diye düşündü.Kısa süren bir sessizlikten sonra Murat Bey, başını kaldırdı ve Selim’e bakarak: -20 yıl hava kuvvetlerinde pilot subay olarak görev yapmışsınız.Bu bizim için yeterli bir ön koşuldur tebrikler işe alındınız firmamıza hoş geldiniz Selim Bey, dedi. Selim mutluluktan ve şaşkınlıktan dona kalmıştı. -Teşekkürler Murat Bey umarım her iki taraf için de hayırlı olur,diyebildi. Murat Bey beklemeden devam etti: -İşe önümüzdeki pazartesi günü başlıyacaksınız gelirken yanınızda bazı evrakları hazır etmeniz gerekiyor, sekreterimiz Aylin Hanım size getireceğiniz evrakları içeren bir not verecek tebrikler: Adam elini uzatmıştı.Tereddüt etmeden uzatılan eli sıktı,ayağa kalktı arkasını döndü ve dışarı çıktı.Sekreter hanıma doğru yürüdü masaya ulaştığında: -Merhaba ben işe kabul edildim getirmem gereken evraklara ait liste sizde imiş alabilirmiyim? -Tabi ki Selim Bey tebrikler. 4 Selim uzatılan not kağıdını aldı, yüzünde mutlu bir gülümseme ile dışarı çıktı.Uçar adımlarla binadan dışarı çıktı.Geldiği yoldan evine geri döndü.Eve girdiğinde karısı işten dönmüştü ve oturma salonunda O ‘nu bekliyordu.İçeri girdiğinde karısı: -Nasıl geçti Selim? -Çok iyi hayatım işe kabul edildim.Önümüzdeki pazartesi başlıyorum. Karısı duyduğu habere çok sevinmişti.Mutlulukla ayağa kalktı kocasının yanına gitti ve O’na sarıldı. -Çok sevindim canım bu mükemmel bir haber.Bunu kutlamalıyız. -Sağol canım bence de ben dışarıdan bir şişe şampanya alayım. -Tamam canım ben de yemek masasını hazırlayayım. Bu arada kızları Melis oturma salonuna gelmişti.Karısı kızına gülerek baktı ve: -Gel canım baban işe alınmış ne mutlu bir haber değilmi? -Evet anne çok sevindim tebrikler baba Adam kızına gülerek baktı , yanına gelen kızını yanaklarından öptü ve dışarı çıktı.Az sonra elinde bir şişe şampanya ile geri döndü. Karısı bir süre mutfakta yemek masasını hazırladı ve ev halkını yemeğe davet etti.Yemeğe oturdular.Açtıkları şampanyayı kadehlere koydular ve kadehlerini mutlu günleri için kaldırdılar. O gece bu mutlu olay vesilesiyle çok güzel geçti.Ertesi gün cumartesi olduğu için Selim’in karısı hafta sonu tatili nedeniyle evde idi.Kalktılar kısa bir hazırlıktan sonra kahvaltılarını yaptılar ve Selim iş için gerekli evrakları toplamak üzere evden ayrıldı.Bir kaç yere uğradıktan sonra öğleye doğru evraklarını hazırlamıştı. Eve döndü karısı evde idi: -Merhaba canım nasılsın?Evraklarımı hazırladım.Melis nerede? -Arkadaşları ile dışarı çıktı canım.Biz de sinemaya gidelimmi istermisin? -Neden olmasın yoğun bir haftaydı şöyle güzel bir filme gidelim de yorgunluğunu atalım. -Tamam canım O zaman ben hazırlanayım. Karısı kısa bir süre sonra kıyafetlerini giymişti,O dışarıdan geldiği için hazırdı.Evden çıktılar, Kadıköy otobüsüne binmek üzere otobüs durağına geldiler.Bir süre otobüs beklediler.Az sonra 5 bekledikleri otobüs geldi. Kadıköy’e gitmek üzere yola çıktılar.Kısa bir yolculuktan sonra Kadıköy’e ulaştılar.Sahilden ağır adımlarla sinemaya doğru yürüdüler.Sinemaya ulaştıktan sonra Selim iki tane bilet aldı ve saatine bakarak : -Filme bir saat var canım istersen bir yere gidip oturalım. -Tamam canım burda böyle bekleyemeyiz. Parke taşlarla örülü yoldan yürüdüler yaklaşık on dakikalık bir yürüyüşten sonra gördükleri ilk kafeteryaya girdiler.İçeride en ön sıradaki masaya oturdular.Az sonra bir garson yanlarına gelerek: -Buyrun efendim,dedi. Selim garsona: -Biz bir Türk kahvesi ve bir meyve suyu alalım. -Kahve nasıl olsun efendim ortamı? -Orta -Meyve suyu neli olsun efendim? -Vişne lütfen Garson başını hafifçe sallayarak siparişlerini getirmek üzere yanlarından ayrıldı. Selim yüzünde mutlu bir gülümseme ile : -Burası çok güzel bir yermiş ben beğendim yine gelelim, dedi. Karısı kendisini onaylar bir ifadeyle başını salladı ve: -Evet canım ben de beğendim yine geliriz. Az sonra siparişleri gelmişti.Kafede 45 dakika kadar oturdular.Güncel konulardan bahsederek sohpet ettiler.Selim saatine bakarak: -Filme onbeş dakika kalmış canım istersen çıkalım hem sinemanın kapıları da açılmıştır. -Haklısın canım çıkalım. Selim başını arkaya çevirerek gözleriyle garsonu aradı.Görünce de eliyle işaret ederek yanına çağırdı.Garson yanına geldiğinde : -Biz hesabı alabilirmiyiz? Garson: 6 -Tabi efendim. Garson elindeki kağıda hesap tutarını yazarak Selim’e uzattı.Selim cüzdanını çıkararak 50 tl çıkardı. Garsona gülümseyerek uzattı.Adam parayı aldı üstünü verdi.Ödemeyi yaptıktan sonra kafeteryadan çıkarak sinemaya gittiler. Girdikleri sinema o bölgenin en güzel sinemasıydı.Sinemanın tavanıı 19.yüzyıl sanatının eseri oyma ve kabartmalarla süslüydü.Ayrıca duvarlarında yine tarihi tablolar mevcuttu. -Bu sinemanın sanat dolu yapısına yıllardır hayranım Derya’cım, dedi Selim alçak bir sesle. Karısı başını sallayarak: -Evet hayatım sen oldum olası çok iyi bir sanatseversin. Bu arada film başlamıştı. Her ikisi de filme daldılar.Yaklaşık iki saat süren film bittiğinde kolkola sinemadan çıktılar ve mutlu bir şekilde evlerine döndüler.Evde kızları Melis onları bekliyordu. -Nerede kaldınız baba sizi merak ettim. -Neden canım sinemaya gittiğimizi bilmiyormuydun. -Hayır çıkarken annem söylemedi. -Herneyse döndük işte.Sen neler yaptın bakalım arkadaşlarınla eğlendinmi? Biliyorsun bu sene sınavların var seneye üniversiteye gideceksin.Bu arkadaş buluşmalarını yaparken derslerine de zaman ayırıyorsun değilmi kızım? -Evet babacığım sınavlarımı başarıyla geçeceğim emin olabilirsin. Selim yüzünde rahat bir ifadeyle devam etti: -Benim canım kızım akıllı ve çalışkandır başarır diyerek karısına döndü. -Canım istersen yemeği hazırla hep beraber yiyelim. Son günlerde sürekli iş görüşmelerine gittiği için eve geç geliyor bu nedenle akşam yemeklerinde ailesi ile birlikte olamıyordu. Derya kocasının onaylar bir havada başını salladı ve : -Tamam canım haklısın yemeği beraber yiyelim bu akşam . Pazartesi işe başlıyorsun . Yarım saat kadar sonra yemek hazırdı hep beraber mutlu bir akşam yemeği yediler. Kızları Melis yemekten sonra bilgisayarıyla çalışmak üzere odasına gitti.Derya ile Selim de bütün gece televizyon seyrettiler ve yatak odalarına çekildiler. 7 Pazartesi sabahıydı Selim sabah 7:oo da uyandı ve aceleyle yatağından fırlayarak üstünü giyindi.Karısı hala derin bir uykuda idi.Kahvaltı etmeden evden çıktı.Hızlı adımlarla daha önce kendisine tarif edilen servis bekleme noktasına gitti. Servis bekleme noktasında birkaç kişi O ‘nun gibi servis bekliyorlardı. Bu kişiler aynı firmada çalışan elemenlardı. Yanlarına ulaştığında başını hafifçe sallayarak : -Günaydın , dedi. -Günaydın siz bugün yeni başlayacak pilotsunuz sanırım firmamıza hoş geldiniz. -Teşekkürler hoş bulduk. Bu arada servis gelmişti.Selim kibarlık yaparak arkadaşlarının önce binmelerini bekledi ve en son kişi olarak servise bindi, bulduğu ilk boş koltuğa oturdu. Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra servis Atatürk Havalimanı’na ulaştı. Tüm mürettebat gibi Selim de servisten inerek dosdoğru İstanbul Havayolları Ofisi’ne yollandı. Açık kapıdan içeri girdi. Sekreter Hanım masasında bilgisayarına bir şeyler yazıyordu.Ağır adımlarla masasına yaklaştı. -Günaydın ben Selim Tayfun bugün işbaşı yapıyorum bunlar evraklarım. Kadın gülümser bir ifadeyle Selim Bey’e baktı, -Günaydın Selim Bey ben evraklarınızı alayım.Bugün eğitim uçuşlarına başlıyacaksınız az sonra bir arkadaş gelerek sizi yönlendirecek.Siz şöyle buyurun lütfen. Adam sekreterin gösterdiği koltuğa oturarak beklemeye başladı.Kısa bir süre geçmiştiki beklediği kişi yanınada belirdi. Yanına gelen adam gülümseyerek elini uzattı: -Merhaba ben Hakan Altun yardımcı pilotum. Selim tereddüt etmeden uzatılan eli sıktı ve O da gülerek : -Merhaba ben Selim, dedi. Hakan Bey eliyle bir yön işareti yaparak: -Buyrun pilotların ön eğitim aldığı bölüme geçelim. Uzun bir koridordan yürüyerek ilerlediler sonra bir odaya girdiler. Hakan Bey Selim’e dönerek. 8 -Bugün simülatörlü eğitimlerimize başlıyoruz Selim Bey , dedi. Selim hafifçe başını salladı sonra aklında bir soru belirdi: -Afedersiniz elbiselerimizi değiştirmeyecekmiyiz herhalde sivil elbiselerimizle çalışmayacağız? Hakan Bey hafifçe başını O’na doğru çevirdi: -Evet tabi ki size uçuş kıyafetleri verilecek ama eğitim günlerinde kendi kıyafetlerinizle çalışacaksınız.Bu durum Selim’in biraz tuhafına gitmiş olsa da durumu kabullenir bir ifade ile adama bakarak: -Tamam o halde başlayabiliriz. -Selim Bey ben birazdan simülatör kumanda odasına geçeceğim ve simülatörü çalıştıracağım. Sonra yanınza gelerek size simülatördeki kumanda aviyoniklerini kısaca tarif edeceğim. Bu aşamadan sonra ilk simülatör uçuşunuzu yapacaksınız. Hakan Bey sözünü bitirir bitirmez ilerideki odaya doğru yürümeye başladı. “Gittiği oda kumanda odası olmalı” diye düşündü Selim Hakan kumanda odasına girerken. Bu odanın içinde bulundukları bölüme bakan ve duvarı boydan boya kaplayan bir camekan vardı.Hakan masaya oturdu bilgisayarı açtı.Daha sonra simülatörü kumanda eden cihazları birer birer devreye soktu. Simülatörün dış bölümündeki kırmızı yeşil spot lambaları birer birer yanıp sönmeye başladı. Hakan içeriden kolunu kaldırarak Selim’e simülatöre girmesi için bir işaret yaptı. Selim işareti anladı ve yavaş adımlarla simülatöre doğru yürüdü. Cihazın ön tarafında dışarıdan pek seçilmeyen bir kapı vardı.Açmak için bir kapı kulpu aradı ama bulamadı. Hakan’a baktı eliyle kapının nasıl açılacağını sorar tarzda bir işaret yaptı. Hakan sol elini kaldırdı işaret parmağıyla bir düğmeye dokunması gerektiği yönünde bir işaret yaptı. Selim tekrar simülatöre döndü cihazın ön konsolunda olması gereken düğmeyi aradı sol eliyle cihazın üzerine dokundu ve elini cihazın üzerinde gezdirmeye başladı. Sonra cihazın konsolunun sol üst tarafında küçük bir çıkıntı olduğunu keşfetti. Bu kapıyı açan düğme olmalıydı. Baş parmağıyla çıkıntıya dokundu.Kapı slized open olarak yana doğru kaymaya başladı kapı açılmıştı. Selim Hakan’a sol kolunu kaldırarak 9 tamam anlamında bir işaret yaptı. Başını hafifçe öne doğru eğerek vücudunu içeri doğru itti.Simaltörün koltuğuna oturmuştu.Bu arada Hakan Bey’de simülatör kapısında belirdi. -Tamam Selim Bey bu önünüzde gördüğünüz aviyonikleri tarif edeyim. -Ben çoğunun fonksiyonunu biliyorum zaten -Tamam şu en üstteki seyrüsefer cihazı,altındaki radar, sol yandakiler hız ve irtifa göstergeleri. Üstteki ufak kadran yakıt göstergesi.Bu yan sağdaki cihaz telsiz bağlantısı diğerlerini sonra detaylı anlatacağım zaten. Selim başıyla onaylar manada bir işaret yaptı. -Tamam Hakan Bey siz cihazı çalıştırın. -Ben cihazı çalıştırdıktan sonra pist başı yapacaksınız. Sonra hızı kademeli olarak artırıp havalanacaksınız hız ve rota planı bende mevcut havalandıktan sonra ben sizi yönlendireceğim. Ekranın sol üst köşesinde hareket komutlarını görebilrsiniz.Bu komutlara uyun başarılar. Hakan sözünü bitirince simülatörün yanından ayrıldı. Yaklaşık beş dakikalık bir bekleme sonrasında Selim’in önündeki televizyon ekranına benzeyen ekran aydınlandı. Cihaz çalışmıştı.Selim biraz heyecanlı hatta biraz da endişeli idi. İlk günden hata yapmak ve rencide olmak istemiyordu.Eliye kumanda kolunu tuttu ve ekrana dikkatle bakmaya başladı. Bu arada telsiz kulaklığını takmıştı. Birkaç cızırtıya benzer sesten sonra Hakan Bey’in sesini işitti. -Tamam Selim Bey pistbaşı yapın Kumanda kolunu ileri doğru itti sonra sola uçak yüz metre gittikten sonra sağa doğru çekti.Pistbaşındaydı,Hakan’ın sesi tekrar işitildi: -Selim Bey kalkışa geçebilirsiniz.Hız 200 rota kuzey batı kuzey doğu Selim gerekli talimatları harfiyen uyguladı.Bir gözüyle de radarı kontrol ettikten sonra kalkışı gerçekleştirdi.Uçak artık havadaydı. Hakan Bey’in sesi telsizde tekrar işitildi: -Selim Bey tebrikler ilk aşamada hatasız bir kalkış yaptınız artık kumanda ekranına dönün 10 Selim’in tüm dikkati kumanda ekranında idi.Ekran simülatördeki kişiye gerçeklik hissi verebilmek için gerekli tüm detayları düşünülmüş bir şekilde dizayn edilmişti.Uçak mavi gökyüzünde yavaş yavaş süzülüyordu. Aşağıda çok çeşitli renklerde farklı arazi parçaları belli belirsiz seçiliyordu. Bir ara radara gözü kaydı radar doğru rotayı göstermiyordu.Heyecanlandı yüzü sarardı.Telsizin konuşma moduna geçti: -Hakan Bey doğru rotadamıyım radar ters koordinatı gösteriyor. -Farkındayım Selim Bey benden kaynaklanıyor merak etmeyin birazdan ekranda doğru koordinatları göreceksiniz.Görür görmez uçağı o koordinatlara sokun, merak etmeyin hatalı bir durum yok. Selim’in içi biraz olsun rahatlamıştı. Bir süre bekledi ve gözlerini ekranın sol üst köşesine çevirdi. Koordinatlar ekrana bir bir düşmeye başladı.Selim hemen önündeki elektronik seyrüsefer cihazına koordinatları girdi.Az sonra uçak doğru rotadaydı. Uçuş yaklaşık yarım saat sürdü. Telsizde Hakan Bey’in sesi tekrar belirdi: -Uçuş bitti Selim Bey birazdan ekranın altında iniş yapacağınız havalimanını göreceksiniz, daha sonra uçağı inişe geçireceksiniz. Tüm bu yapılanlar simülatörde yapıldığı için herhangi bir hayati tehlike taşımıyordu ama Selim yine de bir hata yapmaktan oldukça çekiniyor her hamlesini birkaç saniye düşünerek yapıyordu. Havalimanı ekranda görüldü.Selim uygun komutları vererek uçağı havalimanına indirdi. İlk günün simülatör eğitimi tamamlanmıştı. Selim inişten sonra simülatörden çıktı. Hakan da kumanda odasından çıkmıştı. Çıkmadan önce de cihazı kapatmayı unutmamıştı. Simülatörün üzerinde yanıp sönen kırmızı ve yeşil ışıklar son kez yandı ve söndü.Simülatör kapanmıştı. Hakan yanına gelen Selim Bey’e elini uzatarak: -Tebrikler çok başarılıydınız. -Teşekkürler. Şimdi odadan çıkalım ve yemeğe gidelim yemek saatlerimiz her öğlen 12:30 dur. İki adam sohpet ederek koridorda yürüdüler ve yemek salonuna ulaştılar. Öğle yemeğinde aralarında birbirlerini 11 tanımaya yönelik koyu bir sohpet geçti.Öğle yemeğinden sonra Hakan Selim’i sohpet ve bekleme yapılan bir salona götürdü. Hakan Selim’e akşam 17:30 olan paydos saatine kadar o salonda beklemesi gerektiğini söyledi. Salonun yanlarına konmuş olan oturma kanepelerinin hepsinin önünde birer sehpa vardı ve her sehpanın üzerinde çeşitli dergi ve gazeteler mevcuttu. Selim o gün akşama kadar bu dergi ve gazeteleri okuyarak vakit geçirdi. Bir ara saatine baktı saat 17:05’i gösteriyordu. Paydos saatine az bir zaman kalmıştı. Oturduğu kanepeden doğruldu ayağa kalktı. Bir süre salonun diğer yanında bir ileri bir geri gezinmeye başladı.Bu arada ilk günü düşünüyor başarılı olduğu için içi coşku dolu bir sevinçle kaplanıyordu. Saat 17:30’u gösterdiğinde bekleme salonunun kapısında Hakan Bey belirdi.Yanına gelerek kısık bir sesle: -Gün bitti Selim Bey birazdan servisinize binmek üzere çıkabilirsiniz.Yarın görüşmek üzere. Selim beklediğini belli eder bir edayla başını öne doğru sallayarak: -Teşekkürler Hakan Bey iyi akşamlar,dedi ve kapıdan çıkarak yavaş adımlarla çıkış asansörüne doğru yöneldi. Az sonra dışarı çıkmıştı ve servis noktasına doğru yürüyordu. Tabelasında Göztepe yazan servisi buldu.Servisine bindi ve servisin kalkmasını beklemeye başladı. Saat 18:07 idi ve servis bekleme noktasından hareket etti.Yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra Selim’in oturduğu semte ulaşmışlardı. Selim sabah bindiği durağa yanaştıklarında servisten indi ve oturduğu apartmana yöneldi. Yavaşça apartmandan içeri girdi.Oturduğu kata çıkmak üzere asansöre bindi.3.kat düğmesine dokundu ve asansör yavaşça hareket etti. Asansör 3. Kata ulaştığında durdu ve kapısı yavaşça yana doğru kayarak açıldı. Selim asansörden dışarı çıktı ve dairesinin kapısının önüne geldi.İlk iş gününün iyi geçmesi nedeniyle içi huzur doluydu. Kapı ziline yavaşça dokundu zil çaldı bir süre bekledikten sonra kapının üzerindeki anahtarın sesiyle birlikte kapı açıldı. Kapıyı açan kızı Melis’ti ve kapıyı açar açmaz gülerek: -Merhaba babacığım hoş geldin günün nasıl geçti? Adam mutlu bir yüz ifadesiyle içeri girdi. -Güzel geçti canım kızım, derken kızını yanaklarından öptü. Kızı Melis babasına terliklerini uzattı.Selim terlikleri aldı,bu arada ayakkabılarını çıkardı ve kızının uzattığı terlikleri ayağına geçirdi. -Annen nerede diye sordu oturma salonuna doğru ilerlerken. 12 -Annem henüz dönmedi babacığım , dedi kızı. -Neden saat neredeyse yedi oldu bu saate kadar gelmesi gerekirdi Adam düşünceli tavırlarla oturma salonuna girdi ve salonun baş köşesindeki koltuğa oturdu. Kızı Melis de yanındaki koltuğu seçti ve babasının yüzüne soru sorar bir iafedeyle bakarak koltuğa yerleşti.Yaklaşık yirmi dakika evin hanımının eve gelmesini beklediler.Bu arada babası kızına dersleriyle ilgili sorular soruyor biraz olsa da kızını bunaltıyordu.Kızı da sıkıldığını belli eder bir yüz ifadesiyle ama aynı zamanda da sabırla babasının sorularına cevap yetiştiriyordu. Aralarındaki sohpet en hararetli anlarındaydı ki kapı zili iki defa çaldı ve baba kızın koyu sohpetlerini yarıda kesti. Melis hemen kapıya koştu yerinden kalkarken de heyecanlı ve neşeli bir ses tonuyla: -Bu annem olmalı işte geldi,diye haykırdı. -Annem geldi baba diye seslendi kızı yüksek sesle Selim sevinmiş biraz da içi rahatlamıştı çünkü karısı Derya eve mutlaka zamanında gelirdi ve geç kaldığı görülmemişti. Genç kadın kapıdaki kızına sarılarak yanaklarından öptü ve tonundan oldukça yoğun olduğu anlaşılır bir sesle : -Merhaba canım nasılsın, diye sordu. -İyiyim anneciğim babam da geldi seni çok merak ettik doğrusu. Kadın ceketini ve çantasını portmantoya koyarak oyalanmaksızın hızlı adımlarla oturma salonuna yürüdü. Oturma salonuna gelir gelmez kocasının yanına gitti, kendini affettirmek ister gibi bir edayla adamı yanaklarından öptü.Sonra yine kısık bir ses tonuyla: -Nasılsın canım ilk günün nasıl geçti çok merak ediyorum , diye sordu. Selim içindeki merakı belli etmemek istercesine sıradan bir yüz ifadesi takınarak cevap verdi: -Son derece mükemmeldi canım,bu arada hoş geldin. Kadın kocasının kendisine geç kalışı ile ilgili bir soru sormamasından son derece hoşnut bir ifadeyle: -Hoş bulduk canım gününün iyi geçmesine çok sevindim,dedi. 13 Bu arada kızları Melis de oturma salonuna gelmişti.Selim ve karısı yaklaşık yirmi dakika o gün olanlar hakkında konuştular, kızları Melis de lafa karışmadan onları dinledi. Karısı Deya bir ara televizyonun kumanda aletini istedi kızından, kızıda hemen ayağa kalkarak salonun ortasındaki büyük yemek masasının üzerinde duran kumanda aletini alarak annesine getirdi. Genç kadın kumadan aletini alarak televizyonu açtı.Bu arada kocasıyla sohpete devam ediyordu. Televizyonda akşam haberleri başladığında evdeki koyu sohpet yerini sessizliğe bıraktı.Karı koca televizyona dikkat kesildi ve haberleri seyretti. Melis bir süre anne ve babasıyla oturma odasında oturdu bir ara cep telefonu çaldı, telefonunu açtı alçak bir sesle : -Alo buyurun, dedi Arayan arkadaşı Sevinç’ti Heyecanla atıldı kız: -Nasılsın Sevinç’ciğim ne zamandır görüşemiyorduk bu ne güzel bir sürpriz. Daha sonra arkadaşı Sevinç’le koyu bir telefon konuşması yaptı , bu arada salondan çıkarak kendi odasına geçmişti. Derya ve Selim televizyon faslını bitirmişler ve mutfağa geçmişlerdi. Derya bir süre düşündü ve kocasına baktı: -Bugün ne pişireyim ne yalan hiç düşünmedim ne yapacağımı Selim umursamaz bir tavırla cevap verdi: -Dünden kalan patates yemeği yokmu canım onu yeriz -Kalmamış canım ben en iyisi güzel bir domates çorbası yapayım yanına da güzel bir makarna nasıl olur canım? Adam düşünmeden atıldı: -Harika olur canım senin domates çorban ağızlara layık olur bilirim Genç kadın hemen tabaklıktan derince bir yemek pişirme kabı çıkardı,buzdolabına yöneldi, Buzdolabının kapısını açtı,içinden yemekte kullanacağı malzemeleri aldı ve yemeği hazırlamaya 14 başladı.Selim de bu arada oturma salonuna dönmüştü ve günlük gazeteleri karıştırıp okumaya başlamıştı.Bir o köşe yazarı bir diğeri derken kendini iyice kaptırmıştıki karısının sesiyle irkildi: -Yemek hazır buyurun bakalım Yerinden kalktı yavaş adımlarla mutfağa doğru yürüdü içeri geldiğinde karısı ve kızı yemek masasına oturmuşlar ve yemeğe başlamak için O’nu bekliyorlardı.Selim de masanın başından bir sandalye çekip oturduktan sonra hep birlikte yemeklerini yemeye koyuldular. Yemekten sonra karısı ve Selim tekrar oturma salonuna geçerek televizyon seyretmeye başladılar Selim bir yandan da yemekten önce okumaya başladığı gazetelere göz gezdiriyordu. Kızları Melis odasına çekilmiş dünden kalma ödevlerini tamamlamaya çalışıyordu. Gecenin sonunda hepsi yorgun argın odalarına çekildi ve derin bir uykuya daldı. Selim ertesi sabah uyandığında karısının yatakta olmadığını farketti.”Benden önce uyanıp işe gitti herhalde” diye düşündü.Karısı O’ndan erken uyanmış kızı Melis ‘le beraber çıkmışlardı. “Geçmi kaldım acaba” diye düşündü. -Kahrolası saat çalmamış diye söylendi yatağından doğrulurken. Üstünü giyindi hemen mutfağa gitti. Karısı kahvaltı masasını hazır bırakmıştı. Saate baktı saat 8:35’i gösteriyordu.Kahvaltısını yaptı ve aceleyle evden çıktı. O sabah geç kaldığı için işe kendi arabasıyla gitmeyi tercih etti. Yoğun İstanbul trafiğinde araba kullanmayı oldum olası hiç sevmezdi aslında.Hele tıkanan ve açılmak bilmeyen köprü trafiğinden nefret ederdi ama başka çaresi de yoktu işe zamanında yetişmeliydi.İkinci günden geç kalarak patronunun tepksini almak istemiyordu. Cebinden arabasının anahtarını çıkardı kapıyı açtı seri hareketlerle motoru çalıştırdı vitesi taktı ve gazladı.Oturduğu apartmanın otoparkından çıktı anayola doğru sürdü arabasını.Hızla anayola çıktı ve köprü yoluna saptı.Köprüden geçmesi yaklaşık beş dakika sürdü ve hızla Atatürk Havalimanı’na yöneldi.Yirmibeş dakika süren bir araba yolculuğundan sonra işyerine ulaştı.Arabasını personelin kullandığı otoparka bıraktıktan sonra İstanbul Havayolları ofisine doğru yürümeye başladı.Her zamanki yoldan ofise ulaştı. İçeri girdi sekretere günaydın diyerek Hakan Bey’i beklemek üzere bekleme salonuna geçti. 15 Oturma salonundaki bekleyiş onbeş dakika kadar sürdü.Bu kısa bekleyişten sonra Hakan Bey yanında otuz otuzbeş yaşlarında esmer tıknaz bir beyle çıkageldi. Selim bir süre Hakan Bey’i bir süre de yanındaki genç beyi gözleriyle süzdükten sonra sıcak bir tavırla: -Günaydın nasılsınız Hakan Bey, dedi. Bu arada da önce Hakan Bey’in sonra da yanındaki genç beyin elini sıkmayı ihmal etmedi. Hakan gördüğü sıcak karşılama karşısında memnuniyetini belli eder bir havada: -Günaydın Selim Bey ben iyiyim teşekkürler ya siz? -Ben de iyiyim sabah evden çıkarken geç kalacağımı düşünerek endişelenedim ama herhalde zamanında geldim değilmi? Hakan sorun olmadığını anlatmak ister bir yüz ifadesiyle Selim’e bakarak: -Yok yok merak etmeyin işinize zamanında geldiniz. Bir ara durakladıktan sonra: -Bu arada sizi Mehmet Bey’le tanıştırayım sizin yardımcı pilotunuz.Beraber uçacaksınız. Selim ikinci günden kendisine bir yardımcı pilot tayin edilmesine şaşırmıştı ama bu durumu Belli etmek istemez bir edayla gülümsedi ve: -Merhaba Mehmet Bey memnun oldum, dedi. Bu kısa tanışma seromonisinden sonra üç adam yine çalışmak üzere simülatör odasına gitmek üzere bekleme odasından ayrıldı. O günün oldukça yoğun ama bir o kadar da eğlence geçeceğini düşündü Selim yavaş yavaş ilerlerken. Üçü de az sonra geniş simülatör odasında idi. Hakan hemen odanın lambalarını yaktı ve herhangi bir şey söylemden simülatör odasının yan tarafındaki kumanda odasına geçti.İki adam bir süre Hakan Bey’in simülatörü çalıştırmasını beklediler.Bir kaç dakikalık bekleyişten sonra simülatörün kırmızı ve yeşil spot ışıkları yanmaya ve cihazın insanı fazla rahatsız etmeyen ama derinden bir teknoloji hayranlığı yaratan sesi işitildi. Mehmet Bey Selim’e daha önceden işe başlayan biri olarak kıdeminin tecrübesini yansıtmak istiyordu ama bunu küçümsemek amacıyla değil Selim’in tecrübesizlğini kapatmak için yapacaktı. Kısık bir ses tonuyla: 16 -İsterseniz ben önden geçeyim cihazı tanıyorum. Selim bu beklemdiği teklif karşısında biraz şaşırdı ve yüzü kızardı biraz da durum canını sıkmıştı sıkıntılı bir yüz ifadesiyle Mehmet’e baktı ve : -Ben dün başlamıştım cihazı biliyorum ama yine de nasıl isterseniz buyrunuz, dedi. Mehmet durumu anlamış ama pek oralı olmamıştı ve bunu yüzündeki pervasız gülümsemeye aksettirerek: -Tamam ben simülatöre girdikten sonra siz buyrun, dedi. Birkaç saniye sonra ikisi de simülatörde idi. Kulaklıklarını taktılar bu sırada dünki gibi Hakan yanlarına gelmişti yine kısa bir tarif yaptıktan sonra ikisine de başarılar dileyerek yanlarından ayrıldı.Gün bir önceki güne benzer uçuş faaliyetleriyle geçti.Paydos saatine yarım saat kala Selim bekleme salonunda beklerken birden cep telefonu çaldı.Arayan orududa beraber çalıştığı ama halen görevde bulunan albay Tamer Bey’di.Telefonda sesi son derece ılımlı ve sevecendi. -Alo Selim merhaba nasılsın? Selim beklemdiği bu telefon karşısında şaşırdı ama arayan arkadaşı Tamer olduğu için sevinmişti: -Merhaba dostum beklemiyordum iyiyim ya sen? -İyiyim sağol uzun zaman oldu sen emekli olduktan sonra… -Evet abi ben yeni bir göreve başladım -Ne güzel çok sevindim ben İstanbul’dayım bir görev sebebiyle şu an Taksim’deyim buluşup birşeyler içelimmi ne dersin? Selim aldığı teklif karşısında sevinmişti “Değşiklik olur “ diye geçirdi içinden ve düşünmeden teklifi kabul etti: -Tamam abi ben şu an işten çıkmak üzereyim bir saat kadar sonra Taksim’de meydanda buluşalım. -Tamam Selim orda olacağım.Telefonu kapattı ve aceleyle bekleme odasını terkederek binadan dışarı çıktı.Otomobiline bindi ve Taksim’e gitmek üzere yola çıktı. Yoğun bir trafikte süren bir saatlik bir yolculuktan sonra arabasını Taksim’in en büyük otoparkına bırakarak buluşma noktası olan meydana doğru yürümeye başladı. 17 Taksim Meydanına ulaştığında heykele yakın bir yerde arkadaşı albay Tamer’i kendisini beklerken gördü yanına gitti.Tamer Selim’in yanına geldiğini anlamamıştı dalgın dalgın etrafını seyrediyordu. Selim arkadaşına sürpriz yapmak için farkettirmeden arkasına yaklaştı ve yavaşça koluna girdi.Tamer beklemediği bu durum karşısında biraz irkildi ama koluna girenin arkadaşı Selim olduğunu görünce gülümseyerek arkadaşına selam verdi. Selim de arkadaşının selamını alarak: -Merhaba Tamer’ciğim nasılsın seni çok bekletim umarım,dedi. Tamer arkadaşının içini rahatlatmak ister gibi hemen cevap verdi: -Yok dostum merak etme fazla beklemedim hoş geldin. Bir süre ayak üstü sohpet ettiler daha sonra Selim arkadaşına İstiklal Caddesinde bildiği çok güzel bir bar olduğunu söyledi ve : -İstersen o bara gidelim,dedi. Tamer İstanbullu olmadığı için Taksim’i pek bilmezdi hele İstiklal Caddesine de hiç gitmemişti. Fazla düşünmeden teklifi kabul etti: -Tamam abi nasıl istersen oraya gidelim ama çabuk gidelim seninle konuşmak istediğim önemli şeyler var İki arkadaş Selim’in tarif ettiği bara doğru yürüdüler.Yolda havadan sudan muhabbet ettiler arada bir de Selim’in yaptığı şakalarla gülüşüyorlardı.Beş dakikaklık bir yürüyüşten sonra bara ulaştılar ve içeri girdiler.Selim garsonun yanına giderek iki kişi olduklarını ve kendilerine bir masa ayrılmasını istedi.Garson da fazla düşünmeden barın arkalarında boş duran bir masayı göstererek iki arkadaşı buyur etti.Masaya oturdular garsonu verecekleri siparişleri düşünmek üzere bir süreliğine uzaklaştırdı Selim.Her ikisi de önlerindeki menüleri inceledikten sonra : -Ben viski alacağım ,dedi Selim gülümseyerek -Ben de bir kadeh şarap alırım ,dedi arkadaşı aynı şekilde gülümseyerek Selim garsona bakarak sol eliyle bir gel işareti yaptı 18 Garson yanlarına geldiğinde: -Bana bir kadeh viski arkadaşıma da şarap , lütfen dedi ve menüleri garsona uzattı Garson uzatılan menüleri alarak başını öne doğru salladı -Derhal efendim -E anlat bakalım nasıl gidiyor askeriye diye sordu Selim garson gider gitmez. -Bildiğin gibi nasıl bıraktıysan öyle değişen bir şey yok,dedi Tamer Selim aldığı cevaba şaşırmadığını belli eder bir yüz ifadesi ile devam etti: -Emekllilik güzel ama parasal açıdan insanı zorluyor mutlaka bir yer bulup kapağı atmak lazım. -Haklısın bir emekli maaşıyla geçinmek zor olmalı -Hem de nasıl herşey ateş pahası bir yandan bizim kızın okul masrafları bir yandan hanımın masrafları bir yandan evin giderleri gerçi bizim hanım çalışıyor ama giderimiz çok o yüzden bu işe girdim,dedi Selim. Tamer konuyu değiştirmek istedi: -Bu arada karın ve kızın nasıl? -Çok iyiler kızım bu sene üniversite sınavına girecek -Ya öylemi ne güzel inşallah kazanır -Kazanır kazanmasına da istediği bölümü tutturması da kolay değil -Olur inşallah Bir süre sessizlik oldu sonra Tamer az önce gelen içkisinden bir yudum alarak Selim’e baktı: -Selim’ciğim seni hem özlediğim için görmek istedim hem de sana bir teklifim olacak Selim teklif lafını duyunca merak ederek sordu: -Nasıl bir teklif? -Biz evsahibi olmayan arkadaşlarla biraraya gelerek bir yapı kooperatifi kurduk aidatları çok yüksek değil iki yılda tüm üyeleri ev sahibi yapmayı planlıyoruz sen de katılmak istermisin? Selim aldığı teklif karşısında şaşırmıştı ve bunu belli eder bir ifadeyle : -Ne zaman kurdunuz yıllar sonra bir araya nasıl geldiniz? 19 -Ahmet adında bir arkadaş vesile oldu,O ve iki arkadaş daha kooperatifi kurmuşlar sonra da bütün dönem arkadaşlarını arayarak kooperatife davet etmişler çoğu da kabul etmiş Tamer bir defa yutkunduktan sonra sözlerine aynı hararetle devam etti: -Bana da bir mektupla durumu ilettiler ben de düşünmeden kabul ettim ve Ahmet’i arayarak katıldığımı söyledim sonra da bana verdiği banka hesap numarasına kooperatif aidatı olan 350 tl’yi yatırdım.Şimdi de sana teklif ediyorum. Selim bir süre düşündükten sonra : -Vallahi Tamer çok güzel olur bizim kendimize ait bir evimiz yok bu teklif bize uygun ama ben bir de karıma danışmak ve fikrini almak isterim,dedi. Tamer aldığı cevaptan pek memnun olmasa da bozuntuya vermeden: -Gayet tabi Selim ailene de bir danış onların da fikrini al ben beklerim acelesi yok,diye cevap verdi.Kooperatif konusu kapandıktan sonra iki arkadaş bütün akşamı sohpet ederek ve içki içerek geçirdi. Saat gece yarısını gösteriyordu Selim saatine baktı ve arkadaşı Tamer’e geç olduğunu evden merak edeceklerini söyleyerek bardan ayrıldı. Parkettiği otoparktan arabasını alarak dosdoğru evine yollandı. Eve döndüğünde karısı Derya halen yatmamış oturma salonunda televizyon seyrediyordu.Kocasının eve dönmesine sevinmişti ama biraz da sitemle söylendi: -Hoş geldin artık arkadaş buluşmaların geç saatlere sarkmaya başladı -Döndüm ya hayatım neden sinirlendin böyle -Sinirlenmedim ama seni merak ettik hiç olmazsa arasaydın cebin yanında değilmi? -Yanımdaydı ama unutmuşum kusura bakma canım Karısı durumu kabullenir bir havada -Bundan sonra biryere gittiğinde evi de aramayı unutma nerde olduğunu ne yaptığını Bileyim,diye noktaladı konuşmayı Karı koca geceyi televizyon seyrederek ve kuruyemiş yiyerek geçirdi.Bu arada Selim 20 karısına arkadaşından aldığı kooperatif teklifinden bahsetti ve fikrini sordu: -Ne dersin hayatım biz de katılalımmı kooperatife hem evimiz yok biliyosun artık İyi kötü bir evsahibi olmamız lazım ben emekli olalı nerdeyse bir yıl oldu… Karısı başıyla onayladı elindeki gazeteyi okurken sonra başını kaldırdı birkaç saniye düşündü ve cevap verdi: -Siz karar vermişsiniz zaten bence de bir sakınca yok ama ödemeleri bizi sıkıştırırsa ne olacak? diye sordu endişeli bir yüz ifadesiyle Adam düşünmeden atıldı: -Endişelenmene gerek yok canım işe başladım biliyorsun hem sen de çalışıyorsun Kadın kocasına hak verdiğini anlatır bir imada bulundu -Ben de çalışyorum haklısın eh girelim öyleyse şu kooperatife. Selim karısını ikna etmişti hem de fazla zorlanmadan o nedenle sevinçle ayağa kalktı ve : -Tamam o zaman Tamer’i yarın arar formaliteleri halletmesini söylerim ben yatıyorum sana iyi gecelere canım Selim hızlı adımlarla salondan çıktı ve yatak odasına gitti.Hemen pijamalarını giydi ve yattı az sonra derin bir uykuya dalmıştı. Derya bir süre daha salonda gazete okuduktan sonra O da yatak odasına çekildi ve yattı. Ertesi sabah aile mutlu bir şekilde uyanmıştı ve neşe içinde kahvaltılarını yaptılar. Selim’in eğitim uçuşları bitmişti ve o gün ilk defa deneme seferine çıkacaktı bu nedenle evden birkaç gün ayrı kalacaktı. Kahvaltıda bu durum üzerine konuşmalar geçti ve daha sonra tüm aile meşguleyetlerine gitmek üzere evden ayrıldı. O sabah Selim kızını okula arabasıyla bıraktıktan sonra dosdoğru İstanbul Havayolları Ofisi’nin yolunu tuttu.Yine yaklaşık bir saatlik bir yolculuktan sonra ofise vararak hemen içeri girdi ve bekleme salonundaki yerini aldı. Otururken bir yandan kahve içiyor bir yandan da sabah gazetelerine göz gezdiriyordu. Onbeş dakika sonra Hakan ve Mehmet Bey salonun kapısında görüldü.Adamlar içeri girdikten 21 sonra doğruldu ve yanına geldiklerinde başıyla selam vererek: -Günaydın,dedi. Hakan Bey cevap verdi: -Günaydın Selim Bey nasılsınız? -İyiyim teşekkürler,size de günaydın Mehmet Bey Mehmet de aynen selam vererek: -Günaydın Selim Bey,dedi Hakan beklemeden devam etti: -Bugün ilk deneme uçuşuna çıkıyorsunuz.Her zamanki gibi yardımcı pilotunuz Mehmet Bey olacak. -Tamam Hakan Bey uçuş saatimiz bellimi? -Evet saat onda -Harika Hakan birkaç saniye bekledikten sonra: -Bugün size giyeceğiniz kıyafetlerinizi de vereceğiz isterseniz hemen depoya gidelim ve Kıyafetlerinizi alalım. Selim heyecanla atıldı: -Ben de bu haberi bekliyordum o zaman gidelim Üç adam beraberce bekleme salonundan çıkarak depoya doğru yöneldiler.Birkaç salon ve holün içinden geçtikten sonra depoya ulaştılar.Hakan Bey kapıyı açarak içeri girdi ve arkadaşlarını da içeri davet etti. Odada kapıya yakın bir köşede bulunan masada bir görevli oturuyordu içeri girenleri görünce : -Hoş geldiniz Hakan Bey -Merhaba Erkan,sana dün siparişini verdiğim kıyafetler hazırmı -Hazır işte bu kolide arkadaşlar hemen kıyafetleri giyebilir -Sağol arkadaşlar buyrun kıyafetleriniz kıravatlar kolinin altında 22 İki adam da gösterilen koliden üstünde isimleri yazılı olan paketleri aldılar ve deponun yanındaki soyunma odasında uçuş kıyafetlerini giydiler.Daha sonra bekleme salonuna geri dönüldü.Hakan Bey salona girdiklerinde ne yapmaları gerektiği yönünde açıklama yaptı: -Arkadaşlar uçuş saatine kadar bekleme salonunda bekleyeceksiniz uçuş saatiniz gelmeden on dakika önce sefer sayınızı size bir görevliyle bildireceğiz bugün yurtiçi uçacaksınız ilk uçuşunuz olduğu için size muhtemelen Ankara ya da İzmir seferi verilecek bilgiyi alır almaz personel aracı sizi uçağa bırakacak vardığınız şehirde uçaktan inmeden buraya dönmek üzere yeniden uçacaksınız benim görevim buraya kadar başarılar Selim beklemeden cevap verdi: -Yardımınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederiz Hakan Bey Mehmet de aynen teşekkür ettikten sonra Hakan Bey bekleme salonunu terketti .İki mesai arkadaşı artık yalnızdı. Selim biraz oturduktan sonra Tamer’in kooperatif teklifi aklına gelerek arkadaşını aramak üzere cep telefonuna sarıldı.Hemen Tamer’i aradı.Telefon birkaç kez çaldıktan sonra Tamer’in sesini duydu ve konuşmaya başladı: -Merhaba dostum nasılsın? -İyiyim Selim ya sen -İyiyim senin teklifin için aradım -Ne oldu katılıyormusun? -Evet karım da onay verdi bugün uçuşum var ilk taksiti yarın kooperatifin hesabına yatıracağım sen hemen bana banka detaylarını ver Tamer sevindi hemen arkadaşına kooperatifin banka detaylarını söyledi.Selim aldığı bilgiyi cüzdanından çıkardığı not kağıdına not etti. -Bu işte halloldu oh be diye mırıldandı Selim Mehmet kısık sesle: -Evmi alıyorsunuz diye sordu 23 -Evet duydunuz sanırım -Evet konuşmalarınıza kulak misafiri oldum hayırlı olsun ben de bir kooperatife üye olmuştum bir sene önce ama evimi halen teslim alamadım kurada çıkmasını bekliyorum Selim hayretle yanıtladı -A ne tesadüf umarım yakın zamanda alırsınız evinizi zaten bu zamanda başka türlü ev alınmaz hele bizim gibi çalışanlar için -Haklısınız,dedi Mehmet ve iki adam görevliyi beklemeye koyuldular Yaklaşık 20 dakika sonra kapıda görevli belirdi ve kapıdan girer girmez yanlarına gelerek: -Selim ve Mehmet Bey Selim atıldı: -Biziz -Merhaba size sefer numaranızı bildireceğim numaranız İH-4754 iyi uçuşlar Adam beklemeden hemen yanlarından ayrıldı.Mehmet Selim’e bakarak: -Saatiniz kaç ? -Saat 9:45 olmuş beş dakika sonra çıkalım -Haklısınız tam zamanında çıkarsak iyi olur Beş dakika kadar bekledikten sonra iki pilot uçaklarına gitmek üzere bekleme salonundan çıktılar. Dar uzun bir koridordan yürüyerek bir önceki gün Hakan Bey’in gösterdiği çıkış kapısına geldiler ve servis otobüsüne binmek üzere dışarı çıktılar.Servis otobüsü onları bekliyordu. Servis otobüsüne bindiler ve onlar biner binmez otobüs uçağa doğru hareket etti. Az sonra uçağın merdivenlerinin başındaydılar.Selim önden ilerledi ve merdivenlerden uçağa doğru tırmandı giriş kapısından içeri girdi.Kapıda bir hostes gülerek karşıladı kendisini bu arada Mehmet Bey’de O’nu takip ediyordu.Hostes pilotlara başıyla selam verdi ve: -Hoş geldiniz ,dedi İkisi de bir ağızdan yanıtladı: -Hoşbulduk 24 İki pilot beklemeden uçuş kabinine geçtiler ve koltuklarına oturdular.Her ikisi de kulaklılarını takarak önlerindeki göstergeleri kontrol etmeye başladılar.Mehmet bir süre göstergeleri kontrol ettikten sonra kulaklığına konuştu: -Kule ben İH4754’ten kaptan yardımcısı Mehmet uçuş göstergelerimiz sorunsuz uçağı harekete hazırlamak için onayınızı bekliyoruz. Telsiz yanıtladı : -Onay verilmiştir.Hava durumu normal Mehmet Selim’e dönerek: -Motorları çalıştırabiliriz Kaptan,dedi Selim aldığı onayla motorları çalıştırmak için gereken işlemleri yaptı az sonra uçağın iki jet motoru da çalışmıştı. Selim göstergeleri son bir kez kontrol ettikten sonra Mehmet’e döndü ve: -Uçuşa hazırız kuleden kalkış onayını isteyin lütfen, dedi Mehmet de aldığı talimatı düşünmeden yerine getirdi: -Kule motorlarımız çalıştı tüm göstergeler normal kalkış için onay bekliyoruz Kule cevapladı: -Onay verilmiştir iyi uçuşlar Mehmet kuleden aldığı onayı Selim’e iletti ve her iki pilot göstergeleri son kez kontrol ettikten sonra Selim sol eliyle tuttuğu kumanda kolunu uçağa hız vermek üzere eliyle en son kademeye kadar itti. Uçak önce pist başına kadar hız aldı.Burada Selim uçağı durdurdu sonra tüm göstergeleri son kez kontrol edip tüm verilerin normal olduğuna kanaat getirdikten sonra havalanmak üzere uçağa son sürat hız verdi.Uçak pistte hızla yol alarak son hızda yerden tekerlek kesti ve başarıyla havalandılar. Uçuşun ilk beş dakikası geçtikten sonra kaptan Selim telsiziyle yolculara hitab etti: -Sayın yolcularımız Kaptanınız konuşuyor İH4754 sefer sayılı Ankara uçuşumuz başlamıştır Hosteslerimiz size her konuda yardımcı olacak,herhangi bir acil durumda koltuğunuzun 25 sol ön tarafındaki kolu çekiniz bu sayede oksijen maskeleri aşağı inecektir.Yolculuğumuz yaklaşık 45 dakika sürecek iyi yolculuklar dileriz Selim yolculara yaptığı anonsu bitirdikten sonra telsizi kapattı ve tüm dikkatini önündeki kumanda aletlerine verdi.Selim’in çıktığı ilk uçuş seferi sorunsuz bir şekilde tamamlandı. Uçuş esnasında yolculara hostesler tarafından yiyecek,içecek ikramı yapıldı.Yolcular havayolu firmasının sağladığı tüm imkanlardan yararlandılar. Planlandığı gibi yaklaşık 45 dakikalık bir yolculuktan sonra uçağın radarında Ankara Esenboğa Havalimanı görüldü.Mehmet Selim’e huzurla bakarak: -Havalimanı göründü kaptan inişe geçebiliriz,dedi -Tamam Mehmet Bey uçağın rotasını iniş konumuna getiriyorum,diye cevap verdi Selim Selim kumanda kolunu iniş yönüne getirdikten sonra telsiziyle Havalimanı Kule’yle temas kurdu: -Ankara kule burası İH4754 sefer sayılı İstanbul Havayolları Uçağı iniş için onay bekliyorum Kule cevapladı -İniş onayı verilmiştir Uçak bir süre iniş için manevra yaptıktan sonra inişe geçti.Bir kaç saniye içinde büyük bir hızla tekerler piste değdi.Bir süre daha hız kaybedene kadar uçak pistte hızla ilerledi yavaşladı ve durdu.Uçuş tamamlanmıştı.Selim neşeyle telsizini açtı ve yolculara hitab etti: -Sayın yolcularımız İstanbul Ankara seferini yaptığımız uçağımız Ankara Havalimanına inmiştir Hepinize geçmiş olsun der mutlu günler dileriz. Telsizi kapattı ve daha sonra iki pilot uçağı park noktasına çektikten sonra dönüş hazırlıkları için beklemeye başladı. Dönüş hazırlıkları yaklaşık bir saat sürdü uçağa yakıt ikmali yapıldı , dönüş yolcuları uçağa alındı diğer detaylar da tamamlandıktan sonra uçak İstanbul’a uçmak üzere Ankara Havalimanı’ndan havalandı. Yolculuk bir öncekine benzer faaliyetlerle tamamlandı ve uçak İstanbul Atatürk Havalimanı’na iniş yaptı.Yolcular uçağı terkettikten sonra Selim ve Mehmet 26 uçağı hangara çekerek motorlarını durdular ve uçağı terkettiler.Oldukça yoğun geçen ilk uçuş günleri başarıyla tamamlanmıştı. Selim uçağı terketmeden önce başhostesin kabinine gitti hostes hanıma teşekkür etti ve uçağın çıkış kapısına yöneldi.Bu arada yardımcı kaptan Mehmet uçağı terketmişti. Selim ağır ama kendinden emin adımlarla merdivenden indi. Uçağın elli metre kadar uzağında parketmiş olan servis otobüsüne bindi ve huzurlu bir şekilde otobüsün kalkmasını beklemeye başladı.On dakika içinde otobüs diğer uçuş personeli de bindikten sonra havalimanı İstanbul Havayolları Ofisi’ne gitmek üzere hareket etti. Az sonra Selim firmanın bekleme salonuna ulaşmıştı.Gözleriyle Mehmet Kaptan’ ı aradı ama göremedi.Bir gazete alarak pencerenin yanındaki koltuğa oturdu.Gazetesini okuduğu sırada yanında Hakan Bey belirdi mutlu bir yüz ifadesiyle Selim’e selam verdi: -Hoş geldiniz Selim Kaptan artık size böyle hitap edebilirim ilk uçuşunuzu başarıyla gerçekleştirdiniz tebrikler Selim’in gözleri gururunu yansıtır bir ifadeyle parladı ve : -Teşekkürler son derece memnunum,dedi Hakan etrafına bakındı ve: -Mehmet Kaptan nerede göremedim diye sordu Selim başını iki yana salladı -Bilmiyorum otobüste beraberdik ama sonra göremedim ben de O’na bakınıyordum siz gelmeden önce Hakan bir süre daha salonda etrafa bakındıktan sonra: -Kıyafetlerini değiştirmeye gitti sanırım,dedi Selim de başıyla onayladı.Hakan Bey’le bir süre konuşmadan Mehmet’in gelmesini beklediler. Bir süre sonra kapıda Mehmet belirdi.Kendi kıyafetlerini giymişti Hakan’ın tahmini doğruydu. Yanlarına geldi gülerek: -Merhaba,dedi İki adam da selamı aldılar bu sırada Hakan Bey elini Mehmet’e uzatarak: 27 -Tebrikler Mehmet Kaptan ilk uçuşunuzu başarıyla tamamladınız,dedi. Bu kısa dönüş seromonisinden sonra üç adam evlerine dönmek üzere ayrıldılar.Selim kıyafetlerini değiştirdi.Arabasına binmek üzere ofisten ayrıldı.Otoparktan arabasını alarak evine dönmek üzere yola koyuldu. Köprü yoluna sapmıştıki birden heyecanla irkildi: “Eyvah bu akşam kızı okuldan alacaktım saat kaç acaba umarım geç kalmamışımdır”diye düşündü.Saatine baktı saat 16:30’u gösteriyordu.”Güzel sanırım geç kalmadım “diye düşündü ve kızının okuluna gitmek üzere Beşiktaş yoluna saptı.Allahtan o gün köprü giriş çıkışlarında fazla bir trafik yoktu.Az sonra Selim kızının okulunun önündeydi.Arabayı okulun kapısının önüne yaklaşık elli metre kala parketti ve okulun dağılmasını beklemeye başladı.Bir saat bekledikten sonra okuldan öğrencilerin çıktığını gördü.Tüm dikkatini okulun kapısına verdi ve beklemeye devam etti.Bir süre sonra kızını okulun kapısında gördü ve sevindi.Bir süre dikkatle kızına baktı ama sonra gördüğü manzara karşısında donakaldı.Kızının yanında bir delikanlı yürüyordu ve elele tutuşmuşlardı. Bu manzara kızını çok seven ve üzerine titreyen bir baba olarak Selim’i çok üzmüştü.İlk şoku atlattı ve kızının yaklaşmasını beklemden arabadan çıkarak kapının yanında dikildi.Bu sırada kızı da arabaya yaklaşmıştı ve babasını farketti.Yanındaki delikanlıya birşeyler söyledi ve delikanlı ile öpüştü.Delikanlı önce Selim’in olduğu yöne bir süre baktı ve kızın yanından ayrılarak başka bir yöne doğru yürüyerek uzaklaştı.Kızı arabanın yanına gelerek babasına selam verdi: -Merhaba baba, Selim kızmıştı ve kızgınlığını belli ederek: -Arabaya bin dedi , öfkeyle Kız tereddütsüz arabanın kapısını açtı ve arabaya bindi.Selim de kızının peşinden arabasına binerek çalıştırdı ve hızla eve gitmek üzere yola çıktı. Yolculuk esnasında baba kız bir süre hiç konuşmadılar uzun süren bu sessizliğin ardından Selim kızına döndü ve öfkesini belli eder bir tonda sordu: -Yanındaki kimdi Melis cevap ver 28 Melis böyle bir soruyu beklemiyordu.”Demek görmüş “ diye geçirdi içinden.Bir süre babasına ne cevap vereceğini düşündü sonra kekeleyerek: -A Arkadaşım baba Tufan dedi Adam kızının korktuğunu anlamıştı ses tonunu biraz daha yumuşattı ama hala öfkeliydi: -Arkadaşın olduğu belli ama neden elele idiniz? Kızın yüzü sarardı korkuyla karışık bir pişmanlık duygusu içinde: -Yakın arkadaşım baba o yüzden elele tutuşmuştuk Selim bu cevap karşısında daha da öfkelendi ama kızını çok sevdiği için kendini kontrol etmeye çalışıyordu.Kızına tekrar döndü ve bu defa daha katı bir ses tonuyla: -Yakınlığınızın derecesi ne sevgilimisiniz,diye sordu Melis babasının kızgın tavırlarına ve öfkeli sorularına alışık değildi ama doğruyu söylemenin kendisini kurtaracağını düşünerek cevap verdi: -Evet baba erkek arkadaşım bir aydır tanışıyoruz ve onbeş gündür çıkıyoruz Selim kızını o kadar çok seviyordu ki O’nu kimselere layık görmüyordu ve içinde yoğun bir kıskançlık hissi belirdi.O anda bu ilişkiye engel olması gerekiğini düşündü ve hemen birşeyler yapmaya karar verdi.Yine de durumu daha da zorlaştırmak istemezmişçesine oldukça yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı: -Anladım kızım gençsin ama henüz böyle ilişkiler için çok erken hem bana ve annene karşı sorumlulukların var daha okuyacaksın, o yüzden o delikanlı ile bir daha görüşmeni istemiyorum Melis durumun hiç de iç açıcı olmadığını anladı ama arkadaşından da kopmak istemiyordu başka bir çare düşünene kadar durumu kabul etti: -Tamam baba sen nasıl istersen Bu arada eve gelmişlerdi Selim : -Bu konuyu evde annenle de konuşacağız şimdilik bu kadar yeter dedi ve arabasını park etmek üzere kızını arabadan indirdi.Kızı babasının arabayı parketmesini bekledi ve Selim arabayı parkettikten sonra kızının yanına geldi.Daha sonra baba kız eve çıkmak üzere apartmanlarına 29 girdiler.Az sonra baba kız evdeydiler.Karısı Derya kocası ve kızını kapıda karşıladı ve gülümseyerek : -Hoş geldiniz ,dedi Sırayla kocası ve kızını yanaklarından öptü.Selim gerginliğini yüzüne yansıttı ama karısına aynen cevap verdi: -Hoş bulduk canım Melis de annesini öptü ve: -Hoş bulduk anne , dedi Selim ceketini çıkarıp portmantoya astıktann sonra hızlı adımlarla oturma salonuna geçti. Derya da O’nu takip ederek oturma salonuna girdi ve kocasının oturduğu koltuğun yanındaki koltuğa oturdu.Melis olacaklardan endişeli bir halde kendi odasına gitmişti.Salonda bir süre sessizlik oldu.Derya kocasının yüzüne dikkatli dikkatli baktı kocasının yüzü oldukça asıktı konuşmuyor gözleriyle salonun ortasındaki sehpaya dik dik bakıyordu.İlk konuşan Derya oldu: -Ne oldu canım kötü birşeymi oldu neden konuşmuyorsun? Selim karısının sorusunu duymamış gibi sehpaya bakmaya devam etti.Karısı tekrar sordu: -Neyin var Selim cevap versene Selim içini derin derin çekti ve karısına dönerek: -Melis’i bugün okuldan çıkarken bir delikanlıyla gördüm -Delikanlıylamı ne var bunda arkadaşıdır -Evet ama elele tutuşmuşlardı arabada biraz konuştuk bana erkek arkadaşı olduğunu söyledi yani sevgilisymiş. Genç kadın birden yerinden kalkarak büyük bir öfkeyle bağırdı: -Ne bu olamaz Melis derhal buraya gel Melis annesinin O’nu çağıdığını duymamıştı sadece yatağının ortasında oturuyor ve olcakları bekliyordu.Kapısı birden açıldı ve kapıda annesi belirdi.Çok kızgın bir yüz ifadesiyle kızına baktı ve: 30 -Çabuk salona Melis anlamamazlıktan geldi -Ne oldu anne odamdayım derslerim var Annesi hergeçen saniye büyüyen bir öfkeyle yineledi: -Çabuk salona dedim sana Kız istemeye istemeye salona doğru yürüdü içeri girdi ve masanın yanındaki sandalyelerden birine oturdu.Annesi de salona geldi ve kızının karşısındaki koltuğa oturdu. Melis sessiz sessiz önüne bakıyor babası üzgün bir ifadeyle önündeki sehpayı inceliyordu. Sessizliği Derya bozdu: -Kızım ne yapıyorsun seni uzun zamandır boşladık o yüzden oldu erkek arkadaş da ne demek oluyor aile şerefimiz ne olacak diye söylendi bir yandan da elleriyle dizini dövüyordu. Selim sehpaya bakmayı bıraktı ve başını kaldırdı yine öfkeli öfkeli konuştu: -Annen haklı seni boşladım gözetmedim sen de böyle yaptın aferin kızım,dedi. Melis hiç bir şey yapmadan önüne bakmayı sürdüyordu.Annesi dövünmeye söylenmeye devam ediyordu.Bir yandan da kırmızı yanaklarından aşağıya gözyaşları inmeye başlamıştı. -Ah ah bir gören olduysa bize ne demezler aile şerefimiz iki paralık olacak Sonra birden öfkeyle kalkarak kızının üzerine yürümek istedi bunu gören Selim de ayağa kalkarak karısını tuttu ve oturduğu koltuğa yeniden oturttu. Bir süre üçünü de sessizlik aldı.Sonra sessizliği bozan Selim oldu: -Bugünden tezi yok o delikanlıyla bir daha görüşmeyeceksin ben de okula gidip öğretmeninle konuşacağım seni izlemesini isteyeceğim ve en ufak bir şekilde sizi beraber görürse bana bildirmesini rica edeceğim.O kadar dedi ve ekledi: -Konu burada kapanmıştır. Melis ağlayarak odasına kaçtı. Selim ve Derya da yemek yemek için mutfağa gittiler. Yemeğe kızlarını çağırmadılar o günün cezası olarak böyle bir yol seçtiler. Yemekler yenildi ve karı koca tekrar oturma salonuna geçtiler. O gece evde günün gerginliği iyiden iyiye 31 hissedildi. Ertesi gün Melis erkek arkadaşıyla konuşarak babasının çok kızdığını söyledi ve artık görüşemeyeceklerini söyledi.Delikanlı ise buna boyun eğmemeleri gerektiğini O’ndan asla ayrılmak istemediğini anlattı. Melis’in önünde iki seçenek vardı,ya babasına ve annesine ihanet edip delikanlıyla gizli gizli görüşecek ya da bu ilişkiyi tamamen bitirecekti. Arkadaşını çok sevdiği için O’nu kaybetmeyi göze alamadı ve delikanlının da ısrarıyla gizli gizli görüşmeyi kabul etti. BÖLÜM 2 O gün herşey çok güzel başlamıştı.Selim her zamanki gibi işine gitmiş ve profosyonel Sözleşme yaptığı firmasında yeni bir sefere hazırlanıyordu.Tam uçağa gitmek üzere kapıya yönelmiştiki cep telefonu çaldı.Telefonu açtı arayan bir bayandı: -Alo Selim Bey’i aramıştım -Buyrun ben Selim -Ben Muğla Devlet Hastanesinden arıyorum.İç hastalıkları servisinden hemşire Aynur babanız biraz önce kalp krizi nedeniyle ameliyata alındı.Hekimimiz Ali Bey sizi arayarak haber vermemizi istedi bilginiz olsun Selim beklenmedik bu haber karşısında şaşkınlıktan dona kalmıştı.Bir yandan da büyük bir üzüntü kapladı benliğini.Nasıl olurdu daha iki ay önce babasını oturduğu Bodrum’da ziyaret etmişti ailecek ve babası sapasağlamdı.Kekeleyerek cevapladı bayanı: -Na na nasıl olur ba ba babam sağlıklıydı şimdi durumu nasıl acaba? -Şu anda ameliyatta beyefendi ameliyata gireli onbeş dakika oldu dediğim gibi size haber vermek için aradım. Selim şaşkınlığı üzerinden attı ve: -ilgi ve alakanız için teşekkür ederim ben hemen oraya geliyorum,dedi ve telefonunu kapattı .Daha sonra elini saçlarında gezdirerek oflamaya başladı bir süre salonda ileri geri yürüdü ve daha sonra karısı Derya’ya haber vermeye karar vererek telefonuyla 32 Karsının cep telefonunun numarasını çevirdi.Telefon iki kez çaldıktan sonra açıldı karşısında karısı vardı ve O da işinyerinde çalışmaktaydı: -Alo efendim canım -Canım merhaba babam kalpten ameliyata girmiş biraz önce beni arayıp haber verdiler Karısı da şok geçirmişti bir süre telefonda bir şey söyleyemeden kalakaldı sonra irkilerek: -Ciddimisin ama çok iyidi nasıl olur şimdi nasılmış? -Bilemiyorum ameliyata yeni girmiş ben hemen Muğla’ya gidiyorum canım -Tamam tamam hemen git işinden izin aldınmı? -Yok daha yeni aradılar şimdi izin istemeye ofis müdürüne gideceğim Derya endişeli bir sesle onay verdi: -Hemen canım vakit kaybetme -Olur Derya seni sonra ararım şimdilik hoşça kal Derya kocasını son bir moral vererek -Moralini bozma Selim inşallah iyileşir dedi ve telefonu kapattı Selim telefonu kapatır kapatmaz derhal ofis müdürünün odasına yöneldi bir kaç salon ve koridoru geçtikten sonra ofis müdürünün odasına ulaştı.Hemen kapıyı çaldı: -Girin Selim içeri girdi.Son derece sade döşenmiş olan bu odanın ortasındaki masada kırk yaşlarında kır saçlı şişmanca bir adam oturuyordu.Bu ofis müdürü Tuncay Bey’di.Selim başıyla selam verdi: -Merhaba ben kaptanpilot Selim efendim biraz önce babamın kalp krizinden ameliyata alındığı haberini aldım hemen yanına gitmem lazım O nedenle sizden iki günlük izin rica ediyorum Adam önce birkaç saniye Selim’e baktı ve başını iki yana sallayarak: - Geçmiş olsun Selim Bey çok üzüldüm dedi 33 Sonra arkasına yaslandı eliyle topsakalını birkaçkez ovuşturdu ve endişeli bir ses tonuyla: -Bugünlerde pilot sıkıntımız var ama size izin vermezsek çok ayıp etmiş oluruz o nedenle izin kağıdınızı hemen hazırlayacağım dedi. Masasının yanındaki dolaptan bir tomar izin kağıdı çıkardı bunlardan en üstteki nüshayı büyük bir dikkatle doldurdu mühürledi ve imzaladı.İmzaladığı kağıdı Selim’e uzatarak: -Tekrar geçmiş olsun size iki gün izin verdim,dedi. Selim minnet dolu bakışlarla müdür Tuncay Bey’e bakarak teşekkür etti,iyi günler dileyerek aceleyle odadan çıktı.Hemen çıkış kapısına yöneldi.Muğla’ya kendi arabasıyla gitmeye karar vererek otoparktan arabasını almak üzere dışarı çıktı.Otoparka gitti arabasını buldu hemen açtı ve binerek çalıştırdı.Otoparktan çıktı Atatürk Havalimanı kapısına geldi havalimanını terketti ve son sürat anayola saptı. Selim’in Muğla yolculuğu yedi saat sürdü,son sürat gelmişti.Muğla’ya varır varmaz arabasını gördüğü ilk şahsın yanında durdurarak Muğla Devlet Hastanesi’nin nerede olduğunu sordu tarifi alır almaz hastaneye gitmek üzere Muğla içinde sokak sokak ilerlemeye başladı. Onbeş dakikalık bir aramadan sonra Muğla Devlet Hastanesi kapısına varmıştı. Arabasını hastane otoparkına parkettikten sonra içeri girdi ve danışma masasına yöneldi. Danışma masasında iki sekreter oturuyordu bayanlardan birinin yanına gitti ve : -İyi günler ben Selim Tayfun babam Orhan Tayfun ameliyata girmişti durumunu sorabilirmiyim? Sekreter hanım başıyla selam verdi ve hemen önündeki bilgisayarda adı verilen hastanın kimlik bilgilerine ulaşmaya çalıştı: -Hemen bakıyorum efendim adını verdiğiniz hasta ameliyattan çıkmış ancak halen yoğun bakımda 202 nolu odada şu an kimseyle görüşecek durumda değil -Bekleyecekmiyim -Mecburen efendim -Peki ameliyat eden doktorla görüşebilirmiyim? -Evet ama doktoru şu an hastanede değil yarın sabah görebilirsiniz 34 -Peki hastanede beklemek istiyorum -Siz bilirsiniz Selim aldığı cevaplardan tatmin olmamakla beraber şu an yapacak bir şey olmadığını anlamıştı sekretere son kez baktı : -Teşekkürler,dedi sonra sekreterin yanından ayrılarak sabaha kadar bekleyebileceği oturacak bir yer aramak üzere hastaneden içeri girdi. Önce babasının yattığı 202 nolu odaya çıktı kapı kapalıydı ve içerden herhangi bir ses gelmiyordu.Kendisine verilen bilgilere göre davrandı ve içeri girmeye çalışmadı.Odanın bulunduğu salonda duvar kenarlarına yerleştirilmiş olan banklardan birine oturdu o sırada telefonu çaldı arayan karısıydı: -Alo canım nasılsın hsataneye ulaştınmı? -Ulaştım canım babam halen komadaymış bekliyorum -Ah canım tekrar geçmiş olsun inşallah en yakın zamanda çıkar komadan -Evet canım ben sabaha kadar hastanade bekleyeceğim Karısı tamamen kendisini onaylayarak: -Tabi canım tabi bekle sen ne olur ne olmaz -Melis nasıl? -Büyükbabasının hasta olduğunu öğrenince çok üzüldü ağladı ama şimdi iyi odasında Karısı bir yandan da kocasına kendilerinin iyi olduğuna merak etmemesi gerektiğine dair telkinde bulundu: -Biz iyiyiz canım bizi merak etme -Tamam Deryacım iyi akşamlar -İyi akşamlar canım Her ikisi de iyi akşamlar diledikten sonra Selim telefonu kapattı ve düşünmeye başladı. Babası,annesi ağebeyi Metin ve çocukluk anıları bir bir gözünün önünden geçti.Okul yılları askeri okul hayatı babasının asker olmasına karşı çıkışı buna rağmen sınavlara kaçak girişi okuldan sonraki subaylık yıllarını düşündü ve derin bir ah çekti. 35 Selim derin düşünceler içersinde kendinden geçti tam uyuklamaya başlamıştı ki bir elin omzuna dokunmasıyla irkildi kendine geldi.Başını elin sahibini görmek üzere yukarı doğru kaldırdığında abisi Metin’in kendisine bakıp gülen yüzünü gördü.Heyecanla ayağa kalktı: -Abi nasılsın diyerek ağabeyine sarıldı Ağabeyi Metin de O’na sarılarak: -Merhaba Selim , dedi İki kardeş iki yıldır görüşmüyordu.Metin iki yıl önce Londra’ya ailesini alarak taşınmıştı orada açtığı Türk Lokantası’nı işletiyordu.Haberi alır almaz uçakla Muğla’ya gelmişti. Selim abisinden üç yaş küçüktü .Çocukluk yılları beraber geçmişti ama o yıllarda da dahi abi kardeş olarak araları hiç bir zaman iyi olmamış aralarında daima gizli bir rekabet yaşanmıştı.Bu olaydada da birbirlerini aramak zahmetine katlanmamışlardı. Gerçi Muğla yolunda Selim’in aklından ağabeyini aramak geçmişti ama o sırada düşündüğü başka şeyler aramayı unutturmuştu. -Babamı görebildinmi, diye sordu Selim Metin biraz önce ağlamış ve kızarmış gözlerini kardeşinden kaçırarak cevap verdi: -Yok hayır görmedim ama hala yoğun bakımda olduğunu biliyorum Selim yine sordu: -Doktorunu görebildinmi? -Yok daha iki saat önce gelebildim doktoru yarın sabah görebilecekmişiz öyle dedi sekreter -Evet abi bana da aynısını söyledi -Burada sabaha kadar bekliyeceğiz şu an yapacak bir şey yok Selim başını sallıyarak abisini onayladı ve her ikisi de banklara oturdu.Uzunca bir süre sessizlik oldu. Her ikisi de derin derin iç çekerken Selim ağabeyine döndü: -İşlerin nasıl gidiyor abi Londra nasıl,diye sordu Ağabeyi babasının üzüntüsünden ağlamaklı bir sesle cevapladı: 36 -İyi Londra’da çok güzel ama babamın bu olayı beni de Meltemi de çok üzdü -Bizi de çok üzdü abi Selim konuyu değiştirdi: -Uzun zamandır görüşemiyoruz neden hiç aramıyorsun -İşlerim çok yoğundu ama sen de aramıyorsun Anneleri beş yıl önce vefat etmişti ve babaları hayatının son günlerini geçirmek için Bodrum’dan bir ev satın almıştı.Anneleri Perihan Hanım’ın ölümünden beri o evde yalnız yaşıyordu.Öğretmen emeklisi olan babaları emekli maaşıyla hayatını sürdürüyordu. Babaları Orhan Tayfun oldukça zengin biriydi. Babadan kalma arazileri vardı ama bu arazileri yaşlılığından ötürü ekip biçemiyordu.Oğulları da yollarını çizmişlerdi ve arazilerle ikisi de ilgilenmiyordu. Selim o geceyi banklarda oturarak geçirdi ve arada sırada ağabeyiyle sohpet etti. Araları hiçbir zaman iyi olmadığı için bu sohpetler havadan sudan konulardan öteye geçmedi.Gece yarısına doğru Metin Selim’e oldukça can sıkıcı bir konudan bahsetti: -Selim babam vefat ederse ben büyük olduğum için arazilerin üçte ikisi benim olur Selim duyduğu bu cümle karşısında donakaldı.Yüzü renkten renge girdi.Oldukça kızmıştı. Babalarının bu halinde nasıl olurda abisinden böyle bir cümle duyardı.Çok da üzülmüştü. Başını böyle olmaz anlamında iki yana salladı ve: -Abi bunu nasıl söylersin hem de babamın sağlığında? -Ama konuşulmalı zamanı geldi bence Selim içindeki sıkıntı ve öfkeyi dışa vururcasına hışımla ayağa kalktı koridorda bir kaç adım attı sonra ağabeyine döndü ve kollarını iki yana kaldırdı.Sonra bağırarak: -Abimsin yıllarca bana adam gibi ağabeylik yapmadın beni hep yalnız bıraktın şimdi de kalkmış miras paylaşıyorsun olmaz olsun böyle kardeşlik Metin de ayağa kalktı birkaç saniye önceki sevecen tavırları bir kenara itti ve O da bağırdı: 37 -Ne olmuş yani belli ki babam ölecek geçmişi bırak ben hakkımı kimselere yedirmem Bundan sonra fırtına koptu iki kardeş hastane koridorunda şiddetli bir ağız kavgasına tutuştu.Kavgayı duyan etraftakiler yanlarına geldi ve iki tarafı sakinleştirmeye çalıştı. Yaklaşık on dakika süren bu şiddetli ağız dalaşı yanlarına gelenlerin gayretleriyle yatıştı ama abi kardeş o dakikadan sonra sabaha kadar birbirleriyle konuşmadı.Ertesi gün saat 10.00’a doğru bir doktor 202 nolu odanın kapısında belirdi.Hem Selim hem de ağabeyi heyecanla doktorun yanına gelerek babalarının durumunu sordu.Doktor : -Şu an bilemiyoruz şimdi girip yoğun bakımdan çıktımı bakacağız,dedi ve kapıdan içeri girdi.Bir süre sonra dışarı çıktı ve kapının önünde bekleyen iki kardeşe : -Siz hastanın neyi oluyorsunuz? Selim cevap verdi: -Oğullarıyız -Babanız yoğun bakımdan çıktı saat 12:00’de içeri girebilirsiniz ama hastayı yormayın içeride onbeş dakika kalmanıza izin verebiliriz -Tamam doktor bey teşekkürler İki kardeş saat onikiye kadar beklediler ve içeri girdiler.Babaları kendine gelmişti ve burnundan takılan ceşitli cihazlara bağlanmıştı. Selim hemen babasının başucuna giderek babasına: -Geçmiş olsun baba şu an nasılsın,diye sordu Adam başını zar zor oynatarak oğluna baktı ve gülümsedi: -Şu an iyiyim oğlum sağol Metin de babasının yanındaydı ve eliyle babasının saçlarını okşayarak: -Geçmiş olsun baba ,dedi -Sağol evladım aileleriniz nasıl torunlarım iyimi diye sordu babaları Selim cevap verdi: -Hepsi iyi baba ellerinden öperler 38 Metin de devam etti: -Evet baba hepsi ama senin için üzüldük ailece Yaşlı adam gülümseyerek devam etti: -Benim için üzülmeyin iyi olacağım inşallah Selim atıldı: -İnşallah babacığım Bu konuşmalardan sonra odada bir süre sessizlik oldu.Yaşlı adam pencereden dışarı bakıyordu. Selim babasının yanındaki boş yatağa oturmuştu ve önüne bakıyor derin derin düşünüyordu. Ağabeyi Metinse pencerenin yanında ayakta duruyordu.Babaları Orhan bir süre sonra Metin’e baktı ve: -Siz neden birbirinizle konuşmuyorsunuz yoksa yine kümsüsünüz,diye sordu. Bu soru karşısında Metin de Selim de verecek bir cevap bulamadı önce Selim sonra Metin başını kaldırdı Metin cevapladı: -Küs değiliz baba ama dün akşam biraz tartıştık Selim de başıyla onayladı abisini.Babaları duyduğu bu habere çok üzülmüştü,bu dünyada oğullarından başka hiçbirşeyi yoktu O’nların geçinememesine dayanamıyordu. Sonra başını iki yana sallıyarak Selim’e döndü: -Oğlum neden abinle kavga ettin size yakışıyormu beni neden düşünmüyorsunuz. Rahmetli annenizi de mezarında huzurlu yatırmıyorsunuz,dedi. Bu sözler iki kardeşi de utandırdı.Selim abisini zor durumda bırakmamak için tartışmanın konusu hakkında babasına bir şey söylememeyi tercih etmişti.Utançla başını öne eğdi ve susarak önüne bakmaya devam etti.Abisi Metin yüzünü pencereden dışarı çevirmişti ve dışarıyı seyrediyordu. Sonra babasına döndü ve: -Önemli bir nedeni yoktu baba,dedi. Böylece konuyu kapatmayı ummuştu ama babaları rahatsızlığını ısrarla belli etmeye devam ediyordu. 39 Oğullarını yanına çağırdı ve ellerini uzatarak tutmalarını istedi.Sonra yorgun yüzünü her ikisinin yüzüne çevirdi ve: -Metin Selim siz benim için herşeyden önemlisiniz ben öldükten sonra benden kalan herşey sizin olacak ve birbirinize dayanak olacaksınız.Yoksa bu hayatta birbirinizden başka dost bulamazsınız.Rahmetli anneniz de böyle olmasını isterdi,dedi. Metin babasını rahatlatmak için: -Merak etme baba ben kardeşimi asla yalnız bırakmam dedi. Selim de başını öne doğru salladı ve O da babasına: -Evet baba biz asla birbirimizden ayrılmayız her ne kadar uzakta yaşasak ta sen merak etme için rahat olsun,dedi. Yaşlı adam kendisine verilen bu sözde teminatların kendisini yalnadan da olsa rahatlatmak için olduğunu bilmiyordu.Güven duyduğunu belli eder bir ses tonuyla: -Hah şöyle,şimdi birbirinize sarılın ve öpüşün bakalım,dedi. Selim ve Metin birbirlerine sarılarak öpüştüler.Bu manzarayı gören babaları başını yastığa gömdü,gözlerini yumdu ve uyumaya başladı. İki adam ziyaret saatinin bitmesiyle odadan çıktı doktoru bulmak ve konuşmak için danışma masasına gittiler.Danışma masasına gittiklerinde Selim sekreter hanıma babaları Orhan Tayfun’u ameliyat eden doktorun ismini sordu ve doktorun operatör doktor Ali Gürhan olduğunu öğrendi.Sonra abisiyle doktorun odasını bulmak üzere doktorların ofislerinin bulunduğu kata çıktı.Biraz sonra doktorun odasındaydılar.Doktor Bey genç 27 yaşında yeni mezun bir beydi.İki kardeşi odasında gülümseyerek karşıladı ve sorularına sabırla yanıt verdi. Önce Selim atıldı: -Biz ameliyat olan Orhan Tayfun’un oğullarıyız.Ameliyat nasıl geçti doktor iyileşecekmi? -Şu anda durumu iyi gözüküyor ama kalp hastalıklarında gelecek ne getirir bilemeyiz ama ameliyat başarılı geçti ,dedi. Selim de abisi de sevinmişleridi.Selim gülerek: 40 -Yani iyileşecek diyebilirmiyiz Doktor biraz düşünceli bir tavırla: -İnşallah ama dediğim gibi kalp çok hassas bir organdır.Yarın ne olur bilemem kendine çok iyi bakmalı.Zaten taburcu olurken kendisine bir diyet vereceğim O diyete göre beslenecek,dedi. O günü Selim ve abisi hastanenin bahçesinden dolanarak geçirdiler.Bu arada birbirleriyle konuşmuyorlardı.Akşam dörtte babalarının ertesi gün taburcu olacağı haberini aldılar. Selim abisiyle ve babasıyla vedalaştıktan sonra eve dönmek üzere yola çıktı.Abisi Metin babasını hastaneden çıkarmak için orada kaldı ve geceyi Muğla’da bir otelde geçirdi. Ertesi gün Selim evinde idi.İzinli olduğu için işe gitmedi.Ailesiyle kahvaltı etti karısını işine kızını da okuluna uğurladı. Öğlene doğru cep telefonuyla ağabeyini aradı.Ağabeyi Metin’den babasını hastaneden çıkarttığını ve eve götürdüğünü,iyi olduğunu yemek yediğini ve şu anda uyuduğunu öğrendi.İçi rahatlamıştı,bir süre televizyon seyretti sonra dolaşmak üzere dışarı çıktı. Bütün gün bir o kahvehane bir bu kahvehane dolaştı bol bol çay kahve içti.Akşam beşe doğru evine döndü.Karısı işten dönmemişti ama kızı okuldan dönmüştü. Kızını oturma odasında kitap okurken buldu.Yanına gitti yanaklarından öptü: -Nasılsın kızım -İyiyim baba dedem nasıl ameliyatı iyi geçtimi -İyi kızım amcan dedeni hastanaden çıkarmış evine götürmüş -Çok sevindim baba inşallah en yakın zamanda iyileşir -Evet canım inşallah ,dedi ,sonra oturma odasından mutfağa geçti.Kafası ağabeyi Metin’in miras hakkındaki sözleriyle meşguldü.Bu konu aklına geldikçe canı çok sıkılıyordu. “Ağabeyim nasıl böyle düşünür vicdansız” diye düşündü.Sonra buzdolabını açtı yiyecek içecek birşeyler çıkararak masanın üstüne koydu.Karnını doyurdu ve oturma odasına geri döndü.Bir süre evin kütüphanesinden aldığı kitabı okudu,gazetelere göz gezdirdi ve televizyon seyretti. Bu sırada kapının zili çaldı gelen karısı Deya olmalıydı. -Ben açarım diye bağırdı kızı ve kapıyı açtı gelen karısı Derya idi. 41 Melis annesini kapıda karşıladıktan sonra annesiyle beraber oturma odasına geldiler. Derya kocasının yanına gelerek yanaklarından öptü ve: -Merhaba canım,nasılsın dedi -İyiyim canım hoş geldin -Babanın durumu nasıl? -Ağabeyim Metin evine götürmüş ben oradayken komadan çıkmıştı -Çok iyi sevindim inşallah en kısa sürede ayağa kalkar -İnşallah canım,senin günün nasıl geçti Derya bu sırada kalkarak dolaptan viski şişesini çıkardı bir kadehe koydu ve bir yudum aldı -Çok iyidi canım yoğundu -Anladım,sonra Selim de dolabın yanına giderek kendine bir kadeh viski doldurdu ve karısıyla beraber koyu bir sohpete daldı .Kızları Melis de yanlarında oturuyordu bu sırada Melis’in cep telefonu çaldı genç kız telefona baktı sonra korkuyla telefonu meşgule atarak tekrar cebine koydu.Arayan erkek arkadaşı idi .O’nunla anne babasının yanında konuşamazdı bu nedenle koşar adımlarla odasına gitti.Giderken arayanın kimliğinden şüphelenen annesi bağırarak sordu: -Kimdi arayan kızım? Melis odasından annesine seslendi: -Hiç anne bir kız arkadaşım -Hangi arkadaşınmış adı ne? -Hülya anne okuldan sen tanımazsın Kız annesini ikna ettiğini düşünmüştü sonra telefonu aldı ,erkek arkadaşını aradı,telefon açıldı ,arkadaşı cevap verdi: -Alo Melis nasılsın? Melis sesini olanca gücüyle kısarak: -Merhaba,şu an konuşamayız ailem yanımda sonra ara 42 Delikanlı tamam diyerek telefonu kapattı.Melis de telefon kapadıktan sonra dolabından kitap ve defterlerini çıkararak günlük ödevlerini yapmaya başladı. Derya kızının söylediklerine inanmıştı.Arayan kızının bir kız arkadaşı olmalıydı.Bir süre daha kocasıyla muhabbet ettikten sonra mutfağa geçti ve akşam yemeğini hazırlamaya başladı.Yaklaşık yarım saat sonra kocasını ve kızını yemeğe çağırdı.Baba kız hemen mutfağa geçtiler ve ailecek akşam yemeklerini yediler.Yemekten sonra Selim oturma odasına tekrar döndü gömleğinin cebinden sigarasını çıkarttı ve bir tane sigarayı alarak çakmağıyla yaktı. Sonra sigarasından derin bir nefes çekti dumanını yayarak salonun ortasına doğru üfledi. Bu sırada karısı Derya bulaşıkları bulaşık makinesine koymuştu ve makineyi daha sonra çalıştırmak üzere kocasının yanına oturma odasına geçti.Kocasına baktı sigara içiyor ve derin derin düşünüyordu: -Ne düşünüyorsun bana da bir sigara versene,dedi Selim dalgın dalgın karısına baktı sonra masanın üstüne bıraktığı sigara paketinden bir tane çıkarıp karısına uzattı.Bu sırada kendi kendine söylenmeye başladı: -Ne düşünücem vijdansız ağabeyimi düşünüyorum Karısı kocasının mırıldanarak söylediklerini duymuştu: -Ağabeyin ne yaptı Selim neden vijdansız dedin Selim dalgınlığını üzerinden atamamıştı karısı soruyu tekrarladı: -Neler oluyor Selim ağabeyinle ne sorunun var anlatsana meraktan çatlatma insanı Selim bu defa kendine geldi karısına baktı ve anlatmaya başladı: -Ağabeyim daha babam ölmeden benimle miras kavgasına tutuştu.Arazilerin üçte ikisini istiyor.Bu yüzden hastanade şiddetli bir tartışma oldu aramızda,dedi. Karısı şaşırmıştı,önce biraz sağa sola bakındı,O da az önce kocasından aldığı ve yaktığı sigaradan bir nefes çekti ve: -Ağabeyin Londra’dan plan yaparak gelmiş belli baksana neler söylemiş,dedi. Selim başıyla onayladı ve birkaç dakika her ikisi de düşüncelere daldı ve sigara içmeye 43 devam ettiler. Kısa süren bu sessizlikten sonra Karısı Derya kocasına teselli etmek ister gibi baktı ve : -Üzme canını birtanem hem baban ölmedi ki Selim karısını destekler bir ifadeyle baktı : -Evet canım inşallah iyileşir de sorun hallolur,dedi. O geceyi kah gazete okuyarak kah televizyon seyrederek kah da babasından ve ameliyatından bahsederek geçirdiler ve geceyarısına doğru yatak odalarına çekildiler. Ertesi sabah Selim tam vaktinde uyandı ve halen evde olan karısı ve kızıyla güzel bir kahvaltı yaptı. Herşeye rağmen neşeyle giyindi ve ailesinden önce evden çıkarak arabasıyla işine gitmek üzere yola koyuldu.Yine yoğun bir İstanbul trafiğinde zaman zaman sıkışık trafiğin açılmasını bekleyerek işyerine ulaşmaya çalıştı.İki saatlik yolu trafikten ötürü üç saatte tamamladı ama evden erken çıktığı için zamanında işyerine ulaştı. Arabasını işyerinin otoparkına parkettikten sonra aheste adımlarla ofise gitti. İçeri girdi ve dosdoğru personel bekleme salonuna yöneldi.Salona ulaştı içeri girdi ve her zamankinden biraz daha kalabalık olan salonda bulduğu bir boş koltuğa oturarak gazete okumaya başladı. Tam elindeki gazeteye dalmışken yanına otuz otuzbeş yaşlarında oldukça güzel sarışın bir bayan oturdu.İnsanı bir bakışta çarpacak kadar derin mavi gözlerini adamınkilere dikerek şuh bir bakışla güldü.İnci gibi dişleri tüm güzelliğiyle parıldadı ve pembe dudaklarından : -Günaydın kelimesi döküldü Selim ellibir yaşındaydı ve evliydi , son derece kendisini bilen ve mantıklı bir erkekti ama kalbi bu yaşa kadar hiç hissetmediği hoş bir letafetle kaplanmıştı. Bir kaç saniye hiç bir şey söylemeden kendisine tüm zerafeti ve güzelliğiyle gülümseyen bu bayana gözlerini alamadan baktıktan sonra kısık bir ses tonuyla: -Günaydın,dedi ve gözlerini kaçırdı. Aynı zamanda kıpkırmızı olmuş yüzünü okuduğu gazetenin sayfalarına gömmüştü.O anda 44 ruhunda önüne gem vuramadığı ve hiç bir zamanda kurtulamayacağı fırtınalar esmeye başladı. Selim’in yanındaki bayan birkaç dakika öylece sessiz ve sakin Selim’in yanında oturdu.Sonra başını O’na doğru çevirdi,Selim de başını kaldırdı,kadına tekrar baktı ve tekrar ne kadar güzel bir kadın olduğunu farketti.Dayanamayarak güldü ve: -Sanırım siz hostessiniz değilmi ,dedi. Genç kadın kendisiyle ilgilenildiğini farkedince irkildi ve elleriyle saçlarını düzeltti aynı zamanda bu durum hoşuna gitmişti.Gülerek cevap verdi: -Evet siz de pilotsunuz herhalde -Evet yeni başladım adım Selim,Selim Tayfun -Ben de Meral Pekşen memnun oldum -Ben de Genç kadın bir süre mavi gözlerini adamınkinden alamadı,bir kaç saniye sonra kendine geldi ve gözlerini kaçırdı.Sağa sola bakındı,içmekte olduğu kahvesinden bir yudum aldı sonra Selim’e döndü ve: -İyi çalışmalar,dedi. Sonra ayağa kalktı kapıya doğru yürüdü ve gözden kayboldu Selim bir süre oturduğu koltukta kalakaldı.Son derece güzel bir bayanla tanışmanın verdiği heyecanla ne yapacağını bilemez bir halde oturmaya devam etti.Sonra birden kendine geldi saatine baktı saatin 10:30 olduğunu görünce hemen ayağa fırladı ve uçağına gitmek üzere salondan çıktı.Birkaç koridor geçti kapıdan çıktı ve servis otobüsüne binmek için meydanda yürüdü.Servis otobüsüne bindi.Bir kaç dakika sonra sefer yapacağı uçağın merdivenlerinde idi. Hızlı adımlarla merdivenlerden çıktı.Uçağın kapısından içeri girdi .İçeride bir hostes bekliyordu önce bu kadının sıradan bir hostes olduğunu düşündü günaydın diyerek pilot kabinine geçmek üzereydi ki bu bayanın az önce tanıştığı bayan olduğunun farkına vardı.Şaşırdı,bir süre kadına dikkatli gözlerle baktı.Kadın O’nu tanımıştı ama bunu farkettirmemişti.Selim kadının yanına tekrar geldi ve elini uzattı: 45 -Merhaba Meral Hanım ben Selim biraz önce tanışmıştık,dedi Meral de gülerek: -Merhaba Selim Bey sanırım aynı görevdeyiz ne teasdüf,dedi Selim de gülerek: -Evet hoş bir karşılaşma oldu bu.İsterseniz uçuştan sonra beraber çıkalım sizi evinize bırakabilirim. Erken başlayan bu samimiyet havası Meral’i biraz ürkütmüştü ama bir kaptan pilottan gelen bu teklif genç kadını gizli bir memnuniyet havasına sokmuştu.Önce ne diyeceğini bilemedi.Sonra geri adım atmaya karar verdi: -Teşekkür ederim ama gerek yok hem zaten ben servisle evime dönüyorum,dedi Meral’in geri adımı Selimi de bocalatmıştı.Düşündü ve yanlış olacağını O da kabul ederek: -Tamam her neyse görüşürüz,iyi uçuşlar,dedi ve pilot kabinine yöneldi. Selim azsonra pilot kabinindeydi.Yardımcısı Mehmet Kaptan çoktan kabine gelmişti ve uçuş hazırlıklarını yapmaktaydı.Selim “ merhaba” dedikten sonra koltuğuna oturdu O da uçuş için gereken işlemleri yapmaya başladı.Bir süre her ikisi de aletleriyle ilgilendikten sonra Mehmet Selim’e dönerek : -Hazırız Kaptan kule ile irtibata geçelimmi dedi Selim hemen onay verdi: -Tamam Mehmet Bey geçebilrsiniz hadi şu kızı uçuralım Mehmet memnuniyetle gülümsedi ve telsiziyle kuleye mesaj göndermeye başladı: -Havalimanı kule İH4754 sefer sayılı uçak uçuşa hazırdır.Kalkış için izin istiyoruz Bir kaç saniye sonra kule cevap verdi -Tamam 4754 kalkış serbest iyi uçuşlar Mehmet Onay aldığını başını sallıyarak teyit etti.Selim de gelen kalkış izniyle motorlara tam güç vererek pist başı yaptıktan sonra uçak büyük bir gürültüyle havalandı. 46 Uçuş normal başladı,sorunsuz devam etti ve İzmir Havalimanı’nda son buldu.Selim uçuş boyunca tanıştığı hostes Meral Hanım’ı düşündü.Ne kadar güzel , ne kadar zarif ve kibar bir bayan olduğunu düşündü.Ayrıca tanışmış olmak da kendisine gizli ama hoş bir mutluluk vermişti. Havalimanı’nda dönüş hazırlıkları esnasında çeşitli bahanelerle hostes kabinine birkaç sefer gitti ve Meral’i görmeye çalıştı.Son gelişinde Meral’i bir hostes arkadaşıyla sohpet ederken buldu.Heyecanla kabine girdi ve Meral’ e yaklaşarak: -Merhaba Meral Hanım uçuş nasıl gidiyor diye sordu Meral şaşırmıştı pilotlar genelde hostes kabinine gelmezdi.Başıyla arkadaşını selamladı ve Selim’e dönerek: -Merhaba Selim Bey uçuş son derece iyi gidiyor siz nasılsınız,dedi Selim kadının kendisine kayıtsız kalmamasından son derece büyük bir memnuniyet duydu. Gülerek cevap verdi: -İyiyim teşekkürler uçuş da iyi gidiyor -Ne güzel sevindim sonra Meral arkadaşına dönerek: -Görüşürüz canım dedi ve kabinden çıktı.Kabinden çıkarken Selim’e de dönerek: -Size de iyi günler Selim Bey dedi. Selim de sanki birşeyler yapıyormuş gibi kabinin içinde oyalandıktan sonra kaçar adımlarla kabinden çıktı ve pilot kabinine geri döndü. İstanbul’a dönüş hazırlıkları tamamlanmıştı.Uçağa yakıt ve diğer tüm malzeme ikmalleri yapıldıktan sonra uçak İstanbul’a uçmak üzere havalandı. Sorunsuz bir yolculuktan sonra İstanbul Atatürk Havalimanına iniş gerçekleşti yolcular uçaktan tahliye edildi ve uçak bakım yapılmak üzere hangara çekildi.O gün tesadüfen uçaktan Selim ve hostes Meral Hanım beraber indiler. Havalimanında servis otobüsüne giderken Selim Meral’e -Sizinle tanışmak çok güzeldi her zaman görüşmek isterim,dedi Meral de başta biraz çekinse de bu son derece hoş beyle görüşmenin hiç bir zararı olmayacağını düşünerek güldü ve: 47 -Neden olmasın ,dedi. Her ikisi de servise bindiler ve ayrı koltuklara oturarak servisin ofis binasına hareket etmesini beklemeye başladılar. Selim az sonra otomobilinde idi ve evine doğru yol almaktaydı.Yolda kafası binbir türü türlü meseleyle doluydu.Sürekli babasını , ağabeyini ve ailesini düşünüyordu.Arada sırada da yeni tanıştığı hostes Meral aklından geçiyordu.Yine trafik sıkışıklığı olan bir akşamdı ve Selim evine yola çıktıktan üç saat sonra ulaşabildi.Tüm olumsuzluklara rağmen neşeyle arabasını otoparka parketti ve apartmanından oturdukları kata hızlı adımlarla çıktı.Evinin önüne geldi ve zile bastı.Kapıyı karısı Derya açtı.Kapı açılır açılmaz karısı hıçkırıklara boğuldu ve içeri kaçtı. Selim şaşırmış yüzü sapsarı kesilmişti aceleyle eve girdi ve ceketini çıkarmadan karısının peşinden koşarak oturma odasına girdi.Odada karısı ve kızı aynı kanepeye oturmuşlar birbirlerine sarılmış ağlıyorlardı.Yanlarına giderek heyecanla sordu: -Ne oldu neden ağlıyorsunuz ? Karısı ağlıyor ve cevap vermiyordu.Tekrar sordu: -Birşeymi oldu Derya anlat bana Karısı ve kızı ağlamaya devam ettiler birkaç dakika bu böyle sürdü.Sonra karısı başını kaldırdı ve: -Selim baban diyebildi sonra tekrar ağlamaya başladı Selim büyük bir üzüntüyle bağırdı: -Eyvah babama ne oldu söyle Derya ne oldu dedim Genç kadın bir ara sustu sonra gözyaşlarını silerken durumu açıkladı: -Selim babanı kaybettik Selim duyduklarına inanamadı, önce yerinde sendeledi sonra olduğu yere çöktü başını ellerinin arasına alarak ağlamaya başladı ağlarken : -Baba babacığım bizi bıraktınmı babacığım diyor bu cümleyi sürekli tekrar tekrar söylüyordu. Bu durum en az bir saat sürdü.Sonra Selim karısı ve kızı sustu ve eve derin bir sessizlik 48 çöktü. Üçü de başları önde düşünüyordu arada sırada Selim bir ah çekiyor sonra tekrar düşünmeye başlıyordu.Sonra Derya kafasını kaldırdı: -Ağabeyin haber verdi beni telefonla aradı başın sağolsun hayatım,dedi Selim ağlamaktan kızarmış gözlerini sildi ve: -Sağol canım ben hemen çıkıyorum sen yarın telefonla işyerime haber ver dedi ve masaya gitti masanın üzerinde duran kağıtlardan birinin üzerine işyerinin telefonunu yazdı ve karısına verdi.Sonra hemen ayağa fırladı ve aceleyle evden çıktı.Doğruca otoparktan arabasını almaya gitti arabasına bindi ve Bodrum’a gitmek üzere son sürat yola çıktı. Yaklaşık dokuz saatlik bir yolculuktan sonra Selim Bodrum’a babasının evine ulaştı. Burası tek katlı bahçeli bir evdi.Bahçede kırmızı güller , papatyalar ve menekşeler sıra sıra dizilmişti.Bahçenin ortasında 19.yüzyıldan kalma bir çeşme vardı.Bahçenin sonuna kadar giden bir yaya yolu kapıya kadar uzanıyordu.Ev bahçenin ortasında beyaz boyalı iki katlı bir evdi , ikinci katında caddeye bakan bir balkonu vardı ve denizi görüyordu. Selim açık olan bahçe kapısından içeri girdi.Bahçeden geçti ve evin kapısına geldi.Zile bastı sonra beklemeye başladı.Az sonra kapı açıldı kapıyı babasının komşularından biri açtı ve: -Buyurun beyefendi dedi Selim yaşaran gözlerini silerek: -Ben Orhan Bey’in oğluyum Selim Tayfun babamın cenazesi için geldim dedi. Kadın Selim’i hemen içeri davet etti ve ağlamaklı bir sesle : -Oğlum hoş geldin merhumu dün öğlen kaybettik,şu anda morgda yarın defnedilecekmiş ağabeyin salonda taziyeleri kabul ediyor geç,dedi.Sonra Selim’in önünden yürüyerek bir koridordan ilerledi ve geniş bir salona geçti.Selim de kadının peşinden salona girdi. Burası son derece geniş bir salondu , Osmanlı motifleriyle süslenmiş tavanının ortasında büyük kristal taşlı bir avize vardı,duvarlarında büyük tabiat tasvirli tablolar hemen kendini göstermekteydi.Son derece usta işlemeleriyle bezeli mobilyalar solunun duvarlarına paralel 49 yerleştirilmişti.Selim içeri girince kalabalığın arasında ağabeyini fark etti yanına gitti ve ağabeyine sarılarak bir süre ağladı sonra kısık bir sesle: -Başımız sağlosun ağabey,dedi -Dostlar sağolsun Selim’im dedi ağabeyi sonra O da hıçkırıklara boğuldu.Etraftakiler hemen ayağa kalkarak iki kardeşi teselli etmeye çalıştılar.Sonra Selim tek tek bütün ziyaretçilerle tokalaştı taziye dileklerini kabul etti ve ağabeyinin yanına oturarak sesizce kalabalığı dinlemeye başladı.Kalabalıktan elli yaşlarında sakallı bir bey ağabeyine: -Metin oğlum Allah kalanlarınıza ömür versin Allah sabır versin dedi. Sonra ayağa kalktı , Ağabey’i Metin’in elini sıktı ve odadan dışarı hızlı adımlarla çıktı. Bİr süre salonu kalabalığın mırıltıları doldurdu.Gelenlerin çoğu konu komşuydu ve hepsi de rahmetliyi çok seviyordu.Sonra kalabalık yavaş yavaş azalarak evi terk etti.Bir süre sonra son ziyaretçi de evi terk etti ve evde Selim, ağabeyi Metin ve babasının hizmetçisi Safiye Hanım kaldı.Safiye Hanım kırkbeş yaşlarında kırsaçlı kapalı bir hanımdı. Anneleri vefat etmeden Önce bu evde çalışmaya başlamıştı.O nedenle hem evin hanımının hem de evin beyinin cenazelerini defnetmiş oluyordu.Metanetliydi ama arada derin bir ah çekerek salonun kapıya yakın kısmında ayakta duruyordu.Son ziyaretçi de evi terk ettikten sonra Safiye Hanım Selim’in Yanına gelerek : -Birşeyler yemek istermisiniz beyim yoldan geldiniz ,dedi Selim nazikçe teşekkür ettikten sonra: -Yok Safiye Hanım aç değilim,dedi Safiye Hanım başını saygıyla aşağı doğru salladı sonra arkasını dönerek salondan dışarı çıktı ve kapıyı kapattı.Odada Selim ve ağabeyi Metin yalnız kalmışlardı.Bir süre her ikisi de başlarını yere eğerek sessiz sessiz düşündüler sonra Metin kahır dolu bir ses tonuyla: -Yarın babamızı defnedeceğiz,ben işlemleri başlattım,dedi Selim babasının nasıl öldüğünü öğrenmek istiyordu ve ağabeyine dönerek: -Nasıl öldü krizmi geldi diye sordu 50 Ağabey’i derin bir ah çekti.Sonra salonun ortasına kadar inen avizenin kristal taşlarına gözlerini dikti ve: -Ameliyat, ah ah, ameliyat da kalbine giden damarlar zedelenmiş zarar görmüş ben eve getirdikten sonra birkaç gün böyle geçti.Sonra tekrar komaya girdi ve kurtaramadık,dedi. Selim ağabeyinin açıklamasının ardından ağlamaya başladı ağlarken ayağa kalktı ve pencerenin Önüne dikildi.Bir süre uzun uzun pencereden dışarıyı seyretti onbeş dakika kadar sonra Ağabeyine döndü ve: -Ağabey şimdi ne olacak diye sordu Ağabeyi Metin derin derin içini çekti ve : -Rahmetli babamız bizim iyi geçinmemizi vasiyet etti.Bu tamamen doğru ama mirası hakkıyla Paylaşacağız.Kalan arazinin üçte ikisini ben üçte birini de sen alacaksın dedi. Selim Metin’den böyle bir açıklama bekliyordu.Acı acı gülümsedi ve ağabeyine nefret dolu bir bakış fırlatarak: -Evet ağabey sonunda içindekini döktün rahatla bakalım ama ben buna razı değilim -Razı ol veya olma böyle olacak -Hayır kabül etmem diye bağırdı Selim Ağabeyi Metin sanki biraz önce ağlayan O değilmiş gibi ayağa kalktı istifini bozmadan: -O zaman mahkemeye git bu sorunu mahkemede halledelim,dedi. Selim öfkesine gem vurmaya çalışır bir eda ile ağabeyine bakan gözlerini tekrar pencereden Dışarı yöneltti ve: -Tamam öyle olsun ağabey diyerek yan odaya doğru yöneldi ve yan odaya girerek odanın sonunda sırayla dizilmiş olan sandalyelerden birine oturdu. O gece Selim ağabeyinin yanına hiç uğramadı gece boyunca sandalyede oturdu ve bunun dışında hiç bir şey yapmadı.Gece yarısına doğru yanındaki sandalyelerin üzerine yattı ve birkaç dakika içinde uyuya kaldı.Ertesi sabah Safiye Hanım Selim’i uyandırdığında Saat 8:00 di.Selim kalktı yüzünü yıkamak için lavaboya gitti yüzünü yıkadı ve ağabeyinin 51 bulunduğu salona gitti.Ağabeyi de yeni uyanmıştı ve kahvaltı ediyordu.Selim’i görünce dün olanları unutmuş bir havada: -Gel Selim kahvaltıda ne içersin çaymı meyve suyumu? Selim yavaş adımlarla masaya gitti bir sandalye çekti,oturdu ve: -Aç değilim ağabey sadece çay alayım,dedi Ağabeyi ısrarla Selim’i bir şeyler yemesi için ikna etmeye çalıştı.Selim de ağabeyi’ne dün olanları hatırlatmamak için kabul etti.Ağabeyi Safiye Hanım’ı çağırdı: -Safiye Hanım gelirmisiniz Safiye Hanım hızlı adımlarla içeri girdi yanlarına geldi: -Buyrun beyim ne arzu etmiştiniz? Metin Safiye Hanım’a gülerek: -Kardeşime bir fincan çay bir de servis açın lütfen,dedi Ağabeyi bir gün öncesine göre daha keyifliydi,davranışları rahattı ve sanki içinde gizlemeye çalıştığı bir mutluluk vardı.Selim bu durumu hemen fark etti ve içinde ağabeyine karşı doğan nefret ve hayal kırıklığı hissi bir kat daha arttı.Ama çocukluklarından beri ağabeyinin ihtiraslı ve bencil yapısını bildiği için bu durumu kabullenmekte zorlanmıyordu. Az sonra Safiye Hanım bir fincan çay ve kahvaltı servisini masaya getirdi.Selim nazikçe teşekkür etti ve çayından birkaç yudum aldı.Ağabeyini kırmamak için bir şeyler yedi ve masadan kalkarak salonun solundaki koltuklardan birine oturdu.Ağabeyi iştahla kahvaltı etmeye devam ediyordu.Sonra Selim’e dönerek: -Birazdan babamı morgdan alıp defnedeceğiz Safiye Hanım da mezarlığa gelecek ben törene babamın arkadaşlarından birkaçını çağırdım ,dedi Selim içindeki öfkeyi bastırmaya çalışarak: -Tamam ağabey definden sonra ben hemen döneceğim işten izin almadan geldim,dedi Metin de O’nu onaylar bir havada başını salladı bu sırada masadan kalkarak Selim’e doğru yürüdü ve tam önünde durarak: 52 -Eh O zaman kalkalım,dedi sonra Safiye Hanım’a seslenerek -Safiye Hanım biz çıkyoruz cenaze namazından sonra saat 12:00 de bizi mezarlıkta bekleyin sizi ordan alırım ,dedi. -Tamam beyim İki kardeş biraz sonra evden çıktılar Metin’in arabasıyla morga gittiler.Öğlene kadar resmi işlemleri tamamlayarak babalarını morgdan aldılar.Cenaze namazı kılındı ve naaş devlet mezarlığına cenaze arabasında getirildi.Mezarlık kapısında Safiye Hanım bekliyordu.O’nu da yanlarına alarak babalarının defnedileceği mezarbaşına gittiler.Gittiklerinde babasının arkadaşları da mezarbaşında bekliyorlardı son derece sade bir törenle babalarını defnettiler sonra Metin babasının arkadaşlarına tek tek teşekkür etti.Saat 12:30 da eve geri döndüler.Selim döndükten sonra ağabeyiyle öpüşüp vedalaştı Safiye Hanım’a da iyi günler dileyerek İstanbul’a dönmek üzere arabasıyla yola çıktı.Gece obir sularında evine ulaştı son derece yorgundu.Arabasını parketti,hızlı adımlarla apartmandan içeri girdi evinin bulunduğu üçüncü kata çıktı ve kapıyı çaldı.Kapıyı karısı Derya açtı ve hemen atılarak kocasının boynuna sarıldı.Sonra ağlamaklı bir sesle : -Üzülme canım benim ne yapalım mukadderat dedi Selim de karısının kendisini daha kapıda teselli etmesinden az da olsa memnun kalmıştı ve: -Haklısın canım Allah rahmet eylesin diyebildi Sonra her ikisi de oturma odasına geçtiler.Bir süre sessizce oturdular sonra Selim karısına dönerek: -Melis uyudumu dedi Karısı: -Evet canım bugün hemen yemekten sonra yattı,çok üzgün,dedi Bu defa Selim soğukkanlı bir tavırla: -Ne yapalım canım ölenle ölünmez O da alışacak bu duruma , dedi Bir saat kadar oturduktan sonra Selim ve karısı yatak odalarına geçtiler ve yattılar. Ertesi sabah Selim erken uyandı ve kahvaltı etmeden hemen evden çıktı.Dosdoğru işyerine gitti.Öğlene kadar personel odasında oturdu.İzinli olduğu için O gün uçuşu yoktu. 53 Beklerken ağabeyiyle arasında olanları düşündü durumu avukatına danışmaya karar verdi. Cep telefonuyla avukatı Tülay Hanım’ı aradı.Telefonu iki defa çaldıktan sonra açıldı: -Alo buyurun ben avukat Tülay -Merhaba ben Selim Tayfun nasılsınız Tülay Hanım -Merhaba Selim Bey uzun zamandır görüşemiyorduk ne iyi ettiniz de aradınız -Teşekkür ederim Tülay Hanım bir sorunum var size danışmak istedim -Buyrun Selim Bey nasıl bir sorun anlatın -Telefonda olmaz isterseniz bugün öğleden sonra ofisinize geleyim orada konuşalım -Tabi ki Selim Bey o zaman saat 15:30 da gelin -Tamam orada olacağım iyi günler -İyi günler karınıza selamlar Selim telefonu kapattı ve personel müdürünün odasına gitmek üzere yerinden fırladı.Koşar adımlarla personel odasına ulaştı kapıyı çalarak içeri girdi.İçeri girdiğinde personel müdürü Tuncay Bey her zamanki gibi masasında oturuyordu.Selim’i görür görmez gülerek: -Merhaba Selim kaptan hoş geldiniz dedi Selim de ağırbaşlı bir tavırla: -Hoş bulduk Tuncay Bey ,dedi -Babanızı defnettinizmi ? -Evet Tuncay Bey -Allah taksiratını affetsin -Sağolun -Buyrun sizi dinliyorum -Aaa Tuncay Bey ağabeyimle aramda miras konusunda bir sorun var bugün avukatımla görüşmek istiyorum mümkünse saat 14:00’de çıkabilirmiyim Tayfun Bey koltuğunda geriye doğru yaslanarak yüzünü ekşitti sonra kafasını kaşıyarak -Tamam olur ama bu ay sonuna kadar başka izin veremem dedi 54 Selim gergin havayı fark etti durumu zora sokmamak için: -Tamam zaten ben de başka izin kullanmayacağım dedi Tayfun Bey hemen bir izin kağıdı hazırladı,imzaladı ve mühürleyerek Selim’e uzattı. Selim uzatılan kağıdı memnuniyetini belli eder bir yüz ifadesiyle aldı ve cebine koydu. Sonra iyi günler dileyerek aceleyle odadan çıktı. Hızlı adımlarla çıkış kapısına doğru gidiyordu ki koridorda yeni tanıştığı hostes Merla Hanım’ı gördü genç kadın yanından geçerken gülerek yanına gitti : -Merhaba Meral Hanım nasılsınız dedi Genç kadın önce şaşırdı tanımamazlıktan geldi sonra konuşmaktan çekindiğini belli ederek: -Merhaba nasılsınız dedi kısık sesle Selim selamının alınmasından memnun olmuştu gülümseyerek: -İyiyim sağolun ya siz dedi Genç kadın: -Uçuşdan döndüm de eve gidiyordum -A ne tesadüf ben de çıkyordum bir işim var isterseniz gelin sizi Beşiktaşa kadar götürebilirim Genç kadın önce kızardı sonra sağa sola bakarak ne diyeceğini bilemedi sonra tereddütle: -Olabilir aslında ben de Sarıyer’e gidecektim oradan geçerim dedi Bu durum Selim’i son derece mutlu etmişti heyecanla atıldı: -E buyrun öyleyse arabam otoparkta -Tamam Sonra koridordan ilerlediler çıkış kapısından çıkarak otoparka gittiler.Selim arabasının yanına gelince gülerek : -Bu çok iyi oldu bana yol arkadaşlığı yaparsınız dedi ve arabasının kapısını açarak içeri girdi. Genç kadın güldü ama herhangi bir şey söylemedi.Selim içeri girer girmez ön kapıyı açtı. Meral arabaya bindi ve Selim arabasını çalıştırarak Beşiktaş’a gitmek üzere yola koyuldular. Yola çıktıktan sonra birkaç dakika birbirlerinin konuşmasını beklediler ikisi de ne söyleyeceğini 55 bilemiyordu. Bu uzun süren sessizlik esnasında Selim derin düşüncelere daldı.Bir yandan karısını düşünüyor bir yandan da yanında oturan güzel Meral Hanım’a olan ilgisinin nedenini sorguluyordu.Sonra gülerek Meral’e baktı: -Ne kadar zamandır bu şirkettesin diye sordu -İki yıldır çalışıyorum -Ben yeni başladım daha önce askeriyede subaydım emekli oldum buraya geçtim -Ne güzel Bu sırada yolu yarılamışlardı .Selim tekrar tüm sempatitisiyle Meral’e baktı ve: -Gelmek üzereyiz birazdan benim çok sevdiğim bir parkın önünden geçeceğiz çok güzel bir çay bahçesi var birer çay içelim isterseniz,dedi Genç kadın da durumun hoşuna gittiğini belli eder bir havası vardı ve gelen tekliften memnun olmuştu ve: -Tamam olur hem vakit geçiririz dedi Selim parkın önünde arabayı durdurdu.Sonra beraberce arabadan inerek parkın içindeki çay bahçesine gittiler. Bir masaya oturdular Selim garsonu çağırarak iki çay sipariş verdi. Sonra “artık yakınlaşmanın tam zamanı” diye düşündü ve: -Seninle sürekli görüşmek isterim Meral dedi Genç kadın bu erken gelen yakınlaşma çabasını sezmişti biraz korktu ama bu durum hoşuna gitmiyor da değildi: -Tamam ama henüz yeni tanıştık erken değimli diye sordu Selim durumu bozuntuya vermeden: -Evet yeni tanıştık ama sana olan duygularım bana zaman tanımıyor dedi Genç kadın utanmış yüzü kızarmıştı ama yine de bu hoş bey ‘de kendisini çeken bir tılsım vardı ve buna karşı koyamıyordu.Başını önüne eğdi sonra iki yana sallayarak: -Şimdilik arada sırada olabilir sizi daha iyi tanımam lazım dedi 56 Selim’in içi yoğun bir şehvet ateşi ile yanıyordu.Ne karısı ne kızı ne yeni kaybettiği babası hiç bir şey umurunda değildi.Yeni tanıdığı ve şu anda karşısında oturan bu alımlı kadın aklını başından almıştı.Gözleri ateşle yanan kor gibi kadının gözlerine kilitlendi ve: -Olur şimdilik bu da bana yeter ama bana telefon numaranı ver dedi Genç kadın da telefonunu söyledi.Selim numarayı telefonuna kaydetti. Bu sırada çayları geldi.Arada bir konuşarak arada bir birbirlerine sanki “seni çok seviyorum” der gibi bakarak çaylarını içtiler.Sonra Meral heyecanla gülerek: -Artık kalkalım isterseniz daha Sarıyer’e gideceğim,dedi Selim de itiraz etmeksizin -Tamam kalkalım dedi sonra ayağa kalkarak garsonu çağırdı.Ödemesini yaptı ve arabaya gitmek üzere parktan çıktılar.Arabaya bindiler sonra Beşiktaş’a gitmek üzere yola çıktılar. Beş dakika sonra Beşiktaş’a ulaştılar.İskeleye yakın bir yerde Selim yavaşladı ve durdu sonra gülerek Meral’e baktı ve: -Çok teşekkür ederim çok güzel bir gündü dediğim gibi seninle görüşmek istiyorum dedi Meral kapıyı açtı inerken başını Selim’e çevirdi ve alımlı alımlı güldü ama bir şey söylemedi.Sonra arabadan inerek hızlı adımlarla uzaklaştı.Selim Meral’in arkasından birkaç dakika dalgın dalgın baktı birden irkildi saatine baktı saat 15:15 ti.Avukatıyla 15:30 için sözleşmişti.Randevusuna yetişmek üzere yola çıktı.Randevusuna zamanında yetişti. Avukatının bürosunun bulunduğu apartmandan içeri girdi.Önünde Avukat Tülay Serper yazan büronun kapısını çaldı.Kapıyı avukatının sekreteri açtı.İçeri girdi ve : -Avukat hanımla randevum vardı dedi Sekreter hemen kendisini Tülay Hanım’ın odasına aldı. Tülay Hanım içerde masasında oturuyordu.Kırkbeş yaşlarında ama yaşını göstermeyecek kadar alımlı bir bayandı. Düz kızıl saçları omuzlarından dökülüyor,siyah iri gözleri dolgun pembe yanakları ve geniş bir alnı vardı.Selim’in içeri girdiğini görünce 57 gözlüklerini çıkararak ayağa kalktı ve elini sıkmak için Selim’e elini uzatarak: -Hoş geldiniz Selim Bey buyurun dedi Selim uzatılan eli sıktı sonra ciddiyetini takınarak -Hoş bulduk avukat hanım dedi ve masanın yanındaki koltuğa oturdu.Avukat hanım gülerek -Nasılsınız aileniz nasıl diye sordu sakince -İyiyim ailem de iyi teşekkür ederim dedi Avukatı konuya girmeden önce sordu: -Ne alırsınız çay kahve? -Çay alayım Avukatı yanındaki çağrı cihazına bastı.Biraz sonra sekreter içeri girdi ve: -Buyrun efendim diye sordu -Kızım bize bir çay bir de orta kahve söyleyiver dedi -Tabi efendim hemen Sekreter dışarı çıktıktan sonra avukat hanım beklemeden konuya girdi: -Ne sıkıntınız var Selim Bey size nasıl yardımcı olabilirim? Selim avukata ciddiyetini bozmadan baktı ve konuya girdi: -Babamı yeni kaybettim avukat hanım babamdan geniş araziler kaldı ağabeyim mirasın üçte ikisini alacağını bana arazinin geri kalanını vereceğini söyledi.Ben ise kabul etmedim o zaman dava açmamı söyledi,dedi Avukat Tülay Hanım dikkatle dinledi ve : -Peki babanız vasiyetname bırakmamışmı? -Hayır avukat hanım aramızda anlaşmamızı istedi -O zaman bu işi mahkemelik olur -Ben de o yüzden size geldim kardeşimin aleyhine hemen dava açmanızı istiyorum Avukat hanım düşünceli düşünceli başını kaşıdı, ofisin penceresinden dışarı baktı sonra birden Selim’e dönerek : O zaman dava açacağız bana vekaletname bırakacaksınız sonra davalının ismi ve adresi gerekiyor dedi 58 Selim zaman kaybetmemek için hemen atıldı: -Davalı ağabeyim Metin Tayfun ben yarın size vekaletnameyi bırakırım adresi de yanına eklerim dedi.Bu arada gelen çaydan bir yudum aldı ve aceleyle ayağa kalkarak elini avukata uzattı. Avukat hanım elini sıktı ve Selim: -Desteğiniz için teşekkür ederim ben çıkayım dedi Avukat gülerek: -Tamam Selim Bey eşinize selamlar ben gerekeni yapacağım dedi. Selim hızlı adımlarla avukatın bürosundan çıktı.Arabasının yanına geldi sonra işlerin yolunda gittiğini düşünerek sevindi ve derin bir nefes aldı.Arabasına bindi ve evine gitmek üzere yola çıktı.Bir saat kadar sonra evinin bulunduğu semte ulaştı.Arabasını otoparka parketti ve apartmanından içeri girdi.Evinin olduğu kata çıktı.Evinin önüne geldi ve zili çaldı. Az sonra kapı açıldı kapıyı karısı açmıştı.Kocasını görünce genç kadın huzurla gülümsedi ve: -Hoş geldin canım dedi Selim kafası karışık bir halde içeri girdi karısını görünce aklından Meral geçmiş utanmıştı o anda içi birtakım korkularla doldu yine de kendini toparladı ve karısını yanaklarından öptü : -Hoş bulduk canım dedi.İçeri girdi ceketini çıkardı ve oturma odasına geçti.İçeri girince şaşırdı evde yabancı bir hanım oturuyordu Selim’i görünce toparlandı . Karısı hemen açıkladı: -İşyerinden arkadaşım canım Zehra Selim gülerek : -Merhaba nasılsınız dedi Karısının arkadaşı gülerek: -Teşekkrüler dedi sonra birden ayağa kalktı yüzü utançtan kızararak salondan dışarı kaçtı.Karısı arkadaşının peşinden salondan çıkarken: 59 -Ne oldu Zehracığım oturuyorduk neden kalktın birden dedi Arkadaşı da utancının gizlemeye çalışan bir ses tonuyla -Kalkıyım Deryacım evde bir sürü iş beni bekliyor dedi Karısının arkadaşı evden ayrıldı karısı arkadaşını yolcu ettikten sonra kocasının yanına geldi oturduğu koltuğun yanındaki koltuğa oturdu.Kocasına baktı adam düşünceliydi.Dalgın dalgın önüne bakıyor ne konuşuyor ne de herhangi bir harekette bulunuyordu.Karısı önce “işten geldi yorgun yalnız bıraksammı” diye düşündü sonra vazgeçti kalktı televizyonu açtı televizyon seyretmeye başladı.Onbeş dakika kadar televizyon seyretti sonra birden kocasına döndü: -Günün nasıl geçti hayatım diye sordu Selim irkildi aklında Meral vardı düşünceleri dağıldı sonra yüzü kızardı karısının gözlerine utanarak baktı: -İyi iyi geçti canım dedi sonra sustu utanç ve suçluluk hissiyle doluydu ama yine de bu durum kendisinde önü alınmaz bir bağlılık yaratmıştı.Meral’e olan duyguları o anda etrafında olan herkesten ve herşeyden önemliydi ve buna engel olacak bir şey olmasını istemiyordu.Uzun süre sustu ve O da televizyon seyretti. Karısı Derya kocasında kendisine karşı bir soğukluk hissetmişti.Zeki bir kadındı Kocasının bu derin sesszliği kendisini huzursuz etmişti ama belli etmek istemedi. Hiç bir şey yokmuş gibi davrandı.Sonra mutfağa gitti buzdolabından meyve suyu çıkardı kocası ve kendisi için birer bardak doldurdu ve oturma odasına geri döndü.Kocasına: -Meyve suyu içermisin canım dedi Selim sanki başka biryerlerdeymiş gibi ilgisiz ve donuktu.Birkaç saniye cevap vermedi sonra içindeki korku hissi yeniden depreşti karısına bir şey belli etmek istemiyordu. Zoraki gülümsedi ve: -Tabi içerim canım dedi Genç kadın bardağı kocasına uzattı.Tekrar yanına oturdu ve meyve suyundan bir yudum 60 içti.Bir yandan da yüzünde kaskatı bir ifade belirdi.Şüphe dolu gözlerle yanında oturan kocasının yüzüne baktı ve: -Bugün çok sessizsin belli ki canını sıkan birşeyler var ya da benim bilmediğim birşeyler hayırdır inşallah dedi Selim endişelendi sanki karısının duyduğu derin şüphe hissini anlamış gibi birden heyecanla ayağa kalktı orasını burasını düzeltti tekrar oturdu: -Bir şey yok canım bugün ağabeyime dava açtım kafam onunla meşgül yoksa başka bir şey yok dedi Karısının içi rahatlamıştı ama durumda rahatsızlık verici bir acayiplik vardı yine de soğukkanlılığını muhafaza etmeye çalıştı.Kocasına baktı ve: -Hayırlısı olur inşallah canım canını sıkma dedi Selim de karısını destekler bir havada: -İnşallah canım dedi sonra tekrar yerinden kalktı elindeki boş bardağı masanın üzerine bırakarak karısına döndü : -Yemek yemiyecekmiyiz benim karnım aç Melis nerede diye sordu Karısı canı sıkkın bir ifadeyle: -Yemek birazdan hazır Melis odasında canım dedi ama yüzünde içindeki sıkıntının izleri vardı . O da ayağa kalktı kocasına kinayeli bir bakış fırlattı ve mutfağa geçti. Selim oturma odasında bir süre ayakta hareketsiz durdu ne yapacağını bilmez bir halde bekledi sonra telefonunu çıkardı önce Meral’in numarasını buldu aramayı düşündü sonra vazgeçti telefonunu tekrar cebine koydu.Masaya gitti bir sandalye çekti oturdu ve düşüncelere daldı.Sonra karısının sesiyle irkildi kendine geldi: -Buyrun yemek hazır Ayağa kalktı mutfağa geçti.Kızı ve karısı yemek masasına oturmuşlar yemeğe başlamak için kendisini bekliyorlardı.Masanın başındaki sandalyeye oturdu.Peçetelerden biriyle kaşık ve çatalını sildi ve sakin bir edayla: 61 -Buyrun afiyet olsun dedi Yemekte fazla bir şey konuşulmadı bir ara kızının telefonu çaldı.Kızı da telefonu cevaplamak için yerinden kalktı ve mutfaktan çıktı.Selim şüphelenmişti karısına döndü: -Neden burada konuşmadı diye sordu Karısı: -Valla ne bileyim Selim genç işte dedi Selim’in canı sıkılmıştı.Yüzü gerildi sinirlendi sonra ateşle yanan gözlerle tekrar karısına döndü: -O çocuk aramasın eğer oysa bunun hesabını sorarım dedi ve sinirli bir şekilde yerinden kalkarak kızının peşinden gitti.Kızı koridorda duvara yakın ayakta duruyordu ve telefonda kısık bir sesle biriyle konuşuyordu kızına görünmeden dinlemeye başladı. Kızı: -Tamam buluşuruz ama yarın olmaz şimdi kapatmam lazım görüşürüz dedi.Telefonunu kapattı cebine koydu ve geri döndü.O anda babasını gördü donakaldı yüzü kızardı bir şey olmamış gibi yanından geçip mutfağa gitti yerine oturdu ve yemeğe devam etti. Selim kızının peşinden mutfağa girdi ve kızına baktı sonra: -Kiminle buluşacaksın Melis diye sordu Kızı korkuyla başını kaldırdı annesine baktı kadın babası gibi soru sorar bir ifadeyle kızına bakıyordu.Sonra başını öne eğdi ve babasına : -Kız arkadaşımla baba diye cavap verdi Selim yürüdü kızının yanına oturdu ve son derece ciddi bir yüz ifadesiyle kızına baktı -Eğer doğru söylemiyorsan baban olarak ergeç bunu anlarım ve hesabını sorarım dedi sonra ayağa kalktı bir karısına bir kızına baktı mutfaktan çıktı oturma odasına geçti koltuğa oturdu ve gazete okumaya başladı.Az sonra karısı yanına geldi ve O da bir koltuğa oturdu.Uzun süren bir sessizlik oldu.Sessizliği karısı bozdu: -Kızımızı takip edelim Selim dedi Selim karısına kızgın bir ifadeyle baktı 62 -Haklısın canım ben de rahatsızım o delikanlıyı etrafında görürsem sorarım ben O’na dedi Karısı da içini çekti ve : -Bu zamanda evladına sahip çıkmayanın sonu iyi olmaz dedi Selim de başını sallayarak karısını onayladı: -Olmaz tabi rezillik olur O gece evde uzun süren bir gerginlik havası ortama hakim oldu. BÖLÜM 3 Ertesi sabah Selim saatin alarmı çalar çalmaz kalktı.Gözlerini oğuşturdu.Yanına baktı karısı kalkmıştı. Üstünü alelacele giyindi.Mutfağa gitti.Kahvaltı masası hazırlanmıştı.Karısı musluğun başında akşamdan kalma bulaşıkları yıkıyordu.Selim: -Günaydın canım dedi ve masaya oturdu. Karısı O na bakmadan: -Günaydın canım sen çayları koy dedi Selim ayağa kalktı ocağın üstünde pişen çaydanlığı aldı ve bardakları doldurdu.Bu arada kızını kahvaltıya çağırdı: -Melis hadi kızım kalk kahvaltı ediyoruz Sonra çatalıyla önündeki peynirden bir parça alarak ağzına attı.Ekmekten bir dilim aldı ve reçel sürdü.Bu sırada kızı Melis de kahvaltıya gelmişti.Üzerinde okul kıyafetleri vardı. -Günaydın baba günaydın anne dedi İkisi de bir ağızdan: -Günaydın canım dediler Karısı da masaya oturdu ve kahvaltıyı hep beraber akşamki gerginliği üzerlerinden atmış bir halde yaptılar.Kahvaltıdan sonra Selim işe gitmek üzere evden ayrıldı. Önce notere gitti avukata vereceği iki nüsha vekaletnameyi onaylattı ve işyerine gitti.Günü son derece sakin geçti O gün yine uçuşu yoktu.Tüm gün personel odasında bekledi.O gün Meral’i hiç görmedi.Gün bitiminde ofisten çıktı avukatının bürosuna 63 giderek noterden onaylattığı vekaletnameleri avukatının sekreterine bıraktı.Avukatının bürosundan ayrılır ayrılmaz arabasına bindi cep telefonunu çıkardı ve Meral’i aradı. Telefon iki defa çaldıktan sonra Meral cevap verdi: -Buyrun ben Meral kiminle görüşüyorum -Merhaba ben Selim -Nasılsınız Selim Bey -İyiyim teşekkür ederim ben birazdan Beşiktaş’ta olacağım geçen gittiğimiz çay bahçesine uğrayacağım gelebilirmisin? -Olur kaçta geleyim? -Akşam yedide orda ol -Tamam hemen çıkıyorum -Oldu görüşürüz -Görüşürüz Selim telefonunu kapatır kapatmaz buluştukları çay bahçesine gimek üzere yola koyuldu. Çay bahçesine ulaştığında saat 18:30 olmuştu.Masalardan birine oturdu ve Meral’i beklemeye başladı. Yediye doğru Meral’in çay bahçesinden girdiğini gördü sevinçle ayağa kalkarak sevgilisinin yanına gelmesini bekledi.Meral yanına gelince elini uzattı Selim Meral’in elini öptü ve: -Hoş geldin beni çok mutlu ettin dedi Meral: -Hoşbulduk Selim Bey nasılsınız diye sordu Selim sandalyeye oturdu bir süre sağa sola baktı sonra gözleri Meral’in gözlerini aradı. Gözleriyle Meral’in gözlerine derin derin baktı ve: -Artık bana Selim diye hitab edebilirsin dedi Genç kadın başını salladı: -Tamam Selim nasılsın diye soruyu yineledi 64 Selim içindeki coşkuyu dışa vururcasına neşeyle -İyiyim canım teşekkür ederim dedi Genç kadın Selim’e parlayan gözleriyle baktı : -Bu hızlı birliktelik beni mutlu ettiği kadar endişelendiriyor da dedi Selim sevgilisinin endişesini yersiz buluyordu O’nu rahatlatmak için birşeyler söyledi. Sonra sağ elini kadının masanın üzerinde duran ellerine götürdü ve avucuna aldı.Derin derin kadının gözlerine bakarak: -Seni seviyorum ilk gördüğüm andan beri hiçbirşey seni korkutmasın canım ben herşeye göğüs germeye hazırım dedi Genç kadın artık Selim’e olan aşkını gizlemiyordu ama korkularını da muhafaza ediyordu sonra ellerini kaçırdı başını denize doğru çevirdi.Oturdukları yer denizkenarında idi: -Ya birgün ayrılırsak ben ayrılıkla sonuçlanacak bir ilişki istemiyorum dedi Selim hemen atıldı: -Ayrılmayacağız bir tanem seni temin ederim ömür boyu dedi Selim bu yasak aşka içinde taşıdığı şehvet duygularına yenildiği için atılmıştı ve fütursuzca söylediği yalanlarla genç kadının saf temiz duygularını sömürüyordu. Aslında bu durumun kendisi de farkında olmasına rağmen genç kadının şuh bakışları ve baştan çıkarıcı gülüşleri O’nu aşktan deli ediyordu.Hiç bir şey umurunda değildi. Genç kadın bir süre sağa sola baktı biraz önce gelen çaydan birkaç yudum aldı sonra yine şuh bakışını Selim’e çevirdi ve: -Seninle mutluluğu tattım ama ben ciddiyetten yanayım yani… Selim hemen kadının sözünü kesti ne demek istediğini anlamıştı: -Herşey olur canım zamanla yeter ki biz birbirimizi sevelim dedi. Genç kadın ne demek istediğinin anlaşılmadığını düşünmüştü.O aslında son derece namuslu ve dürüst bir insandı ve kendisi gibi dürüst temiz ve karakter sahibi biriyle yuva kurmak ve anne olmak istiyordu.Selim’e de saf ve temiz duygularla aşık olmuştu. 65 Selim’in de bunu bilmesini istiyor bağlanacağı adamla ancak evlenme şartıyla ömür boyu birlikte olabileceğini sevdiği adama biranönce söylemek istiyordu. O gün çay bahçesinden kalktıktan sonra arabayla İstanbul’u gezdiler başka yerlere de gittiler ve eğlendiler.Selim sevgilisine hediyeler aldı ve tüm gücüyle O’nu mutlu etmeye çalıştı.Gün bitiminde Meral’i evine bırakmak için oturduğu semte kadar gitti. Meral’in oturduğu sokağın başında genç kadın: -Burada dur daha fazla girme bir gören olur dedi Selim de arabayı durdurdu ve Meral’in elini tutarak: -Çok güzel birgündü aşkım dedi sonra gözleri Meral’in gözlerine kilitlendi.Genç kadın da ayrılık vakti geldiği için hüzünlenmiş ateşli gözlerle sevdiği adama bakıyordu.Sonra Selim Meral’in dudaklarına doğru eğildi ve O’nu dudaklarından öptü.Meral bu hareketi reddetmedi O da elleriyle Selim’in ellerini tutarak dudaklarını Selim’in dudaklarına bıraktı. Birkaç dakika şehvetle öpüştüler sonra kadın son derece şiddetli bir utanma hissiyle başını çevirdi : -İyi akşamlar görüşürüz diyerek hızla arabadan indi ve koşar adımlarla uzaklaştı. Selim içindeki coşku dolu duygularnı tadını arabasında oturup sevgilisinin peşi sıra bakarak çıkarttı.Sonra arabasını yavaş yavaş hareket ettirdi.Evine gitmek üzere süratle yola çıktı. Aradan üç ay geçmişti.Selim’in ağabeyine açtığı dava sonuçlanmıştı.Selim davayı kazanmış avukatı mutlu haberi bir hafta kadar önce telefonda bildirmişti. Selim babasından kalan arazilerin yarısının sahibi olmuştu.Meral’le olan gizli ilişkisi tüm şiddetiyle devam ediyordu.Artık ailesine fazla zaman ayırmıyor uçuşu olmadığı günlerin çoğunu yasak aşkıyla birlikte olarak geçiriyordu.Bu arada kızını erkek arkadaşıyla birkez daha yakalamış ve yakaladığı akşam evde şiddetle dövmüştü.Kızı da ağlayan gözlerle babasına: -Artık senden nefret ediyorum baba bizi ayıramazsın demişti 66 Bu sözler Selim’i derinden yaralamış olmasına rağmen kızını affetmiş ama : -Eğer O gençle görüşürsen seni evlendiririm diyerek kızını bu aşktan caydırmaya çalışmıştı. Birkaç hafta evden çıkma yasağı da getirmişti. Sonra günler geçtikçe karısının da ısrarıyla bu kararından vazgeçmişti. Selim yoğun uçuş programının bittiği cumartesi günü yine Meral’i aradı buluşup Moda’ya gitmek üzere anlaştılar.Selim alelacele evden çıktı sık sık yaptığı gibi karısına askeriyeden arkadaşı Tamer’le buluşacağını söylemişti.Arabasına bindi ve Meral’le buluşacağı Moda’ya gitmek üzere yola çıktı.Bir saat kadar sonra Moda’ya geldi.Çay bahçelerinden birine oturdu.Sonra hemen Meral’i aradı Meral de gelmişti ve kendisini yandaki banklarda oturmuş bekliyordu.Hemen sevgilisinin yanına gitti. Meral Selim’i görünce mutluluktan gözleri parladı sevgilisini yanaklarından öptü. Selim: -Gel istersen yürüyelim buranın manzarası çok güzel dedi Meral de: -Tamam gidelim dedi Sonra Selim kolunu Meral’in beline attı ve beraberce Moda sahilinde yürümeye başladılar.Bir süre yürüdüler Selim çok mutluydu ve herşeye boşvermiş aşkının verdiği sarhoşlukla kendinden geçmiş bir halde yürüyor arada sırada da sevgilisini yanaklarından öpüyordu.Etraflarında fazla insan yoktu bu durumdayken sağ kolu kendilerini geçmeye çalışan bir kadının koluna çarptı.Sonra umursamaz bir tavırla başını kendisine çarpan kadına doğru çevirdi o anda karşısında gördüğü yüzü tanıdı.Bu daha beş ay kadar önce evde karşılaştığı kadındı.Karısının arkadaşıydı. İsmini bilmiyordu ama Selim kadını tanımıştı.Kadın da Selim’i tanımış gördüğü manzara karşısında şok olmuştu.Hiç bir tepki vermedi ama yüzü kızarmıştı. Selim’in önünden kaçar adımlarla uzaklaşmıştı ama sanki olacak felaketi haber verir gibi giderken birkaç kez arkasına dönüp baktı.Selim hiç bir şey yapamamıştı 67 ama olacakları hissetmiş gibi içi ürperdi ve büyük bir korkuyla irkildi. Sonra kolunu birden Meral’in belinden çekti duraksadı bu durum Meral’i de şaşırttı : -Ne oldu canım yoruldunmu diye sordu Selim kızaran yüzünü kadından kaçırdı denize doğru baktı sonra başını iki yana salladı sevgilisinin elini tuttu ve yürümeye devam etti.Bu arada da Meral’e : -Bir şey yok canım birden aklıma bir şey geldi de dedi Genç kadın hiç birşeyin farkında olmadan: -Ne geldi aklına aşkım aklında hep ben varım sanıyordum dedi Genç kadın şaka yapmıştı ama Selim bunu ciddiye aldı ve birden ciddileşti ve: -Tabi ki senden başka bir şey düşünemem canım dedi sonra konuyu geçiştirmek için değiştirmeye çalışarak : -Buranın manzarası ne güzel değilmi canım diye sordu Genç kadın da güldü Selim’e baktı ve: -Evet seni tanımadan önce arkadaşlarla birkaç kez gelmiştik çok severim Moda’yı dedi Bu sırada bir dondurmacının önüne gelmişlerdi.Selim Meral’e eliyle dondurmacıyı göstererek: -Bak dondurmacı canım dondurma yiyelimmi diye sordu ama aklında hala deminki olay vardı aslında içi içini yiyordu. -Tama yiyelim canım dedi Meral Beraberce dondurmacıya girerek dondurma aldılar ve yürümeye devam ettiler bir yandan da dondurmalarını yiyorlardı.Sonra Selim saatine baktı saat epey geç olmuştu: -Canım geç olmuş istersen seni bırakayım eve gitmem lazım dedi Meral genelde buluşmalarından erken ayrılan O olduğu için şaşırmıştı.Selim’den böyle bir teklif beklemiyordu ama kırmamak için: -Tamam canım ben de eve gideceğim zaten dedi Beraberce Selim’in arabasına döndüler ve Meral’in oturduğu semte gitmek üzere yola çıktılar. 68 Selim sevgilisini oturduğu semtte bıraktıktan sonra hızla evine yöneldi.Ulaşır ulaşmaz arabayı otoparka parkettikten sonra evine gitti.Kapıyı çaldı kapıyı karısı açtı ağlıyordu, hiç bir şey söylemden oturma odasına kaçtı.Selim de peşinden gitti oturma odasında karısının karşısına oturdu .Olacakları anlamış gibiydi yüzü sapsarı olmuş kanı çekilmiş yüzü derin bir kederle gerilmişti.Utançtan yanan gözlerle karısına baktı ama bir şey olmamış gibi sordu: -Ne oldu canım neden ağlıyorsun? -Sen ne olduğunu benden daha iyi bilirsin Selim Selim karısının durumu haber aldığını anladı.Kesik kesik nefes almaya başladı iki defa öksürdü sonra karısına tekrar sordu: -Hiç bir şey anlamadım canım açıklamayacakmısın? -Lanet olsun seninle evlendiğim güne arkadaşım sizi Moda’da görmüş beni aradı -Bizimi görmüş Moda’damı?Ben arkadaşımlaydım -Hah ha tabi ama sevgilineymişsin sarmaş dolaş Sonra kadın tekrar hüngür hüngür ağlamaya devam etti.Selim de durumun umutsuz olduğunu anlamıştı ve derin bir sessizliğe gömülmüştü.Sonra karısı birden yatak odasına gitti eşyalarını toplamaya başladı.Selim peşinden gitmedi oturma odasında oturmaya devam etti.On dakika sonra karısının sesini duydu: -Melis hazırmısın gidiyoruz Selim ayağa kalktı kapının bulunduğu hole çıktı.Karısı ve kızı valizlerle evden çıkmaya hazırlanıyorlardı.Karısı yüzüne bakmadan konuştu: -Sana elveda Selim ben kızımla babamın evine gidiyorum.Beni bunca yıldan sonra aldattın. Artık evli kalamayız boşanma dilekçeni hazırla çünkü ben hemen yarın avukatıma başvurup davayı açacağım. Sonra kapıyı açtı kızı Melis’le beraber dışarı çıktı ve kapıyı hızla vurup kapattı. Selim evde yapayalnız kalmıştı.Önce şoktan kurtulamadı ne yapacağını bilemiyordu. 69 Oturma odasına geçti ağlamaya başladı.Saatlerce ağladı ağlarken de: -Ben artık ne yaparım zavallı karımı aldattım ben ne yaptım allahım yuvam dağıldı diyordu.Sonra kalktı karısını cep telefonundan aradı ama telefon kapalıydı.Gece boyunca bunu birkaçkez denedi ama nafile karısına ulaşamadı.Sonra herşeyin bittiğini anlayarak yatak odasına gitti ve yattı. Ertesi sabah geç uyandı kahvaltı etmeden dışarı çıktı.Arabasına bindi ve işyerine gitti. O gün uçuşu vardı.Uçuşu sabah saat dokuzbuçuktaydı.Bu saate kadar personel bekleme salonunda bekledi.Tam uçuş için salondan çıkarken yanına Meral geldi ve oturdu.Yüzü kıpkırmızıydı ve ağlamış olduğu için gözleri kızarmıştı.Derin derin nefes aldı ve Selim’e baktı: -Neden bana evli olduğunu söylemedin Selim şaşırmıştı ne diyeceğini bilemedi.Sonra kekeleyerek: -Nasıl öğrendin canım dedi Genç kadın gergin bir sesle: -Bana canım deme artık senin sevgilin değilim dedi Selim’in yüreği yanmıştı.Yüzünde büyük bir acı belirdi.İki günde ikinci felaketi yaşıyordu. Sonra Meral’e baktı derin bir soluk aldı: -Bunu sana söyleyecektim karımdan boşanıyorum dedi Genç kadın ayağa kalktı: -Ben dürüst biriyle beraber olmayı tercih ederim.Bu konuda bana dürüst olmayan hiç bir konuda dürüst olmaz o nedenle beni unut ve bir daha arama dedi ve yerinden kalkarak hızlı adımlarla personel odasından dışarı çıkarak gözden kayboldu. Selim oturduğu koltuğa çakılmış kalmıştı.Bir süre aklından bir karısı bir kızı bir de sevgilisi Meral geçti artık hepsini kaybetmişti.Kafası bu düşüncelerle dolu olarak kalktı holden hava meydanına çıkan kapıya gitti.Kapıdan çıktı ve kendisini uçağa götürecek olan servis otobüsüne bindi. 70 Yarım saatlik bir bekleyişten sonra saat dokuzda uçuracağı uçağına ulaştı.Merdivenleri çıktı kapıdaki hostesi selamlayarak pilot kabinine geçti.Yardımcısı Mehmet Kaptan kabindeki yerini almıştı.Selim düşüncelerle doluydu önce Mehmet Kaptan’ı farketmedi yerine oturdu sonra yanında oturan Mehmet Kaptan’a baktı zoraki gülümsedi ve: -Günaydın Mehmet Bey dedi Mehmet Kaptan da : -Günaydın kaptan nasılsınız diye sordu Selim hem üzgün hem de düşünceliydi sadece: -Sağol iyiyim demekle yetindi. Sonra kalkış saatini beklemeye başladı.Mehmet Selim’in soğuk tavırlarına alışmıştı ama bu sabah Selim Kaptan’ı hiç tanıyamamıştı.”Bu adam gün geçtikçe kendini kaybediyor Allah verede bir hata yapmasa”diye düşündü.Saat dokuzbuçuk olduğunda uçağın kapıları kapandı her iki kaptan da telsizini taktı.Hostes kabini kaptanı aradı ve tüm yolcuların uçaktaki yerini aldığını haber verdi.Selim hemen telsizini açtı ve kuleyi aradı: -Kule burası İHY4755 sefer sayılı uçak kalkış için hazırız Birkaç saniye sonra kule cevap verdi: -Kalkış için tüm pist hazır kalkışa geçebilirsiniz Selim talimatı aldı yardımcı Kaptan Mehmet’e: -Kalkış serbest motorları çalıştıralım talimatını verdi Mehmet de aldığı talimat gereği motorları çalıştırdı.Uçak motorları büyük bir gürültüyle çalıştı.Birkaç dakika içinde uçak havalanacağı pistin başına gelmişti.Selim son kez kuleyi aradı ve kalkışa geçti.Kumanda kolunu son hıza getirdi ve uçak büyük bir gürültüyle havalimanından havalandı.Yolculuk Adana’ya idi yaklaşık birbuçuk saat sürmesi tahmin ediliyordu.Uçağın ilk yarım saati normal geçti ve bir sorun yaşanmadı.Selim hala çok dalgındı ve aklında sürekli Meral vardı bazen de kendisini terkeden karısı ve kızını düşünüyordu.Bu süre zarfında Mehmet Selim’e birşeyler sormuş ama yanıt alamamıştı. 71 Bu durum Mehmet’i çok endişelendiriyordu.Yine de kendisi Selim’in yardımcısı olduğu için bir şey söylemek istemedi.Selim bu arada ne radara bakıyor ne de uçağın hız ve seyrüsefer göstergelerini kontrol ediyordu.Bu nedenle hızı maksimum seviyeye çıkarmıştı ama farkında değildi.Bu durum yaklaşık onbeş dakika daha sürdü.Mehmet de durumu farketmemişti çünkü O da sadece radara bakıyor başka bir göstergeyi kontrol etmiyordu.Herşeye rağmen Selim Kaptan’la beş defa uçmuştu ve kendisine güveniyordu.Bu sırada uçağın sağ kanadından gelen büyük bir gürültü duyuldu. Selim ve Mehmet büyük bir korkuya kapıldılar hemen motor göstergelerini kontrol ettiler uçağın sağ motoru devre dışı kalmıştı ve yanıyordu. Selim ne yapacağını şaşırmıştı.Yolcu kabininden çığlıklar ve bağırış sesleri geliyor hostesler yolcuları yatıştırmaya çalışyorlardı.Uçak hızla irtifa kaybediyordu daha doğrusu düşüyordu. Selim:”Yapacak hiçbirşey yok düşüyoruz” diye düşündü ve hemen telsiziyle yolculara seslendi: -Değerli yolcularımız şu anda kötü bir kaza sonrası motorumuzu kaybettik uçak irtifa kaybediyor lütfen kemerlerinizi bağlayınız uçağı araziye indirmeye çalışacağız. Sonra telsizi kapattı ama çok geçti.Uçak birkaç saniye içinde büyük bir gürültüyle yere çakıldı.Yere önce burnu çarptı.Çarpmanın şiddetiyle Kaptanlar Selim ve Mehmet ezilerek yaşamını yitirdi.Yolcuların çoğu da aynı akıbete uğradı.Mürettebatın da çoğu bu hazin kazada yaşamını yitirdi.En son anda telsizlerden şu anons duyuldu: -İH4755 cevap verin durumunuzu bildirin Yanıt yoktu.Selim arkasında kendini seven ama terkeden iki kadın ve bir evlat bırakarak hayata veda etti. BİTTİ
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © KEMAL KAVAS, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |