"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
*** Hiç alakası olmayan toplantılara katılıp konuşmacıların, konuşmalarını dinlerken; “Ooo ben bunları biliyorum gibi davranma şekli”; bu da demonstrasyon, gösteri, canlandırma… Yani “bilen adamı” canlandırma… Tembel olmasına rağmen çok çalışanı canlandırma… Bilim adamı olmamasına rağmen bilim adamı gibi davranma… Milliyetçi olmamasına rağmen, dönem milliyetçilerin dönemi ise, milliyetçi gösterisi… Sosyal demokrat dönemde gösteriye hemen ayak uyduran… Şimdiler de tam AKP sempatizanı olan biri… Demonstrasyon yapıyormuş güya, öyle dediler yeni öğrendik. Merak ettiğim böyle tiplerin bıyıklarının şeklinin değişmesi, yüzüklerin sol elden sağ ele takılması, alyansların çıkarılıp gümüşlerin takılmasını fark edenlerin ne düşündüğü… Öğrendim; hala düşünen adamı canlandırıyorlarmış onlar da. Düşünen adam demonstrasyonu… İşte bunlar, ilkesizliğini, kişiliksizliğini, omurgasızlığını, siyasi kimliksizliğini, döneme göre, kimlikli hale getirme gösterileri. Kimsenin bıyığı, yüzüğü problemimiz değil, döneme göre bunları değiştirenler… *** Birisi için; “bu ne sahtekar adam” dedim geçenlerde, başka arkadaş öyle demeyelim de “demonstrasyon” diyelim dedi. Eskiden toz kondurmazdı bahse konu olan kişiye, ama şimdilerde bazı şeyler değişti herhalde ki demonstrasyon seviyesine kadar indi diye düşünmüştüm o arkadaş için ama yanılmışım. Daha mı bilimsel oluyor bu şekilde, diye sorunca. Hayır dedi arkadaş; ‘o sahtekar dediğin adamın İngilizcesi iyi değil kendisi hakkında demonstrasyon yapıyor dediğimizi duyarsa belki iltifat ettiğimizi düşünür’.Buyurun! Şimdi iki sahtekar oldular. Demonstrasyon. Bir sahtekâra sahtekar dedim diye öğrendiğim kelime… *** Ancak bazen işe yaramıyor. Birkaç yıl önce açık yüzme havuzunda, havuzun kenarına genç bir adam yaklaşır. Birkaç ısınma hareketi, bir küçük vücut gösterisi yaptıktan sonra havuza balıklama atlar. Ama işte bir tuhaflık vardır. Atletik yapılı adam havuzda ritmik olmayan hareketler yapmaya başlar. Anlayacağınız adam su yutmaya başlamıştır. Yani boğulmaya… Bizim cankurtaranlar olayın “su dansı” olmadığını anlayıncaya kadar epeyi su yutar vatandaş. Neyse sonunda sudan çıkarırlar atletik yapılı genci. Sorarlar adama; kardeşim ne oldu baygınlık falan mı geçirdin, niye bu kadar su yuttun diye. Adam cevap verir; televizyonda gördüğüm yüzücüler gibi yapmaya çalıştım, ama yüzemedim. Yani anlayacağınız adam yüzme bilmiyormuş. Sadece demonstrasyon yapmaya kalkışmış. Havuzun kenarında yaptığı hareketlere göre iyi bir yüzücü olarak kendini gösterdi, ama havuza atlamamalıydı. Emin olun böyle tipler havuza atlamasa bile bir gün ayakları kayar ve havuza düşer. Ya cankurtaran yoksa! (Gürsel ÇOLAKOĞLU- Karadeniz Gazetesi, Kasım 2009)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © gürsel çolakoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |