..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > Mustafa İLBOĞA




4 Şubat 2011
İçsel Baş Dönmesi  
Mustafa İLBOĞA
Kaybedilen eşyanın kaybedilmediği yerde aranmaması gibi kaybedilen ruhsal mutluluk ve dinginlikler de tek düze hayat formlarında aranmamalıdır.


:AHCE:
Hayatın tekdüze akışı içinde birey, debisi yüksek yaşam döngülerinin keşmekeşliği içerisinde yaşamın ona bahşettiği suni halüsinasyonlar yardımıyla kendi benine kendisi dışından bakma fırsatını yakaladığında, kendi ben’ini ilk defa görmüş olmanın karmaşık duyguları içerisinde bir anlama ve anlamlandırma çabası içine girmekte ve bu anlamlandırmada, başını suyun üzerine çıkarıp duruma daha şümullü bir bakış açısı kazanamayan insan, tam bir baş dönmesi ve tam bir hayal kırıklığı ile belirsizlikler içerisine sürüklenmektedir. Alışılmış doğal koşulların yaşam çizgisi dışına çıkmış olma, mevcut ortamın fiziğini bilmemenin verdiği ruhsal sıkıntı bireyin doğasında kin ve nefretin yanında şaşkınlık ve korkaklığı da adeta aşındırarak yaratmaktadır. Anların ve saniyelerin ötesinde yıllara yayılan bu potansiyel düşünsel baş ağrısı, doğaldan doğal olmayan ruhsal yaşam alanlarına ve oranın şartlarına uyum sağlamaya çalışmanın verdiği bir geçiş sancısıdır.
Her zaman yaşamda acıya karşı gösterilen müthiş direniş yerini artık acının kollarında zevke dönüşmekte ve bireyin bakış açısına yeni bir mecra kazandırmaktadır. İnsan ruhunun kendi bedeniyle giriştiği bu amansız rekabet, ruhun ağır basmasının verdiği bir yenilgi duygusu içerisinde bireyi içe sarmal bir ruh duygusunun döngüsünün tam ortasına atmakta ve onu bütün fiziksel yaşam bağlarından koparırcasına yaşamın dışına itmektedir. Beklenen arzuların, yaşanması umulan hayallerin beklentilerin çok altında kalması, ruhun doyumsuzluğu, hırsların tatminsiz kalması, bunun yarattığı müthiş ruhsal baskı, ihtiyaçlara cevap veremeyen bir çevre bütün yaşam şartlarımız içerisinde kendisine değer atfettiğimiz tüm yüce değerleri ve hatta tanrıyı bile bütün bunların en uzağına taşımakta ve tam bir isyan duygusu ruhun en derinine yerleşmektedir. Bu noktadan sonra artık yaşanılan olayların size sunacağı artılar, zaten öngörülen hayal kırıklığının hiçbir zaman önüne geçememektedir. Her bir olayın bu durumu desteklercesine söz birliği etmesi ruhsal çöküşü daha da perçinlemektedir.
Oysa ruhunuzun müthiş coşkusu karşısında yaratılan hayal kırıklıkları ve bireyin onlara cevap vermede yetersiz kalışı, ya da böyle bir cevabın sizden zaten beklenilmemesi olgusu ve en önemlisi bunun bireyin kendi beninden daha gerçek bir karakteri ihtiva etmesi, bu akıntılar içerisindeki bireyin tüm metafizik boyutlarını, değerlerini, duyusal ve duygusal tüm hassasiyetlerini sömürüp içine çekmektedir.
İlerleyen yaşam çizgisine alternatif döngüsel yaşam halojenlerine olan özlem bu noktada ortaya çıkmakta ve bireye yeni umutlar aşılamaktadır. Geriye dönüşün imkânsız olduğu yaşamın her bir noktasında tekrar geriye dönme arzusunun tetiklediği dairesel dönüş, belki de evrenin toplu hareketinin verdiği ilhamla ya da zamanın madde üzerinde meydana getirdiği dairesel hareketin etkisiyle, ruhumuzun buna ayak uydurma ihtiyacı belirginlik kazanmaktadır. Sorun, bireyi çepeçevre saran nesnel varoluşun ötesinde, nesnel evrenin birey karşısındaki konumundan ziyade, bireyin evrenin nesnel yapısı ve fonksiyonları karşısındaki durumu, bunun yanında nesnelerin bireyin zihninde anlamlandırılmasındaki farklılaşmalardadır. Bu durum kör bir cehaletin ürünü değil, evrensel değişimin umut bekleyen ruhlara peydahladığı gayrı meşru bir çocuğudur. Başkalarından olma ruh durumlarının öz benliğimiz tarafından reddedilmesi, onun kendi benliğimizde anlamsızlığının bir çığ gibi büyümesi bu reddiyenin yanında bu armağanı bize sunan sinsi beyinlere duyulan nefretin de bir çıktısıdır.
Üstüne üstlük başı dönmüş yargılama mantıklarının kendi mevcut doğruluk değerlerini bile tartışmadan altından kalkamayacağı yüklerin altına girmesi ve kendisinin de içinde bulunduğu durumu kendisi olmadan sorgulama cesaretini göstermesi, acımanın verdiği mide bulantısıyla olayları ayrı bir çekilmezliğin adreslerine taşımakta ve zorla yaratılan mutsuzluklara kapı aralamaktadır. Bireyin kendi ruhsal özdeviniminin ve evriminin ötesinde evrilmeye çalışılması fakat bu işin aynı beceriksizlikle devam ettirilmeye çalışılması vaat edilen özgürlüklerin çok da yakın olmadığının ayrı bir dayanağı olarak belirivermektedir. Ne yazık ki tanrı da bu beceriksizliğin en büyük figüranlarından birini oynamakta ve beklenmeyen yönlerden gelen hayal kırıklıklarını daha da derinleştirmektedir. Kaybedilen eşyanın kaybedilmediği yerde aranmaması gibi kaybedilen ruhsal mutluluk ve dinginlikler de tek düze hayat formlarında aranmamalıdır belki de….



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Mustafa İLBOĞA kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mustafa İLBOĞA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.