Televizyon 20 yy.'ın en büyük icatlarından birisi hiç şüphesiz.. 1923 yılında, Amerikalı James Jargeson tarafından İngiltere'nin Hastings kasabasında icat edilmiştir.İlk kez 1926 yılında görüntülü yayına geçilmiştir..Televizyonun insanoğlunun hayatındaki etkileri olumlu veya olumsuz kaçınılmazdır. Türkiye 1953 yılında tanışmıştı televizyon ile, ilk zamanlarda birkaç saatlik kısa yayınlar yapan İTÜ daha sonra kurulacak olan TRT'ye devretmişti bu görevi. 57 yıllık televizyon serüveninde neler değişmişti...Çok şeyin değiştiğini söylemek gerekir aslında 1990'ların başında başlayan özel televizyon kanalı akımı sektörün gelişmesini ve büyük bir pazar haline dönüşmesine olanak sağladı.Özel kanallar birbiri ardına açılınca ''zap'' diye bir kavram çıktı ortaya, çocukken tek kanaldan başka bişey izlemeyen ben artık ordan oraya zaplamaya başlamıştım..Bugün bir kaç saniyelik reklam için milyonlarca lira para harcayan reklam sektörünüde unutmamak lazım..Kanallar daha çok reklam alabilmek için daha fazla izleyici kitlesine ulaşmalıydılar işte tamda bu sırada hoop yeni bir kavram büyük mucize ortaya çıktı karşınızda ''reyting''.... ilk zamanlarda anlamını bilmeden de olsa'' bu kanalın reytingi yüksek bunun haberleri izlenir'' derdi büyüklerimiz haberlerde nasıl haber ama fonda ürkütücü bir fon müziği eşliğinde cinayet haberleri verilir insanlar ağzı açık bela okuya okuya izlerlerdi...Şimdi gelelim televizyonun nasıl bir kitle imha silahı olabileceğine. 2000'lerin başından itibaren milenyum çağıyla tanışan dünyada Televizyon kanallarımızda kendilerini epey yenilemişlerdi artık eski brezilya dizilerinden ''modern'' amerikan dizilerine geçiş yapmıştık, dahasıda vardı amerikanın bilinçli olarak 3. dünya ülkelerine servis yaptığı ve bizim en önemli unsurumuz olan örf ,gelenek, görenek ve aile kavramını ortadan kaldıracak programlar yayınlanmaya başlamıştı ekranlarda. Aklıma ilk gelenleri söyliyeyim isterseniz Bbg,Benimle evlenirmisin,gelinim olurmusun v.s gibi etik dışı bir çok türk aile yapısını ters düşen program televizyoncuların jargonu ile 'prımetıme' da (televizyonların en çok izlendiği zaman dilimi ) ekranlarda yayınlanmaya başladı. Bu akıma dizi yapımcılarımızda ayak uydurarak vurdulu kırdılı senaryolarla gençlerin ilgisini çekmeyi başardılar dışarda artık herkes dizinin ana karakteri gibi giyinip onun konuştuğu ağız ile konuşmaya başladılar yine bir dizi varki hiç sormayın aile içi ensest bir hikayeyi anlatan türk aile yapısına uygun olmayan yine bir gecelik ilişki için 300 bin dolar para teklif edilen dizi senaryoları ülke gündemini allak bullak etmemişmiydi ana haberlere bile malzeme olmamışmıydı.. Reyting yarışına bir çok gencimizi kurban verdiğimiz bu zamanlarda kendimi aslında birazcık şanslı hissediyorum bizim kuşak TRT'nin tek kanal olduğu dönemde büyüdüler susam sokağı, edi ve büdüler ile adile naşitten uyku saati hikayeleri ile ve bizim gelişimimizde büyük payı olan bir çok benzer programlar ile büyüdü bizim kuşak keşke o günlere tekrar dönsek temiz ekran temiz yürekler olurdu en azından...