..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Sinema ve Televizyon > Tolga EREL




30 Kasım 2010
Türkiye'de Televizyonculuk  
Tolga EREL
televizyonun türkitede'ki yeri


:AIGG:
Televizyon 20 yy.'ın en büyük icatlarından birisi hiç şüphesiz.. 1923 yılında, Amerikalı James Jargeson tarafından İngiltere'nin Hastings kasabasında icat edilmiştir.İlk kez 1926 yılında görüntülü yayına geçilmiştir..Televizyonun insanoğlunun hayatındaki etkileri olumlu veya olumsuz kaçınılmazdır. Türkiye 1953 yılında tanışmıştı televizyon ile, ilk zamanlarda birkaç saatlik kısa yayınlar yapan İTÜ daha sonra kurulacak olan TRT'ye devretmişti bu görevi. 57 yıllık televizyon serüveninde neler değişmişti...Çok şeyin değiştiğini söylemek gerekir aslında 1990'ların başında başlayan özel televizyon kanalı akımı sektörün gelişmesini ve büyük bir pazar haline dönüşmesine olanak sağladı.Özel kanallar birbiri ardına açılınca ''zap'' diye bir kavram çıktı ortaya, çocukken tek kanaldan başka bişey izlemeyen ben artık ordan oraya zaplamaya başlamıştım..Bugün bir kaç saniyelik reklam için milyonlarca lira para harcayan reklam sektörünüde unutmamak lazım..Kanallar daha çok reklam alabilmek için daha fazla izleyici kitlesine ulaşmalıydılar işte tamda bu sırada hoop yeni bir kavram büyük mucize ortaya çıktı karşınızda ''reyting''.... ilk zamanlarda anlamını bilmeden de olsa'' bu kanalın reytingi yüksek bunun haberleri izlenir'' derdi büyüklerimiz haberlerde nasıl haber ama fonda ürkütücü bir fon müziği eşliğinde cinayet haberleri verilir insanlar ağzı açık bela okuya okuya izlerlerdi...Şimdi gelelim televizyonun nasıl bir kitle imha silahı olabileceğine. 2000'lerin başından itibaren milenyum çağıyla tanışan dünyada Televizyon kanallarımızda kendilerini epey yenilemişlerdi artık eski brezilya dizilerinden ''modern'' amerikan dizilerine geçiş yapmıştık, dahasıda vardı amerikanın bilinçli olarak 3. dünya ülkelerine servis yaptığı ve bizim en önemli unsurumuz olan örf ,gelenek, görenek ve aile kavramını ortadan kaldıracak programlar yayınlanmaya başlamıştı ekranlarda. Aklıma ilk gelenleri söyliyeyim isterseniz Bbg,Benimle evlenirmisin,gelinim olurmusun v.s gibi etik dışı bir çok türk aile yapısını ters düşen program televizyoncuların jargonu ile 'prımetıme' da (televizyonların en çok izlendiği zaman dilimi ) ekranlarda yayınlanmaya başladı. Bu akıma dizi yapımcılarımızda ayak uydurarak vurdulu kırdılı senaryolarla gençlerin ilgisini çekmeyi başardılar dışarda artık herkes dizinin ana karakteri gibi giyinip onun konuştuğu ağız ile konuşmaya başladılar yine bir dizi varki hiç sormayın aile içi ensest bir hikayeyi anlatan türk aile yapısına uygun olmayan yine bir gecelik ilişki için 300 bin dolar para teklif edilen dizi senaryoları ülke gündemini allak bullak etmemişmiydi ana haberlere bile malzeme olmamışmıydı.. Reyting yarışına bir çok gencimizi kurban verdiğimiz bu zamanlarda kendimi aslında birazcık şanslı hissediyorum bizim kuşak TRT'nin tek kanal olduğu dönemde büyüdüler susam sokağı, edi ve büdüler ile adile naşitten uyku saati hikayeleri ile ve bizim gelişimimizde büyük payı olan bir çok benzer programlar ile büyüdü bizim kuşak keşke o günlere tekrar dönsek temiz ekran temiz yürekler olurdu en azından...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: ifadeler net değil
Gönderen: Engin Kömsöken / , Türkiye
1 Aralık 2010
Yabancı kelimeleri çok kullanmışsınız. Lütfen anlatımlarınızı öz türkçemizi kullanarak ve kopya çekmeden yapınız.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Türkiye'nin Dünü ve Bu Günü Arasındaki Fark [Deneme]


Tolga EREL kimdir?

1983 ankara doğumluyum eskişehir anadolu üniversitesi iktisat bölümü mezunuyum . . yazılarıma çok sevdiğim bir arkadaşım sayesinde denemeler ile başladım daha sonra bu yazılarımı kendi uslübum ile birleştirerek çeşitli derlemeler yaptım

Etkilendiği Yazarlar:
necip fazıl kısakürek,engin kömsöken ve yaşanmışlıklar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tolga EREL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.