Başka dillerle ilgili hiçbir şey bilmeyenler, kendi dilleriyle ilgili de hiçbir şey bilmiyorlar. -Goethe |
|
||||||||||
|
Bazıları müslüman, bazıları hristiyan, bazıları yahudi, bazıları ateist. Bazıları ucundan bazıları körükörüne bağlı bişeylere. Ben de müslümanım. Birçoğu gibi. Ama insanlarla tanıştığımda onları dinlerine göre yargılamıyorum evrensel değerlere göre yargılıyorum. Kendi inancıma saygısızlık yapılmasını istemediğim gibi onlarınkine de yapmamak için elimden geleni yapıyorum. Ve böyle olmaya çalışılmalı diye düşünüyorum. İnsanları hangi görüşlerden olduklarından çok, sahip olduğu görüşü samimi ve dürüstçe, çıkar için değil de toplumumuzun iyiliği, insanlığın iyiliği için savunup savunmadığına bakıyorum. Dürüst, iyi niyetli, akılcı düşünmeye çalışıp çalışmadığına bakıyorum. Ve rehber edinmemiz gerekenlerin en başında gelenlerden birinin Yunus Emre olduğunu düşünüyorum. Engin Hoşgörü ve Engin İnsan Sevgisi... Bize bunlar neden yetmiyor. Ya da çok şeymiş gibi görünmüyor anlaması zor. Bazıları milliyet unsurunu biraz fazla ön plana çıkarır. Bazısı ise dini, mezhebi, ekolü, siyasi görüşünü... Elbetteki benim de inancım var. Zalimi alkışlayamam, zulmü sevemem, gelenin hatırı için geçmişe sövemem diye devam eden mısralarda Mehmet Akif güzel söylüyor. Ama hertürlü eleştiriye açık olmak lazım. Araçlar amaçlaşmamalı. Örneğin İslamda hedef nedir. Bu her türlü görüşe sahip insanın sorması gereken soru. Hedef insanı en olgun seviyeye insan-ı kâmil olmaya çıkarmak değil mi. Sınırları aşan engin hoşgörüye sahip olmak değil mi. Adam gibi adam olmak değil mi. Bir solcu için de bu böyle, bir alevi bir sünni veya yahudi vs vs için de... Böyle olmalı tüm felsefeler. Yoksa bu güzelliğe sahip olmayan düşünce sistemini ben ne yapayım. Ben sorgulayarak öğrenip kabullenmeden yanayım. Ve her türlü görüşe her zaman açığım. Görünüşte dışlamadığım gibi, içimden de kendince haklı demesini bilmeliyim diye düşünüyorum. Eğer inandığım değerler gerçekten doğruysa bana yöneltilen soru ve eleştirilerden niye kaçıyorum diye sormalıyız kendi kendimize. Ben Şuna inanıyorum. Gerçekten de hoşgörülü değil birçoğumuz. Evet yüzde 90 'ımızdan fazlası gerçek anlamda hoşgörüden çok uzakta. İnsanları görüşlerine göre ayırmak vazgeçilmez özelliğimiz. Birçoğumuz hayır böyle değilim dese de yüzeysel kalıyor. İnanın ki böyle... Dış görünüşte kalıyor bu. Hatta dış görünüşüyle bile hoşgörülü olamıyoruz. Ben Necif Fazıl 'ı, Sezai Karakoç 'u, Nazım Hikmet 'i, Murat Belge 'yi, Attila İlhan 'ı da severim birçoğumuz sever. Ve sevmeliyiz de. Lafım yarası olana. Onlar kendilerini çok iyi bilirler. Kürdünü de, Alevisini de, Marx 'istini de, Sünnisini de, Ülkücüsünü de, İslamcısını da, dinlisini dinsizini, iyi niyeti yüreğinde barındıran herkesi seviyorum ve sevmeliyiz de. Yeter ki insanlığın temel erdemlerine sahip olsun beni ben olarak kabul edip insanlığım için sevsin... Yüreği sevgi dolu insanlara gönüller dolusu selam olsun. Yaşanılası bir ülke ve dünyada yaşayabilme, gerçek anlamda düşünce özgürlüğünün, insan haklarının olduğu, ekonomisi, eğitimi, sağlığıyla gelişmiş bir Türkiye 'nin olması dileklerimle....
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mesut , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |