İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
Sabah daha gün ağarmadan fısıldadın kulağıma. “Haydi kalk konuş benimle” dedin. Hala sana karşı koymak çok zor. Sevdamız uçurumda darağacında sallanmışken üstelik…. Ama bugün sana duymak istediklerini değil istemediklerini anlatacağım. Çünkü yine acımaya başladı sancılarım. Sancılarım bir yarım ada gibi kıvırıyor beni hayatın sularında. Sabah dedim, evet ezan sesiyle yırtılırken gökyüzü bende sana bağırıyorum ıssız bir odadan. Bir müzik çalıyor çok farklı olan kültürlerimizi de ortaya serercesine. Aynı olmak kadar farklı olmak da aykırı aşka oysa. Yine de bırakamıyoruz birbirimizi, ne garip…. Yüzümüz,ellerimiz, ve bedenimiz yaşlanıyor her ölümlü gibi. Hala neye direndiğimizi anlayamıyorum bazen. Ölüm diye bir bedel ödeyecekken hayatımızda üstelik… Ve bazen kara bir orman olmak nasılda yormaya başlıyor insanı. Artık ağaçlar kendini ayakta tutma gücünü yitirdikçe birbirine yaslanmak istiyor. Oysa her şey aynı hızla yaşlanıyor hayatta. Kimsenin bir başkasının hayatını sırtlanabileceği kadar bonkör değil hiçbir yaşam. Ağaçlar bel veriyor , bazıları yığılıp kalıyor. Bazıları bir yıldırım bulup yanıyor. Bazen hayatta yoruluyor insan. Yığılıp kalmak istiyor, kökleri olmasa…. “Olmasaydı” dedin mi hiç benim hiç. Ormanlarımıza bir çınar olarak yer vermeseydik birbirimize daha mı iyi olurdu sence? Artık bunları konuşmak değil düşünmek için bile çok geç. Çünkü insanın yaşadıklarını sorgulaması için hep çok geç hayatta. Gazete haberleri hışırdıyor parmaklarım arasında. Aynı zamanda bir fındık faresi tıkırdayıp duruyor tozlu rafların arasında. Tüm bunların arasında ben sana sabahın köründe tüm bunları anlatırken kendime gülüyorum bir yandan. Bir deli yada bir akıllı olmak hiç mühim değil, sensizliğin ve seni sevebilmenin arasında… Haberler hep kötü bir sesle yankılanıyor beynimizde , hiç iyi bir şey kalmadı mı dünyada dedirtircesine. Haberler varlığını müjdelemiyor artık. Müjde bir bebek doğduğunda verilebiliyor artık. Evlenmek boşanmanın önsözü olmayı başarmışken günümüzde , yollar yürünmeden bitiyor demek ki artık. Seni sevmem bir reenkarnasyon dalgası gibi yüzlerce defa ölüp yüzlerce defa dirilmeme sebep oluyor. Bir hasta ruh , bir sapkın kişilik olmaya başlıyorum gitgide. Hep aynı kişiyi seven yüzlerce farklı kadının toplu katliamına sebebiyet vermek demek bu. Gazetede kendi cenazemin resmini görüyorum . fındık faresinin üzerine beyaz bir peçete gibi seriyorum o sayfayı. Çünkü ikimizde bir gün gafil avlandığımızda , yaşamaya sebebimiz kalmayacak.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Çiler Dursun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |