..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Şiir > Başkaldırı > Vefa LÖK




4 Eylül 2002
Aldandın  
Vefa LÖK

:BAGG:
Aldın eline kalemi
Çizdin karaladın
Kırık dökük mısralarını
Yoksa sen şiir mi sandın?
Bu çark böyle dönmez
Binbir yolu denedin
Binbir renge boyandın
Ya bir kuyunun gölgesinde
Ya da bir bulutun düşlerinde kaldın
Boşuna yoruldun, boşuna ağladın
İlk zamanlar çocuktun ve aptaldın
Koştun, düştün, yuvarlandın ve atıldın
Bir köşeye saklandın, saatlerce çıkmadın
Saklambaç mı oynuyordun? Nerede kaldın?
Sen bu oyunu gerçek mi sandın?
Saat çaldı, zaman geçti, okul bitti
Sen bütün derslerden sınıfta kaldın
İçin büyüdü, büyüdü, çoktan yaşlandın
Elinde hiç oynamadığın misketler
Herkes oyunu çoktan bıraktı
Ciddiyete davet edildin, işe alındın
Seni de saydılar, seni de kattılar diye
Şimdi, sen kendini adam mı sandın?
Sana su verdiler, utandın, korktun almadın
Bak, şimdi deniz üstünde susuz kaldın
Yoksa, sen bu inadı gurur mu sandın?
Bir daha yanında getirme gözyaşlarını
Ey kendini bilmez, ey pervasız serseri!
Taşıyamayacağın yükü neden sırtına aldın?
Sen etrafındakileri hammal mı sandın?
Ne işin vardı yüksek yerlerde?
Yoksa yıldızları mı toplayacaktın?
Bak, başın döndü, uçuruma yuvarlandın
Kupkuru dallara uzandın, kurtulamadın
Yamaçtaki o güle uzandın, elini parçaladın
O yemyeşil körpe dal seni taşıyamaz
Hiç uzanma, bırak bari O da
Yıldızlar gibi yerinde kalsın
Bırak kendini boşluğa
Dua et de, bu son uçuşun
Sarp kayalara çarpıp parçalanmadan
Aniden ve çabucak noktalansın
Ne verdin ki bu dünyaya, ne istiyorsun?
Belki birşey yemedin, hep yutkundun ama
Bu soluduğun zehirli havadan bile
Geçen her saniyeye, bir ömür borçlu kaldın
Şimdi git, duvarları rahatsız etme dostum
Senaryo bitti, perde kapandı, ortada kaldın
Bomboş salonda yoksa alkış mı aradın?
Bak yine akşam oldu, çok geç kaldın
Aldandın dostum, yazık ki aldandın
Sen kendini, ancak kendini kandırdın..



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın başkaldırı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kelebek Olamadan
Muhabbetimiz Sağır ve Dilsiz
Duvardan Duvara Seranat
Vasiyet
Güzergah
Bahanem Olsun

Yazarın şiir ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Var Olmak
Pembe
Cinayet mi İntihar mı?
Kelebek İmparatorluğu
Rahat Uyu Güller Açsın Baş Ucunda
Ölüyorum
Kurtuluş
Seven ve Sevilen
Ferhat
Tırtılım Tırtıl


Vefa LÖK kimdir?

Önce keman telinde gördüm kendimi. Telden çıkan o güzel tınıyı hep görmezden geldim. Telin sancı verici gerginliğinde buldum kendimi. Sadece bu sancıydı ilgilendiğim. Bu sancıdan öleceğimi sandım hep. Her an ölmek istedim. Sonra büyüleyici bir melodinin peşinde savruldum. Sancılarımı bu yüzden sevmeyi öğrendim, acıyı bu yüzden sevdim. Gergin bir tel olmayı ve kopmayan sağlamlığı savundum. Hayat güzel bir şarkı ve bu şarkı ancak böyle çalınırdı. Bitmiyordu macera. İyi ki de bitmedi. Çünkü kemanı keşfetmiştim. Hemen sonra da onu çalan o narin elleri. . Peki bunları düşünen kim? Kim bu şarkının bestecisi? Ne zamandır ve daha kimler tarafından çalınıyor bu senfoni? Kim bilir? Ellerim birer dağ kadar ağır. Ve bu iki dağ arasında çatırdıyor beynim. Yazdıklarım işte bu gürültünün tarifidir ancak. Acımı tasvir etmeye yetenekli değilim. . .


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Vefa LÖK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.